Enflasyonun yüksek olması kredi faizlerini artıyor!
Enflasyon ve yüksek faiz konusu geçen hafta yine gündemdeydi. Peki enflasyon yüksekliğinin iki nedeni ne?
Para dergisi yazarı Oğuz Demir, bu haftaki yazısında enflasyon ve yüksek faize değindi. İşte Oğuz Demir'in Para dergisindeki yazısı: Enflasyon ve yüksek faiz konusu geçen hafta yine gündemdeydi. Enflasyon rakamlarının açıklanması sonrası tek hesap sistemi konuşuldu. Yeni reform paketi ile faiz baskısının kırılacağı söylendi. Bu köşede dönem dönem enflasyon ve faiz konusundaki ilişkiyi yazmaya çalışıyoruz. Bu hafta bir kez daha kaleme almak istedik.
Faiz oranları yüksek olduğu için enflasyon yükselmiyor. Enflasyon yüksek olduğu için mevduat faizleri, ardından da kredi faizleri artıyor. En basit haliyle anlatmaya çalışalım. Enflasyon yüzde 11 dolayındayken, tasarruf sahipleri yüzde 15 olan ve vergi oranı düşüldükten sonra yüzde 10’un altında kalan net faiz oranını görünce parasını dolara yatırıyor veya harcıyor. Hiç kimse zararına yatırım yapmak istemez doğal olarak...
Enflasyonun yüksekliğinin iki nedeni var:
Ekonomiyi ve piyasayı canlandırmak için alman önlemler iç talebi ve harcamaları artırıyor. Arzın aynı oranda artması belirli bir süre geçtikten sonra gerçekleştiği için talep artışı kısa vadede spekülatif olarak fiyatları yükseltiyor.
Enflasyondaki yüksekliğin diğer nedeni ise kurların sürekli yüksek düzeylerde kalması. Yüksek kurlar tüketim, yatırım ve ara malı ithalatının TL olarak maliyetini ve ardından klasik olarak fiyatını artırıyor.
Sadece sanayici değil çiftçi de akaryakıt ve diğer ithal malların fiyatı artınca sebze ve meyvesini daha yüksek fiyata satmak istiyor. Bu iş pazar tezgahına kadar geliyor.
Kurların yüksek düzeyinin kaynağı ise cari işlemler ve dış ticaret açıkları. Bu açıklar bizi sıcak paraya, kısa vadeli portföy sermayesine muhtaç bırakıyor. Bu para, ülkesine geri dönünce kurlar yükseliyor. Ardından enflasyon harekete yansıyor.
Defalarca yazdık. Açığın en büyük nedenlerinden biri düşük ve orta teknoloji ile üretilen görece ucuz malları ihraç edip, ileri teknoloji ile üretilen pahalı malları ithal etmemiz. Bu döngü mutlaka kırılmalı. Hükümetin ve iş dünyasının teknolojik düzeyi yükseltip cari işlemler açığım azaltmak için önlemler alması lazım.
Aslında Endüstri 4.0 ve Dijital Platform gibi konularda, ilk çalışmalar 2015’te başlamasına ve 2016’da TÜBİTAK’ın bir yol haritası hazırlamasına rağmen ülke ve sektörler bazında kapsamlı bir çalışma yapılamıyor. Özel sektör bu noktada yavaş hareket ediyor.
Aynı gecikmeler tarım ve hayvancılık politikası konusunda da var. Sebze- meyve halleri ile ilgili düzenlemelerin yapılacağı iki üç yıldır söyleniyor. Ancak hala ortada kapsamlı bir değişim yok. Kırmızı et pazarı bir türlü zapturapt altına alınamıyor. Piyasalarda yaptırımcı sıkı bir düzen olmayınca icraatlar hayata geçmiyor.
Tarım, sanayi ve teknoloji konusunda kapsamlı reformlar ertelenip büyük projeler hayata tam anlamıyla geçmediği için enflasyon yüksek düzeylerde seyrediyor. Bizler buradan verilen sözlerin takipçisi olmaya yani fikri takip yapmaya devam edeceğiz.