Hayallerinin peşinden gidip doğada yaşayanlar çok daha keyifli!
Uzaklara gitmek, şehrin karmaşasından kaçmak ve doğayla baş başa olmak fikirleri, hepimizin hayallerinde var. Ancak pek çoğumuzun bunları gerçekleştirmek için yeterli cesareti yok. Olanlarınsa keyfi bir hayli yerinde...
“10 yılda bir yaşlanıyorum”
Hasan Mutlu (63) / Emekli işçi-Şanlıurfa (Terkedilmiş bir köyde yaşıyor)
“2000 yılından beri Halfeti’de, büyük bölümü Birecik Barajı’nın suları altında kaldığı için boşaltılan Savaşan Köyü’nde, tek başıma yaşıyorum. Uzun yıllar şehirde, beton yığınlarının arasında kaldım. Çocuklarım büyüdükten sonra kendi hayatımı yaşamaya karar verdim. Toprakla uğraşmak bana huzur veriyor. Yaz aylarında kendi ektiğim sebzeleri yiyorum. Diğer ihtiyaçlarımı şehirden karşılıyorum. Şehir hayatında her gün yaşlandığımı hissederken, burada 10 yılda bir yaşlanıyorum. İnsanlar bir başıma sıkılıp sıkılmadığımı merak ediyor. Yapacak o kadar çok şey var ki; sıkılmaya zaman bulamıyorum. Köpeğimle ve köy boşaltıldıktan sonra sahipsiz kalan kedilerle ilgileniyorum. Burada, güneşin doğuşu da batışı da insana ayrı keyif veriyor. Beni alıp İstanbul’un en güzel yerine götürseniz yaşayamam.”
“iHANET ETMEYEN SEVGiLi GiBi”
Ekrem Örsoğlu (55)/Emekli-Muğla (Karavanda yaşıyor)
“Karavanda yaşamaya 2007’de başladım. 2009 yazına kadar Foça-Antalya arasında kaldım. 2009’dan bu yana Akyaka’dayım. Doğa, deniz ve manzara muhteşem. Yasak dönemlerde balık avlayanlara, çevreyi kirletenlere, ağaç kesenlere müdahale ediyorum. Sonunda Orman Bölge Müdürlüğü burayı terk etmem için bana dava açtı. Çünkü onlara iş çıkarıyorum... 3621 sayılı yasa (kıyılardan yararlanmayı içeren kanun) çerçevesinde haklı olduğumu ve beni yerimden edemeyeceklerini düşünüyorum. Güneş paneliyle elektrik üretiyorum. Karavan, ihanet etmeyen bir sevgili gibi, birlikte hayatın tadını çıkarıyoruz.”
“Yol nereye götürürse, oraya gidiyoruz”
Metin Türesin (53)/Emekli Antrenör-Ankara (Karavanda yaşıyor)
“Eşimle 1980 yılında evlendik. Flört ettiğimiz günlerden beri karavanda yaşamayı hayal ediyorduk. Bütün hayatımızı buna göre planladık. Hayalimize bir an önce kavuşmak için tek çocuk yaptık. Emekli olduğumuzda, kızımız üniversiteyi kazandı ve geçen yıl işe girdi. Biz de zaman kaybetmeden kendimizi yollara vurduk. Son bir yılın tamamını karavanda geçirdik. Yerleşik düzendeki hayatımızda, işlerimiz nedeniyle şehir karmaşasının tam ortasındaydık. Kalabalıktan bıkmıştık. Yaz aylarında Antalya ve Çanakkale sahil hattındaki bölgelerde kalıyoruz. Kışın, Marmaris civarında konaklıyoruz. Karavanımızı, camından denize olta atabilecek yerlere park ediyoruz. Konakladığımız yerlerde birçok kişiyle tanışıyoruz. Bu sayede sayısız insan hikayesi biriktirdik.”
“35 metrekarede özgürlüğü yakaladım”
Süleyman Toygartepe (55) Sanayici-İstanbul (Teknede yaşıyor)
“Yaşımı hiç göstermem çünkü deniz beni gençleştiriyor. 1995’e kadar deniz hasretimi balıkçı sandalıyla giderirdim. Sandal, zamanla böyle bir tekneye dönüştü 15 yıldır, yılın büyük bölümünde, 16 metre uzunluğundaki, 35 metrekarelik teknemde yaşıyorum. Eskiden sadece yaz aylarında burada kalıyordum. Son yıllarda kışları da teknede geçirmeye başladım. Normal biri evinde ne yapıyorsa, ben de onları yapıyorum. O iflah olmaz deniz aşıklarındanım. Bazen Florya’da demir atıyorum, bazen Sivriada’ya yanaşıyorum. Tüm kıyılar evim.”
“Kuş sesleriyle uyanıyorum”
Fuat Kitapçı (44)/İşçi-Rize (Ağaç evde yaşıyor)
“Ağaç evimi yaptığım arazi babamdan miras. ‘Burayı nasıl değerlendirebilirim’ diye düşünürken aklıma çocukluk hayalim olan ağaç ev yapma fikri geldi. Ağaç evimi, altı ayda, işten arta kalan zamanlarımda, kendi ellerimle yaptım. 10 bin TL’ye mal oldu. 32 metrekarelik ev, oturma odası, mutfak ve banyodan oluşuyor. Elektriğim, suyum, televizyonum ve sobam var. Üç yıldır burada yaşıyorum. Evi ilk yapmaya başladığımda, görenler benim için ‘Deli’ diyordu. Sabahları kuş sesleriyle uyanıyor, gözümü açar açmaz yemyeşil doğayı görüyorum. Bu da bana huzur veriyor.”
Milliyet Cadde