04 / 10 / 2024

Dünyada en büyük 225 firma içine geçen yıl 33 Türk müteahhit girdi!

Dünyada en büyük 225 firma içine geçen yıl 33 Türk müteahhit girdi!

Müteahhitler, 50 yıldır Sibirya’nın soğuğuna da Libya’nın çöl sıcağına da dayandı. Bunun sırrını arkadaşlarıyla küçük bir inşaat şirketi kurup, bugün yabancı devlerle iş yapan Gama’nın duayen patron




Yurtdışına yatırıma giden ilk ‘Çılgın Türkler”in başını müteahhitler çekti. Sibirya’nın soğuğuna da Libya’nın, Suudi Arabistan’ın çöllerine de dayandılar. Ülkeleri dışında iş yapan müteahhitlik firmalarıyla ilgili bilgilerin yer aldığı ENR’e göre dünyada en büyük 225 firma içine geçen yıl 33 Türk müteahhit girdi. Bu başarı listesinde ilk 3’te Enka, Gama ve Rönesans firmaları yer aldı. 1.9 milyar dolarlık iş hacmiyle birinci olan Enka’yı, 1.2 milyar dolarla Gama izledi. Gama’nın sırrını Onursal Başkanı Erol Üçer’le konuştuk.

İnsana yatırım yaptık...

Erol Bey, firmanızın yolculuğu nasıl başladı

İTÜ’den mezun olduktan sonra 1957’ye kadar özel ve kamuda mühendislik yaptım. İTÜ’deki sınıf arkadaşlarımızla batı ülkelerindeki standartları yakalamayı istiyorduk. Siz, teknolojiyi iyi becerirseniz rekabette de öne geçersiniz. Yabancıların yerine o sahalara girince de karlı iş yaparsınız.

O dönemdeki bu hayalleriniz çılgınca bir cesaret değil miydi

Haklısınız ama cesaret olmadan başarı da gelmiyor. Ben, Yüksel Erimtan, Uğurhan Tunçata ve işadamı Raif Mumcu ile beraber 1959’da Gama’yı kurduk. Çıkış o çıkış. Gruba ODTÜ’lülerden bazı mühendisleri de kattık. Bir yıl süreyle Gürhan Tireli ve şimdiki başkan Ergil Ersü’yü teknik bilgeler alsınlar amacıyla ABD’ye gönderdik.

Yabancı firmalar, size nasıl bakıyordu

Bize hayretle bakıyordu. “Siz insana yatırım yapıyorsunuz, biz mala yapıyoruz. İnsana yatırım çok zaman alır, mala yatırım ise kendisini kısa zamanda amorti eder” diyorlardı. 1963-1964’de inşaat şirketinin yanında Gama Endüstri’yi kurduk. 10 genci de hissedar yaptık. Çok ortaklı bir firma olduk. Yeni şirketle, çimento fabrikası, rafineri, boru hatları gibi sanayi ağırlıklı işler aldık. Bugüne baktığımızda çok iyi işler yaptığımızı gördük.

GE’ye örnek olduk

Küçük bir inşaat şirketinden küresel firmaya dönüştünüz. Favori çalışma bölgeleriniz var mı

Gama, bir holding olarak dünyanın her yerinde mevcut. 12 ülkede 5 milyar dolarlık proje yürütmekte olan Gama Holding’in altında 5 büyük şirket var. Bu şirketler, Gama başlığı altında enerji, güç sistemleri, endüstri, international ve ticaret olarak çalışıyor.

En çarpıcı yatırımlarınız hangileri oldu

Öncelikle, GE ile ortaklığımızdan bir örnek vereyim. Anahtar teslimi santraller yapıyoruz. Bir zamanlar biz onları örnek alırken, 40-50 yılda onlar bizi örnek almaya başladı. Ürdün’deki Amman’a su götürme projesi DİSİ, İrlanda Cumhuriyeti’nin en büyük ikinci kenti Cork’un güneyindeki Whitegate kentinde yeni açılan GE ile yapılan 450 MW’lik çevrim santrali de çok önemli. İrlanda’nın kurulu gücünün yüzde 10’u oranındaki enerji ihtiyacını karşılıyor. Rusya(Koluga), Bulgaristan, Letonya, Katar ve Libya’da güç santralleri yapıyoruz.  Marmaray  projesinin bir bölümünü de Nurol’la birlikte gerçekleştiriyoruz.

Türkiye’deki nükleer santrallere ilginiz var mı

Bu kadar çok güç santrali yaptığımıza göre ilgimiz doğal olarak var. Nükleer projelerinde yer alacak birkaç firmadan biriyiz.

Mutlu evlilik için sadece aşk yetmez

Erol ve Mine Üçer çifti, 16 yıllık evliler. İkisinin de ikinci evliliği. İlk evliliğinden bir kızı olan Erol Bey, Mine Hanım’ın ilk evliliğinden olan iki kızıyla birlikte 3 genç kıza babalık yapıyor. En sevdikleri uğraşlar arasında sebze bahçeleriyle ilgilenmek var. Hatta birlikte nane topluyorlar.

Mutlu evliliğin sırrını sorduğum Mine Hanım, “Sabır, hoşgörü, özveri ve karşılıklı saygı” diye açıklıyor. Erol Bey’den önce başarılı bir işadamı olduğu için etkilendiğini belirten Mine Üçer’e göre evlilikte sadece aşk yetmiyor. Sürekli sevgi üretmek de gerekiyor. Biz evlilik üzerine derin analizlere girişince, Erol Bey, kendi düşüncelerine dalıyor. Yıllarını, bina, köprü, santral, otoban yaparak geçiren bir işadamı için bu mevzular, çok ilginç görünmüyor. “Sizce evlilik zor zanaat mı” diye sorunca, duruma hazırlıksız yakalandığını anlayıp, “Söz gümüşse, sukut altındır” diyor. Modası geçen bir söz olsa da Üçer, eşinin görüşlerine onay veriyor. Sohbetimiz, yine inşaat sektörüne dönüyor.

İstanbul’da mimari disiplin yok

İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde yer gök bina oluyor. Bir duayen müteahhit olarak bu gelişmeleri onaylıyor musunuz

Gökdelenler, rezidanslar aldı başını gidiyor. Belediyeler ve şehir planlamacıları, kentin imar durumunu, geleceği de düşünerek çok iyi değerlendirmeli. Arazileri iyi kullanmalı. İstanbul’da bu kadar binalaşmanın sonucu iyi ölçülmeli.

Rezidans ve gökdelen modası var. Neden böyle olduk

Göçebelik genlerimizde var. Savaşarak Avrupa’nın yarısını bir zamanlar işgam etmişiz. Bu göçe hala devam ediyoruz. Köyden, kasabadan çıkıp büyük şehirlere geliyoruz. Müthiş bir akın var hala. Mimari disiplinleri yeteri kadar yürütemiyoruz. Batılı ülkeler, büyük şehirleri, kapitalleri koruyan tedbirler aldılar. İskan alanları fazla açlmadı. İstanbul’da benim gördüğüm manzara, altyapı büyümeye hazır değil. İletişim, ulaşım gibi unsurlar tamamlanamadı. Metrolar bitmedi. Ne kadar doğru planlamaya gidilirse, şehir gelecekte o kadar rahat eder.

Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü iş yuvası olacak

Başkanlığı Mart 2010’da Ergül Ersü’ye devrettikten kendisini eğitime adayan Erol Üçer, her sabah muntazaman ofisine erkenden gidiyor. Özellikle kızların meslek sahibi olmasını isteyen Üçer, eşi ile birlikte çalışmalar yapıyor. Türkiye’nin ilk Olgunlaşma Enstitüsü olarak 1945 yılında eğitim ve öğretime başlayan ve 2008’de çıkan bir yangın sonucu kullanılamaz hale gelen Refia Övüç Kız Teknik Olgunlaşma Entitüsü’nün restorasyonunu da Erol ve Mine Üçer üstlendi. İki yılda yaklaşık 1 milyon liraya yenilenen bina, geçtiğimiz hafta içinde açıldı.

Açılışta Enstitü öğrencileri tarafından hazırlanan giysiler, bir defileyle konuklara sunuldu. Projenin devamı niteliğinde ürünlerin tanıtım ve satışlarının yapılacağı “Kız Teknik Öğretim Okulları Ürün Satış Merkezi” ve “Mine Üçer Müzesi”ni de hayata geçirildi. Bu mekanlar, yerli ve yabancı araştırmacılara Türk el sanatlarıyla ilgili en iyi ve doğru örneklerin sunulduğu aynı zamanda el sanatlarıyla ilgili girişimcilere örnek teşkil eden bir satış merkezi olarak hizmet verecek.

Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü, Türk el sanatlarının geleneksel yapısını yeni kuşaklarda sürdürmek, nakışın giysi ve süslemede yaygınlıkla kullanımını özendirmek üzere eğitim ve öğretim vermeye devam edecek.

Başkanlığı bıraktı kızları okutuyor

Yoğun iş gündeminden sonra nelerle meşgul oluyorsunuz

İşten daha heyecanlı meselelerle uğraşıyorum ve çok keyif alıyorum. Holding bünyesinde oluşturulan Kurumsal Sosyal Sorumluluk Komitesi’nin başkanıyım. Bu komitenin iki önemli projesi var. Bunlar, genç kızların eğitimi ve istihdamına yönelik projeler. Ben, bu ülkenin eğitimle kalkınacağına yürekten inanlardanım.

Peki, bu gönül bağında neler var

Ankara’da korunmaya muhtaç 200 çocuğun barınması için 2 adet yurt binası yaptırıp, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağışladık. Islahevinden çıkan ve eğitimine devam eden çocuklar için de bir bina satın alıp barınmalarını sağladık.

“Baba Beni Okula Gönder” kampanyası kapsamında Iğdır, Doğu Bayazıt ve Erzurum’da toplam 350 öğrenci kapasiteli 3 adet kız öğrenci yurdu yaptırdık. Liseyi okuduğum  Ankara  Atatürk Lisesi Eğitim Vakfı’nın başkanı olarak da 25 yıldır yaptığım maddi katkıların yanı sıra, eğitim kalitesinin yükselmesine yardımcı olmak ve öğrencilere çağdaş bir eğitim ortamı sunmak için çalışıyorum. Çeşitli okullarda okuyan 200 civarındaki öğrenciye de destek bursu veriyorum.

Başarının sırrı ODTÜ

Başarılı müteahhitler, neden hep Ankara'dan çıkıyor

Bizim İTÜ ekolünün egemenliği, 20 - 25yıl once bitti. Ankara'nın gururu ODTÜ (Ortadoğu Teknik Üniversitesi) inşaatta öne geçti. Bu okuldan mezun olanlar da şirketlerini Ankara'da kurdular. Bir başka nedeni de devlet ihalelerinin merkezinin başkent olması. Bizim İTÜ'nün eksiği, İngilizce dilini iyi öğ-retememesiydi. 1960'larda yurt dışına açılma fırsatı çıktığında zorluk çektik. Hepimiz, İngilizce öğrenmek için ayrıca çalıştık. Neyse ki, İTÜ, bu eksiği anladı ve şimdi lisan öğrenimine ağırlık veriyor. Lisanınız yoksa, ne kadar iyi olursanız olun, eksiklik çekiyorsunuz.

Gama'da da ODTÜ ekolü mü egemen

12 bin çalışanımız var. Bunun 1000 kişisi mühendis. ODTÜ'lülerin sayısı çok fazla.

GE ile Amman’ı susuzluktan kurtarıyoruz

Bir dünya devi olan GE ile evlendiniz. Ortaklık nasıl gidiyor

Birlikte önemli işler yapıyoruz. En büyük proje, şu sıralar Ürdün’deki su işi. Akabe Körfezi’nde 400 - 500 metre derinde ‘su haznesi’ var. 1 milyar dolarlık projeyi, Yap - İşlet -Devret modeliyle 25 yıllığına yürütüyoruz. Pompalarla çekilen sular, 325 kilometre mesafedeki başkent Amman’a gönderiliyor. Senede 100 milyon metreküp su çkarılacak ve 4 yılda proje tamamlanacak. Amman’da şimdiye kadar sadece haftada bir gün su verilebiliyor. 3 yıl sonra ise proje sayesinde her gün şehir su alacak. Bu projeyle, Suudi Arabistan’a da su çekebiliriz.

2011’den neler bekliyorsunuz

Dışarıda istikrar görünmüyor henüz. Krizin yansımaları son bulmadı. Kehanetler, senaryolar var. ABD ve Avrupa’da her şey günlük duruma gore işliyor. Türkiye atakta, bu iyi haber olarak devam ediyor. Merkez Bankası faizleri indirdi. Yine de gelecek yıl için bizim sector de dahil tahminde bulunmak zor. Gelişmeleri iyi takip etmek lazım.
Perihan ÇAKIROĞLU/Bugün


Geri Dön