22 / 11 / 2024
fuzul

1992 yılında İstanbul, yepyeni bir kimliğe bürünüyormuş!

1992 yılında İstanbul, yepyeni bir kimliğe bürünüyormuş!

1992 yılında İstanbul'un tarihi yapıları yavaş yavaş gökdelenlerin gölgesi altında kalmaya başlamış. İstanbul'da inşa edilmeye başlanan çok katlı yapılarla kent yepyeni bir kimliğe bürünmeye başlamış.




1992 yılında İstanbul, yepyeni bir kimliğe bürünüyormuş!


İstanbul kaç tepeli?


Sultanahmet Cami, Dolmabahçe Sarayı, Yeni Cami gibi yapıların damga vurduğu karpostallar koleksiyonlarda kaldı. Onlar şimdi gökdelenlerin gölgesinde, yedi tepeli şehrin mazideki manzaraları, iyi mi oldu, tartışılıyor. Ama yeni ''İstanbul resmi'' işte böyle.


Bülent YÖNDEM


   İSTANBUL, gökdelenlerle yepyeni bir kimliğe bürünüyor. İstanbul'u simgeleyen kartpostallarda bir zamanlar Sultanahmet Cami, Dolmabahçe Sarayı, Yeni Cami gibi resimler kullanılırken, bu tarihi yapılar yavaş yavaş gökdelenlerin ''gölgesinde'' kayboluyorlar.

   Mimarlar Odası İstanbul Başkanı Oktay Ekincioğlu şu görüşte:

   ''İstanbul'un siluetindeki değişiklik 12 Eylül damgalıdır. Çünkü Park Otel ve benzerleri, kentin planlama kurallarını delerek 12 Eylül'den sonra yükseldiler. 12 Eylül döneminde yürürlüğe giren Turizmi Teşvik Yasası ile izin verilen yapılardır. Konsey tarafından imzalanan bu yasa 12 Mart 1982'de yürürlüğe girmiş, kentlerdeki ve kıyılardaki en değerli arsa ve arazilerde, yatırımcıların istedikleri yoğunlukta inşaat yapmalarına olanak sağlamıştır. Planlama ilkeleri ve çevre hukukuyla çelişen bu projeler yine aynı yasa uyarınca Turizm Bakanlığı tarafından imar planları resen onaylanmak suretiyle gerçekleşmiştir. 

   1982 Anayasası 6 Kasım'da yürürlüğe girdiği için ve geçici 15. maddesi 12 Eylül dönemi yasalarının iptalini engellediğinden İstanbul'u bozan bu yapılar aynı zamanda Anayasa'nın koruması altındadır. Dolayısıyla İstanbul'un siluetinden spekülatif amaçla bu damgayı silebilmek için şehirciliğe de, demokrasiye de aykırı. Turizmi Teşvik Yasası'nın iptali gerekmektedir. Koalisyon hükümetinin bu yasayı hala işlemekte oluşu kaygı vericidir. Kentin diğer alanları da aynı yasayla girişimcilerin yüksek yapı isteklerine teslim edilebilir.''

    Kuşkusuz, herkes bu görüşü 


1992 yılında İstanbul, yepyeni bir kimliğe bürünüyormuş!


paylaşmıyor. ''Çağdaş büyük kent''in simgesi kabul ettikleri gökdelenlerin, büyük otellerin kaçınılmaz olduğunu savunuyorlar. Tartışma bitecek gibi değil; çünkü harç bitmiyor, yapı paydos demiyor. İstanbul daha çok beton kaldıracak gibi. Beğenilsin, beğenilmesin; gerçek, fotoğraflarda boy göstermiş durumda. Yedi tepeli kentin içinde bir sürü ''yeni tepe'' var.

   Onların pencerelerinden İstanbul'u, Boğaz'ı seyretmek çok güzel de, Boğaz'dan onlara doğru bakış nasıl; ona da siz karar verin.


Milliyet Gazetesi 30 Haziran 1992



Abdullah Kutalmış MIZRAK/Emlakkulisi.com




Geri Dön