AVM yönetimlerinin uzlaşma kültürüne sahip olması gerekiyor!
Elle Ayakkabı Yönetim Kurulu Başkanı Fehim Akar, sektörde kredi borcu olmayan nadir şirketlerden biri olduklarını söylüyor. Sektör olarak AVM kiraları ve üreticilerle olan vade sorunları konularında çözüm aradıklarını belirtiyor.
Son dönemde 300 bin kişinin istihdam edildiği 9 milyar dolarlık ayakkabıcılık sektöründe şok etkisi yaratan gelişmeler oldu. Yeşil Kundura, Hotiç ve Beta Ayakkabı konkordato ilan etti. Bu 3 şirketin konkordatoya gitmesinin perakende sektörüne psikolojik yansıması şiddetli oldu. Hükümet AVM kiralarında istisnalar hariç dövizle kirayı sona erdiren bir kanun çıkardı. Şu sıralar AVM yönetimleriyle perakendeciler kiralar konusunda uzlaşmaya çalışıyor.
İş dünyası, “Ayakkabı sektöründe neler oluyor” sorusuna, neden ardı ardına bu alandan olumsuz haberler geldiğine yanıt arıyor. Bu ortamda sektörün en sağlam şirketi olarak gösterilen Elle Ayakkabı ise 50 yıllık bir şirket. 2018 sonunda yüzde 30 büyümeyle cirosu 150 milyon TL’ye ulaşacak. Şirketin başında kurucu Fehim Akar var. Akar oğlu, kızı ve yeğenleriyle şirketi yönetiyor. Elle Ayakkabı Yönetim Kurulu Başkanı Fehim Akar, bugün yaşananların sadece kurun yükselmesiyle açıklanamayacağını söylüyor ve “Bu kadar hantal, kontrolsüz ve parasız büyüyen ayakkabı sektörünün bu noktaya geleceği belliydi” diyor. Akar, “Hem AVM’lerle kira konusunda hem ayakkabı üreticileriyle vadeler konusunda masaya oturacağız” diyor. Elle’in geleceğine ilişkinse “Bugüne kadar yaptığımız doğrular neyse onları sürdürmek istiyoruz. Frene basmayacağız ama temkinli gideceğiz. Bugüne kadar ne yaptıysak aynı şekilde kontrollü ve dikkatli büyümeye devam edeceğiz” diyor. Elle Ayakkabı Yönetim Kurulu Başkanı Fehim Akar, Capital’in sorularını şöyle yanıtladı:
Ayakkabı sektörünün Türkiye’deki yıllık üretim kapasitesi, hacmi ne kadar?
Ayakkabı sektörümüzün büyüklüğüyle dünyada oldukça iyi bir yerdeyiz. Kapasitede Avrupa’da birinci, dünyada 3’üncü sıradayız. Sektörde 18.500 üretici vardı. Bunların 1.000’i piyasadan çekildi. Bunlar küçük esnaftı.
KOBİ’den endüstriyel tesislere geçen üretici arttı. Böylece üretim kapasitesi yükseldi. Üretim kapasitesi 550 milyon çift düzeyine ulaştı. Bunun 380 milyon çifti kullanıldı. Bu sektörden 2 milyon kişi geçimini sağlıyor. 300 bin kişi istihdam ediliyor. Sektörde vade problemi vardı ve o sorunu yaşayanların bir kısmı konkordato ilan etti. Üretimin yüzde 1,5’i sorun yaşayanların oram. Sektör için büyük bir sorun yok.
İhracatımız 700 milyon dolara yaklaştı. Sektörün büyüklüğü 9 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Kişi başına tüketim yılda 2,6-2,8 çift.
Son dönemde üretim, teşvikli bölgelere taşınıyor. İthalatta 1 milyar dolar düşme var. İthalattaki düşme iç piyasaya yansıdı. İthalat 700 milyon doların altına indi. 1,7 milyar dolar civarında sektör ithalat yapıyordu. İthalatın düşmesiyle sektöre 1 milyar dolar katkı sağlandı.
Sektörün en büyük oyuncuları kimler?
Ziylan/FLO ve LC Waikiki, en büyük ayakkabı satıcıları konumundalar. Sektörden edindiğim bilgilere göre Ziylan yılda 35 milyon çift, LC Waikiki 20 milyon çift civarında satıyor. Konkordato ilan edenlerin toplam satışı ise 5 milyon çift. Bu da üretimin yüzde 1,5’i anlamına geliyor.
Daha fazla etkilenen şirket olur mu? Yüzde 1,5 olan oran artar mı?
AVM’lerde olan zincirler sıkıntıdan en fazla etkilenen ayakkabıcılar oldu. Hükümet önlem aldı ama AVM’nin dövizle borcu varsa dövizle kiraya verebilecek. Bu da işleri karıştırıyor.
Türkiye’de sorun iç piyasada. Türkiye’de satılan ayakkabıların yüzde 60-70’i AVM’lerde satılıyor. Bu oran bu seviyede devam eder. Kapanan mağazaların yerine yenileri gelir. Tüketicinin alım gücü düşebilir ama ayakkabı, dünyada yiyecek içecekten sonra ikinci büyük tüketim maddesi. Yıllık 2,6-2,8 arasında olan kişi başı ayakkabı tüketimi düşmez. Avrupa ortalaması 5 çift. Bu 2019’da tüketim 3’e çıkacak.
Kişi başına ayakkabı harcaması yıllık ne kadar?
9 Orta ve üst fiyat skalasındaki ayakkabılar tüm satışların yüzde 30’u, geri kalanı orta ve alt fiyat segmentindeki ayakkabılar. Orta ve üstte tüketici 150-300 TL aralığında harcıyor. Alt segment ayakkabı tüketicisinin yıllık toplam harcaması 50-150 TL aralığında seyrediyor.
Siz Elle olarak yılda kaç çift satıyorsunuz?
Yılda 700-800 bin çift ayakkabı satıyoruz. Kıraç'taki fabrikamızda bunun yüzde 20’sini üretiyoruz. Geri kalanı Türkiye’de fason ürettiriyoruz. İmalatçılarla rekabet etme şansımız her geçen gün azalıyor. Kayıt dışı üretimle beraber maliyetler bizi zorladı. Kendi ürettiğimiz ayakkabıları mağazalarımızda satmaya zorlanınca kendi üretimimizi azalttık.
Siz ayakta kalmayı nasıl başarıyorsunuz?
Kaliteden ve kendi tarzımızdan ödün vermedik. Bugüne hesaplarımızı sağlam tutarak geldik. 50 yılı aşkın yıldır bu sektördeyim ve daha hiçbir sorunum olmadı.
Son dönemdeki sıkıntılı duruma nasıl gelindi?
Hantal ve parasız büyüyen ayakkabı sektörünün bu noktaya geleceği belliydi. Parasız, hantal ve kontrolsüz büyüdüler.
Ayrıca Türkiye’de 100-150 mağaza yönetecek kadar nitelikli kadrolarımız yok. Mağazalar açıyoruz, lüks dekorasyonlar yapıyoruz, sonra sokaktan çocukları alıp müşterinin karşısına koyuyoruz. Sektörün eğitimli, nitelikli personel sorunu var.
Geçen gün perakendeci bir arkadaşımız “Biz 15 günde eleman yetiştiriyoruz’’ diyordu. 15 günde yetişen elemandan ne olur? Çok samimi söylüyorum, o çocukların müşterilere olan davranışlarından çok rahatsız oluyorum.
Perakende sektörü hazır olmadan hızla AVM’lerde mağazalar açıldı. Beş yıllık kontratlar ve 5 yıllık teminat mektuplarıyla kıpırdayamaz hale geldik. Niye bu kadar büyüdüler, niye zamanında tedbir almadılar? Anlamakta güçlük çekiyorum.
Tekrarlıyorum, hızlı, kontrolsüz ve parasız büyüdüler. Çünkü ayakkabı sektöründe böyle bir sermaye yoktu. Banka kredileri azaldıkça, piyasa kredilerini kullanmaya başladılar. Altı ayla başlayan çek vadeleri 18-24 aya kadar çıktı. Piyasadan bu kadar uzun vadelerle mal almaya başladılar. Bu tabii ki sürdürülebilir bir model değildi.
Aslında yaşananlar bugünün problemi değil. Yıllardır piyasada çekler öteleniyordu. Konkordato meselesiyle ilgili endişelerim var. Başka şirketler de bu sıkıntıya düşebilir.
Perakendedeki diğer oyuncular için de geçerli mi bu tahmininiz?
Ayakkabı perakendecileri için konuşuyorum. Buradaki en büyük problem ayakkabı sektörünün kazancının, perakendenin diğer kategorilerine göre daha geride olmasıdır. Ürünler kârlı satılamıyor. Geçen ağustosta rekor cirolara ulaştık, tarihi satış yaptık ama zarar ettik. Çünkü, ucuz satmak zorunda kaldık. Neden? Çünkü, yandaki mağaza, banka kredisi alamadığı için piyasadan mal toplayarak kendi mağazasında sürekli indirimli satıyor ve nakdini artırmaya çalışıyor. Komşunuza uyup ucuz satmak zorunda kalıyorsunuz.
Daha sezon başlamadan indirim başlıyor. Bundan çok rahatsızlık duyuyorum. Bin lira fiyat yazıyorsunuz, 300 liraya ayakkabı satıyorsunuz. Aslında hiçbir zaman 1.000 TL’ye o ürün satılmıyor. Yüksek fiyat koyup çok altına satmak yine malum mağazacıların başlattığı bir sistemdir. Çok sağlıksız bir fiyat stratejisi. Sıkıntı büyük.
Yaşananlarda kötü yönetimin yanı sıra maliyet artışlarının payı nedir?
Dolar artışının payı yüzde 10’dur. Şu anda tabii ki doların artışıyla perakendeciler AVM kiralarının yüksekliğiyle işi sürdüremez hale geldiler. Tabii ki baştaki problemlerden biri de dolar kurunun yükselmesi. Bu sıkıntıda doların önemli bir katkısı var ama sırf ona bağlamak da doğru değil.
AVM’lerle kira konusunda konuşuluyor mu?
Çok önemli bir konu daha var ki AVM yönetimlerinin Türkiye’de uzlaşma kültürüne sahip olması gerekir. Bu işin yürümediği ortada. Aklın yolu bir. ‘Bir araya gelelim ve bu işi sürdürülebilir hale getirelim’ diyoruz. Yanaşmıyorlar. ‘Ama batacağız’ diyoruz. ‘Kontratınız var ve bu kontrat bitene kadar bu kirayı ödemek zorundasınız’ diyorlar.
Üç-dört haftadır tüm mağazalarımızı taradık. Kuruşuna kadar hesap yaptık. Her AVM için o AVM’de batmadan, sürdürülebilir şekilde yaşayabilmemiz için olması gereken kira rakamlarını çıkardık. Yazı olarak da bütün AVM’lere bildirdik.
Yanıt geldi mi?
Bazı AVM’lerden hemen olumsuz cevap geldi. Bazılarından henüz yanıt gelmedi. Kira indirimi istedik.
Sıkıntılı durumda maliyetlerin etkisi nedir?
Türkiye’de ayakkabıda da ’dolarizasyon meselesi var. Maliyetlerimiz deri, malzeme, taban fiyatları da çok arttı. Enflasyon artışı yüzde 25-30 civarında ama biz zaten henüz maliyet artışlarını fiyatlara yansıtamadık. Hala geçen yılın fiyatlarıyla mal satıyoruz. Yansıtma şansımız da yok çünkü zaten satamıyoruz. Bütün bunlar doğru yapıldığı zaman, hesabı doğru yaptığınızda, doğru yaşadığınızda kazan-kazan yaptığınızda çıkış var. Sadece ben kazanayım anlayışı kimseyi bir yere götürmüyor.
En temkinli giden şirketlerden birisiniz. Siz de bu sıkıntıları çekiyor musunuz?
Biz bu ortamdan özellikle maliyetlerin yükselmesiyle etkileniyoruz ama ona göre tedbir alıyoruz. Çıkacak birtakım farklı sıkıntılar için tedbir alıyorum. Sezona 100 bin ayakkabıyla giriyoruz. Ben de her gün satamazsam ne olur diye düşünüyorum. Her gün hesap yapıyorum 90’a dayanabiliriz, 80’a 70’e de dayanabiliriz ama satışlar 60 bine düşerse biz de sıkıntıya düşeriz.
2017 cironuz neydi? 2018’de ne kadar büyüyeceksiniz?
2017’de 110 milyon TL ciro yapmıştık. 2018’de yüzde 30 büyüyoruz. Ciromuz 150 milyon TL’ye ulaşır.
Size satın alma teklifleri geliyor mu?
Zamanında geldi ama biz reddettik.
Zor duruma düşen şirketleri alırlar mı?
Bu ortamda yabancı sermaye gelir mi bilemem. Birileri ölü fiyatına almaya çalışsa da ne yapacak. Şu an yabancı gelmiyor niye gelsin.
Kontrolsüz büyüseniz bugün kaç mağazanız olurdu?
Onlar büyümeye başladığı zaman biz en önde gelen markalardan biriydik. Onlar 150 mağaza açmışsa, biz bugün 200 mağaza da açmış olabilirdik. Çünkü, mağaza açmak çok kolay. Bir ayda 10-20 mağaza açabilirsiniz ama bu sağlıklı değil.
Bundan sonrası için hedefleriniz neler?
Sektör devam edecek. 3 şirketin sıkıntıya düşmesi sektörü bitirmez. Büyüklerden 4-5 şirketin daha bu duruma geleceği konuşuluyor. İnşallah duyduklarımız doğru çıkmaz.
Bugüne kadar yaptığımız doğrular neyse onları sürdürmek istiyoruz.
Ailedeki yeni kuşak da işe çok sarıldı. Oğlum da kızım da yeğenlerim de işin içine girdi. Genç ve çağdaş bir kadromuz var. Gençler daha hızlı büyümek istiyordu. Onlar da bu tokatlardan sonra duruldu.
AVM’lerle yeni durumun ne olacağını iyi anladıktan sonra kendi hesaplarımıza göre büyümeye devam edeceğiz. Frene basmayacağız ama temkinli gideceğiz.
Bizim hiçbir bankaya tek kuruş borcumuz yok. Piyasaya, mal aldıklarımıza borcumuz var. Öz sermayeyle ilerliyoruz. İşinizi biliyorsanız, doğru yapıyorsanız ve doğru bir insansanız işiniz mutlaka iyi gider.
AYAKKABI SEKTÖRÜ NEDEN ZORA GİRDİ?
1. Ayakkabıda dünyada 1’inci, Avrupa’da 3’üncü sıradayız.
2. 550 milyon çift olan kapasitenin 380 milyonunu kullanıyoruz.
3. Sektörün büyüklüğü 9 milyar dolar, ihracatı ise 700 milyon dolar.
4. Konkordato ilan eden şirketlerin üretimdeki payı yüzde 1,5 düzeyinde.
5. Ayakkabıdaki sıkıntının esas nedeni hantal, parasız ve 3 kontrolsüz büyüme...
6. Dolardaki yükselişin sıkıntıdaki payı yüzde 10 düzeyindedir.
7. 100-150 mağaza yönetecek yeterli nitelikli kadro yok. Bu 7 da önemli neden.
8. Hazır olmadan 5 yıllık kontrat ve teminatlarla mağazalar açıldı.
9. Banka kredisi bulamayanlar piyasa kredileri kullandı, çekte vadeler 24 aya çıktı.
10. Bir başka sorun ise ayakkabıda kazancın, diğer kategorilere oranla geri olmasıdır.
"DEPOLARI İNTERNET SATIŞLARI TEMİZLİYOR"
SIKINTI DAHA BÜYÜK OLURDU: İnternet olmasaydı sıkıntı daha büyük olurdu. Bütün depoları online perakendeciler temizliyor. Pek çok ayakkabıcı depolarında ne kadar ayakkabı olduğunu bile bilmiyor. Bir mağazada 5-6 bin çift ayakkabı stok tutuyoruz ve sonra da satıyoruz. En ideal 1.500-2.000 çift ayakkabı sezonda kalır. 100 mağazası olan bir şirketin stoklarında 150 bin çift ayakkabı kalıyor. Nerede bu ayakkabıcıların parası dediklerinde ‘Gidin bakın paralar depoda yatıyor’ diyorum.
STOK SORUNU ÇOK: Eskiden 2 aylık satacağım kadar stok tutuyordum. Tenzilat yapıyor ve stokları bitiriyorduk sonra yeni sezona giriyorduk. Şimdi böyle bir şey yok. Stok inanılmaz derecede fazla. Bu sıkıntıların nedenlerinden biri de bu. Belli miktarda stok tutmak gerekiyor. Malsız kalmamak için fazla sipariş veriliyor.
EN BÜYÜK MAĞAZA ONLINE: Online’da en kötü şartta maliyetine veriyoruz, zarar etmiyoruz. 700-800 bin ayakkabının yüzde 7-8 ya da 10’unu kendi internet sitemizden satıyoruz. İnterneti bir mağaza olarak kabul edince kendi sitemiz 1,5 milyon TL ciro yapıyor. En büyük mağazamız sitemiz.
Hantal, parasız ve hızlı büyüme iştahıyla bu işin ne prensibi ne kârı ne de saygınlığı kaldı.
KONTROLSÜZ BÜYÜMEK İSTEMEDİM"
DAHA RAHATIZ: Bizim 52 mağazamız var, 14’ü yurt dışında. Bunların büyük bölümü AVM’lerde, caddede çok mağazamız yok. 100-150 mağazası olanlara göre mağaza sayısında bizim seviyemizde olanlar daha rahat. Bana ‘Fehim Ağabey neden daha çok mağaza açmıyorsun' diyenler bugün dönüp ‘Çok akıllıymışsın’ diyorlar. Ben de daha çok mağaza açabilirdim. Bugün 200 mağazam da olabilirdi ama kontrolsüz büyümek istemedim.
İSTEDİĞİMİZ YERE GİREMEDİK: Daha fazla mağaza açmamamın bir nedeni daha var. Bazı yerlerde çok olmak istememize rağmen adres gösterilen başka AVM’de de olmamız istendi. Biz ‘Hayır sadece bu AVM’de olmak istiyoruz’ deyince, o çok istediğimiz AVM’ye de giremedik..
KAPATMAK AÇMAKTAN ZOR: Şimdi mağaza kapatmaya çalışıyorlar. ‘Fehim Ağabey, 40 mağazayı kapatacağız’ diyorlar. Nasıl kapatacaksın? Burada kontratlar var, çalışanlar var, yatırım var. Girerken nasıl hesapsız girildiyse şimdi çıkarken de hesapsız çıkılıyor. Mağaza kapatmak kolay bir şey değil.
PARA KAÇIRAN YOK: Sıkıntı yaşayanlar için bir de para mı kaçırıyorlar diye konuşuluyor. Ben garanti veriyorum Hotiç para kaçırmıyor, sıkıntıya girdi. Yarın başka biri sıkıntıya girerse para kaçırmaz. Çünkü bu sektörde öyle kaçırılacak paralar yok. Yanlışlar var ortada. Bu yanlıştan nasıl dönülecek gündemimiz bu.