20 yıl geciktik! Artık 20 dakikamız yok!
Elazığ’da önceki gün yaşanan 5,6 büyüklüğündeki deprem ile sonrasında meydana gelen artçı sarsıntılar, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini bir kez daha anımsattı. Evet, Türkiye bir deprem ülkesi. İstanbul'da ise en az 7.6 büyüklüğünde bir deprem bekleniyor...
Türkiye deprem kuşağında yer alan bir ülke. Özellikle de İstanbul’un karşı karşıya olduğu tehlike, her geçen gün yaklaşmakta. Öyle ki, 1999’dan sonra megakentte büyüklüğü en az 7 olan bir deprem beklendiği biliniyor. BirGün'den Uğur Şahin'in haberine göre; Avcılar ilçesi İstanbul’un en riskli ilçelerinden biri olarak belirtiliyor. Burası, 17 Ağustos 1999 Depremi’nde şehrin en çok yıkım yaşanan ve can kaybı yaşanan ilçesi. Fakat bugünlerde, deprem korkusuyla yaşayan binlerce insanın hayatını değiştiren imar plan notu değişikliği sonrasında ilçede her gün onlarca bina yenileniyor.
Kentsel dönüşüm kapsamında ilk yıkım 1 Nisan 2019'da yapıldı. Sadece geçen hafta 18, toplamda bin 174 bina ‘kentsel yenilemeye’ alındı. Belediyenin kentsel dönüşümü sayesinde en az 32 bin 380 vatandaşın deprem karşısında yaşamı güvenilir hale getirildi.
Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli, kentsel dönüşümü, depremi ve Avcılar’ın durumu ile ilgili soruları yanıtladı...
Avcılar depremle anılan bir ilçe… Kentsel dönüşüm nasıl başladı?
Kentsel dönüşüm konusunu ele almamız bir ihtiyaçtan doğdu. Çünkü siyaseti yapmaya başladığımızda kullandığımız bir slogan vardı: “Gerçek sorunlara, gerçek çözümler üreteceğiz.” Siyaset, bizim için çözüm üretme sanatı, bu nedenle yapıyoruz. Dolayısıyla yönettiğim kentin en önemli sorunu güvenli olmayan yapılar ve çözümü ise deprem riski karşısında insan yaşamını tehdit eden güvensiz yapıları dayanıklı hale getirmek. Biz de daha dayanıklı hale getirebilmeye yönelik arayış içindeydik. Daha sonra bu arayışın farklı ayakları vardı. Birincisi, kenti konuştuğunuzda mutlaka imarı konuşuyorsunuz. İkincisi, yenileme var. Dolayısıyla para zorunlu bir unsur. Üçüncü ayak da insanlarla iş yapıyorsunuz. Belediye Başkanı olarak insanlarla konuşacaksınız. Dolayısıyla üçüncü ayak da uzlaşma. Yıllardır kentsel dönüşüm adı altında birçok şey yapılıyor ve ortaya çıkan sonuç vatandaşta bir güvensizlik oluşturmuş. Kentsel dönüşüm deyince akla Fikirtepe, Sulukule, Gaziosmanpaşa geliyor; insanlar tedirginlik içinde. Çalışmalarımızın sonucunda üç maddeden oluşan bir ilke belirlendi.
Nedir bu üç ilke?
Birincisi bu kentte kentsel dönüşüm yapmak istiyorsak, yerinde dönüşüm yapacağız. İkincisi, gönüllü dönüşüm olacak; ortak karar verilecek. Her bir binada en az 10-15 aile var. Ortak karar vermeleri gerekiyor. Üç, hızlı olmak zorundayız. Çünkü depremin ne zaman gerçekleşeceğine ilişkin bir bilgimiz yok.
Zamanımızı bilmiyoruz. Bu ilkelerle bir yol haritası çizdik. Bu üç ilkeye uygun dönüşüm için belediyemiz bünyesinde kentsel dönüşüm şefliğini, müdürlük olarak güncelledik ve büyüttük. Yine imar meselesinde de; kentsel dönüşümle ilgili ‘imar deyince hangi ihtiyaç var?’ değerlendirmesi yaptık. Kentsel dönüşümün en önemli finans kaynağı, imar. Bir imar fazlası olsun, kentsel dönüşüme katkı sunsun diye düşündük. Bırakın imar artışını, bazı komşularımızın binası yıkıldığında yeniden yapılması için verilen daire sayısı 14’ten 8’e düştü. Yani yedi komşum sokakta kalıyor. Böyle bir imar problemi var. Bunu mutlaka çözmek gerektiğimizi düşündük. Bir uğraşıyla bu imar değişikliğini 8 aylık mücadeleyle sağladık. Fazladan imar, dönüşüme kaynak oluşturacak imar taleplerimiz de oldu fakat bu taleplerimiz gerek haklı gerekse de haksız taleplerle reddedildi. Mevcut binalarımızı yapabilme olanağımız varken vakit kaybetmeden işe koyulalım dedik. Komşularımız da ‘Ekonomik olarak sıkıntı yaşıyoruz, ekonomiye katkı sunabilir misiniz?’ dediler. ‘Evet’ dedik.
Bakanlığımızın sunduğu faiz indirimi ve desteği veya kira yardımı konusunda haklarından yararlanmaları için özel çaba sarf ediyoruz. Avcılar’da rekabetçi bir durum oluşturduk. Burada daha uygun fiyatlarla iş yapılıyor.
Peki, Avcılar riskli bir ilçe. Şunu merak ediyorum: Siz başkan seçildikten sonra nasıl bir kent manzarasıyla karşılaştınız? Binaların ne kadarı riskliydi?
Bu çalışmaları ve aldığımız kararları bilgilerin üzerine oturttuk. Bilgi konusunda son derece güçlüyüz. Bilgi işlem teknolojilerinden yararlanan akıllı sistemler oluşturduk. Yapıları, toprağı, öncelikli yenilenmesi gereken binaları biliyoruz. Gördüğümüz manzara, bize o üç ilkeyi belirletti. Kenti tanımasak, bu kentin en önemli sorunu deprem der miydik? Ben müdahale edemeyeceğimiz ya da bir şey yapamayacağımız konularda konuşmanın gereksiz olduğunu düşünenlerdenim. Siyasetin çözüm üretmek olduğunu söylemiştim. Çözüm üreteceğim. Tespit de çözüm üretmenin çok öncesinde lazım. 20 yıl geciktik, 20 dakika gecikecek zamanımız yok. 1998 yılında yürürlüğe giren deprem yönetmeliğine uygun yapılmayan 2000 yılı öncesi yapıları biz doğal riskli yapılar olarak kabul ettik. Plansız alanda, Yeşilkent ve Tahtakale hariç 8 mahallemizdeki 2000 yılı öncesinde yapılmış bina stokumuz 11 bin 893. Bugün itibariyle 11 bin 893 binanın, bin 166 adedi kentsel dönüşüme girdi. Yaklaşık 10 bin 500 tane, 2000 öncesi yapılmış, riskli olduğunu kabul ettiğimiz bina var. 10 bin 500 yapının dörtte birinin ivedi bir şekilde yenilenmesi gerekir. Diğer dörtte 2’si, yine Büyükşehir Belediyemizin yaptığı çalışmayla ortaya çıktı ki ya yenilenmeli ya da güçlendirilmeli. Diğer dörtte birlik kısım da sağlıklı olan yapılar…,
Kentsel dönüşüme giren bina sayısını açıkladınız. Fakat geçmişteki kentsel dönüşüm süreçlerinde kötü örnekler hafızamızda. “Avcılar Modeli” diye tanımladığınız bu çalışma için “örnek bir dönüşüm süreci” diyebilir misiniz?
Kesinlikle. Bugün Avcılar özelinde uyguladığımız model, benzer yerlerde uygulanabilecek, iyi bir model. Biz bu modeli çalışarak bulduk. Benzer özellikteki yerlere sahip herkese bu modeli elbette öneriyoruz. Bizden önce yedi yılda yapılan kentsel dönüşüme giren konut adediyle bizim son bir yılda yaptığımız kentsel dönüşüme giren konut adedine bakalım: Bizimki fazla…
Peki, bu süreçte önünüze çıkarılan engeller oldu mu?
Engel diye ifade etmek belki doğru olmayabilir ama zorluklar var. Vatandaşın zorlukları var. Ekonomik kriz var, faizler yüksek, para zor bulunuyor, işsizlik var… Bunlar önümüzde engel. Ancak bu yenilenme, bu zorluklara rağmen yürüyor ve yürüyecek. Çünkü konunun ne kadar önemli olduğu Avcılar’da artık anlaşıldı.
Önümüzdeki süreci de göz önüne aldığınızda, bizi nasıl bir Avcılar bekliyor? Ne kadar binayı güvenli hale getirmeyi planlıyorsunuz?
Ben çok mutlu ve çok heyecanlıyım. İçim son derece rahat. Yapabileceğimin en iyisini yapıyorum. Sorunlar bitti mi, hayır; ancak yapabileceğimin en iyisini yapmak için çırpınıyorum. Benim isteğim şuydu, keşke haziran ayında faizler düşmüştü, keşke binlerce komşum başlayabilseydi ama olmadı. Keşke bugün itibariyle ‘riskli hiçbir bina yok’ diyebilseydim. Böyle bir durum yok, hâlâ riskli birçok yapı var. İBB’nin de, Bakanlığın da, çimentocuların da, müteahhitlerin de, konut sektörüyle ilgili herkesin elini taşın altına koyması ve elbirliğiyle çözmemiz gerekiyor.
Çözülmeyen sorunlardan kastınız ne?
Misal, Ankara’ya yolculuk için arabanıza biniyorsunuz, yola çıkıyorsunuz, varmak için bir zaman gerekli. Bizim için de durum böyle. Çok hızlı ilerliyoruz ama henüz varmadık. Mesele bu… Yıkım bu kentte adeta bir düğün… Çünkü biz yapmak için yıkıyoruz. Bu modelde yıkılan her bina yapılıyor. İnsanlar yıkarken mutluluk duyuyor, bu inanılmaz bir şey… Yıkmıyoruz, yapıyoruz.
***
Çok borçlu bir belediyeyiz
Dönüşümün dışında neler yapıyorsunuz? Hedeflerinizin kaçına ulaştınız?
Kentin rutin, olağan hizmetleri var. Pandemide bunu aksatmıyoruz. Çünkü ekonomimizi güçlendiriyoruz. Çok borçlu ve batık bir belediyeyiz. Okyanusun dibine batmış bir belediye şimdi yüzüyor. Biz geldiğimizde 1 trilyon borç vardı. Bütçenin dört katıydı. Bu borcu yarı yarıya düşürdük. Borcu düşürmekten daha önemlisi çalışan bir mekanizma var artık. Hiç havuz görmeyen çocuklarımıza yüzme öğrettik. Ödül aldığımız ‘her eve kütüphane’ projemiz var.
Kazdağları’nda sökülen asırlık zeytin ağaçlarına burada hava verdik. Belediye binamız hasarlı çıktı ve taşındık; parklar yaptık, onlarca şey yaptık… Aslında dünyanın yeni bir siyaset ihtiyacı var. Bu yeni siyaset de sorunlara çözüm üreten siyasettir. Bunun ülkemizde ve dünyada egemen olmasının tüm insanlığa sağlayacağı katkılar açık. Yarım milyon nüfusu olan ‘küçük’ bir ilçeden dünyaya vermek istediğimiz mesajlar var ve bu mesajları söyleyerek değil; yaparak veriyoruz. Bu mesajların da alındığına ilişkin geri mektuplar alıyoruz. Bu bizi mutlu ediyor.
İstanbul'un en önemli konusu deprem!
İstanbul depremi telafi edilemeyecek!
Deprem geliyor! Peki, İstanbul hazır mı?
Küçükçekmece ve Avcılar'a dikkat!