Afet yasası mülkiyet hakkını ihlal edecek mi? CHP, AYM'ye gidiyor!
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun ile ilgili tartışmalar devam ederken, CHP, söz konusu kanunu Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) götürmeyi planlıyor. İşte yeni yasa ile ilgili tartışılan o konular...
CHP, Hatay Defne'de bazı mahallelerin ‘rezerv alan’ ilan edilmesiyle yeniden gündeme gelen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanunu Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) götürmeyi planlıyor.
TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu'nun CHP'li Üyesi Ulaş Karasu, konuya ilişkin açıklamasında mülkiyet hakkının ihlal edilebileceğine dikkat çekti.
BÜTÜN BİR MAHALLE BİLE REZERV ALAN İLAN EDİLİP BOŞALTILABİLİR
Aydınlık'tan Aykut Diş'in haberine göre; CHP'nin Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Çalışmalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, ürkiye’nin yüzde 66’sının ve nüfusun yüzde 71’inin deprem bölgesinde oturduğunun altını çizdi ve acı depremlerin ülkemizde hep ihmaller, alınmamış tedbirler ve can kayıplarıyla hatırlandığını dile getirdi.
Ulaş Karasu, "Rezerv yapı alanı ilan edilen yerlerdeki binalar yıkılıp yeni binalar inşa edilecek. Bu alanda evi, iş yeri bulunanlar şehrin başka yerlerine taşınacak. Diyelim Ankara'da Oran'da ya da İstanbul Sarıyer'de bir daireniz var; Bakanlık burayı isterse rezerv bina alanı ilan edip elinizden alabilir" açıklamasında bulundu ve bütün bir mahallenin rezerv alan ilan edilerek boşaltılabileceğinin de altını çizdi.
Karasu, konuya ilişkin "Kimsenin ‘Benim binam sağlam, lüks yerde oturuyorum’ diyerek kurtulamayacağı, istenmeyen herkesin şehir dışına, TOKİ konutlarına gideceği, şehir merkezlerinin, iktidarın istediğine uygun biçimde yeniden imar edileceği bir girişimdir" değerlendirmesinde bulundu.
MÜLKİYET GASPINA NEDEN OLABİLİR
Küçük pay sahiplerinin hakkını ve çıkarlarını da dengelemesi için koruyucu hükümlere yer verilmesi gerektiğini aktaran Ulaş Karasu, "Özetle; bu, tarihin en büyük mülkiyet gaspının yolunu açabilecek bir durumdur" dedi.
Afetlere dirençli kentler inşa edecek bir yasal mevzuatı yapmamak için hala direnildiğinin altını çizen Karasu, "Kiracılarla ilgili bir düzenleme var mı bu kanunda? Dar gelirli vatandaşların ev sahibi olması için düzenleme var mı? Kamu arazilerinin üzerinde mülkiyeti olanlarla ilgili düzenleme var mı? Dere yataklarındaki evlerde yaşayan insanların can ve mal güvenliklerinin korunmasına dair bir düzenleme var mı? Kültür varlıklarının korunması var mı? Binaların ve zeminlerin güçlendirilmesi, iyileştirilmesi var mı? Dönüşümde en önemli aktör olan müteahhitler için bir düzenleme var mı? Yeşil alanlara ilişkin bir düzenleme var mı? Konut mağdurlarının yıllardır beklediği sorunlarına çözüm var mı, bitmeyen projelerin tamamlanması var mı?" sorularını yöneltti ve bunların hiçbirinin olmadığını aktardı.
Vatan Partisi Meslek Örgütleri Bürosu Başkanı Osman Yılmaz da kanun sürecini ve tartışmaları yakından takip ettiklerine vurgu yaptı ve teknik ayrıntılardan önce vatandaşların sağlıklı, depreme dayanıklı ve insan onuruna yaraşır konutlarda barınma hakkı esasında anlaşılması gerektiğine dikkat çekti.
Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesinde devlet kararlılığının önemindende bahseden Yılmaz, "İlgili yasal düzenleme üzerinden sürdürülen tartışmalarda esas olan vatandaşlarımızın sağlıklı, depreme dayanıklı ve insan onuruna yaraşır evlerde barınma hakkıdır. Kahramanmaraş merkezli depremde yaşadığımız yıkımın temel nedeni insanımızı değil rantı önceleyen ve rant söz konusu olduğunda bütün riskleri göz ardı eden serbest piyasa anlayışıdır" diye konuştu.
Yılmaz, Riskli bölgelerdeki kentsel dönüşüm süreçlerinde devlet kararlılığının belirleyici olacağını aktardı ve "Bu bakımdan yasa çalışması yerindedir. Fakat hem geçmiş deneyimler hem de ucu açık, soyut ve karmaşık ifadelerin vatandaşlarımızı ve uzmanları kaygılandırdığı görülmekte. Meslek odaları başta olacak şekilde bütün üm tarafların sürece dahil edilmesiyle çekinceler açık ve somut olarak giderilmelidir" açıklamasını yaptı.
Başta İstanbul olmak üzere deprem riski yüksek kentlerde köklü düzenlemelere ihtiyaç olduğunu aktaran Yılmaz, "Sorun yalnızca mevcut konut stoğunun depreme dayanıklı hale getirilmesi değildir. İstanbul’un nüfusunun hızla azaltılması ve deprem kuşağı üzerindeki sanayi bölgelerinin Anadolu’nun daha güvenli bölgelerine taşınması gerekiyor. Yasal düzenlemelerde ve yasanın uygulanmasında kamunun sorumluluğu ve sıkı denetiminde özel sektörün işbirliği yapması sağlanmalı. TOKİ hızla sosyal konut stokunu artırmalı ve bütün bunlar serbest piyasacı bir anlayışla değil halkçı ve devletçi bir bakışla yapılmalı" diyerek açıklamasını tamamladı.
Marmara Denizi'nde 3 dakika arayla 2 deprem! Bakan Yerlikaya'dan son dakika deprem açıklaması!
Devlet Demiryolları KPSS şartsız işçi alımı yapacak! Resmi Gazete'de yayımlandı...
İzmit şehir merkezinde acil kentsel dönüşüme ihtiyaç var! Binalar resmen yamuluyor!