İnşaat şantiyelerinde işçiler yaşam savaşı veriyor!
Türkiye'deki yaklaşık 2 milyon inşaat işçisi milyonlarca dolarlık konut, AVM, rezidans projesine imza atıyor ama denetimden yoksun, tehlikeli çalışma koşulları nedeniyle her an ölümle burun buruna yaşıyor
Ne insani bir ücret alıyorlar, ne sigortaları ne de sendikalara üyelikleri var. En son Esenyurt'ta AVM inşaatında çalışan ve kaldıkları çadırda yanarak hayatını kaybeden 11 işçiden sonra şantiyelerdeki çalışma koşulları yine gündeme geldi. Uzmanlara göre Türkiye'de işçi güvenliği konusunda acilen adımlar atılmalı ve yasalar çıkarılmalı.
Derviş, Ali Rıza, Muhammed, Selami... Derviş, 1987'den beri şantiyelerde çalışıyor. 25 yıldır şantiyelerde çalışan Derviş, "Ben İstanbul'un hemen her semtinde çalıştım. İnanın bir kez olsun, ciddi ciddi denetim yapan, çalışma koşullarını yoklayan, sigortamızı soran bir müfettiş görmedim. Öyle bir denetime hiç tanık olmadım" diyor. Ailesi İstanbul'da olduğu için ve kendi deyimiyle memleketten İstanbul'a geldiği yıllarda küçük bir yer alıp başını sokacak evi yaptığı için çok şanslı... Diğer üç inşaat işçisi için durum aynı değil. "Ama başka seçeneğimiz de yok" diyorlar hep bir ağızdan...
Üçü Malatyalı, biri Mardinli. Onlar İstanbul'daki şantiyelerde ekmek parasını çıkarmak için Anadolu'dan gelen on binlerce işçiden sadece birkaçı... Yakındıkları konular ise sayılan 2 milyonu bulan inşaat işçilerinin ortak dertleri aynı; Kaçak çalıştırılma rekoru onlarda, fazla mesailerinin ödenmeme rekoru onlarda, sosyal güvenceden kaçırılma şampiyonu onlar... Tüm bunlar yetmiyormuş gibi iş kazalarında hayatını kaybetme rekoru da onlarda...
İşte inşaat işçilerinin kendi cümleleriyle sorunları:
Şantiye işçilerinin büyük bölümü, yaptığı iş hakkında eğitim almadan işe başlıyor. İşyerinde ya da şantiyelerde kişisel koruyucu kullanmayanların yüzde 65’i buluyor.
Türkiye’de birçok sektörde işe girişlerde sağlık raporu alınırken inşaat sektöründe ise yeni işe başlayanların yüzde 70’inden sağlık raporu istenmiyor.
İnşaat işçilerinin büyük bölümü aylık asgari ücretin altında bir ücretle (Çoğunluğu 500 TL'den az alıyor) haftada en az 40 saat çalışıyor. Sigorta konusunda da çok büyük sıkıntı var.
30 gün üzerinden prim yatıranı zor bulursunuz.
İnşaat sektöründe çalışanların neredeyse yüzde 99'unun sendika üyeliği bulunmuyor.
Bu da milyonlarca liralık konut projesine imza atan milyonlarca yapı işçisinin örgütsüz olduğunu gösteriyor.
İnşaat işçileri '60'lı yılların başından '70'li yılların ortasına kadar YİS (Yapı İşçileri Sendikası), '90'lı yıllarda YİTED (Yapı İşçileri ve Teknik Elamanları Dayanışma Derneği) gibi değişik adlar altında örgütlendi. Kısmi de olsa haklar elde etti. Tüm inşaat işçileri hakkını almak, iş kazalarına dur demek için kaybedecek zaman yok bir çatı altında toplanmalıyız. Unutulmamalıdır ki birlikten güç doğar, gökdelenleri dikenler, yaşamın tüm alanlarını kan ter içinde yapanlar bunu da yapar. Yeter kendimize ve bir birimize bu alanda güvenelim. Her üç şantiyenin ikisinde kaza Çalışma sürelerine bakıldığında ise çalışanların ezici çoğunluğu 10 saatten fazla çalışıyor. Her dört işçiden biri iş kazasına uğruyor.
Her üç şantiyeden ikisinde iş kazası yaşanıyor.
Prefabrike barakalar bizim sektörde çok lüks. Merkeze yakın şantiyeler biraz daha düzgün oluyor.
Tabii de 'taşeron şirket ne yaparsa yapsın' demeyen şirketler de var. Birkaç büyük şirket bu konuda iyi, vereceği sosyal yardımların taşeron tarafından işçilere verilip verilmediği konusunda sözleşmeye madde ekliyor.
Biz de şimdi çadırda kalıyoruz
Esenyurt'taki yangından hemen sonra işveren, mühendislerle gelip çadırlarda ne kadar elektrikli ısıtıcı alet varsa topladılar. Soba kuruldu. Sıcak su sorunumuz çoğu zaman var. Yine de bizim çadırdaki koşullar, en kötüsü değil. Bazılarında tuvalet bile yok. Öyle yerlerde de çalıştık.
Fatma Koşar-Şehriban Kıraç/Cumhuriyet