Etienne Schneider: Türkiye'nin inşaat tecrübesi önemli işbirliği sağlıyor!
Lüksemburg Ekonomi ve Dış Ticaret Bakanı Dünya Gazetesi'nin bugün yayınlanan Lüksemburg ekinde yazdığı yazıda: Türkiye'nin hem Türk cumhuriyetlerinde hem de tüm Ortadoğu'da, inşaat sektöründe önemli deneyime sahip olduğunu söyledi.
Türkiye'nin hem Türk cumhuriyetlerinde hem de tüm Ortadoğu'da, inşaat sektöründe önemli deneyime sahip olduğunu ve bunun gelecekteki iş birliği olasılıkları açısından yüksek bir potansiyel oluşturduğunu görüyorum
Türkiye ile Lüksemburg arasındaki ticaret hacmine baktığımda, önümüzdeki -yıllarda çok daha hızlı bir şekilde gelişecek, daha yakın ekonomik ilişkilerin başlangıç noktasında olduğumuzu görüyorum. Şüphesiz 2013 yılı iki ülke ve ekonomileri arasında güçlü ilişkilerin kurulması için yeni bir başlangıç yılı olmuştur.
Türk Hava Yollan'nın İstanbul ile Lüksemburg arasında başlattığı doğrudan uçuşlar, bu yeni başlangıca ivme kazandıracak. 25 Haziran tarihinde gerçekleştirilen ilk uçuşta, Bakan Zafer Çağlayan önderliğinde ülkemize gelen resmi delegasyonu ağırlamaktan onur duyduk ve bu ziyaret sırasında çeşitli iş birliği perspektifleri ve fırsatları gelişti. Örneğin, CFL Cargo ve CFL Multimodal ile iş birliği içerisine giren Mars Lojistik, Eylül 2012'de, Bettembourg (Lüksemburg) ve Trieste (İtalya) arasında karşılıklı seferler düzenleyen trenlerle Türkiye'den denizyoluyla gelen ürünlerin nakliyesine imkan sağladı ve bu sayede Avrupa ve Asya kıtaları birleşti.
Ağustos ayında Lüksemburg'un da bir ülke pavyonu ve Lüksemburg'da faaliyet gösteren çeşitli şirketlerle katıldığı İzmir Fuarı'nı ziyaret ettim. Son olarak bu ay Türkiye'ye yapılan resmi ziyaretle Türkiye ile olan ekonomik ilişkilerimizi geliştirme konusunda ne kadar istekli ve hevesli olduğumuzu açıkça ifade ettik. Lüksemburg, Türkiye'de bulunan doğrudan yabancı yatırımcılar arasında en üst sıralarda bulunuyor. 2012 yılında Lüksemburg, toplam 1.3 milyar dolarlık yatırımla Türkiye'de üçüncü sıradaydı. Bu yatırımcılar arasında Türkiye'deki yatırım faaliyetlerini Lüksemburg'un uluslararası üne sahip finans merkezi aracılığıyla gerçekleştirmek isteyen, dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan birey ve kurumların bulunduğunu da özellikle vurgulamak isterim.
Lüksemburg'un siyasi istikrarı, karar verme süreçlerindeki esnekliği ve hızı, ülkeyi uluslararası yatırımcılar için çekici kılıyor; orta ve uzun vadeli iş stratejileri geliştirilmesine imkan sağlıyor. Hem Lüksemburg hükümeti hem de ülkede faaliyet gösteren özel sektör, Türkiye piyasasının öneminin farkında ve bu durum bu yıl Türkiye'ye resmi bir ziyarette bulunacak olan delegasyonun büyüklüğünden de anlaşılıyor. Aynı şekilde biz de Türk yatırımcılara, Lüksemburg Büyük Dükalığı'nın sunduğu ilginç yatırım imkanlarını göstermeyi amaçlıyoruz. Bu açıdan bakıldığında, iki yıl önce Ankara'da Lüksemburg Büyükelçiliği'nin açılmış olması, Türkiye ile Lüksemburg arasında ikili ilişkileri geliştirmek istediğimizin en önemli göstergelerinden biri. Lüksemburg, ekonomik ve finansal krizin ekonomisinin üzerindeki etkilerini başarılı bir şekilde minimize edebilmiş az sayıda Avrupa ülkesinden biri. Türkiye de güçlü ekonomik büyümesi ve stratejik öneme sahip coğrafi konumuyla, gelecek vaat eden bir global ekonomi olma yolunda ilerliyor. Yatırımcılar açısından her iki ülkedeki iş fırsatlarının artırılması ve maksimize edilmesi için ortak girişimlerle, ortak menfaatlerin araştırılması büyük önem taşıyor.
Türkiye'nin çok iyi konumda olduğu ekonomik sektörleri incelediğimizde Türkiye'nin hem Türk cumhuriyetlerinde hem de tüm Ortadoğu'da inşaat sektöründe önemli deneyime sahip olduğunu ve bunun gelecekteki iş birliği olasılıkları açısından yüksek bir potansiyel oluşturduğunu görüyorum. Lüksemburg şirketlerinin de hem ekonominin çeşitlendirilmesi hem de temiz teknolojiler, bilgi ve iletişim teknolojileri, sağlık bilimi ve lojistik gibi birçok sektörde uzmanlaşması açısından Türk ortaklarına sunabileceği çok şey var. Daha önceden belirttiğim gibi. Ortadoğu'ya açılan bir kapı görevini gören Türkiye'nin coğrafi konumu ile Batı Avrupa'ya açılan bir kapı görevini gören Lüksemburg'un coğrafi konumu sayesinde lojistik sektörünün, iki ülke içinde kazan-kazan sonucu doğuracak ortak bir faaliyet alanı olduğunu da tekrar vurgulamak isterim.
ESM ile krizden etkilenen ülkelere finansal yardım Avrupa önemli bir ekonomik kriz yaşıyor. Avrupa Birliği'nin (AB) ve kurumlarının bu borç kriziyle baş edebilmek için doğru şekilde inisiyatif kullandıklarına ve doğru kararları aldıklarına inanıyorum. Bu inisiyatifler arasında özellikle 2012 yılında Avrupa'da finansal sorunlar yaşayan üye ülkelere finansal yardım sağlamak amacıyla Avrupa İstikrar Merkezi'nin (ESM) kurulmasını hatırlatmak isterim. Lüksemburg'da bulunan ESM, tanımlanmış bir yasal çerçeve içinde, AB'nin sıkıntı yaşayan ülkelere yardımcı olmayı planlayan ortak bir girişimi olup, dayanışma ve ortaklık konusunda önemli bir mesaj veriyor. Borç kriziyle ilgili olarak, ayrımlaştırma yapmadan, her bir ülkeyi tek başına incelemeden, problemlerin AB seviyesinde genelleştirilmesi gibi uluslararası bir eğilim olduğunu gözlemliyoruz. Elbette bazı Avrupa ülkeleri kamu finansmanı konusunda ciddi sorunlarla karşılaştılar ve bu sorunları yaşamaya devam ediyor; ancak bazıları da krizden hemen hiç etkilenmedi. AB, üyelerini bugünkü global piyasaların zorluklarına daha iyi adapte olmalarını sağlamak için aktif bir şekilde desteklemektedir. Bu nedenle, bir yandan sürdürülebilir, yenilikçi, yüksek katma değerli ürün ve hizmetlere giderek daha fazla yatırım yapılmış, öte yandan araştırma ve geliştirme, altyapı ve üretim yöntemleri konularında da inisiyatif alınması için destek verilmiştir.
Lüksemburg, krizi başarılı bir şekilde yönetti Lüksemburg'da finansal krizin yankılarını hissettik; ancak hükümet gerek uyguladığı çeşitli politikalarla, gerek sıkıntı yaşayan az sayıdaki finans kurumunu destekleyerek, krizi çok başarılı bir şekilde yönetti. Lüksemburg, bugün halen, Avrupa'da AAA+ kredi notuna sahip az sayıdaki ülkelerden biri konumunda bulunuyor. Komşu ülkelerle karşılaştırıldığında Lüksemburg'un, 2012 yılında en düşük işsizlik oranları ve yüzde 20.8 gibi Avrupa'daki en düşük borç/GSYİH oranıyla çok başarılı olduğu görülüyor.
Sadece AB'de değil tüm dünyada da çok az sayıda ülke mükemmel bir dış ticaret dengesine sahip.
AB içinde bazı ülkeler sadece ihracat yaparken, bazıları da çoğunlukla ithalata güveniyor. Genel olarak ifade etmek gerekirse, mükemmel bir dış ticaret dengesi, tek başına, ekonomik performansın göstergesi değildir.
Çünkü göz önünde bulundurulması gereken çok sayıda değişken bulunuyor. Örneğin Lüksemburg, tüm dünyaya açık olan dinamik ekonomisiyle ihracatı yüksek bir ülke. Lüksemburg'un dış ticaret dengesine baktığımızda ihracatının üretiminden yüzde 80 daha fazla olduğunu görüyoruz. Bunun nedeni ihraç edilen hizmetlerin payının büyük olması. Ancak bu kesinlikle bir dezavantaj olarak değerlendirilmiyor. Ülkenin uluslararası ticari ilişkilerini geliştirmek için sadece ilave ihracat imkanları yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda ithalat yaptığımız ülkelerin sayısını da artırıyoruz. Lüksemburg bugün, hem finans sektöründe hem de sanayi ürünleri ve hizmetlerde uluslararası ticaretin merkezi haline gelmiş bulunuyor.
Sanayimiz çok önemli
Sanayinin gelişimine gelince Lüksemburg ekonomisi, 1970'lere kadar ağırlıklı olarak çelik sanayisinden güç almaktaydı. Ancak ülke daha 1950'ler itibarıyla birkaç büyük Amerikan şirketini çekmeye başlamıştı. 70'li yıllarda yaşanan çelik ve petrol krizleri Lüksemburg'u derinden etkiledi. 80'li yılların ortalarında krizden çıkan Lüksemburg ekonomisi ürün odaklı ekonomiden hizmet odaklı bir ekonomiye kaydı ve çok sayıda iş olanakları ortaya çıktı. Sanayimiz ekonomimizin önemli direklerinden biri ve Lüksemburg uluslararası üne sahip sanayi gruplannı ülkesine çekmeye devam ediyor.
Lüksemburg, siyasi ve sosyal istikrarı, kalifiye ve çok dilli iş gücü, modern altyapısı, piyasalarla olan mükemmel bağlantıları, avantajlı hukuki ve çekici vergi ortamıyla Avrupa'da ticaret yapmak için olağanüstü imkanlar ve fırsatlar vaat ediyor.
Sanayimiz yenilikçi ürünlerle etkisini sürdürecek Şüphesiz dünya değişiyor ve Lüksemburg'da bu değişime ayak uydurarak ekonomisini uluslararası piyasanın zorluk ve fırsatlarına adapte ediyor. Bu süreçte en önemlisi yüksek katma değerli ve yenilikçi ürünlerle, uluslararası ve rekabetçi bir sanayi kurup geliştirmek.
Kısaca yenilikçi, sürdürülebilir ve rekabetçi ürünlerle Lüksemburg sanayinin dünya haritasında etkili olmaya devam etmesini istiyorum. Ekonomi ve Dış Ticaret Bakanlığı, uygun şirketlerin ürün ve hizmetlerini ve gelişme faaliyetlerini desteklemek, böylece ekonomik büyümeyi teşvik etmek ve ülkenin rekabet gücünü artırmak için, çok çeşitli yardım programlan sunuyor. Bunun yanı sıra, fizibilite çalışmalarının desteklenmesi, mülkiyet hakkı bulunan teknolojilerin korunması, genç ve yenilikçi şirketlere farklı gelişme aşamalarında yardımcı olunması için tasarlanan yardım programları da bulunuyor. Çevre koruma ve doğal kaynakların rasyonel bir şekilde kullanılması da kamu desteğinden faydalanan faaliyetler kategorisinde yer alıyor. Lüksemburg aynı zamanda yeni kurulan şirketlere çeşitli iş geliştirme hizmet ve imkanları sunarak, girişimciliği de teşvik ediyor. Ayrıca, Luxinnovation gibi teknoloji bazlı şirketler otomotiv, denizcilik, uzay teknolojileri; sağlık bilimleri, çevre teknolojileri, bilgi ve iletişim teknolojileri (ICT) ve yenilikçi materyallerin geliştirilmesi noktasında sektör yönetimi ve danışmanlık hizmeti veriyor. Bunun yanı sıra Lüksemburg Üniversitesi'nin sayısız araştırma birimi ve devletin dinamik araştırma enstitüleri de inovasyon çalışmalarını teşvik ediyor.
Etienne Scheinder-Lüksemburg Ekonomi ve Dış Ticaret Bakanı/Dünya Gazetesi Lüksemburg özel eki