12 / 10 / 2024

Çılgın proje için 2023 mü bekleniyor

Çılgın proje için 2023 mü bekleniyor

2023, 1923'ten ne yakın ne de uzak. Mademki yağmura bir bulut kümesi seçeceğiz haydi olsun. Önemli olan yağmur olduğuna göre, düşecek bir toprak parçası elbette bulunur...




Şu işe bakın, 1923'ün belki aklından hiç geçmeyen şey, 2023'ün kafasını fena halde meşgul ediyor. Daha da edecek. 1923, 1823'e karşı olduğu halde, 2023, hem 1823 hem de 1923'ü birlikte kucaklamak istiyor. Öyle mi Eğer, öyleyse, işte benden de bir 2023 projesi. Çılgın mı çılgın bir proje. Yüzyılın projesi demiyorum. Onu zamanla sınırlamak gibi bir niyetim hiç yok. Bir hayal belki. Ancak hayal olmadan bir proje nedir değil mi Hayal, projenin içinde sakladığı demiri, tekniği, matematiği, hesabı kitabı biraz yumuşatıp insana doğru çekmez mi Tüneli, köprüyü, limanı, havaalanını insana doğru yaklaştırmaz mı Zamanın kıyısını tırtıklamayan rüzgr ne ki...

Bir projeden söz ediyorum, bir hayalden. Hakkari'nin, Çorum'un, Sivas ve Kırklareli'nin, Çanakkale ve Artvin'in, Tokat, Samsun, Aydın ve Kütahya'nın, Türkiye'nin bütün illerinin, o illeri süsleyen ilçelerin her birinin, köylerin, mezraların, insanın yaşadığı her bir yerin kaderine seslenen bir proje, bir hayal... Dönüp, keşke 1923'te kurulsaydı bu hayal de diyecek değilim. Buradan, bu andan ileri bakıp vaktin kısaldığını da söyleyemem. Zaman izafidir. Niyet ve gayretler hasbi. Bir adım attığınızda yolunuz bir adım değil, bin adım kısalır. Yeter ki adım atılsın, yeter ki ilk taş duvara konsun. Güneş ilkin doğudan doğar ama, doğuya doğru değil batıya doğru doğar. Işığın istikametidir bizim için önemli olan. Biz günün kararmasından bahsetmiyoruz ki, biz ışığın vuracağı yamaçlardan söz açıyoruz. Vadilerden.

Bir sayfa çevriliyor şimdi gelecekte. Bir el bir sayfa çeviriyor. Sonra o sayfa büyüyor, büyüyor da bir ülke büyüklüğündeki bir kitabın ilk sayfası oluyor. Benim projem böylesi bir ideale dayanıyor. Bir ülkeyi, bir kitap gibi düşünme fikrine yaslanıyor. Eğer ülkemi, bir kitap, açılmış bir kitap olarak hayal ediyorsam, buna inanıyorsam sebepleri olmalı. O sebeplerin bana verdiği inançla koyulmalıyım yola. O inancın getireceği aydınlığın düşünü yaşamalıyım şimdiden. Şunca yıldır hallerine şahit olduğum insanların gözlerinde ışıyacak bakışları görmeliyim. Görüyorum o bakışları. Hüznün gölgelediği o bakışları daha bir görüyorum, daha bir içten görüyorum. Daha dün siyaset matematiğinin pençesinde ezilmiş, terk edilmiş o insanları bir bir görüyorum. Bin gözümle görüyorum. Oradaki gizlenmiş sesleri, gömülmüş mırıltıları duyuyorum.

Benim projem birdenbire doğmadı. Güncelin sürükleyip getirdiği bir şey de değil. Hep mi düşünürdüm, böyle mi düşünürdüm, kayboluşlarımda beni bulan şey miydi, bunun da bir önemi yok. Yeter ki düşünülsün, yeter ki benim zihnimden çıkıp zamanın kuluçkasına yatsın. Hem ben daha başka ne düşünebilirim daha başka ne çılgın projeler yapabilirim ki Yeni şehirler kurmak, tüp geçitler açmak, ekonomik tasarılara girişmek benim ne haddime olabilir Ben olsa olsa, eski dergilerde, kitaplarda, kayıtlarda yer alan projeleri keşfedebilirim. Ama olsun, hayal hayaldir proje de proje. Kuşa uçacak mesafe ve gökyüzü gerekli. Eriğe açacak mevsim, suya akacak yön. Hem proje denilen şey sadece hesap ve kitaptan ibaret olmamalı değil mi ya Tren sadece gitmez ki insan da taşır. Kar sadece üşütmez, ateş gibi de yağar.

Peki nasıl olacak benim projem Nasıl yürüyecek Yöntemi ne olacak Bunları düşünmedim değil. Bir fikir, bir proje yöntemini dayatmamalı bence. Kendisine özgü, gerektiğinde açıklayabileceği, anlaşılır bir yöntemi olmalı. Ben bir yöntem önermiyorum bu bakımdan. Yöntemin tartışılarak bulunmasını istiyorum. Ana hedefi insan ve özgürlük olan bir proje bu. Demokratik bir mantık. Katılımcı bir mantık. İster misiniz diye elbette sorulmalı insanlara. Zorlayıcı olmamalı. Önerilen şeyin gerekliliğine topyekün inanmalı insanlar.

Cumhuriyet'in yüzüncü yılında her eve bin kitaplık bir kütüphane kurmak benim çılgın projem. Bu kadar açık. Öyle bir inanç aşılanmalı ki topluma, her bir eve mutlaka girmeli o kütüphane. Bunun heyecanını yaşıyorum. Bu hayalin ateşiyle yanıyorum. Girdiğim her evde bin kitaplık bir kütüphane karşılıyor beni. Selamlıyor. O bin kitaptan birisine uzanan bir çocuk eli düşlüyorum ülkemdeki evlerden birinde. O uzanan ellerin kuracağı yeni bir dünyayı görüyorum gelecekte... Olsun, yeter ki olsun. Hangi kitaplar olacak, nasıl olacak, kim karar verecek bunlar tartışılsın. Mademki, çılgınlıktan bahsediyoruz, işte benim de çılgınlığım. Bin kitaplık bir proje. Her eve. Mutlaka her eve... 2023'te...
Zaman/Ufuk Bozkır


Geri Dön