23 / 12 / 2024

Hakan Ateş: Türkiye 2016'da yüzde 3,5'in üzerinde büyür!

Hakan Ateş: Türkiye 2016'da yüzde 3,5'in üzerinde büyür!

DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, "Türkiye'nin, bu yıl hele ki Fed ve diğer merkez bankalarının daha gevşek politikalar sürdürdüğü bir ortamda, enflasyonu düşürmesi ve büyümesini yine yüzde 3,5'in üzerinde, gerçekleştirmesi mümkündür." dedi.




DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, "Türkiye'nin, bu yıl hele ki Fed ve diğer merkez bankalarının daha gevşek politikalar sürdürdüğü bir ortamda, enflasyonu düşürmesi ve büyümesini yine yüzde 3,5'in üzerinde, tercihen yüzde 4'lere yakın gerçekleştirmesi mümkündür." dedi.


Washington'daki temaslarının ardından ABD Merkez Bankası'nın (Fed) ana binası önünde AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Ateş, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulunun (DEİK) davetlisi olarak katıldığı görüşmelerde, bankacılık sektörüne yönelik temaslar yürüttüğünü dile getirdi.


Ateş, "Washington, 70 trilyon dolarlık dünya ekonomisi içerisinde 17 trilyon dolarlık bir büyüklüğü ve 'büyük abiliği' temsil ettiği için buradaki toplantılar çok kapsamlı ve geniş katılımlı oluyor. O nedenle biz de çok yararlanıyoruz tabii." diye konuştu.


17 trilyon dolarlık ABD ekonomisine yön veren Fed'in aldığı son kararları ve Başkan Janet Yellen'in "güvercin" mesajlarını değerlendiren Ateş, "Yellen, 'güvercin' diye tanımlanan, daha yumuşak açıklamalar yapmak zorundaydı çünkü Amerikan ekonomisinin belli bir büyüme trendine girdiği doğru ama yarattığı istihdamın kaliteli iş gücü, sanayiye yönelik bir iş gücü olduğu söyleyemiyoruz." ifadelerini kullandı. 


Ateş, buna karşın tarım dışı istihdam verilerinin 200 binin üzerinde gelmeyi sürdürmesi halinde Amerikan ekonomisi açısından çok negatif bir durum oluşmayacağına, dünyanın diğer bölgelerinin ise daha zor bir dönemden geçtiğine işaret etti.




- "Fed'in tek faiz artışı yıl sonunda gelir"




Japonya ve Avrupa ekonomilerinin durgunluk ve deflasyondan kurtulamadığını hatırlatan Ateş, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japonya Merkez Bankasının (BoJ), düşük büyüme ve enflasyonu canladırmak için uyguladığı aşırı genişlemeci politikaların istenen sonuçları henüz sağlamadığını belirtti.


 Ateş, "Buradan şu çıkıyor; Avrupa ve Japonya, yapısal reformları Amerika gibi doğru dürüst yerine getirmediği sürece bu tür sancıları çekmeye devam edecek çünkü parasal tedbirler ekonomiyi ayağa kaldırmak için yeterli değil." görüşünü paylaştı.


Bunun yanı sıra ECB ve BoJ'nin genişlemeci politikalarının, doların diğer paralar karşısında değer kazanmasına neden olduğunu söyleyen Ateş, bunun da Fed'in işini zorlaştırdığını vurguladı.


Ateş, şunları kaydetti:


"Fed, bu çerçevede yapmayı düşündüğü faiz artırımlarını daha ileri tarihlere öteleyip, sayısını da azaltıyor. Her ne kadar satır aralarında bu sene iki faiz artışı olacak gibi sözü edilen bir olay varsa da bunun tek artış olacağını ve yılın sonlarına doğru olacağını piyasa satın almış durumda. Bu da gelişmekte olan ekonomilerdeki kabus dönemini bitirip, biraz daha olumluya döneceği sinyalini veriyor ve bu da tabii direkt kura yansıyor."


Ateş, "Dünya ekonomisinin motoru" olarak nitelendirdiği Çin'in yavaşlamasının endişelere yol açtığına dikkati çekerek, "Yüzde 10-11'lik büyüme oranı yüzde 6'lara düşünce, 'Çin bunun acaba yuanı devalüe ederek mi üstesinden gelecek, yoksa hizmet sektörüne ve iç tüketime yönelerek mi?' soruları gündeme geldi. Çok şükür, Çin bu konuda çok dikkatli davranıyor ve o tür bir tehdit ortadan kalktı." değerlendirmesini yaptı. 




- "Türkiye olumlu ayrışıyor"




Ateş, Fed'in faiz artış hızı ve Çin'e yönelik endişelerin azalmasının, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişen piyasalara para girişlerini destekleyeceğini söyledi.


Türkiye'nin 2015'te yaşanan sermaye çıkışlarından diğer yükselen ekonomilere kıyasla daha az etkilendiğinin altını çizen Ateş, "Cari açığımız, bütçe açığımız, kamu borçlanmamız gibi her şeyin çok olumlu gelişmesi, bir de kredi derecelendirme kuruluşlarının yatırım derecemizle oynama riskinin bana göre tamamen ortadan kalkması, Türkiye ekonomisi açısından çok olumlu ve olumlu ayrışmayı da beraberinde getirecek." şeklinde konuştu.




- "Enflasyon yüzde 7'lere gerileyecek, faizler düşecek"




Ateş, Türkiye'de hala yüksek seviyelerde seyreden enflasyonun, yeni merkez bankası başkanının seçilmesiyle kaybolacak belirsizlik sayesinde, yıl sonu itibarıyla yüzde 7'li rakamlara doğru çekileceği öngörüsünde bulundu.


Bununla birlikte faizlerin de düşen enflasyon paralelinde hareket edeceğini dile getiren Ateş, "Risk primi azaldı, onun üstüne enflasyon da düşünce tabii ki faiz düşüşü de buna paralel gelecek." dedi.


Ateş, turizm sektöründeki gerilemenin de korkulan seviyede olmayacağını, ocak ve şubat verilerinin, Rus turistler yarı yarıya azalmasına karşın diğer ülkelerden gelen turist sayısında artışa işaret ettiğini aktardı.




- "Büyüme yüzde 3,5'in üzerinde kalır"




Türkiye'nin bölgedeki diğer ülkelerden çok daha iyi büyüme performansı sergilediğinin altını çizen Ateş, "Geçen yıl son çeyrekte yüzde 5,7 büyüdük ve ülke yıl genelinde yüzde 4 büyüdü. Şimdi çevredeki ülkelere baktığınızda ne gelişmiş ne de gelişmekte olan ülkelerde böyle bir büyüme yok, Çin'i ve biraz da Hindistan'ı bir tarafa koyarsanız... Dolayısıyla bu önemli bir başarı." ifadelerini kullandı. 


Ateş, bu başarıyı daha da geliştirmek ve orta gelir tuzağına düşmemek için iki yol olduğunu belirterek, "Birincisi, ortalama eğitim 7,6 yıldan, orta 2'den terkten Kore'deki gibi 11-12 yıla çıkarabilmek. İkincisi de yapısal reformlara hiç duraksamadan devam etmek ki bunun bir kısmı yapılmaya başlandı." bilgilerini verdi.


Araştırma-geliştirme harcamaları ve sağlık sektörüne yönelik reformları buna örnek gösteren Ateş, hükümetin 25 ana başlıkta topladığı 1.300'ün üstünde eylem planının sıkı sıkıya takip edilmesi durumunda büyümenin yüzde 3,5'in üstünde kalacağını öngördü.


Ateş, "Bu yıl, Türkiye'nin, hele ki Fed ve diğer merkez bankalarının daha gevşek politikalar sürdürdüğü bir ortamda, enflasyonu düşürmesi ve büyümesini yine yüzde 3,5'lerin üzerinde, tercihen yüzde 4'lere yakın gerçekleştirmesi mümkündür. 2016'nın bir yıl olmasını diliyoruz." beklentisini dile getirdi. 




- "Bankaların defter çarpanları düşük"




Küresel bankacılık sektörüne de değinen Ateş, dünyada birçok bankanın finansal kriz sonrasında toparlanamadığını hatırlattı.


DenizBank Genel Müdürü Ateş, bankalara ilişkin şu görüşleri de paylaştı:


"Dünyada birkaç Amerikan bankasını dışarı çıkardığınız zaman, geri kalanların defter çarpanları hala çok düşük, yani borsa seviyeleri, borsa değerleri... Bunun tabii bir nedeni de bankalar çok sıkı regülasyonlara tabi oldular, çok ciddi cezalara maruz kaldılar ve bankacılık düzenlemeleri sıkılaştı. Fakat şimdi bunları biraz gevşetme yönünde hareketler var.


Türk bankacılık sektörü ise küresel krizin dışında kaldı. Bankacılık sektörünün sağlam olmasında, güçlü kamu maliyesi ve doğru makro ihtiyati tedbirler önemli rol oynadı. Hanehalkının aşırı borçlanması engellendi, bankaların aşırı şişmesi engellendi. Fakat bunlar misyonlarını büyük ölçüde doldurdular, en azından misyonunu dolduranlar yerini gevşek politikalara bırakabilir. Dünyada büyüyememe, düşük enflasyonda durgunluk ve negatif faiz var. Dolayısıyla Türkiye'mizin bu çerçevede enflasyonu düşürme politikaları kadar büyümeyi de gözeten bir ekonomik politika izlemesi lazım gelir diye düşünüyorum." 


AA



Haber Karar Gazetesi'nde şu şekilde yer aldı;


Faizlerin önümüzdeki dönemde ineceğini ifade eden Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, “Asıl soru yeterince hızlı inip inmediğidir” dedi. Ateş, faiz indiriminde hızlı davranılması halinde kurun yükseleceğini ve bu durumun ekonomide kırılganlığa neden olabileceğini söyledi.


Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, İtalya’da düzenlenen CEV Denizbank Kadınlar Şampiyonlar Ligi Dörtlü Final organizasyonunda Türkiye’deki ekonomisine dair basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Türkiye’de faizlerin önümüzdeki dönemde ineceğine inandığını söyleyen Hakan Ateş, ekonomi için ani kur artışlarının daha büyük tehlike yarattığını ifade etti. “Faiz indirimi güç olacağına geç olsun” diye konuşan Hakan Ateş, “Asıl sorun faizin yeterince hızlı inip inmediğidir” dedi. Ateş, “Varsayalım, Merkez Bankası faiz indiriminde ipin ucunu biraz kaçırsın ve dolar/TL kuru yükselsin. Kur karşısında ekonominin kırılganlığının daha fazla olduğunu düşünüyorum. Bu ülke ithal ettiğinin üçte ikisi kadar ihracat yapabiliyor. Dünyada merkez bankaları faizi yükseltmeleri gerektiği zaman çabuk, faizleri düşürmeleri gerektiği zaman yavaş davranıyor. Kurda gereksiz zıplama spekülatif kayıplara da yol açar, bizim ekonomimize zarar da verebilir”diye konuştu.


ÇEKİRDEK HÂLÂ YÜKSEK


Türkiye’deki enflasyonun durumuna dair görüşlerini de paylaşan Hakan Ateş, “Manşet enflasyonun her ne kadar düşse de çekirdek enflasyonun yüksek bulunduğunu söyledi. Faizi çekirdek enflasyonun çok altında ayarlamanın farklı sonuçlar getirebileceğini ve bunun 1993 yılında sonuçlarıyla birlikte görüldüğünü hatırlatan Hakan Ateş, “En ideal olan paranın reel değerini göz önüne alarak reel faize karar vermek. Örneğin ülkede yüzde 8 enflayon varsa, mudi 100 lirasını bankaya yatırdığında bir yıl sonra mevduatını en az 108 lira olarak çekmeli ki parası aşınmasın. Bir de bunun üzerine diğer maliyetleri eklediğinizde kredi faizi yüzde 12’den aşağı olmaz ve faiz seviyesi yukarıda kalır. Kredi faiz oranlarının düşmesi enflasyonun gerilemesi ile bire bir bağlantılıdır” dedi. 


Moody’s’in, Türk bankacılık sektörü değerlendirmesinde kârlılığın azaldığına ve sorunlu kredilerin arttığına işaret etmesini de değerlendiren Ateş, bunun defter fiyat çarpanlarını etkilediğini söyledi. 2008 yılı krizinden bu yana dünyada bankacılığa çok rağbet olmadığını sözlerine ekleyen Ateş, şöyle devam etti: “Krizden sonra çok fazla makro ihtiyati tedbirler alındı. Regülasyon ve uyum önlemleri uygulandı. Bunlar bankacılık üzerine ekstra yükler getirdi ve Türkiye’nin de bundan büyük ölçüde nasibini aldı. Türkiye’de neredeyse bütün bankalar yıllık karlarının üzerine piyasalardan ya da hissedarlarından sermaye aldı. Herhangi bir sektörde hissedardan sermaye almak demek; ‘yıllık kârınız büyümenizi desteklemiyor’ anlamına gelir. Bu durum hissedarları mutlu etmez. bankacılık sektöründe yüzde 10 civarında kârlılıktan söz ediyoruz. Enflasyon yüzde 8-9 seviyesinde. Sizin büyümenizi finanse edecek artı bir değer kalmıyor ve onun için hissedardan kaynak almak gerekiyor.”


TURİZMİN DURUMU SENEYE DE ZOR

Hakan Ateş, BDDK’nın turizm kredilerinde yeniden yapılandırmaya ilişkin son düzenlemesini değerlendirirken de “Bu sadece Turizm Bakanlığı sertifikalı olan yerler için değil aynı zamanda belediye sertifikalı turizm tesisleri için de geçerli. Bu doğru bir karar. Gerekli ama yeterli değil” dedi. Turizm sektörü açısından bu yılın zor bir yıl olacağının altını çizen Hakan Ateş, “Önümüzdeki sene de zor olabilir. Toplam bankacılık sektörünün 17 milyar dolarlık turizm kredisi bulunuyor. Bu yıl için turizm sektörü bankalara 2,5 milyar dolar anapara ve 800 milyon dolar faiz ödemesi yapacak. Ayrıca 800 milyon dolarlık bir işletme sermayesi ihtiyacı daha var” değerlendirmesini yaptıı. Ateş, turizmde ne Mısır’ın ne İtalya’nın ne de İspanya’nın Türkiye’nin rakibi olmayacağının altını çizdi.


ÇOK CİDDİ ÖNLEM ALINMALI

Hakan Ateş, kimlik bilgilerinin sızdırılmasının ardından ‘Müşterilerin banka hesapları güvende mi?’ sorusuna ise dolandırıcıların bazı bankaların çağrı merkezi numaraları üzerinden ya da telefonla karakoldan arıyormuş gibi yaparak dolandırmaya çalışıldığını anlatarak “Ciddi kriminal bir saldırı var. Emniyet bu olaylarla ilgili daha ciddi önlemler almalı ve daha fazla konunun üzerine eğilmeli” dedi. Ateş, kendi babasının bile dolandırılmaya çalışıldığı bir anekdotta anlatarak bankacılıkta kullanılabilecek ‘anne kızlık soyadının’ dışında pek çok özel bilgi ile çapraz doğrulama yapılabileceğini de aktardı. Ateş, “Bu konuda bir takım çözümleri düşünüyor ve bir kısmını hayata geçiriyoruz. Yeni kimliklerin devreye girmesi de işimizi biraz daha kolaylaştırır” değerlendirmesini yaptı.


Karar


Geri Dön