Cem Oğuz: Antalya'da deprem master planı şart!
Muhalif çıkışlarıyla dikkat çeken dünün İMO Başkanı Cem Oğuz: "Özellikle Kıbrıs-Herelike hattı bizi çok tehdit eden Afrika kıtasının Anadolu levhasının altından girmesi ile sürekli tetikleyen deprem hattı. Bunlara önlem almamız lazım." dedi.
Muhalif çıkışlarıyla dikkat çeken dünün İMO Başkanı, bugünün öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Cem Oğuz, “Siyaset hiç düşünmedim. Oda başkanlığını bir milletvekilliğine, bir belediye başkanlığına değişmem” dedi
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) eski Başkanı, Akdeniz Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cem Oğuz, Salı Sohbetleri’nin konuğu oldu. Oğuz, uzman olduğu mesleki konularda önemli açıklamalarda bulundu.
DEPREME ÖNLEM ALMALIYIZ
-Sizin İMO Başkanlığınız döneminde 3 ayrı üniversite ile işbirliği yaparak Deprem Master Planı ile ilgili rapor hazırladınız. Bu raporları da Büyükşehir Belediyesi’ne sundunuz. Ancak, her 17 Ağustos deprem yıldönümünde bu raporlar İMO’ya gönderilerek sadece güncellenmesi istendi. Deprem Master Planı çalışmalarıyla ilgili ile ilgili gelinen son durumu anlatır mısınız?
Kepez, Konyaaltı ve Muratpaşa İlçelerinin 2015 yılı verileri gelmedi. 2014 sonu itibariyle bu üç ilçemizde 1999 deprem yönetmeliği öncesi yapılmış 115 bin bina var. İl genelinde ise 292 bin bina var. Bunlar genel iskan alınan, oturulmakta olan binalar. Bunlar ne kadarı depreme dayanıklı derseniz, aslında Antalya’da böyle bir çalışma yapılmadı. Bir yüzde 80 lafı geçiyor ama o değil aslında gerçeği. Bir tek 2014 yılında Antalya Valiliği’nin İMO’ya yaptırdığı, o zamanki adıyla Bayındırlık Bakanlığı’nın pilot bölge seçtiği kamu binaları incelemesi vardı. İl genelinde 119 kamu binası incelendi. Bu binaların yüzde 70’i deprem riski taşıdığı ortaya çıktı. Bu veriler konuşuldu, çünkü küçük bir modeldi. Bu inceleme il genelinde yapıldığı zaman ben zer bir yapı ortaya çıkacaktır. Deprem risk haritası da 1998’de değiştiği için Antalya’da bu tarihten önce yapılan bütün binalar zaten deprem riski taşıyan binalar olarak gözükecek. Tabi bizim önlem almamız gerekiyor. Yani bu depremler oluyor, olacakta.
DEPREM MASTER PLANI ŞART
-Antalya 1’nci ve 2’nci deprem bölgesi. Peki, bizim depreme karşı ne yapmamız ya da ne yapılması lazım?
Özellikle Kıbrıs-Herelike hattı bizi çok tehdit eden Afrika kıtasının Anadolu levhasının altından girmesi ile sürekli tetikleyen deprem hattı. Hatta iki sene 6 büyüklüğünde bir deprem yaşadık. Bunlara önlem almamız lazım. Bunun birinci yolu yapıları depreme dayanıklı yapmak. Bunun için de etkin bir yapı denetim sisteminin çok etkili olması gerekiyor. Ama yapı denetim kanunu çıktı ama hala eksikleri var. Bir sigorta ayağı yok. Yapı denetim şirketi kaybolduğu zaman muhatap bulamıyorsun. Maalesef kanundaki eksiklerden dolayı sağlıklı bir şekilde işleyemiyor. Ama eskiye göre daha iyi. En azından eksiklikleri olsa da bir denetim yapılıyor. Ama bizim en büyük sıkıntımız mevcut yapı stoku. Bu yapı stoklarını depreme dayanıklı hale getirmemiz gerekiyor. Öncelikle kaç tanesi, hangileri deprem riski taşıyor bunu belirlememiz lazım. Biz, kısaca bunların tespiti için öncelikli olarak deprem master planı yapılması gerektiğini söyledik. Büyükşehir Belediyesi’nde yaptığımız toplantılarda, turizm bu kadar kötü gidiyorken, ‘deprem’ kelimesi yurtdışı basınında farklı yansıyabilir düşüncesiyle Deprem Master Planı adını Kentsel Dönüşüm Ana Planı olarak değiştirdik. Geçen haftalarda Büyükşehir Belediyesi’nde son toplantısını yaptık. Ne yapılmasına gerektiğine dair bir taslak her yönüyle ortaya kondu. Tabi bunun içinde de mevcut yapı stokunun sadece Antalya merkezini değil, 19 ilçeyi de ele alan geniş bir yelpazede bu çalışmayı yapalım dendi. 2015 verilerine göre 300 binanın irdelenmesi öncelikli olacak. Riski en yüksek olan bölge pilot bölge olacak.
TERSİNE GÖÇ BAŞLAYACAK
-ATSO Başkanı Davut Çetin’de birkaç konuşmasında, şu anda Antalya’da parsel bazında kentsel dönüşüm adı altında bina yenileme çalışmaları yapılmasını eleştirmişti. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bu doğru bir çalışma mıdır?
Doğru değil aslında. Bir kere yapılacak bu. Parsel bazında yaparsanız kentsel dönüşüm olmaz zaten. Yık, yap yenisini. Nüfus şu an inanılmaz boyutta. Artıyordu ama son iki senedir biraz duraksadı. Turizm ve tarım sıkıntılı giderse tersine göç başlayacak. Dolayısıyla bütüncül bir yaklaşım daha doğru olacaktır. Şuan da kent merkezinde parsel bazında kentsel dönüşüm adı altında bina yenileme çalışmaları yapıldığı doğrudur. Antalya ili genelinde 3 bin 800 tane kentsel dönüşüm yasasından faydalanan yapı var. 300 bin binada, 3 bin 800 bina kentsel dönüşümden yararlanmış yapı var. Şimdi bu projede riskli alanlar belirlenecek. Yapı, ekonomik ömrünü tamamlamış olacak. Betonarme yapılarda 50 yıl ömür biçiyoruz. Kentsel Dönüşüm için pilot bölgede belediye güzel bir proje çizecek. Projede; sosyal alanlar, otoparklar vs olacak. Ulaşım Master Planı bitiyor zaten. Şu an pilot bölgenin neresi olacağı tartışılıyor. Deniz Mahallesi, Memurevleri, Işıklar daha ağır basıyor. Çünkü ekonomik ömürlerini tamamladı bu bölgeler. Büyükşehir Belediyesi’nde Kentsel Dönüşüm için oluşturulan komisyonda, İMO, ŞPO ve Mimarlar Odası var. Veri tamamlama çalışmaları 480 günde biteceği için bu üç odaya ilaveten Harita Mühendisleri, Jeoloji Mühendisleri gibi odaları, ASAT’ı ve ilçe belediyeleri ve ilgili bakanlıkları da komisyona çağırılmasını önerdim. Çünkü her kurumun elinde öyle ya da böyle veri bulunuyor. Bu verileri inceleyip taslak oluşturalım. Belediyeye sunalım, başlasın çalışmalara. Bu 480 günü daha da aşağıya çekelim. Uygulama aşamasını da 5 yıl olarak düşünüyoruz. 5 yıl içinde bir mahalleyi bitirdikten sonra bu çalışma benimsenecektir ve il geneline de yayılacaktır.
FALEZ RAPORU VAR
-Bu süreçte falezlerde değerlendirilecek mi?
Tabi tabi hepsi değerlendirilecek. Abdullah Yalçın Bey’inde yayınladığı ve ödül aldığı raporda çok net açıklanmış. Orada çok net bir rapor var. Raporun sonuç kısmında çok net bir şekilde ‘yapılaşmayı durdurun’ diyor. ‘Drenaj sistemleri yapın, denizde bir takım tedbirler alın’ diyor. Bu biraz pahalı ve yapılamayacak bir şey gerçi. Bu bir fırsattır.
TOKİ GERİ ADIM ATTI
-Kentsel dönüşümle ilgili Kepez’inde bir projesi var. Erdem Beyazıt’ın arka tarafında ki mahallede kat yüksekliğini arttırmış, birleştirme veriyor. Projeyi kendileri verip, müteahhitlere yaptıracaklar. Bununla ilgili bir bilginiz var mı?
Yok, sadece 2000 yılında, 19 mahalleyi içeren Kepez de pilot bölge seçilmişti. TOKİ’ye devredilmişti. Sonra halk isyan etti orada. Halk isyan edince TOKİ geri adım attı.
VERİ TOPLAMAYABAŞLADIK
-Sizin yaptığınız Deprem Master Planı görüşmelerinde, toplantılarda 229 parsel ya da afet sonrası yerleşim alanları ya da olası bir depremdeki molozların taşınacağı bir alan var mı?
Bu kadar detaya inilmedi. Öncelikle bir yol haritası çizildi. Kabaca yapıldı, o detaylara inilmedi. Önümüzdeki süreçte bir veri toplayacağız. Şu an bir veri gelmesi lazım. Veri geldikten sonra planlama çalışmaları başlayacak. Pilot bölgenin seçilmesi, afet toplanma bölgelerinin şu an mevcut imar planı nedir. Lazım plan revizyonu muhakkak gerekecek. Bunlar ikinci planda ama 1 yıllık süreçte 480 gün koymuşlar ama ben bu verilerin çoğunun belediyelerde olduğunu inanıyorum. Veri toplama durum tespiti, daha sonra planlama aşaması olacaktır. O da ayrı bir proje.
KOLTUĞA YAPIŞMADIM
-Uzun bir süre İMO’da başkanlık yaptınız. Sanırım 6 yıl boyunca. Sonra yerinizi devrettiniz. Şu an akademisyenlik yapıyorsunuz. Akademisyenlik size yeterli geliyor mu? Çünkü çok aktif çalışıyordunuz başkanlık dönemimizde.
Tabi ki bilim insanıyız. Bilimde doğru neyse onu söylemek zorundayız. Bunu söylemek görevimiz zaten. Tabi ki başkanlık yaparken kendi meslek alanımızdaki aykırılıkları sürekli dile getiriyorduk. Ama şu an da kendi uzmanlık alanımda bildiğimiz, gördüğümüz her şeyi söyleyeceğiz. Oda başkanlığını tam zamanında bıraktık. 6 yıl uzun bir süreç. İnsanlar koltuğa yapışıyor. Bende kendimde bunu sorguladım. İnsanlar koltuğa bir oturuyor sonra kalkmıyor. Baktım kendim düşmüşüm bu duruma. Dolayısıyla bir nöbet değişimi gerekiyordu. Yönetim kuruluna da ilettim bunu. Yine Antalya’da 24 odanın içinde bulunduğu Meslek Odaları Eşgüdüm Kurulu var. Kurulun sözcülüğünü Antalya Barosu’ndan bir abimiz yapıyor. Geçen dönem bırakacağını söylüyor. Eğer bırakırsa arkadaşlar orayı uygun görüyor.
AÜ’DEKİ ÇALIŞMALAR
-Deprem konusunda Akdeniz Üniversitesi’nin ayrı bir çalışması var mı?
Akdeniz Üniversite’si eski Rektörü İsrafil Hoca’ya dedim ki ‘her üniversitede bir deprem araştırma merkezi var. Bunlar ortak istasyonlar kuruyorlar, TÜBİTAK’tan ölçüm alıyorlar. Bir akademik çevreleri var, kentin depremle ilgili sorunlarına ön ayak oluyorlar. Böyle bir merkez kurmamız lazım.’ Bu merkezi kurduk. Geçen yıl 30 Haziran’da resmi gazetede yayımlandı. Böyle bir merkez kuruldu. Yedi kişilik bir yönetimi var, ataması yapılacak. Ama o tarihten bu yana rektörlük krizleri falan derken atamalar yapılamadı. Şimdi yeni gelen rektör vekiline de hatırlattım. Şimdi seçim süreci var. Seçim süreci bitene kadar atama yapılamayacak. Bir merkez kurlunun aktif çalışmasını istiyorum. Ben görev alırım, alamam ama bu merkez kente ve projeye destek sağlayacak. Az sayıda deprem uzmanı var Akdeniz Üniversitesi’nde muhtemelen bende görev alırım. Aslında biraz dinlenmek istiyorum ama herhalde dinleyemeyeceğiz.
REKTÖRLER EKİPLERİNİ DÜZGÜN KURMALI
-Rektörlük seçimleri demişken, ne düşünüyorsunuz bu seçimler hakkında?
Benim bir özelliğim var. 1982 yılında Akdeniz Üniversitesi kuruldu. Ben ilk öğrencisiydim. 15 gün sonra öğrencisi oldum. İlk mezunlarındanım, 1986 yılında. Kendi üniversitesinde çalışan da birinci kişiyim. 30. Yılım, 4 yılda öğrencilik dersek 34 yıl oldu. Geçen yıl haziran ayına kadar da Mezunlar Derneği’nin başkanlığını yürütmüştüm. Her üniversite derneğe sahip çıkar, ama bizim üniversite sahip çıkmadı. ODTÜ’nün, İTÜ’nün falan rektörün yanı başındadır ama bize ofis dahi vermediler. Biz dışarlarda sıkıntı yaşadık, kimse ilgilenmedi. Ben de kızdım, Üniversitenin mezunlar derneği kapatıldı. Bizim için üzücü bir şey tabi. Önümüzdeki süreçte bir kargaşa yaşadık. Üniversitemiz olumsuz bir şekilde kamuoyuna yansıdı. Ama ben bunların düzeleceğine inanıyorum. Üniversitenin her şeyi bilen biri olarak bunları söylüyorum, en eski elemanı olarak. Rektörler ekiplerini düzgün kurmalılar. Bundan önceki sıkıntımız buydu. İnsanın vasıflarına göre değil, yakınlığına göre görevler veriliyor. O görevler işte başta genel sekreterlik olmak üzere, genel sekreterlik yardımcılığı, daire başkanlığı işte bunlar lokomotifler. İşi bilen insanlar buraya oturmadı. Her rektör adayına da bunları söylüyorum. Ekibinizi düzgün kurmazsanız sıkıntı yaşarsınız. İnşallah kurarlar. Kurmazlarsa da kendileri zarar görür. Ben rektörlükte oy kullanacak biri olarak tarafsız olmak zorundayım.
ÖĞRETİM ÜYELERİ KÜS
-Üniversitenin kente katkısı konusunda ne düşünüyorsunuz?
Bakın deprem konusunda altı 7akademik arkadaşımız var. Çıkın bir şeyler söyleyin. Bizim İMO olarak bir şeyleri söylememiz doğru değil. Sizde bir katkı koyun. Öğretim üyeleri küs, kendi kabuğuna çekilmiş. Ne öğretiyorsunuz? Kentle ilgili ne yapıyorsunuz? Yüksek lisans öğrencisi aldık şu an. Ben Aspendos’u çalıştıracağım. Aspendos’ta yaşadığımız sıkıntıları hepiniz biliyorsunuz. Malzeme analizlerinin sağlıklı yapılmamasından dolayı yanlış bir malzeme götürülüp konuldu. Tüm Türkiye’ye rezil olduk. Şimdi bu öğrenci, bu yaz oradaki on binanın mevcut harç, tuğla neyse onun durum tespitini yapacak. O dönemde ne kullanıldıysa. Restorasyonda da buna uygun yapılacak. Çok güzel bir veri. Bu hayata geçecek.
AÜ’NÜN YENİ DÖNEMİNDEN UMUTLUYUM
-Üniversitesinin kentle entegre olması konusunda bir şeyler bilen birilerini zorlama konusunda kenti yönetenlerinde suçu yok mu?
Tabi ki biraz da zorlamamız gerekiyor. Yani kent bileşenleri olarak üniversiteye biraz baskı kurmamız lazım. Yeni dönemden ben umutluyum. Rektör adaylarımızın hepsi güzel vaatlerde bulunuyor. Ama ortak payda da buluşulmalı. Seçim bittikten sonra küsmemeli kimse. Rektöre destek vermeli, herkes etrafında birleşmeli. Yeni gelecek rektörde geçmişi silecek. Onun adamı, bunun adamı demeyecek. Biz önümüze bakalım. Ne yapabiliriz? Ne eksiğimiz var? Öğrenciye, kente, çalışanlara yönelik neler yapabiliriz? Bunları konuşup çözüm üretmeliyiz.
STADYUMUN YERİ UYGUN DEĞİLDİ AMA YAPTIK
-Stadın 100. Yıla yapılmasına karşı çıkmıştınız. Hala karşı mısınız? Yoksa beklediğim gibi değilmiş, buraya da olabilirmiş mi diyorsunuz?
Antalya’da çok güzel yerler vardı. O krizi çözümleyecek bir şekilde Dokuma’yı düzenleyebilirdik. 450 dönümlük bir arazi vardı. Yerimiz vardı. Yerimiz varken burada inat edilmesi ardından esas proje rezidans ve alışveriş merkeziydi tabi bunları yaptığınız zaman 24 saat çalışacak hadi maçlar 15 günden 15 güne insanlar katlanabilirler. Ama rezidansa ve alışveriş merkezi 24 saat çalışacak bir alanda yüzüncü yılda düşünemiyordum. Yapıldı geçti gitti ama ben hala çok mantıklı olduğunu düşünmüyorum. Çok uygun alanlar varken burada sıkıntı yaşayacağız.
Sonuçta biz bilim adamıyız ve meslek odası çalışanıyız. Gelecekte olan sorunları öngörebiliyoruz. En azından hesaplarını yapıyoruz. Stadyumun bulunduğu bölgede tüm Antalya halkının girip çıktığı tapu dairesi bulunuyor. Araç sayısı bakımından çok fazla. Herkesin işi orada. Jandarma, Valilik, Defterdarlık, Tıp fakültesi, Oteller, okullar, lunapark vs. derken Antalya’nın kalbi orası. Böyle bir yere yapılması mümkün değildi ama yaptık.
RAYLI SİSTEM
-Üçüncü etap raylı sistem rahatlatmaz mı?
Üçüncü etap ilk yapılması gerekendi. Bunu yapmadılar, belediye temsilcilerinin söylediğine göre zarar ediyor. 3. Etap yapılsaydı en azından üniversite tarafı rahatlayacaktı. Dolayısıyla büyük bir kar edilecekti. Bu karla da kredi almadan, borçlanmadan diğer etaplar çok rahatlıkla devam edilecekti.
STADYUMUN DEVRİ ÇÖZÜLEMİYOR
-Stadyumun devri uzadı. Bunun gerekçesini biliyor musunuz?
Stadyum 15 Nisan 2015’te sözleşme gereği teslim edilmesi gerekiyordu. Temmuz ayında bir koltuk krizi çıkarıldı. Hâlbuki sözleşme gereği üç ay geçmiş koltuklar hala yok. Bu uzadı uzadı neyse sonra çim krizi çıktı. 26 Ekim’de açılmak zorunda kalındı. Ben en son bir lig maçına gittim. Stat dökülüyordu. Asma tavanlar çatlamış, tuvaletlere girilmiyor çok bakımsız. Bir tane çöp kutusu yok. Bir işletmede problem var. Skorboard’un ledleri bozuk. Dış cephede metal bir kaplama yaptık. Özel bir boya kullandık tamam ama demir vidalar kullanılmış. Küflenmeye başlamış bile. Bir sıkıntı var. Bu sıkıntının nedeni bence, TOKİ. Gençlik Spor Genel Müdürlüğü yerin sahibi. Bir şeyin karşılığında yapılması gerekiyor. AVM ile ilgili olan 40 dönümlük araziydi. Ama bir türlü cesaret edip bu projeye başlayamıyorlar. Halkın tepkisinden korkuyorlar. Yargı kararları da var. Bundan dolayı da bir uzama söz konusu. Sözleşmeye göre 1 sene geçti ve günlük 40 bin lira cezası var. Bize Antalyaspor’a teslim edilecek dendi. Nasıl edilecek? TOKİ’nin Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’ne devretmesi gerekiyor. Genel müdürlükte Antalyaspor’a devretmesi devretmek istiyor. Stadın işletmesini direk veremez, ihaleye çıkması gerekiyor. Ama Büyükşehir aradan çıkınca durum tıkandı. Burada hukuksal devir kollarında bir sıkıntı var. Bu kadar uzamasının nedeni bundandır. Bunu bir türlü çözemiyorlar.
HİÇ SİYASET DÜŞÜNMEDİM
-Beğenmediğiniz şeyleri çok kolay eleştiriyorsunuz? Siyaset düşünür müsünüz?
Siyaset hiç düşünmedim. Bu dönemde fırsatlarım oldu aslında. En son seçimlerde bir fırsat geldi ama istemedim. Türkiye’de siyasete baktığımızda istediğimi konuşabileceğim, savunabileceğim bir parti yok maalesef. Oda başkanlığını bir milletvekilliğine, bir belediye başkanlığına değişmem. Çünkü belediye başkanı olduğunuz zaman, bir akademisyen olarak bu kenti çok iyi bilen biri olarak bunu layıkıyla yapabileceğimi düşünüyorum. Ama siyaset yapabileceğimi düşünmüyorum. Milletvekilliği de öyle. Parmak kaldır, indir bir şekilde milletvekili olmak istemiyorum. Bu ortamda siyaseti düşünmüyorum.
MUHALEFET GÖREVİNİ YAPMIYOR
-Muhalif duruşunuzdan dolayı siyasetçilerde olumlu ya da olumsuz bir tepki aldınız mı?
Muhalefetteki partilerinin görevlerini çok iyi bir şekilde gerçekleştirdiklerini düşünmüyorum. Bu kadar sorun var. Sesleri çıkmıyor. Biz odaların sesi çıkıyorsa, onlarında çıkması gerekiyor. İktidara baktığımız zaman da şöyle bir tepki alıyoruz, ‘bizim partimizi ikiye bölüyorsunuz.’ Bir kısmı sizi destekliyor, bir kısmı size siyaseten karşı çıkıyor. Her kesimden aslında olumlu tepkiler aldık.
BASKI OLDU AMA ÖNEMLİ DEĞİL!
-Sesinizi kesmek için size makam mevki teklifi ya da herhangi bir tehdit gelmedi mi?
Gelmedi. Mesleğimi ben çok seviyorum ve yeni kişiler yetiştirmeye çalışıyorum. Şu ana kadar ufak tefek baskılar oldu. Ufak tefek diyorum ama baktığınızda da ciddi şeyler de oldu. Ama çok önemli değil benim için. Stat inşaatının üç projesinde de sıkıntılar yaşadım. Söylediğimiz şeyler rahatsız ediyor. Rahatsız edince de kendi güçlerini göstermeye çalışıyorlar. Güçlerini gösteremediler tabi. Çünkü İnşaat Mühendisleri Odası büyük bir güçtür. Bizlere yanlış yapan bedelini ağır öder.
EXPO KULESİ’Nİ DEĞERLENDİRDİ
Expo kulesini de değerlendirir misiniz?
İnşaatı bir türlü ihale edemediler ve sürede azalıyordu. Bu tür kuleler Expo’ların simgesidir ve bunun muhakkak yapılması gerekiyor. Süre de azalıyor. Yapıldı şu an. Özel bir beton kullanıldı. Eğrilikten bahsediliyor ama yapılan açıklamaya göre böyle bir şeyin söz konusu olmadığı söyleniyor. Kulenin eğriliği de asansörlerde belli olur. Eğer 20 kişilik bir asansör belirlendiyse ama daha az kişi kapasiteli asansör yapıldıysa kule eğridir. Rüzgârdan dolayı bir sıkıntı var. Bunların hepsinin yapıldığı söyledi. Bize güvenin dendi. Ama veri olmayınca ben sadece gözlemlerime göre yorumda bulundum. Bitmesi bir ay gecikmeli olacak sanırım.
ULAŞIM SORUNU
Kent ulaşımı ile ilgili çalışmanız var mı?
Ben özellikle kent için ulaşımı her kentin sorunu. Bizim kentinde en büyük sorunu. Bunu n için dört tane yapılması gereken iş var bilim bunu söylüyor. Bir, ulaşımı planlayacaksınız. İki, bu planlama eşliğinde çevre yollarını yapacaksınız. Üç, toplu taşıma sistemi rehabilite edeceksiniz. Cazip hale getirip halkın tercih noktası yapacaksınız. Dört, kentin içinde mevcut bir trafik varsa özellikle kavşaklarda akıllı sinyalizasyon yöntemi ile uydu aracılığıyla akılı ulaşım sistemi yapılmalı. 89’dan beri Antalya’da 7 ulaşım planı yapıldı. Hiç biri bitmedi. Şu an sekizinci ihale edildi. İnşallah biter. Toplu taşıma araçları. Bakınız kırmızı otobüsler doğru, beyaz otobüsler 30 yaşında. Yeni bir minibüsler çıktı kim çıkardı bunları ne yaptı bilmiyorum. Böyle bir çalışma olmaz. Şoförler eğitimsiz. Kavşaklar yerine bunlarla uğraşılmalıydı ama yapılmadı.
Antalya Hürses