İbrahim Halil Öcalan: Antalya kentsel dönüşümde geride kaldı!
Antalya’nın kentsel dönüşümde sınıfta kaldığını dile getiren İbrahim Halil Öcalan, “Antalya’da 100. Yıl, Deniz ve Santral Mahallesi gibi birçok bölge ufacık bir depremde yıkılabilecek yapılara sahip. Bir an önce devlet teşviki arttırılmalı” diye konuştu.
Antalya’nın kentsel dönüşümde sınıfta kaldığını dile getiren İbrahim Halil Öcalan, “Antalya’da 100. Yıl, Deniz ve Santral Mahallesi gibi birçok bölge ufacık bir depremde yıkılabilecek yapılara sahip. Bir an önce devlet teşviki arttırılmalı” diye konuştu.
Sanax İnşaat-Enerji olarak genellikle sanayi inşaat ağırlıklı inşaatlar yaptıklarını belirten Sanax İnşaat-Enerji Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Halil Öcalan, Antalya’da 3-4 aya kadar büyük bir proje başlatıp gerek kentsel dönüşüm gerekse kat karşılığı şeklinde bin daire yapmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi bünyelerinde çalışan deneyimli mimar ve mühendislerinin olduğunu söyleyen Öcalan, 7/24 şantiyenin başında duran bir kadro oluşturduklarını ifade etti.
ÖNEMLİ OLAN PROJE
İnşaat sektörü hakkında değerlendirmelerde bulunan İbrahim Halil Öcalan, bir anda ortaya çıkan müteahhitler, yapı denetim firmalarının genel durumu, kentsel dönüşüm, inşaat sektöründeki devlet denetimi, İnşaat Mühendisleri Odası’nın şikayetler ve ev alırken dikkat edilmesi gereken hususlardan bahsetti. Bir ev alırken dış süse değil, projenin güvenilirliğine bakılması gerektiğini vurgulayan Öcalan, betonarme projeye bakılması gerektiğini söyledi
-İbrahim Halil Öcalan ile inşaat sektöründeki artı ve eksileri konuştuk. İşte Öcalan’ın değerlendirmeleri:
Antalya’daki inşaat sektörünün durumuyla ilgili bir değerlendirme yaptığınız zaman neler söyleyebilirsiniz? Birçok bölgede inşaat sektöründe hızlı ilerleme var. Akıllı telefon gibi akıllı binalarda yapılmaya başlandı. Antalya ne durumda?
Antalya’da inşaat sektörü olarak çok ilerlediğimizi söyleyemeyiz. Mesela bir Şanlıurfa kadar ilerde değiliz. Bugün Şanlıurfa Antalya’dan inşaat, akıllı evler ve çevrecilik konusunda çok daha ilerde. Sadece bina yapıp dört duvarı dikmek inşaat yapmak anlamına gelmez. Daha akıllı evler, yaşanabilir ve konforlu alanlar yaratılmalı. Biz kendi elektriğini kendisi üreten bir proje üzerinde çalışıyoruz. Ev, kendi elektriğini kendi üretecek. Böylelikle hem ülkeye hem de doğaya katkısı olacak. Ev sahiplerinin üzerinden de büyük bir yükü almış olacağız. Diğer bir konu da kapalı otopark. Kapalı otoparka yeni yeni geçmeye başladık. Bu konuda eksikliklerimiz var ama ilerleyen dönemde bu eksiklerimizi kapatacağımızı düşünüyorum
Antalya, inşaat gibi gözde bir sektörde neden Şanlıurfa’nın gerisinde?
Bu durum yaşam tarzıyla alakalı. Bir vatandaş Şanlıurfa’ya daire almaya gittiğinde oradaki konfora ve yaşam tarzına bakıyor. Sadece ‘Dört duvar olsun, nasıl olursa olsun’ mantığıyla bakmıyor. Bunun yanı sıra oradaki inşaat firmaları da bunun öncülüğünü yapmış durumda.
Günümüzde ‘şipşak’ müteahhitlerin türediğine yönelik bir algı oluştu. Hatta bizzat müteahhitler tarafından eleştirilmeye başlandı. Bir yandan bu işi yıllardır yapan müteahhitler varken diğer yanda bir anda ortaya çıkan müteahhitler var. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Öyle bir pozisyona geldik ki artık bu durum Türkiye’nin her yerinde var. Cebine parayı koyan herkes müteahhit olmuş durumda. Sadece ‘Kaç daire yaparım? Bana kaç daire düşer? Ne kazanırım?’ diye düşünüyorlar. Herhangi bir iş prensipleri, idealleri, konfor ve yapıyla ilgili bilgileri yok.
Yapı denetim firmaları ne durumda?
Yapı denetim firmalarında çok fazla eksiklik var. Yapı denetime işveren yine inşaat firması. Size iş veren birini siz ne kadar denetleyebilirsiniz? Bu işi tamamen Çevre Şehircilik İl Müdürlüklerinin organize etmesi lazım. Müteahhit Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne parasını yatırmalı. Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü de yapı denetimi atamalı. Böylelikle yapı denetim şirketleriyle daha rahat ve güvenilir kontrol sistemi kurabilir. Yetkisi olmayan müteahhitler bir nevi patlamamış bomba gibiler. Altından her şey çıkabilir. Konut, içinde insan yaşayan bir alan. İçinde insan yaşayan bir alanı bu kadar hafife almak doğru değil. Bu durumu en son Van depreminde yaşadık. Depremde can kaybı yaşayan ülke olarak dünyada 3. sıradayız. Dolayısıyla bu konuda kontrol mekanizmalarının daha iyi oluşması lazım. Ne yazık ki bakkalı, memuru, emeklisi de müteahhit oluyor. Yani cebine para koyan herkes müteahhit oluyor. Bunun yasal bir düzenlemesi de yok. Acil bir yasal düzenlemeye ihtiyaç var. İçinde insan yaşayan bir alandan bahsediyoruz. Sonuçta bu bir araba değil ki bozulunca değiştirilsin. O yüzden inşaat sektörünün ivedi bir şekilde kontrol edilip kontrol mekanizmasıyla devlet tarafından takip edilerek bir sisteme oturtulmalı. Bunun en basit yapılma şekli yapı denetimdir. Yapı denetim şirketlerinden yola çıkılmalı. Müteahhit, yapı denetimin işvereni değil, bağımsız bir yapı olmaması lazım. O zaman daha iyi işlem yaparlar.
Antalya, kentsel dönüşümde bir sıralamaya koysak ne durumda? Dönüşüme çok acil ihtiyacı var mı?
Antalya, kentsel dönüşümde sınıfta kalmış diyebiliriz. Devlet teşviki yok. Belediyelerin ciddi anlamda bir öngörüsü yok. Bir masa kurulmalı ve bu masanın etrafına inşaat firması, toprak sahibi, belediye, çevre şehircilik il müdürlükleri oturup bu işi organize etmeli. Şu an toprak sahibiyle müteahhit baş başa bırakılmış durumda. Antalya’da 100. Yıl, Deniz Mahallesi, Santral Mahallesi ufacık bir depremde yıkılabilecek yapılara sahip. İnşaat Mühendisleri Odası, yıllar önce bir araştırma yaptığında yüzlerce binanın depremde yıkılabileceğini ön görmüş. Bu konuda raporları var. Ama ne yazık ki bunu ciddiye almıyoruz.
Yıkılabilecek durumda olan binalar içerisinde yeni yapılan binalar var mı?
Çok fazla olduğunu söyleyemem ama var.
Devlet bu işi nasıl kontrol altına almalı?
Bir anda türeyen insanlar sektöre ciddi anlamda zarar veriyor. Sektörün itibarını zedeliyor. İnşaat firmaları kurulduğunda ilk olarak yeterlilikleri ölçülmeli. Vergi dairesine gidip evrakları götürdüğü zaman ‘Ben inşaat firmasıyım’ diyerek çıkmamalı. Çevre Şehircilik İl Müdürlükleri bunları denetlemeli. Ruhsat alımında bir kategori olmalı.
İnşaat Mühendisleri Odası’nın, son zamanlarda ciddi anlamda yeterliliğe sahip olmayan inşaat mühendislerinin türediği yönünde şikayetleri var. Sizce inşaat sektöründe inşaat mühendisleriyle ilgili bir sıkıntı var mı?
Çok fazla sıkıntı var. Piyasadaki ‘İnşaat mühendisiyim’ diyenlerin yüzde 30’unun meslekle hiçbir alakası yok. İnşaat Mühendisleri Odası’nın böyle bir sıkıntısı var ama çözüm yine onlarda. Ciddi anlamda eğitimler verilmeli. Özellikle şantiye şeflikleri onaylanmamalı. Yeni mezun olan genç bir arkadaşımız bir otel inşaatının başında şantiye şefi olarak çalışabilir. O kişinin kendine bir hayrı yok ki. Nasıl bir yeterliliği var da öyle büyük projelerin başına geçebiliyor? Mühendislerin yeterliliği konusunun merkezi tamamen İnşaat Mühendisleri Odası. Çözüm oradan çıkmalı.
Siz bir inşaat yaptığınız zaman inşaat mühendisleriyle ilgili nasıl bir çalışma içerisine giriyorsunuz?
Bizim kendi bünyemizde çalışan mimar ve mühendislerimiz var. Hepsi son derece deneyimli insanlar. Bunun yanı sıra alt kademelerde süpervizörlerimiz var. Teknik personelimiz bizim bünyemizde çalışıyor. Resmi prosedürdeki gibi sadece ‘İmzayı attım. Ben şantiye şefiyim’ değil. 7/24 şantiyenin başında duran insanlar. Bu kadroyu biz kendimiz oluşturduk.
Bir daire almak isteyen vatandaş nelere dikkat etmeli?
İlk önce binanın projelerine bakılmalı. Dış süse değil, projenin güvenilirliğine bakacaksın. Van’da yıkılan Bayram Otel’i neden yıkıldı? Otelin dışı kaplamaydı. İçte kolonlar çatlamış ama dışı kaplama olduğu için görülmemiş. İkinci bir artçı depremde yıkıldı. Onlarca insan öldü. Dış dizayna kesinlikle aldanılmamalı. Betonarme projesine kesinlikle bakılmalı.
Devletin bu konuda inşaat sektörüyle ilgili aldığı yeni önlemler var. Mesela artık makette satış yapılmayacak. İnşaata başlayıp kaba inşaat halinde satan müteahhitlerin büyük bir çoğunluğunun kaçtığı için her müteahhit belli bir oranda para yatırması gerekiyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Geç mi kalınmış?
Çok geç kalındı ama bu konuda da vatandaşlarımızın duyarlı olması lazım. Ortada bir proje yok, temel atılmış değil, tamamen bir maket ama siz kalkıp oradan bir ürün alıyorsunuz. Sadece kabası biten bir inşaatın bitimi bile riskli olurken hiç başlamamış bir inşaatın bitirilip size verilmesi biraz hayal ürünü gibi geliyor bana. Kesinlikle maketten ev alınmamalı. Kaba inşaattayken alınacaksa bile paranın tamamı ödenmemeli.
Devletin aldığı önlemlere bazı inşaat firmaları tepkili. ‘Biz bu kadar çok teminat altına girersek ya sektör durur, ya bu işin altından kalkamayız, ya da maliyetler çok yükselir’ endişeleri var. Sizce bu düşünceler ne kadar doğru?
Tabi ki maliyetler artar ama burada şunu ön görmek lazım. Kurunun yanında yaşta yanıyor. İnşaat konusunda maliyetlerimiz, vergi yükümüz çok fazla. Biz devletten bu konularda yardım bekliyoruz.
Antalya Gazetesi