Gökhan Avcıoğlu Mimarlık Okulu açacak!
Biz hep bina inşa eden bir kültüre sahip olduk’ diyen Mimar Gökhan Avcıoğlu, kendi macerasının da ‘atalarının’ yaptığı gibi bu kültürden etkilenerek başladığını söylüyor.
Biz hep bina inşa eden bir kültüre sahip olduk’ diyen Mimar Gökhan Avcıoğlu, kendi macerasının da ‘atalarının’ yaptığı gibi bu kültürden etkilenerek başladığını söylüyor. Kalabalığın gece gündüz dinmediği Teşvikiye Caddesi’ndeki ofisinde hem konuşup hem de pencereden sık sık o kalabalığı izlerken, şehri, binlerce renk insanları, yapıları nasıl bu kadar iyi tanıdığını anlamak zor olmuyor. Şehrin içinde pek çok projede adı olsa da butik yapıları, az katlı yerleşimleri daha çok sevdiğini de fark ediyorum. Şu sıralar yurtdışında dersler verdiğini ve İstanbul’un yansımasını orada da gördüğünü anlatan Avcıoğlu, “İstanbul’un bir aurası var, bir İstanbul markası var, içine girdikçe o güzelliğin biraz zedelenmiş olduğunu görseniz de o güzelliği baki” diyor.
‘Çalışkan da olsun’
Ofisi Global Architectural Development’in (GAD) kendi olanaklarıyla kurduğu GAD Fonu’yla bir mimarlık okulu için harekete geçtiklerini açıklayan Gökhan Avcıoğlu, bu okul bünyesine çocukları küçük yaşta alarak bir sanat-tarih eğitimi temelinde uygulamalı olarak dersler vereceklerini vurguladı. Avcıoğlu, şöyle devam etti:
“Mevcut okullar erken yaşta okula, eğitime başlatmak yerine sonradan ve çok geç bir eğitime tabi tutuyorlar. Oysa ki bu nasıl müzikle, resimle uğraşırsanız öyle doğuştan bir yetenek. Biz burada bunu keşfetmek istiyoruz. Önce yetenek ama ikincisi de çalışkan olacak, özverili olacak. Eğitim sistemi ve kadrosunda da çok yeni modeller uygulanacak. Tarih ve çağdaş mimarlık konusunda önemli bir eğitim olacak. YÖK kuralları şu anda benim istediğimi gibi bir şeyi oluşturmaya olanak vermiyor. Önümüzdeki bir iki yılda yapılacak değişiklikler söz konusu. Bu yönde değişiklikler var, onu bekliyoruz. Biz hazırlığımızı yaptık. Buraya iki yıldır dünyanın her yerinden 60’a yakın öğrenci geldi, onlar üzerinde de bir anlamda deney yaptık. 2016 sonunda müracaatımızı yapacağız.”
‘Banka soygunu gibi…’
Bu okulun hem İstanbul’da hem de Bodrum’da yer alacağını söyleyen Avcıoğlu, ‘İstanbul’un en güzel alternatifi’ olarak tanımladığı Bodrum’da aynı entelektüel algının var olduğunu dile getirdi. Burs vererek yeteneği olan ancak geliri olmayan öğrencileri de okutacaklarını anlatan Avcıoğlu, İstanbul’da okulun ofislerine yakın bir alanda olmasını istediklerini belirtti. Avcıoğlu, “Çünkü pratik çok mühim. Zaten mevcut okullarda sorun da bu. Bu mesleğin en önemli noktası bu, ‘yapmak’. Bir, banka soygunu; iki, mimarlık ‘yapmak’tan geçiyor. İyi bir banka soygunu planı yapamazsınız, önce yaparsınız ve iyi bir plan olup olmadığını görürsünüz” diyor.
‘Proje sanatçıya yer açsın’
“Yaşam koşulları çok farklı ve ayrışmış bir İstanbul var” ifadesini kullanan Avcıoğlu, büyük bir iç göç olduğunu, şehrin merkezlerinin ise gelir durumu daha iyi olanlara kaldığına dikkat çekiyor. Bu ayrışmanın çeşitli şekillerde önüne geçilmesi gerektiğini anlatan Avcıoğlu, şu önerileri sunuyor:
“Sosyal yanı eksik tüm bu çalışmaların. Sosyal alanları eksik. Sabit bir alt gelir ve üst gelir grubu diye sürekli ayrımlar var. Bu noktada bazı daireleri satmayıp sanatçı; müzisyen, ressam, heykeltıraş gibi insanlara ucuza kiraya verilmeli. Yazar, çizer, ressam heykeltıraş, düşünsenize çocuklar bir müzik aleti kutusuyla asansörde karşılaştıkları birini görünce belki hayatları değişecek. Alt katında ticaret alanı olmayan yerleri yapmak yatakhaneden farksız. Yurt binaları yapıyorum onlarda bile alışveriş yapılacak, oturulacak yerler var. Öyle bölgeleri var ki İstanbul’un hiçbir sanatçıya rastlamazsın, oturmaz. Bunları kaynaştırmamız lazım. İstanbul’da çok ciddi gelir durumuna göre yapılanma var. Ayrımlar var, katmanlar var. Sanatçı oraya güzel bir atölyesi olursa, güzel bir ekonomik uygunluğu olursa niye gitmesin. Çalışan da niye buraya gelmesin.”
Mimarimedya