Birleşmiş Milletler'den Avrupa Birliği’ne uyarı: Konut krizini çözün veya aşırı sağa teslim olun!
Avrupa genelinde yaşanan konut krizi gündemden düşmezken, Birleşmiş Milletler’in konut haklarıyla ilgilenen özel raportörü, kıta genelinde yaşanan konut krizi ile ilgili önemli açıklamalar yaptı. İşte o açıklamalar...
Avrupa, kıta genelinde son dönemlerde gündemden düşmeyen konut kriziyle karşı karşıya kaldı. Sürekli olarak artış gösteren gayrimenkul fiyatları ve artan kiralara yönelik öfke giderek daha da artarken konut krizinin Avrupa’daki aşırı sağ ve popülist partilerin öfkeyi yönlendirebilmesi için bir araç olabileceği belirtildi.
medyascope.tv'de yer alan habere göre anketler 9 Avrupa ülkesinde aşırı sağ partilerin seçimi 1. bitireceğini gösterirken başka 9 ülkede ise aşırı sağ partiler 2. ya da 3. sıraya yerleşiyor. Avrupa Parlamentosu seçimine haftalar kala aşırı sağ partilerin gündeminde göç ile beraber kıta genelindeki konut krizi bulunuyor.
Birleşmiş Milletler’in (BM) barınma hakları ile ilgilenen özel raportörü Balakrishnan Rajagopal, kıta genelinde yaşanan konut krizinin Avrupa’daki aşırı sağ ve popülist partileri nasıl listelerde 1. sıraya taşıdığını Guardian’a detaylarıyla anlattı:
“Aşırı sağ partiler, hükümetlerin eksik olan planlamaları ve yetersiz yatırımlarından kaynaklanmış olan sorunları gündem ederek söz konusu bu sorunlar sebebiyle ‘dışarıdakileri’ suçlayabildikleri zaman başarılı oluyor. Pek çok Avrupa Birliği (AB) üye ülkesinin şu an içinde yer aldığı durum bu. Konut krizi artık yalnızca düşük gelirlileri, göçmenleri değil aynı zamanda orta sınıf yurttaşları da etkiliyor. Bu da 21. yüzyılın toplumsal sorunu şeklinde karşımıza çıkıyor.”
Rajagopal, Avrupa Birliği ülkelerine uyarıda bulunarak “Konut krizini çözün veya aşırı sağa teslim olun” diye konuştu.
HALK KONUT KRİZİNE TEPKİLİ
Avrupa’nın bazı şehirlerinde yüksek kiralar ve artış gösteren emlak piyasası öfkeye sebep oluyor. Özellikle Portekiz, Hollanda, İtalya ve İngiltere gibi ülkelerin başkentlerinde halk, konut krizini protesto etmek amacıyla sokaklara dökülmüştü.
Konut krizinden en çok etkilenen grup da gençler oldu. Gençler, gelirlerinin yarısını kira şeklinde vermek istemiyor.
Eurostat verilerine göre Avrupa Birliği içinde 2010 ile 2022 seneleri arasında konut fiyatları yüzde 47 oranında artış gösterdi. Aynı dönem içinde kiralar da yüzde 18 oranında artış gösterdi. Eurostat’ın bir başka verisine göre de bazı ülkelerde de hanelerin beşte biri, net gelirlerinin yüzde 40’lık kısmından daha fazlasını konuta harcıyor.
Son dönemlerde yapılan bir akademik araştırma da giderek artan konut fiyatları ile aşırı sağ partilere verilen oylar arasında bir bağlantı olduğunu ortaya çıkardı. Henüz araştırma bu iki somut durum arasında bir nedensellik ilişkisi kuramasa da arada bir bağlantı olduğu gerçeğinin de altını çizdi.
Avrupa Üniversitesi Enstitüsü’nden Catherine Fieschi, konut kriziyle aşırı sağ arasındaki bağlantıyı şu şekilde aktardı:
“Yaşanan konut krizi, aşırı sağ partiler için mevcut kriterlerin çoğunu karşılayabilen bir fenomen. Söz konusu bu sorunu elitler-halk meselesi olarak çerçevelemek ve göçmenlere vatandaşlardan daha iyi davranıldığını öne sürmek kolay.”
AŞIRI SAĞIN YÜKSELİŞİ
Son dönemlerde konut kriziyle karşı karşıya kalan ülkelerde aşırı sağ partilerde bir yükseliş de yaşanıyor. Konu ile ilgili olarak önemli açıklamalar yapan uzmanlar, geçtiğimiz sene İslam karşıtı aşırı sağcı Geert Wilders ve Özgürlük Partisi’nin (PVV) Hollanda siyasetinde yükselmesi ile ülke genelinde yaşanan konut krizi arasında bir bağlantı olduğunu kaydediyor. Aynı biçimde Portekiz’de Chega’ya verilen desteğin büyük oranda artmasıyla ülke genelindeki konut krizi de bağlantılı.
Avrupa Birliği çalışmaları ile tanınan Tarik Abou-Chadi, Almanya için Alternatif Partisi’nin (AfD) Almanya siyasetinde giderek yükselen desteğinin de konut krizinin arttığı Almanya’da “statü kaybı korkusu” nedeniyle gerçekleştiğine değiniyor: “Elimizde olan veriler, yaşanan konut krizinin artık kaygıyı körükleyen bir hâl aldığını ortaya çıkarıyor. Konut krizi ekonomik ve sosyal tehditlerle güvensizlikleri bir paket olarak topluma sunuyor. Paranızı karşılayamayacağınız için konuta taşınmak zorunda kalabileceğiniz korkusu, aşırı sağa desteğin artmasına sebep oluyor.”
İslam ve göçmen karşıtı Geert Wilders sandıktan nasıl zaferle çıktı?
Abou-Chadi, AfD’nin desteğinin çoğunun, büyük şehirlere oranla kiraların nispeten düşük kaldığı kırsal bölgelerde olduğunu dile getirdi. Abou-Chadi, bu durumu şu şekilde özetliyor:
“Burada yaşanan ilginçlik kiranız çok fazla artmasa da sizin de bu kaygıyı yaşamanız. Kiranız artacak diye yaşadığınız kaygı, bir statü kaybı yaşamaktan korktuğunuz anlamı taşıyor.”
Peki aşırı sağ partilerin ajandasında “konut krizi” var mı?
Şu ana kadar AfD, Almanya’da yükseliş gösteren konut fiyatları ve kiraları gündem etmek amacıyla oldukça az girişimde bulundu. Portekiz’de Chega ise ülke geneline yayılmış olan yolsuzluğu gündem etmeyi kendisi için daha kârlı gördü fakat özellikle Lizbon ve Porto gibi kentlerde yaşanan konut krizi büyük ölçüde hissedilecek bir durum aldı.
Oxford Üniversitesi’nden Avrupa aşırı sağ uzmanı Vicente Valentim konu ile ilgili olarak yaptığı “Ancak konut krizinin aşırı sağ oylarda son derece önemli bir faktör haline geleceği çok açık ve gelecekte daha da artış gösterecek” dedi.
Aşırı sağın dışında merkez partiler de konut krizinin yaratacağı tehlikenin de farkına varmaya başlıyor. Büyük kentlerin belediye başkanları bu senenin başında daha uygun fiyatlı ve sürdürülebilir konut ihtiyacına odaklandı.
Birleşmiş Milletler'in konut haklarıyla ilgilenen özel raportörü Rajagopal, ilk adımın uygun fiyatlı, yeterli ve güvenli konutun yasal bir hak olarak görülmesi olduğunu dile getiren bir yazı kaleme aldı. Rajagopal, yazısında şu ifadeleri kullandı: “Konu barınmanın yasal bir insan hakkı şeklinde tanınmasına geldiğinde Avrupa uluslararası hukukun gerisinde kalıyor. Avrupa Birliği vatandaşları konut konusunda kendi ulusal mahkemelerine gidemiyor. Avrupa ülkeleri söz konusu bu sorunu kabul ediyor fakat bu konuda hiçbir şey yapmıyor.”
Rajagopal, sorunun temelinde konutun diğer mallar gibi “alınıp satılabilecek” bir meta şeklinde görülmesi ve bu konuya dair devlet planlamasından vazgeçilmesi olduğunu dile getiriyor. “Eğer Avrupa’da aşırı sağın yükselişini durdurmak istiyorsak, onu oksijenden mahrum bırakmalıyız” şeklinde konuşan Rajagopal, “Yani, barınma gibi konuların temel haklar olarak görülmesi gerekiyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Konut ve araç piyasasında balon sönmeye başladı!
Türkiye'deki bu ilden 45 bin TL'ye tam tamına 1 dönüm arazi alabilirsiniz!
Emekli ikramiyelerinde bu tarih ve saate dikkat! Erken davranan ikramiyeyi kapacak!