Beylikdüzü nasıl rant merkezi oldu?
Beylikdüzü´nün nasıl doğduğunu anlayabilmek için 1990´ların başına dönmek gerekiyor
BEYLİKDÜZÜ, 1990´ların başından beri İstanbul´un rant merkezi... Beylikdüzü´nün nasıl doğduğunu anlayabilmek için 1990´ların başına dönmek gerekiyor.
Bakırköy´e bağlı olan Büyükçekmece ANAP döneminde bölününce, Kavaklı, Yakuplu, Gürpınar, Tepecik, Mimar Sinan, Selimpaşa, Kumburgaz, Celaliye-Kamiloba ve Muratbey, E5´in üstünde de Esenyurt, Bahçeşehir, Kıraç ve Hadımköy, daha sonra da Halkalı ve Başakşehir doğdu. AKP sonunda da seçmen kitlesinin dengesini hesap ederek Beylikdüzü, Esenyurt, Başakşehir´i (Bahçeşehir´i yok ederek) ilçe yaptı.
Yani bölge tam bir yağmaya açıldı; imar rantı pazarı kuruldu.
Son 15-20 yıldan beri bölgenin bir tek egemeni vardır, ANAP´lı Ali Çebi.
Çebi, Büyükçekmece´nin ilk belediye başkanıydı; sonra yerini hemşerisi Hasan Akgün aldı. Çebi 1999´da Küçükçekmece´ye yöneldi; yıldızı yükselen -iktidar oldu- DSP´ye geçti. Ancak seçimi kaybetti.
Ali Çebi, Kavaklı -şimdiki adıyla Beylikdüzü- AKP tarafından gecekondu önleme bölgesi ilan edildiğinde `baron´luğunu ilan etti. Eşine dostuna onlarca kooperatif kurdurttu. Sahip olduğu kooperatif hisselerinin sayısı kendisinin de bilmediği söylenirdi o dönemler.
Ortaya çıkan yeni belde ve ilçe belediye başkanlıklarında isim belirleyen ve bunları bölgelerine dağıtan isimdi Çebi... Bunlar genellikle Karadeniz kökenliydi; özellikle de Trabzonlu...
İstanbul´un içinde iki-üç katlı apartman yapan müteahhitler, zaman içinde rantla büyüdü ve çoğu da bugünün `marka müteahhitliklerine´ yükseldi.
Arsa komisyoncusu ANAP´lı Orhan Tıraşoğlu, Kavaklı Beldesi´nin belediye başkanlığını kazandı. Yıl 1994... Sol çevreler şaşırıyordu, nasıl kazanıyor diye... Kavaklı, Tıraşoğlu döneminde `lekelendi´; bir süre sonra da yolsuzlukları ve usulsüzlükleri nedeniyle cezaevini boyladı.
Valilik, Kavaklı´nın adını Beylikdüzü olarak değiştirdi.
Ama `rant lekesini´ hâlâ üzerinden atamamışken, AKP son seçimde Yakuplu, Kavaklı ve Gürpınar´ı da bu ilçenin içine kattı...
ANAP´ın yerini AKP almıştı artık.
HERKES BELEDİYE BAŞKANI OLAMAZ
Bu anlatımdan sonra asıl sözünü etmek istediğimiz konu Beylikdüzü´ndeki son yerel seçimlerde yaşanan rezaletler...
CHP Genel Merkezi´nin aday gösterdiği Doç. Vecdet Öz bölgede oynanan tezgâhı yeterince bilmiyordu. Aynı zamanda `rant ittifakı´nın tanımadığı bir isimdi.
Daha baştan CHP´deki bazı aday adaylar da, rant ittifakının yakınlarıydı.
Sıra dışı bir seçim oldu 29 Mart 2009´da.
Beylikdüzü´nde, Büyükşehir Başkanlığı, İl Genel ve Belediye Meclisi oylarında CHP birinci parti olurken, Vecdet Öz başkanlığı 320 oyla kaybetti.
Seçim akşamı, `seçim çetesi´ işbaşındaydı. Çok sayıda oyu `iç´ edilmişti.
Rahmetli, Dr. Yıldırım Aktuna´nın Bakırköy Belediye Başkanlığı döneminde kendisine projeler hazırlamış, bakanlığında da müsteşarlığında bulunmuştu.
Vecdet Öz, günler geçtikçe öğrendi ki, bir `seçim hırsızlığı´nın oyununa getirilmişti. Bir adli tıpçı olarak tek başına topladığı belge ve bilgilerle Büyükçekmece Cumhuriyet Savcılığı´na başvurdu. AKP´yi kollayan İlçe Seçim Kurulu Başkanı İbrahim Doğan ve çalışma arkadaşlarının, seçim öncesinde AKP İlçe Başkanı Yusuf Uzun, AKP´li Belediye Başkanı Vehbi Orakçı ile işbirliği halinde oldukları, iki yıl önce başlatılan soruşturma ve teknik takip sonucunda belirlendi.
İlk kez köşemizden duyurduğumuz gibi Büyükçekmece Cumhuriyet Savcılığı´nın iddianamesi mahkeme tarafından kabul edildi. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Kemal Gül, Büyükçekmece İlçe Seçim Kurul Başkanı İbrahim Doğan hakkında `Görevi kötüye kullanmak´, `Menfaat temin etmeye çalışmak´ ve `Seçim sonuçlarını değiştirmek´ gibi suçlardan ceza davası açtı. Ayrıca, bir başka savcının yürüttüğü soruşturma sonunda da, 1800 TL´lik maaşına karşın mal varlığındaki büyük artış ortaya konuldu. Doğan´ın 18 yaşındaki oğlunun üzerinde 18 daire bulunuyordu.
Dosyayı kabul eden yargıç, ceza davasının ilk duruşması için 25.10.2010 tarihini verdi.
Artık tuz kokmuştu.
Vecdet Öz açık-kapalı tehditlerle karşı karşıya kaldığını söylüyor bugün. "Ne kadar tehdit edilirsem edileyim, bu işin peşini tek başına kalsam da bırakmayacağım" diyor.
Fındıkçıya referandum oyunu
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, referandum öncesi talimat verdi. Çalışanların maaşını ödeyemeyen ve 83 milyon lira borcu olan Fiskobirlik kurtarılacak. Fiskobirlik´i bu duruma kim getirdi? AKP hükümeti!
Fiskobirlik kurulduğu 1938´den 2006´ya kadar fındık alımında görevlendirildi. AKP hükümet, Cüneyd Zapsu aklıyla 2006´da Fiskobirlik´i devre dışı bıraktı. Başbakan meydanlarda birlik yöneticileri için "Yetim hakkı yediler" dedi. Fındık üreticisi meydanlara indi. Ordu´da 100 bin kişinin katıldığı bir miting yapıldı.
22.07.2007 seçiminden önce Başbakan´ın talimatıyla Fiskobirlik yöneticileriyle TMO yöneticileri bir araya geldi. Fiskobirlik´e 30 bin ton fındık ucuza verildi. AKP, fındık bölgesinde yüzde 60 oy aldı. Seçim bitti, TMO ucuza verdiği fındığın parasını faiziyle geri aldı. Fiskobirlik kaderiyle baş başa bırakıldı.
Şimdi referandum öncesi, Başbakan´ın talimatı ile bir kez daha TMO ile Fiskobirlik yöneticileri bir araya geldi. Üç yıl sonra aynı sahne, aynı oyun.
İETT nasıl zarar ediyor
BÜYÜKŞEHİR Belediyesi Meclis üyesi CHP´li Dr. Hakkı Sağlam, İETT 2009 mali yılı bütçe hesabı ve bilançosu ile murakıp raporu üzerinde konuşurken ilginç bir tablo ortaya koyuyor:
"İETT´nin 2009 yılı bütçe açığının 670 milyon lira olduğunu, İETT´nin zarar ediyorum yaklaşımının gerçekçi ve doğru olmadığını, Akdeniz güvenlik şirketinin İBB ve İETT´nin önemli ortağı gibi gözüktüğünü, halk otobüslerinin sorunlarının hâlâ giderilemediğini, reklam gelirlerinin İETT´ye değil, başka yerlere gittiğini, metrobüsler için 2009 yılında 205 milyon lira faiz ödemesi yaptığını, İstanbulluların vergilerini İstanbul halkı için kullanmadıklarını, bazı projelerde sağlanan faydaların harcamalar ile orantılı olmadığını, çalışanlara gerekli ekonomik, sosyal desteğin verilmediğini ve İETT´nin halkı dinlemediğini ve halka kulak vermediğini..."
Sağlam, İETT´nin etkin ve verimli çalışmadığına bir örnek de veriyor:
"2.287 milyon liralık bütçede 1.845 milyon lira gidere karşılık, 1.174 milyon lira gelir elde edilmiş, 670 milyon lira (bütçe açığı) gelir-gider farkı olduğu görülmektedir. Olur mu?"
İETT´nin reklam yerleri hangi firmalara tahsis edilmiştir? Yandaşlara
dağıtılmak üzere ille de Kültür A.Ş.´nin üzerinden mi dağıtmak gerekiyor?
Hürriyet-Yalçın Bayer