Huber Köşkü restore edilecek mi?
Abdullah Gül görevini devrettikten sonra Huber Köşkü’nün restorasyonu için yeni ödeneğe Cumhurbaşkan-lığı’ndan onay çıkmadı. 1907 yılında Alman Huber kardeşler tarafından yaptırılan köşk için İtalyanlarla imzalanan protokol de askıda kaldı.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 28 Ağustos 2014 tarihinde görevini devrettiği gün Ankara’dan ayrılıp İstanbul’un yolunu tutmuştu. Ancak Gül, İstanbul’da görevdeyken kullandığı Huber Köşkü’nü de içinde bulunduran Tarabya yerleşkesini, bu tarihin üzerinden 6 ay geçmesine rağmen boşaltmadı. Haliyle tartışmalar da beraberinde geldi. Köşkün neden hâlâ kullanıldığı sık sorulur oldu. Bu süreçte Abdullah Gül, zorunlu sebeplerden dolayı Tarabya’yı kullandığını, elektrik ve su gibi şahsî masrafları kendisinin karşıladığını, Kavacık sırtlarındaki yeni evlerine taşınmaya başladığını açıkladı. Mobilya seçimi ve eşyaların nakledilmesinden sonra sayılı günler içinde taşınma tamamlanıp Huber boşaltılacak. Peki, tarihî köşkün hikâyesi nedir?
Silah komisyoncusu kardeşlerin köşkü
Boğaz’ın Avrupa yakasında Karadeniz’e doğru giderken, Tarabya Koyu’na gelmeden önce büyük bir koru içinde yer alan Huber Köşkü yapıldığında takvimler 1907’yi gösteriyordu. Köşkü, Alman silah şirketleri Mauser ve Krupp firmalarının Osmanlı İmparatorluğu’ndaki temsilcisi Huber kardeşler yaptırdı. Mimarı bilinmeyen ve Boğaziçi’nin en görkemli yapılarından olan binanın Tarabya’ya yapılması, silah komisyoncusu kardeşlerin, evlerinin Almanya’nın elçilik binasına yakın olmasını istemelerinden kaynaklanıyor. 34 hektarlık (340 bin metrekare) alandaki Huber Köşkü’nün yanı başında faytonhane, üst tarafınta Setüstü ve Av köşkleri ile heykeller, rölyefler yer alıyor. Binaya sonradan yapılan eklemelerde ünlü İtalyan mimar Raimondo D’Aronco’nun imzası var. D’Aronco, köşke anıtsal görünüm ve eşsiz perspektif kazandıran isim olarak tanınıyor.
1908 yılında 2. Meşrutiyet’in ilanının ardından Huber kardeşler ülkelerine dönerken, köşkün mülkiyeti Mısırlı Prenses Kadriye ve eşi Mahmut Hayri Paşa’ya geçti. 1932 yılında ise köşk, Notre Dame de Sion Okulu’na bağışlandı; tapuya Therese Celement ve Marie Aimee Odent adına kaydedildi. Clement ve Odent’tan vârislerine intikal eden köşk ve arazisi, 1973 yılında Boğaziçi İnşaat Turizm Anonim Şirketi’ne satıldı, 1985 yılında da kamulaştırılarak Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’ne tahsis edildi. Atatürk, İstanbul’a geldiğinde 1935 yılında yaptırdığı Florya’daki Deniz Köşkü’nü yazlık çalışma ofisi olarak kullanıyordu. Burada birçok davet verilmiş, krallar ağırlanmıştı. Atatürk’ün ölümünden sonra İsmet İnönü, Celal Bayar, Cemal Gürsel, Cevdet Sunay ve Fahri Korutürk de bu geleneği sürdürdü. Deniz Köşkü’nün kullanılamaz hale gelmesiyle Cumhurbaşkanlığı’na tahsis edilen Huber yeni adres oldu. Cumhurbaşkanlığı konutu, yabancı devlet başkanlarını ağırlanacağı konukevi, misafirhane ve sosyal hizmet alanlarının köşkün üst tarafına inşa edilmesi, 1985 sonrasına denk geliyor. Turgut Özal, Süleyman Demirel ve Ahmet Necdet Sezer’in İstanbul’a geldiklerindeki ikametgâh olarak kullandığı ve misafir ağırladığı tarihî köşkte, Abdullah Gül de cumhurbaşkanlığı görevinin ilk döneminde bazı toplantılar yaptı. Ancak yenileme ihtiyacından dolayı tarihî köşk boşaltılıp kapısına kilit vuruldu. Gül, sonradan ilave edilen üst bölümdeki binaları kullanmaya başladı.
Sadece Av Köşkü restore edildi
Huber Köşkü’nün üst tarafındaki Cumhurbaşkanlığı Konutu ve misafirhane restore edildi. Köşk’ün de orijinaline uygun şekilde restore edilmesi için Abdullah Gül’ün 2014 yılı başındaki İtalya ziyareti esnasında, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, İstanbul Teknik Üniversitesi, İtalyan Dış Ticaret ve Tanıtım Ajansı (ICE) ve Assorestauro Derneği arasında iyi niyet protokolü imzalandı. Hayrünnisa Gül de imza töreninde yer aldı. Restorasyon projeleri hazırlandı, Hayrünnisa Gül’ün öncülüğünde tarihî yapıların restorasyonunun tamamının 2016 yılının Mayıs ayına kadar tamamlanması planlanıyordu. Ancak ne var ki sadece tarihî öneme sahip Av Köşkü’nün restorasyonu ince bir estetik zevkiyle tamamlanabildi. Setüstü Köşkü’nde de sona gelinmişti. Boğaziçi’nin en geniş yeşil alanlarından birine sahip olan Huber Köşkü, faytonhane, rölyefler ise adeta yalnızlığa terk edildi.
Abdullah Gül, cumhurbaşkanlığı görevini geçtiğimiz yıl devrettikten sonra restorasyon için yeni ödeneğe Cumhurbaşkanlığı’ndan onay çıkmadı. Bu nedenle çalışmalar devam ettirilemedi, İtalyanlarla imzalanan protokol de askıda kaldı. Doğru mudur bilinmez ancak Emine Erdoğan’ın Vahdettin Köşkü’nü beğenmediği, Gül çiftinin Huber’i boşaltmasından sonra buraya taşınacağı iddia ediliyor. Abdullah Gül ile Hayrünnisa Gül ise Kavacık sırtlarında, Hip Kasrı’nın üst tarafındaki Boğaz manzaralı sitedeki evlerine taşınmasından sonra yarım kalan restorasyonun devam edip etmeyeceği bilinmiyor. Ancak yıllar içinde gördüğü tahribattan dolayı büyük bir riskle karşı karşıya olan Huber, restore edilmezse, zamanın getirdiği yıpranmanın izlerinin silinmesi kolay olmayacak.
Zaman