2020 özeti: Ben tek siz hepiniz!
Sosyolog Faruk Özcan, "Krizi salgınla başlayan onca sektör yanında, üstelik sektöre 0,64 pansumanı da yapılmışken, bizim krizimiz daha eski diyemeyen inşaat sektörü, dövizdeki artış depreminin artçıları olarak sunulan malzeme fiyatlarındaki artışla baş etmeye çalışıyor" dedi.
Küçüklüğümüzün ben tek siz hepiniz diye akranlarımıza meydan okuduğumuz güzel günleri geride kalmış olsa da, ilerde 2020’yi anarken çoğu inşaatçının hissedeceği yine budur. Biz hep tektik, siz hep hepinizdiniz. 2018 Ağustosundaki döviz şoku, sırat köprüsü gibi geçen bir 2019 yetmezmiş gibi, öncekilere rahmet okutan bir küresel salgın yılı olarak 2020 geride kalıyor.
Krizi salgınla başlayan onca sektör yanında, üstelik sektöre 0,64 pansumanı da yapılmışken, bizim krizimiz daha eski diyemeyen inşaat sektörü, dövizdeki artış depreminin artçıları olarak sunulan malzeme fiyatlarındaki artışla başetmeye çalışıyor. Gelin bir bakalım hangi malzemede ne oluyor? 2018 Kasım’ndan 2020 Eylülü’ne kadar geçen bu zaman zarfında bir önceki yılın aynı ayına göre bu malzemelerin üretiminde değişimler nasıl olmuş.
İnşaatın olmazsa olmazı beton ile başlayacak olursak, hazır beton üretiminde 2018’den bugüne üretimin en fazla (2020 Haziran’da) yüzde 83,8 arttığı, en düşük (2019 Ocak’ta) yüzde -53,9 düştüğü, 2018 Kasım’ından 2020 Eylülü’ne üretimin ortalama yüzde -8,4 azaldığını görüyoruz.
Hazır beton deyince çimento imalatına da bakmamak olmaz. 2018 Kasım’dan bugüne üretimin en fazla (2020 Haziran’da) yüzde 61 arttığı, en düşük (2018 Aralık’ta) yüzde -30,1 düştüğü, 2018 Kasım’ından 2020 Eylülü’ne üretimin ortalama yüzde 2,5 arttığı görülüyor.
İnşaatın bir diğer olmazsa olmazı inşaat demiri ile devam edecek olursak, inşaat demiri üretiminde 2018’den bugüne üretimin en fazla (2020 Ağustos’ta) yüzde 14,5 arttığı, en düşük (2020 Mayıs’ta) yüzde -23,3 düştüğü, 2018 Kasım’ından 2020 Eylülü’ne üretimin ortalama yüzde -7,9 azaldığı görülüyor.
Seramik sıhhi ürünlere bakacak olursak, seramik üretiminde 2018’den bugüne üretimin en fazla (2020 Ocak’ta) yüzde 16,4 arttığı, en düşük (2020 Mayıs’ta) yüzde -40,2 düştüğü, 2018 Kasım’ından 2020 Eylülü’ne üretimin ortalama yüzde -7,3 azaldığı görülüyor.
Boya, vernik ve benzerleri sektörüne bakacak olursak, boya üretiminde 2018’den bugüne üretimin en fazla (2020 Haziran’da) yüzde 49,3 arttığı, en düşük (2020 Nisan’da) yüzde -27,5 düştüğü, 2018 Kasım’ından 2020 Eylülü’ne üretimin ortalama yüzde 2,6 arttığı görülüyor.
Fırınlanmış kilden tuğla, karo ve benzerleri sektörüne bakacak olursak, tuğla üretiminde 2018’den bugüne üretimin en fazla (2020 Haziran’da) yüzde 37,5 arttığı, en düşük (2019 Ocak’ta) yüzde -53,7 düştüğü, 2018 Kasım’ından 2020 Eylülü’ne üretimin ortalama yüzde -17,9 azaldığı görülüyor.
Birleştirilmiş parke yer döşemeleri sektörüne bakacak olursak, parke üretiminde 2018’den bugüne üretimin en fazla (2020 Ocak’ta) yüzde 72 arttığı, en düşük (2019 Ocak’ta) yüzde -50,7 düştüğü, 2018 Kasım’ından 2020 Eylülü’ne üretimin ortalama yüzde 1,4 arttığı görülüyor.
Düz cam sektörüne bakacak olursak, 2018’den bugüne üretimin en fazla (2020 Şubat’ta) yüzde 51,2 arttığı, en düşük (2020 Mayıs’ta) yüzde -34,6 düştüğü, 2018 Kasım’ından 2020 Eylülü’ne üretimin ortalama yüzde 2,6 arttığı görülüyor.
Diğer bina doğramacılığı ve marangozluk ürünleri sektörüne bakacak olursak, 2018’den bugüne üretimin en fazla (2020 Haziran’da) yüzde 18,5 arttığı, en düşük (2018 Aralık’ta) yüzde -40,4 düştüğü, 2018 Kasım’ından 2020 Eylülü’ne üretimin ortalama yüzde -13,7 azaldığı görülüyor.
250’den fazla alt sektörü 23 ürün grubunda toplandığında tüm inşaat malzemelerindeki üretimdeki değişimlere baktığımızda, 2018’den bugüne üretimin en fazla (2020 Haziran’da) yüzde 27 arttığı, en düşük (2018 Aralık’ta) yüzde -27,3 düştüğü, 2018 Kasım’ından 2020 Eylülü’ne üretimin ortalama yüzde -6 azaldığı görülüyor*. Burada gördüğümüz önceki yılın aynı aynına göre üretimde yüzde 83,8’e varan artışlar, yüzde -53,9’a varan azalışlar, inşaat malzemeleri üreten sanayicilerin de alabildiğine dalgalı bir dönemden geçtiklerini ortaya koyuyor.
Bütün olarak baktığımızda inşaat malzemesi üreticilerinin üretimlerinin arttığı ayların konut kredi faiz indirimlerinin indirildiği, üretimlerinin azaldığı ayların da daha çok konut kredi faizlerinin yüksek seyrettiği aylarla paralel seyretmesi bakımından, ülkemiz inşaat malzemeleri sektöründe başat aktörün iç pazar olduğu görülür. Böyleyken, artan döviz nedeniyle ihracat gelirleri artan inşaata üretim yapan sanayicilerin ihracatına ülkemize döviz kazandırdıkları, istihdamı arttırdıkları için tamam sevinelim. Ancak iç talebi yeterince karşılamadan yapılabilecek bir ihracat sevdası, ithalata ve enflasyona sebep oluyor mu, eğer şayet oluyorsa, bu dimyatta pirince giderken eldeki bulgurdan olmak değil midir? Böyleyse içinden geçtiğimiz salgın döneminde sağlık ürünlerinde gördüğümüz ihracat kotasını belki inşaat sektöründe de tartışmaya açmak düşünülebilir. Çünkü iç piyasadaki talebi karşılamadan ihracata yönelmek, bir tür kaş yaparken göz çıkarmak değil midir?
Tabi burada inşaat malzemesi fiyatlarındaki artış deyip neden üretimde önceki yıla göre değişimleri verdiğimizi haklı olarak soran vardır. Çünkü yok. Tek tek ürün bazında olmasa bile ürün grupları bazında bile veri yok. Farsız gidiyoruz gündüz gece…TUİK’te evet inşaat maliyet endeksi var, maliyet grupları başlığı altında ikamet amaçlı olan ve olmayan binalar, bina dışı yapılarda inşaat maliyet endeksi ve değişim oranı var. Sektör kuruluşlarında da, bir takım üretim/ihracat/ithalat endeksleri var. Ama inşaat demiri hariç fiyat endeksi yok. Demir fiyatlarında sadece son bir yıldaki artış şu şekilde:
Kaynak: https://www.demirhaber.com/in%C5%9Faat%20demiri%20fiyatlar%C4%B1%20.aspx Erişim Tarihi: 08.12.2020
Tabi bunun inşaat sektörünün yapısal durumundan kaynaklanan bir yönü de yok değil, diğer sektörlerde alım miktarına, ödeme şekline göre fiyatlarda büyük değişimler olabilmesine ilaveten, inşaat sektöründe malzeme ve işçiliğin iç içe geçebildiği durumlarda maliyet analizine giriştiğimizde derse bir “maliyet” nedir, iki “analiz nedir”e kadar geri gitmemiz gerekebilir. Nerde kaldı maliyet, analiz, merpenden inerken satınalma yapan müteahhit gördü bu gözler… Hele bilinen matematiğin anlamakta yetersiz kaldığı daire karşılığı iş yaptırma şeklinde doğru bilinen bir yanlış var. Bir de bunun işçilik dahil, malzeme harici var. Velhasıl inşaat sektörünün sadece satınalmadaki doğru bilinen yanlışlarını saymaya bu yazı yetmez. “Çözüm ne çözüm” dediğinizi duyar gibiyim.
Her günü ayrı bir ünvan maçı gibi geçen 2020’nin yerini 2021 raunduna bırakacağı şu günlerde, temennileri bir tarafa bırakacak olursak, gelenin gideni aratması kuvvetle muhtemel. Öyleyse napıcaz?
Bi kere 2020’yi, salgını milat alıp bildikleriyle vedalaşmayan, böyle gelmiş böyle giderciler geleceğe kalamaz. Peki kim geleceğe kalır?
Rakiplerine paydaş gözüyle bakan geleceğe kalır
Sosyolojideki birşeyin geleneği yoksa, kendisi de yoktur anlayışının inşaat sektöründeki tezahürü, rekabetin sektörümüzde geleneğinin olduğu, ancak dayanışmanın bir geleneğinin olmadığı şeklindedir. Dayanışmanın geleneği olmayınca da, rekabet kader sanılır, kesintisiz bir çizgi gibi sürmesi gerektiği zannedilir. Halbuki, sağlıklı rekabet, dönem dönem askıya alınan, paydaşların sektörümüz nereye gidiyor, fiyatta mı, kalitede mi yarışıyoruz diye oturup düşündükleri rekabettir. Bu da ancak dayanışmak gerektiği bilinciyle olur. Yoksa her koyunun kendi bacağından asıldığı bir düzen, olsa olsa bir tür rekabet fetişizmidir ve sıranın size gelmesi sadece zaman meselesidir.
Dijitalleşen geleceğe kalır
Önceki bir yazımızda (Mart 2020) “Koronavirüs, (İnşaat Firmaları İçin) E-Dönüşüme Geçmek İçin Köprüden Önceki Son Çıkış Olmasın?” demiş ve “müteahhitlik sektörü konut alıcılarının satış ofislerine, şantiyeye, örnek daireye gel(e)memeleri senaryosuna karşı hazır olmalı. Bu çerçevede, #evdekal an konut alıcılarının ayağına satış ofisini, şantiye seviyesini, örnek dairesini götürebilen müteahhit firmaları korona virüsü daha kolay atlatır” demiştik. 2021’in kapımızda olduğu şu günlerde artık geleceğe kalacak olanların satınalmada da dijitalleşenler olacağı aşikardır. “Nasıl”ı her yiğidin yoğurt yiyişine kalmıştır.
Belirsizliği benimseyip, riski yenmeyi de maliyet kalemlerine ekleyen geleceğe kalır
Kimin aklına gelirdi, uluslar arası ticaretin, seyehatin, turizmin askıya alınabileceği, #evdekal çağrılarının yapılacağı? Gelişmemiş ülkelere mahsus sandığımız salgın gibi bir sorunla boğuştuğumuz bir 2020 yılını geride bırakıyoruz. Dövizin de, inşaat malzemesi fiyatlarının da alabildiğine değişken olduğu bu dönemde gayrimenkul alıcılarının satınalmada tereddüt yaşaması kadar doğal bir şey yoktur. O yüzden ya inşaat projelerini tamamlayıp satmak, ya da tamamlayamama riskini sigortalatmaktan başka seçeneğimiz yok.
Zira çağın ruhuyla boğuşanın zaten geleceğe kalacağı yok.
Sosyolog Faruk Özcan
Bursa/2020
* İstatistik notu: yazımızda geçen inşaat ürünlerinin üretimlerinde önceki yıla göre değişimler hakkındaki tüm veriler, Türkiye İMSAD’ın Ocak 2019 ve Kasım 2020 ayları arasındaki Türkiye İMSAD Sektör Raporlarından alınmıştır. Linkedin hesabımızda da, bunların grafikleri yer almaktadır.