Fikirtepe'de inşaatlar durdu!
Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, en havalı semtler arasına giren ilçedeki yatırımları değerlendirdi. Nuhoğlu, kamu arazilerinin satılması ve Fikirtepe'deki kentsel dönüşüm projesi hakkında konuştu.
Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, İngiltere merkezli seyahat dergisi Time Out'un dünyanın en havalı 50 semti listesinde yer alan Kadıköy'deki yatırımları ve projeleri değerlendirdi. İşte Cumhuriyet'ten Hazal Ocak'ın o röportajı...
İngiltere merkezli seyahat dergisi Time Out, dünyanın en havalı 50 semtini sıraladı. Dergi, dünya genelinde ziyaret edilmesi gereken “havalı” semtlerin arasına Kadıköy’ü de aldı. 15 bin kişinin katılımıyla oluşturulan liste, “ziyaretçilerin kendilerini turist gibi hissetmeden, oranın yerlisi gibi yiyip içip takılabileceği yerlerden” oluşuyor. Biz de Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu ile havalı semtin sokaklarında gezdik, Kadıköy’ün ruhuyla bir kez daha tanıştık. 1972 yılından beri Kadıköy’de yaşayan Nuhoğlu, semtte sadece bir gün geçiren birinin bile “Kadıköylüyüm” diyebileceğini anlatıyor. Nuhoğlu bunun sırrını da “Biz herkesin içinde olduğu bir yönetim oluşturuyoruz. Bu yönetim tamamen yatay ve eşit ilişki içerisinde yürütülüyor” diye açıklıyor. Yaklaşan yerel seçimlerde tekrar aday adayı olacağını açıklayan Nuhoğlu ile Kadıköy’ü ve yönetim modelini konuştuk:
Evrensel bir kimlik
-Yaşanabilir bir ilçede neler olmalı, Kadıköy bunların hangilerine sahip, yaşanabilir seçilmesinin sizce nedeni ne?
Kadıköy’de yaşayanlar evrensel bir kimliğe sahip. İnsanlar hem kendisine hem de karşısındakine saygılı. Konuşan, karşı tarafı da dinleyen insanlar. Kadıköy, burada bir gün geçiren birinin bile Kadıköylüyüm diyebileceği bir havaya sahip. Türkiye’de, Anadolu’da kim varsa, hangi kültür varsa hepsini içinde barındırıyor. Irkı, dili, dini ne olursa olsun herkes sanki tek bir kimliğe, evrensel yurttaşlık kimliğine sahip insanlar haline dönüştü. Burada yurttaş oldular. Cumhuriyetin yurttaşları oldular. Büyük yurttaşlık kavramı içerisinde herkesi de eşit görüyorlar. Burası sadece İstanbul’da değil Türkiye’deki tüm sanat dallarının en yüksek olduğu ilçe. Eğitim oranı yüksek. Gençler arasında işsizliğin en az olduğu ilçe. Kamusal alanların çok kullandığı bir ilçe. Parklarında belki binlerce insan bir araya geliyor. İnsanlar, alanları huzur içinde birlikte kullanabiliyorlar. Çok sayıda tarihi köşkü restore edip yaşama döndürdük.
Önemli olan ilk adım
-Sizden sonra Kadıköy’de ne değişti?
Geçen günlerde Karikatür Evi’nin 2. yılını kutladık. 7 bine yakın insan, özellikle genç ve çocuklar atölye çalışmalarına katılmış. 30 binin üzerinde insan oradaki sergilere gelmiş. Orayı restore edip ve Kadıköy’e kazandırdık. Gençlik Sanat Merkezi’ni açtık. Müzik sesleri geliyor, dans dersleri veriliyor. Yaşayan bir yer haline geldi. İDEA diye bir yer yoktu. Gençler şimdi orada oturuyor, çalışıyor. Alzheimer Merkezi açtık. İnsanlar hastalarını sabah bırakıyor akşam alıyor. Bunların hepsi ücretsiz. Kadıköy Akademiyi açtık. Suadiye’de tarihi dükkânlar açtık. Sanat atölyeleri açtık. 450 bin nüfusumuz olmasına karşın Kadıköy ’de kamusal alanları kullanan insanların sayısı milyonları geçti. Çevre festivalinin ikincisini yaptık. Parklarda sabah sporları düzenliyoruz. Ekolojik çocuk yuvaları yaptık. Öğrenciler geldi, “bir yer istiyoruz permakültür bahçesi yapacağız” dediler. Park ve bahçeler müdürlüğü ile birlikte yaptılar. Çin’de ödül aldı. Şu anda okullarda permakültür bahçeleri yapılıyor. Zaten önemli olan ilk adımı atmak. İnsanlar ilk adımda zorlanıyor. Siz eğer insanlarla birlikte ilk adımı atarsanız gerisi geliyor. Şu anda bu belediye o kadar çok proje yapıyor ki benim bir kısmından haberim yok. Kadıköy yaşam boyu, neye ihtiyacın varsa onu bulabileceğin bir ilçe. İşin özü bu. Tüm bunları yapmanın sırrı insanlardır. İyiden iyi çıkıyor. Bunu 4.5 sene içinde gördüm ve müthiş bir enerji yaratıldı. Önümüzdeki dönem bütün Kadıköy bir evrensel kent haline dönüşecek. Dış ilişkiler şefliği kurduk. Bir sürü genç elemanımız var. İnsanlar burada Paris’te, Berlin’de, Lizbon’da ne olduğunu da bilecekler ve takip edecekler. Burada yaşamakla Paris’te yaşamak arasındaki çok fark olmayacak. Kent kimliği ve kültürü olarak aynı duygular hissedilecek.
‘İlaçları attım’ dedi
-Nasıl tepkiler alıyorsunuz peki?
Bir kadın yolda yürürken bana “Bir sürü ilaç kullanıyordum. Yeldeğirmeni’ndeki gönüllü merkezinde kurslara katılmaya başladıktan sonra ilaçlarımı attım ve hayata bağlandım” dedi. İnsan sosyal bir yaratık. Sosyal olmak, üretimde olmak, hareketli olmak zorunda... Biz bunu olabildiğince sağlıyoruz. İnsanların bütün ihtiyaçlarını karşılamaya, evde bakımdan saç kesmeye, evde temizlik yapmaya kadar hayatının her alanında girmeye çalışıyoruz. Onları yalnız bırakmıyoruz, aileleri oluyoruz.
Bazen yürürüm bazen yüzerim
-Kaç yıldır Kadıköy’de yaşıyorsunuz?
Ben 1972 yılından beri buradayım. Uzun yıllardır Göztepe’de yaşıyorum.
- Kadıköy’de özel bir köşeniz var mı? Kadıköy’de ne yapılır?
Bütün sanatsal faaliyetler yapılabilir. Çarşıda kahve içebilirsiniz, balıkçıları gezebilirsiniz, sokaklarında dolaşabilirsiniz, deniz kenarında oturabilirsiniz, spor yapabilirsiniz.
Tarih Edebiyat Sanat Kütüphanesi ve Kültür Merkezi’nde çarşamba günü felsefe dinleyebilirsiniz, perşembe günü şiir edebiyat, cumartesi tarih dinleyebilirsiniz. Günlük hayatınızı zenginleştirebilecek çok farklı tercihlerin olduğu bir ilçe burası... Ne istiyorsanız, her şeyi yapabileceğiniz bir ilçe burası. Ben şahsen çarşıda yürümeyi severim, sabahları bazen sahil kenarında bazen de Özgürlük Parkı’nda yürürüm. Bazen de denize girerim.
Tiyatro müjdesi
“Çok büyük bir tiyatro binasının temelini atacağız. 8 Ekim’de Acıbadem ile Koşuyolu’nun birleştiği noktada. Çok özel bir bina. Sadece tiyatro. 400 kişilik bir tiyatro salonu olacak. Açık alanları olacak. Böyle bir tiyatro salonu İstanbul’da yok. Hemen onun yanında büyük bir spor salonu yapılıyor. İçinde havuz da var. Sinematek binası yapılıyor. Onun dışında bir hayvan hastanesi proje aşamasında. Afet Eğitim Parkı da açılacak. Burada afetle ilgili bilgi alacaklar. Depremi hissedecek ve eğitim alacaklar.”
1 lira borcumuz yok
-Belediyenin borç durumu nasıl?
Kadıköyün kimseye 1 lira borcu yok. Biz 1 lira kredi kullanmadık. Kasamızda da biraz para var. Kadıköy belediyesiyle iş yapan, çalışan kimsenin 1 lira alacağı yok.
-Ekonomik kriz Kadıköy’de kentsel dönüşümü nasıl etkiledi?
İnşaatlar durdu. Fikirtepe bölgesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bir uygulması var.
Orada hiçbir yetkimiz yok. Krizle birlikte oradaki inşaatların hemen hemen hepsi durdu. Dövizin anormal şekilde yükselmesi, maliyetlerin artması ve dairelerin satılmaması inşaatları durdurdu. Kredi faizleri çok yükseldi. Yükselince borçlanma zorlaştı. Bankalar kredi vermiyor. Diğer bölgelerde yaklaşık bine yakın inşaat var. Onlarda da ciddi bir yavaşlama var. 2016’da binin üzerinde yapım ruhsatı verirken 2018’de 180 civarı verdik.
Satmayı seviyorlar
-Peki kamu arazilerinin kullanımı?
Kamu arazileri konusunda çok hassasız. Özellikle satılmaması için kampanyalar yaptık. Haydarpaşa gibi, Kalamış Yat Limanı gibi, Tarım İl Müdürlüğü gibi, TCDD arazisi gibi kamu arazilerinin devletin elinde kalması için mücadele ettik. İktidarlar her zaman tehlikeli olabilir. Satmayı seviyorlar.
Bizim görevimiz onların yaptıklarının yanlış olduğunu söylemek, toplumu bu konuda sürekli olarak bilgilendirmek. Her an her şey satılabilir.
Bu meslek değil görev: Yeniden adayım
"Aday olmayı düşünüyorum. Tüm bu yaptıklarımızın önümüzdeki döneme de yansıması gerekiyor. Bütün bu hareketliliğin ileriye doğru gitmesi gerekiyor. Projeleri önümüzdeki sene hayata geçirmek için bunu devam ettirmek gerekiyor. Sonuçta bu bir görev. Bu bir meslek değil. Vatandaşımız görevi verirse göreve devam ederiz. Bana “Bu kadar şey yapabileceğinizi vaad eder miydiniz” diye sorsan, “Hayır” derdim. Yapılanların yarısı vaat ettiklerimin arasında yoktur. İnsanların gücü, katılımcı enerjileri yarattı bunu. Ama Kadıköy’de çok daha fazla şey yapılabilir. Ne kadar hayal kuruyorsan o kadarını yapabilirsin. İnsan birikimi ona uygun. Yeter ki hayal kur."
Projeler böyle çıkıyor
‘2014’ten 2019’a kadar nasıl bu kadar çok iş yaptık? Temelde uyguladığımız modelle ilgili bir şey bu. Biz insanları yönetime kattık. Belediye meclis üyelerini kattık, başkan yardımcılarını kattık, çalışanlarımızın düşüncelerini alabileceğimiz bir sistem oluşturduk. Muhtarlarımızla toplantı yaptık. Kent konseyini aktif ve dinamik çalışması için destekledik ve müdahale etmedik. Meslek örgütleri, sendikalar, dernekler, bütün örgütlü ya da örgütsüz yapılanmaları dikkate aldık ve bir şekilde onların düşüncelerinin yansımasını sağladık. Biz herkesin olduğu bir yönetim oluşturuyoruz. Bu yönetim tamamen yatay ve eşit ilişki içerisinde yürütülüyor. İnsanları belirli kalıplara sokmuyoruz. İnsanlardan öğrenmeye çalışıyoruz ve işte bu sayede böyle bir zenginlik ortaya çıkıyor. Bütün bu projelerin ortaya çıkmasının temelinde yatan şey bu. Çok fazla katılımcı proje yaratıldı ve bitti. İnsanlar bunları kullanıyorlar.’