Hasan Öztürk'ten Kanal İstanbul yorumu!
Hasan Öztürk, Kanal İstanbul projesi için referandum yapılmasını önerenlere 12 Haziran 2011 seçimlerinde, AK Parti’nin ve Erdoğan’ın en büyük vaadinin Kanal İstanbul olduğunu belirterek, “ AK Parti o seçimde yüzde 49.95 oy aldı. Yani Kanal İstanbul’u millet onayladı” dedi….
(…) Bugün Kanal İstanbul için kazma vurulma aşamasına gelindi. Bu aşamaya gelinceye kadar ilgili bakanlıkların bir araya gelerek birçok fizibiliteyi tamamladığını biliyoruz. Riskler ve avantajlar alt alta toplandı sonuçta projenin ilk haliyle son hali arasında riskler ve avantajlar açısından değişiklikler yapıldı.
Yeni Akit Gazetesi'nde yer alan habere göre, projeyi kategorik olarak reddedenlerin bugünlerde sözcülüğünü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu üstlenmiş görünüyor. Yapılan protokolün geçersizliğinden başlayıp, projenin gereksizliğinden dem vuruyor hatta tehlikeli olduğunu öne sürüyor. Bazılarıysa bu konuda referandum öneriyor.
Bize kalırsa Kanal İstanbul için referandum 12 Haziran 2011 seçimleriyle yapıldı.
Çünkü o seçime gidilirken AK Parti’nin ve Erdoğan’ın en büyük vaadi Kanal İstanbu’du. Ve o seçimde AK Parti 49.95 oy aldı. Kanal İstanbul’u millet onayladı.
Kişisel kanaatim ise şudur: Anadolu’nun boşalmasına neden olan İstanbul’un cazibe merkezi haline getirilmesine baştan bu yana karşıyım. İstanbul’un nüfus olarak daha da kalabalıklaşmasının Türkiye’nin geleceği için tehlikeli olduğuna inananlardanım.
Yatırımların İstanbul’a değil Anadolu’ya ve Trakya’ya yapılmasını savunanlardanım. En az sanayi kadar tarımın ve hayvancılığın da desteklenmesi gerektiğini, tarım alanlarının ıslahı ve kullanımının bir devlet politikası haline getirilmesinden yanayım.
Buna mukabil, hem “Uçağım saatinde kalksın ama İstanbul Havalimanı’nın yapılmasına karşıyım” diyenlerin… Hem, “İstanbul’dan İzmir’e konfor içinde gideyim ama Osmangazi Köprüsü’nü boşuna yaptınız. Otobana ne gerek vardı” diyenlerin riyakârlık yaptıklarını düşünüyorum.
Zenginleşmeyi, daha çok para, daha çok statü, daha çok konforu isteyenlerin bütün bunların ön koşulu olan “yatırımlar”a karşı çıkmasını anlamıyorum.
Ne var ki başta CHP zihniyeti dediğimiz “kategorik olarak karşı çıkanlar” olmak üzere Türkiye’yi kalkındıran projelere karşı çıkılıyor. Gerekçeleriyse gerçekten sıra dışı! Mesela “Kanal İstanbul yer kabuğunu yaracak” diyenler var!
Hatırlayın lütfen! 17/25 Aralık kumpası, 3 ayrı kumpas dosyasının aynı çuvala boca edilmesi hadisesiydi. Ve o çuvalın içindeki dosyalardan biri “Türkiye’nin mega projelerini yapan iş adamlarına yönelik kumpas dosyasıydı”.
O günlerde FETÖ’nün yayın organının başlığı şuydu: “100 milyar dolarlık yolsuzluk”
Haberin içindeyse, Yeni İstanbul Havaalanı’ndan, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne, Marmaray’dan, Avrasya Tüneli’ne kadar ne kadar mega proje varsa maliyetleri alt alta toplanmış ve tamamı “100 milyarlık dolarlık yolsuzluk” başlığı altına alınmıştı.
Yine Gezi provokasyonunda aktif rol alan platformun talepleri arasında “Kanal İstanbul yapılmasın, 3. Köprü yapılmasın, 3. Havalimanı yapılmasın”dı.
Diyeceğim o ki hem “Bir elim yağda bir elim balda olsun”, hem de o rahatlığı sağlayacak projelere hayır diyeyim riyakârlığı var.
Riyakârlığa lüzum yok, başkalarının ajandasına göre karşı çıkıyorsanız söyleyin de bilelim?