EKO duyarlı mimari projeler!
Sürdürülebilirliğin farklı bir boyutu da yapıların uzun ömürlülüğü ve dönüştürülebilmesi. Avcı Arkitects, bu yaklaşımdaki projeleriyle dikkat çekiyor...
Dünyanın dört bir yanında nüfusu milyonlarla ifade edilen kentler bulunuyor. Düzensiz ve yoğun yapılaşmaya sahip bu kentler hem çevreyi hem de içinde ve çevresinde yaşayan insanların sağlığını tehdit ediyor. Bu tehdidin en büyük sebebi de binaların çevreyle ve insan sağlığıyla uyumsuz bir biçimde yapılmış olması. Doğal kaynakların tükenmesi, insanlık için büyük bir tehdit. Fortune Turkey'den Şule Laleli'nin haberine göre; Günümüzdeki tüketim alışkanlığı devam ettiği sürece yakın tarihte suya ulaşmak bile lüks sayılacak. Kaynak tüketiminin yüzde 50si ise inşaat sektörü nedeniyle gerçekleşiyor. Bu durumun dünya için tehdit yaratmasını ise ancak sürdürülebilir mimari ile önlenebilir görünüyor. Bu kavram, enerji kaynaklarını minimum seviyede kullanan, doğayla uyumlu ve insan sağlığına zarar vermeyen yapılar oluşturabilmeyi hedefliyor. Avcı Architects’in Kurucusu Selçuk Avcı da bu amaç uğruna yola çıkmış bir mimar. Ekolojik tasarım ve enerji tasarrufunu ön planda tutan mimariye yoğun ilgisi var. Bu alanda Londra’daki Mimarlık Derneği, Bath Üniversitesi, The Technical University in Delft ve Londra’daki Bartlett de dahil olmak üzere birçok üniversitede mimarlık dersleri verdi. Londra, İstanbul ve Ljubljana’daki Urbanista Gayrimenkul Danrşmanlık şirketiyle bugüne kadar pek çok ödüllü projeyi hayata geçirdi. Mimarlığı mühendislik açısından düşünme zorunluluğu ekolojik yaklaşımın ve enerji verimliliğinin önemli bir faktörü olarak tanımlayan Avcı, “Bugün tüm projelerimizde kurmaya çalıştığımız konu, ekolojik, ekonomik ve etik dengenin olması” diyor. Bu anlayışı ‘genius loci’ olarak adlandırıyor. genius loci’, yere göre tasarlamak’ anlamına geliyor. Yerin karakteristiğini benimseyerek ona göre tasarlamak... Avcı, bugünkü tasarımları anlatırken geçmişten örnekler veriyor ve şöyle devam ediyor: “Michelangelo, Mimar Sinan, Leonardo da Vinci gibi ustalar aslında bütünleşik tasarım yapıyorlardı. Teknik, sanatsal ve yapısal her bilgiyi bir araya getiren, çok yönlü bir düşünce tarzı, bütünleşik tasarım. Bu tür isimlerin çağımızda benzerleri yok, çünkü yapı geçmişle kıyaslanamayacak kadar komplike bir konu artık.
”SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK MOTTOSU
Avcı, bu yaklaşımdaki sürdürülebilir projeleriyle ilgili ise şu bilgileri veriyor: ‘Yaptığınız binaların gelecek nesillerde de kullanılabilir olması sürdürülebilirlikte çok önemli. Yanlış bir yatırım yaptığınız zaman o binayı yıkıp, sil baştan yeni bir bina yapmak, harcadığınız büyük bir kaynağı tamamen çöpe atmak demektir. Mevcut binaların geri dönüşümü çok önemli bir konu. Summa Genel Merkez binası bu dönüşümün iyi bir örneğidir. Seyrantepe’de 1970-80’lerde yapılmış eski bir ambar... Yapının mimari olarak hiçbir özelliği bulunmuyordu. İmar yönetmeliğindeki bazı güçlükler nedeniyle işveren yıkmak yerine o binayı güçlendirip yeniden yapma kararı aldı. Biz de binayı yönetim merkezi yapısına dönüştürdük. Yapıyı tüm detayları ile yeni bir bina gibi tasarladık. Enteresan bir proje çıktı ortaya.”