Bursa'nın ilçelerindeki yapı stokları sıkıntılı!
Bursa’nın sadece Nilüfer ilçesinde değil Osmangazi, Yıldırım, Gürsu, Kestel, Mudanya, Gemlik ve diğer bütün ilçelerindeki yapı stokları sıkıntılı.
Bursa’nın sadece Nilüfer ilçesinde değil Osmangazi, Yıldırım, Gürsu, Kestel, Mudanya, Gemlik ve diğer bütün ilçelerindeki yapı stokları sıkıntılı.
Bursa Haber Gazetesi köşe yazarı Muharrem Karabulut, bugünkü köşesinde Bursa'daki kentsel dönüşümü kaleme aldı.
İşte Muharrem Karabulut'un 'Kentsel dönüşüm ve Bursa' başlıklı yazısı...
Deprem olunca, doğal afetler olunca, evleri ve köyleri sel basınca bizler kaçak yapılaşma, çarpık yapılaşma ve kentsel dönüşüm konularını gündeme getirip tartışmaya başlıyoruz.
İzmir depremi oldu.
İzmir’de enkaz altında kalıp can verenler oldu. Yaralananlar oldu. Evleri, barkları yıkılanlar oldu. Yıkılan evlerdeki eşyaları, birikimleri yok olanlar oldu. Hal böyle olunca Bursa’da yine kentsel dönüşüm ve kentsel yenileme çalışması, yapılan yapılmayan, neden yapılmadığı konusunda görüş birliği olmayıp, herkesin görevi üzerinden attığı bir tartışma ortamı daha başladı.
Çünkü, herkes konuya kendi penceresinden bakıyor.
Hiç kimse, toplum sağlığı, kent güvenliği insanların sağlam, kalitesi, modern ve bütün alt yapı sorunları çözümlenmiş olan yapılarda oturması için neler yapılması gerektiğini değil, hangi bölgede kat katlı imar izni verilirse kentsel dönüşüm yapılabileceği konusunda fikir yürütüyor.
Sözün özü, herkes “benim dediğim olsun. Olmalı” mantığı ile fikir yürütüyor.
Tabi, istek ve beklentiler büyük. İnsanlarımız içlerinde oturdukları binaların beton tabut gibi gün geldiğinde yıkılacağını ve kendilerine mezar olabileceğinin bilincindeler. Fakat, binaların yenilenmesi için sıfıra sıfır ve aynı metrekarede bina istiyorlar. Birde, yapım süreci devam ederken kira yardımı isteniyor. Buradan anlaşılacağı üzere, eski binaların yıkılması bir maliyet ve külfet. Binaların yerine yenilerin yapılması bir maliyet ve külfet. Bu binaların alt yapı, çevre düzenlenmesi ve diğer sosyal ihtiyaçların karşılanması bir maddi kaynak ve külfet getiriyor.
Bu külfetlerin ve maliyetlerin hesabı ve kitabı yapılmıyor bu kentsel dönüşüm beklentisi içinde olan bazı vatandaşlarımız tarafından. Birde, binaların yapılacağı arsa ve imar durumları da yenilenmeye uygun değil. Olmuyor. Olamıyor. Tabi, bazı uyanık kentsel dönüşüm isteyenler, kendilerini sanki bu çürük çarık binalarda oturmaya kamu gücünün zorladığını öne sürerek, etrafındaki kamu arazileri, belediye arazileri ve hazine arazilerinin, inşaat projesine dahil edip, bir gündem oluşturmaya ve kamunun malı mülkü üzerine, kendileri hiç para vermeden, maliyetlere katlanmadan, oturup sahiplenmeye çalışır bir durum söz konusu Bursa’da.
Bu kişiler, birde kamu eliyle yapılan ve kendilerine biraz da olsa, taşın altına ellerini koyma adına ödeme istenmesine yönelik projelere ve tekliflere tepki gösteriyorlar. Medyayı kullanıp, kendilerini haklı çıkarma adına bir takım girişimlerde bulunuyorlar. Kamuoyu baskısı ve siyasi baskı kurabilme telaşına düşmüşler.
Bakın, Bursa’nın sadece Nilüfer ilçesinde değil Osmangazi, Yıldırım, Gürsu, Kestel, Mudanya, Gemlik ve diğer bütün ilçelerindeki yapı stoklarıyla ilgili sıkıntılar var. Özellikle yapı stokunun çok olduğu Osmangazi bölgesindeki bu sıkıntılar yoğun. Vatandaşlar, oturdukları eski binalardan kurtulma adına, plan proje geliştirilmesi beklerken, bazı yatırımcılar ve bazı müteahhitler, bölge seçip, “bizim için burasını kentsel dönüşüme açın” istemleriyle sıkıntı yaratıyorlar.
Yıldırım ilçesinde de toplu konut bölgelerinde eski yapılarla ilgili sıkıntılar var. Bu bölgelerdeki insanlarımız pek ses çıkarmıyorlar.
Geçtiğimiz dönem Osmangazi Kuruçeşme mahallesi muhtarı olan Hatice İnan, kentsel dönüşüm çalışmalarının yapı stoku çok eski yıllara dayanan Altıparmak ve çevresi ile Çarşamba Pazarı semtlerinden başlatılmasını teklif etmiş ve ısrarla istemişti. Muhtar görevini tamamladı, aradan iki yıl daha fazladan geçti. Hala bu bölge ile ilgili ses yok. Müteahhitler bu bölgeyi rantabl bulmadıklarını ifade ediyorlar. Şöyle, 30-40 yıl eskiye gittiğimizde ise müteahhitler bölgede arsa bulup, eski evleri yıkarak yeni apartmanları dikebilme adına birbirleriyle yarış ediyorlardı.
O zaman rantabl olan bölge şimdi neden değil? Diye sormak lazım.
Yıldırım Toplu konut bölgesi, Meskene ismini veren Ucuz meskenler toplu konutlar olmak üzere bölgede 40-50 yıl önce yapılan konutlar, apartmanlar kontrol edilip elden geçirilmesi ve bölge için yeni bir kentsel yenilenme planları yapılmalı. Müteahhitlere göre bu bölgede rantabl değilmiş.
Peki, neresi rantabl?
Nilüfer’de yeni yapılan binaları yıkıp, 5 kat yarine aynı arsa üzerine 12 katlı binaların dikilmesi mi rantabl diye sormak gerekiyor Bursa adına.
Sözün özü; kentsel dönüşüm Bursa için çok ciddi bir sorun. Binaların nerede ise üçte ikisinin yenilenmesi gerekiyor. Eski yapılar, yeni yapılar diye olaya bakmak değil, halkın, vatandaşların doğal olaylar, deprem gibi olaylar karşısındaki can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından olaya bakılmalı. Yoksa, “bu bölge iş yapar. Oradan kentsel dönüşüm yapalım. Burası rantabl değil. Boşver” mantığı ile bizler bir yere varamayız. Kentsel dönüşüm, kişilerin isteklerine göre değil, kentin öncelikleri, tehlike, risk bölgeleri göz önüne alınıp, arsa, bina ve maliyet gerçekleri birlikte hesaplanıp, rantsal dönüşüm içeren bedava değil, uygun fiyata, kaliteli ve sağlam yapılarla gerçekleştirilmeli.
Bu konularda Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un yaptığı açıklamaların altına bende imzamı aynen atıyorum. Artık gerçeklerle yüzleşme zamanı. Hem de vakit geçirilmeden….