Değerli Konut Vergisi'nde dava süresi tartışmaları ve görüş değişikliği!
Değerli Konut Vergisi ile ilgili Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’ne itirazlar yapıldı ve nihayet "değerli konut vergisi"nin haksızlıklara yol açtığı kabul edilerek, yeniden düzenleneceği haberi geldi...
Dünya gazetesi köşe yazarlarından Bumin Doğrusöz bugün köşesinde "Değerli Konut Vergisi'nde dava süresi tartışmaları ve görüş değişikliği" başlıklı yazısına yer verdi. İşte yazının detayları;
Günlerce yazdık, daha pek çok kişi de yazdı. Basında ve medyada pek çok haber çıktı. İnsanlar neler yapabileceklerini araştırdılar, soruşturdular, gelen tebligatlarla üzüldüler, hemen herkes belirlenen değerlerle haksızlığa uğradığı inancı ile karamsarlığa düştü, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’ne (TKGM) itirazlar yapıldı ve nihayet "değerli konut vergisi"nin haksızlıklara yol açtığı kabul edilerek, yeniden düzenleneceği haberi geldi.
Vergi bir yıl ertelenir mi, yoksa bazı düzeltmelerle 2020’de de uygulanır mı, belli değil. Şubat ayının, yani verginin beyan ayının yaklaşmasına rağmen, bu konuda bir açıklama yok. Belirsizlik tam gaz... Öte yandan TKGM tarafından yapılan değerleme işlemleri de –itiraz edilmiş olsa dahi- birer idari işlem olarak mevcudiyetini koruyor ve vergi ertelense dahi, TKGM tarafından yapılan değerleme işlemlerini geçersiz kılan bir düzenleme olmadıkça ileride emlâk ve değerli konutlar vergisine matrah olmak üzere hukuk âleminde kalmaya devam edecek.
Bu arada, TKGM’nin değerleme işlemini de ortadan kaldıran bir düzenleme yapılmadıkça, yapılan itirazların reddi veya kısmen kabulü halinde dava açılması yolundaki genel kabul gören görüş uyarınca birçok kişi dava hazırlığı yapıyor.
Bu noktada yeni alevlenen ve tarafımdan da kabul edilen bir görüşü aktarmak istiyorum.
TKGM tarafından belirlenen değere itiraz süresi 7194 sayılı Kanun’da 15 gün olarak belirlenmiş ve pek çok kişi bu süre içerisinde itirazlarını yapmıştır.
Kanun, yapılan itirazlarla ilgili olarak “Süresinde yapılan itirazlar, on beş gün içinde değerlendirilerek sonuçlandırılır ve kesinleşen değer, aynı usulle ilan ve ilgilisine tebliğ edilir.” hükmünü getirmiştir. Bu düzenleme ile öngörülen süre, önceleri idarenin hızlı çalışmasını teşvik amacıyla getirilmiş süre olarak anlaşılmış ve İdari Yargılama Usulü Kanunun (İYUK) 11. maddesi uyarınca da genel zımni red süresi olan 60 gün içinde cevap verilmediği takdirde kişilerin dava hakkına kavuşacağı görüşü benimsenmişti. Ben de bu şekilde aktarmıştım.
Ancak konunun daha derinlemesine irdelenmesi, karşımıza başka veriler çıkardı. Değerli Konutlar Vergisinde idareye itirazı inceleme ve cevaplama süresi olarak tanınan sürenin, başka kanunlarda (tabii ki o kanunların konusu ile ilgili olarak) yer aldığını (örneğin Gümrük Kanunu md. 242) gördük. Bu düzenlemelere ilişkin içtihatlarda ise idareye tanınan yanıtlama süresinin, İYUK md. 11’de yer alan genel zımni ret süresinin (60 gün) yerini aldığı kabul edilmektedir. Bu içtihatlara göre konumuzu yorumlayacak olursak, TKGM’ye yapılan itirazın 15 gün içerisinde yanıtlanmaması halinde itirazın zımnen ret edildiği kabul edilecek ve dava açma süresi başlayacaktır.
Düşüncesine başvurduğumuz yargı çevrelerinde de değerlendirmenin Gümrük Kanundaki gibi yapılması gerektiği görüşünün ağır basması üzerine bu yazıyı yazmak zaruret oldu.
Bu nedenle TKGM’ye yapılan itirazı izleyen 15 gün içerisinde cevap geldiği takdirde cevabın tebliğ tarihinden itibaren, cevap gelmediği takdirde 15. günden itibaren 30 gün içerisinde Ankara Vergi Mahkemesi nezdinde dava açmak, hak kaybına uğramamak için zorunlu gözükmektedir.
Hatta ben sizin yerinizde olsam bu davayı açtıktan sonra, cevap gelirse tebliğ tarihinden itibaren veya itirazdan sonraki 60 gün içinde cevap gelmezse 60. günden sonra bir dava daha açıp iki davanın birleştirilmesini talep ederim. Zira ikinci davayla, “ilk davayı erken açtınız diye çıkabilecek ret kararına” karşı, ilk davayla da “2. davada süre geçtikten sonra dava açtınız” diye çıkabilecek ret kararına karşı kendinizi korumuş olursunuz.
Bu arada davanın idare mahkemesinde mi, yoksa vergi mahkemesinde mi açılması gerektiği ve dolayısıyla dava açma süresinin 30 gün mü, 60 gün mü olduğu, hatta taşınmazın bulunduğu mahkemelerinin mi, yoksa Ankara Mahkemelerinin mi yetkili olduğu konusunda da tartışmalar var. Belirsizlik burada da söz konusu…
Bu teknik hukuk tartışmalarına girip, hem köşemin sınırlarını hem de sizlerin sabrını zorlamak istemiyorum.
Bu tartışmalardan korunmanın ve hak kaybetmemenin tek yolu, Ankara Vergi Mahkemeleri’ni yetkili ve görevli olarak kabul edip, dava açma süresini tebliğden veya zımni retten itibaren 30 gün kabul edip davayı açmak. Görevli ve yetkili mahkemeyi belirlemek idari yargının kendi iç sorunu. Bizler sadece süreye dikkat edelim yeter. Ancak görevli ve yetkili mahkemenin belirlenmesi dahi idari yargının aylarını alacak gibi görünüyor.
Hukuk devletinin “hukuk güvenliği ilkesi” burada yerlerde sürünüyor. Kimse önünü göremiyor. Dava açma süresi, yetkili ve görevli mahkeme konusunda her kafadan bir ses çıkıyor. Vergi ertelenecek mi, yapılan değerlemeler geçersiz sayılacak mı, belli değil. Mükellefleri aydınlatan veya yol gösteren hiçbir düzenleme veya açıklama yok. Ne değerlemeyi yapan TKGM’den, ne de vergiyi alacak Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan çıt yok. Hukuk devletinin vergi mükellefleri kaderleri ile baş başa.