26 / 11 / 2024

Bekir Delikaya: Devlet konut açığına sistematik yaklaşsın!

Bekir Delikaya: Devlet konut açığına sistematik yaklaşsın!

Milliyet Gazetesi'nden Tebernüş Kireçci Beta Yapı'nın patronu Bekir Delikaya ile keyifli bir röportaja imza attı




İşte röportajın tam metni;

Kurtköy'de bir Fransız müteahhit
- Ağrı Eleşkirt'te doğup da Fransa'da eğitim görmek, bu da yetmezmiş gibi bir de orada bin villa yapmak sanırız ki, pek de sıradan bir yaşam hikayesi olmasa gerek. Bu hikayeyi yazan Beta Yapı'nın patronu Bekir Delikaya, bugünlerde küçük montanlı işlerle uğraşıyor. Ama yakında onu daha büyük işlerde de göreceğiz
Eğer üst başlığımızı okumazsanız, Fransızların Kurtköy'de yatırım yaptığını düşünebilirsiniz. Ama, bunu kastetmiyoruz kuşkusuz. Fransa'da öğrenim gören ve St. Tropez ve Cannes'te binden fazla villa yapan bir müteahhitin hikayesi bu. Üstelik Ağrı Eleşkirt'te başlayan ve Fransız Riviearası'na uzanan bir yol...Bu yolu kat eden isim Beta Yapı'nın patronu Bekir Delikaya. Bugünlerde küçük montanlı işler yapıyor. Ama kendi deyişiyle İstanbul'u tanımaya çalışıyor. Acelesi de yok zaten. Onun, 1980'de Fransa'ya çevrilen yaşam rotasındaki ilginç detaylar kadar, Fransızların inşaat dünyası ile Türklerin inşaat dünyasını da konuştuk İşte o söyleşiden ilginç detaylar...
- Sizin hikayeniz nasıl başlıyor?
1966 yılında 9 çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldim. İlkokulu Eleşkirt'te Cengiz Topel İlkokulu'nda okudum. Sonra orta ikinci sınıftayken tüm aile Fransa'ya yerleştik. Babam 1969'da gitmişti. 11 yıl sonra bizi yanına aldı. Paris yakınlarındaki Briare'ye yerleştik. Ortaokulu Briare'de bitirdim. Orleans Meslek Lisesi'nde inşaat bölümünü okudum. 1986'da tümüyle Paris'e yerleşerek bir ormancılık şirketi kurdum. Dourdan'dan ağaç kesip Belçika'ya satıyorduk. Mesleğim ve eğitimim inşaat üzerineydi ama o yıllarda inşaat piyasası durgundu. Ben de ağaç ticareti ile uğraşmayı tercih ettim.

FRANSA'DA DEV FİRMAYLA BANLİYÖ ORTAKLIĞI
- İnşaata ne zaman başladınız?
1988'de. Carbeil'de bir Paris banliyösünde ilk işim 50 villa yapmak oldu. Taahhüt işiydi. Anahtar teslimi 2.5 milyon euroluk işti. 1 senede bitirdim. 1991'de Fransa'nın en büyük inşaat şirketlerinden Comet ile yine Paris banliyölerinden Eury bölgesinde 500 konutluk site yaptım. Bu iş 4 yıl sürdü.
Sonra Marsilya'yı keşfettim. Bir teklif geldi, onu değerlendirdim. Derken işler büyüdü... 8 yıl gibi bir sürede Marsilya, St. Tropez ve Cannes'te 1.000 civarında villa yaptım.
2003'te Paris metrosunun renovasyon ihaleleri vardı. Onlara katıldım. Metronun iki etabının renovasyonunu gerçekleştirdik. Bu arada 2004 yılında Şua İnşaat ile iş ortaklığımız oldu. 2007 yılında da İstanbul'a yerleşme kararı aldım. Kurtköy'de Beta Yapı'yı kurduk. İşe başladık.
- Neden Türkiye'ye döndünüz?
Ailemizin Paris'te inşaat şirketi var. Yani, orada işler sürüyor. Ayrıca düğün salonumuz var. Aylık 300 bin euronun üzerinde gelir akışı söz konusu. Bu geliri Türkiye'de değerlendiriyoruz. Benim İstanbul'a gelmem bir nevi ailevi görev. Bir de çocuklarımın kendi geleneklerimizle büyümesini istedim. Bu görevi gönüllü üstlendim.

PARİS'TE DE İSTANBUL'DA DA DÜĞÜN SALONU
- İstanbul'da ne yaptınız, neler planlıyorsunuz?
Gürpınar'da bir ortak ile birlikte 2 bin metrekare alana sahip Mooth Blanc Restaurant'ı inşa ettim. Aynı zamanda düğün salonu olarak da kullanılabiliyor. Bu işi ortağıma devrettim. Arsayı belediyeden kiralamıştık.
- Konutta neler yapıyorsunuz?
32'şer konutluk Beta Konakları ve Firdevs konakları var. Ayrıca 36 konutluk Yamaç Evleri... Bunların hepsi Kurtköy'de...

ACELEM YOK, İSTANBUL'U KAVRIYORUM
- Marsilya'da 1.000 villa yapmış birisi olarak Kurtköy'de 30-40 konutla uğraşmak biraz küçük kalmıyor mu?
Evet biraz küçük ama butik işler. Keyifli işler. Hedefimizde büyük işler de var. Ama önce Türkiye ve İstanbul piyasasını çok iyi anlamam gerekiyor. Bunun için küçük işlerle başladık. Önümüzde orta büyüklükte işler var. Bunları da yaptıktan sonra çok büyük montanlı işler yapacağım. Acelem yok. Önce piyasayı kavrıyorum.
- Orta montanlı işleriniz nerede?
Yakacık'ta 260 konutluk tamamı 1+1 ve 2+1'lerden oluşan bir proje için görüşmelerimiz sürüyor. Arsayı almak da alternatifler arasında. Biz sıcak bakıyoruz. Görüşmelerimiz devam ediyor. Bundan sonra kendimize ait arsalarda proje yapmak istiyoruz. İstanbul'da kat karşılığı oranları çok yüksek. Bu oranlarla iş yapmak zor. Şekerpınar'da 800 konutluk projenin arsası için görüşüyoruz. İş kat karşılığı gelmişti. Ama biz arsaya talip olduk. Ayrıca Kurtköy'de görüştüğümüz arsalar var.
 
- Piyasayı nasıl görüyorsunuz?
Türkiye'de nüfusun yüzde 70'i 30 yaş altı. Bunlar ev sahibi olacak. Burada çok iyi bir fırsat var. Ama bankaların faiz oranları yüksek. Vadeler kısa. Bu faiz oranlarıyla ve 10 yıl vadeyle ev sahibi olmak çok zor. Devletin gelecekte oluşacak konut açığına karşı çok sistematik yaklaşması gerekiyor.

İNŞAATTA FRANSA VE TÜRKİYE MANZARALARI
1) Fransa'da devlet arkanızda, ama Türkiye'de...
-İnşaat yapma açısından baktığımızda Fransa ile Türkiye'yi karşılaştırırsak ne gibi farklar var?
Fransa'da daha oturmuş bir sistem var. Boşluk yok. Türkiye'de devlet firmaların arkasında durmuyor. Fransa'da diplomanız versa ve kalifiye bir yöneticiyseniz veya mühendisseniz devlet sizin büyümeniz için imkan sağlıyor. Destek oluyor. Sermaye yardımı yapıyor. Önce satıyorsunuz. Sonra başlıyorsunuz. Bankalar devlet garantisi veriyor.
2) Fransa'da önce finansmanı hazırlıyorsun, ama Türkiye'de..
- Satmadan yapmaya başlayamıyor musunuz?
Hayır. Önce finansmanı hazırlamanız gerekiyor. Sonra işe başlayabiliyorsunuz.
3) Fransa'da 2 yılda başlamalısın, yoksa iznin iptal olur, ama Türkiye'de
-Arsada süreç nasıl işliyor?
Yatırım amaçlı arsa alamıyorsunuz. Arazi alabiliyorsunuz. Bir araziye imar uygulaması yapılıp arsaya dönüşürken imar izni süreli... 2 yıl içinde inşaata başlamanız gerekiyor. Yoksa imar izniniz iptal ediliyor. Arsanız arazi oluyor. Bir sokak ve caddeden imar geçtiği zaman arsa boş kalmıyor. Ya inşaata başlamanız gerekiyor. Ya da kat karşılığı müteahhite vermeniz... Siz vermezseniz, devlet ekspertiz çalışması yaptırıp veriyor. Elektrik, su, ulaşım veya telekomünikasyon sorunu halledilmiş bir bölgede arsanın boş kalmasına göz yummuyor.
4) Fransa'da düzen var, İstanbul'da keşmekeş
-İnşaat piyasasını nasıl buluyorsunuz?
Türkiye'de denetim mekanizması zayıf. Binaların dış cephelerinde hiç estetik ve ölçü yok. Her şey rastgele ve keşmekeş had safhada... İstanbul'da binalara baktığım zaman başım dönüyor. Algılamakta zorlanıyorum.
- Aynı şey villalar için de geçerli mi?
Yok değil. Villalar apartmanlar göre çok başarılı. Tepeören Akfırat'ta gördüğüm villalar beni şaşırtıyor. Hepsinde estetik ve nizam var. Özellikle Aziz Yıldırım'ın yaptığı villaları çok başarılı buluyorum. O haliyle alıp Fransız Rivearası'na götürüp koysanız sırıtmaz.
5) Fransa'da meslek itibarlı, Türkiye'de itici
- Meslak nasıl algılanıyor?
Türkiye'de inşaat itici bir meslek. Fransa'da ise sanatsal ve estetik bir meslek olarak algılanır.
 
- Kat karşılığı oranları Türkiye'den yüksek mi?
Paris'te en merkezi yerde kat karşılığı oranı yüzde 40 ile 60 arasında değişir. Ortalama yüzde 30 civarındadır...
- Cannes, Nice ve St. Tropez'de de mi?
Yok oralar çok özel statülü yerler. Kat karşılığında oranlar yüzde 50'den başlar ve yüzde 80'lere ulaşır.
 
TÜRK DAMAT DİYE TUTTURAN AİLEYE KIZLARINI GERİ VERMİYORDUK
- Çocuklarınız?..
4 cocuğum var. En büyük oğlum Muhammet Fransa'da inşaat mühendisliği okuyor. Mustafa, Hümeyra ve Yusuf ise İstanbul'da ilköğretim okulundalar.
- Gününüz nasıl geçiyor?
Sabahları 07.00'da uyanıyorum. Kahvaltıyı evde yapıyorum. Ofise gelmeden şantiyeleri ve satış ofislerini dolaşıyorum. 11.00 gibi ofiste oluyorum. Görüşmelerimi yaptıktan sonra öğleden sonraları sahaya çıkıyorum. Araştırma yapıyorum.
- Fransa'da bir da sosyal göreviniz vardı. Ne yapıyordunuz?
Sosyal kurumlarda tercümanlık yapıyordum. Fransız devleti ile orada yaşayan vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlarda tercümanlık yapıyordum. Fransa'da yıllardır yaşadığı halde Fransızca bilmeyen ve Fransızcası yetersiz vatandaşlarımıza yardımcı oluyordum.
- Biraz daha somut konuşursanız...
Çocukların okul seçimine yardımcı oluyordum. Orada üniversite okuyan az. Genelde bizim çocuklarımız meslek lisesi okuyor. Polisle olan sorunlarda yardımcı oluyordum. Bir de ithal damatarla uğraşıyordum. Aileler Türkiye'den damat getirmek istiyorlardı. Kızlar ise Fransız kültüründe yetiştiği için buna karşı çıkıyor ve sığınma evlerine yerleşiyordu. Ben de devreye girip ithal damat modelinin iyi bir model olmadığını vatandaşlarımıza anlatıyordum. Devlet adına anne-baba ve ağabeyi ikna etmeye çalışıyordum.
- Ya ikna olmazlarsa?
Kızı aileye vermiyorduk...
Tebernüş KİREÇCİ


Geri Dön