İnşaat sektörünün aksaması tüm sektörleri etkiler!
Konya Yenigün Gazetesi köşe yazarı Emre Eroğlu Vadi İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Abdülhalim Öncü ile röportaj gerçekleştirdi. Öncü, inşaat sektörüne ilişkin deneyimlerini paylaşarak, “inşaat sektörü ekonominin lokomotifidir” dedi.
ABDÜLHALİM ÖNCÜ KİMDİR?
1954 doğumluyum. Aslen Bozkırlıyım. Birçok firma gibi inşaat sektörüne sonradan girmiş ve sektörü sonradan tanımış değiliz. Biz inşaatın en alt kademelerinden, tabir-i caizse işin ameleliğinden bugünlere geldik. Dolayısı ile bir inşaata baktığımız zaman nasıl yapıldığını, işin kalitesini rahatlıkla görebiliyoruz.
VADİ İNŞAAT’IN HEDEF VE PROJELERİ
Şuanda Hocacihan bölgesinde Parkvadi, Korukent adında yeni bir siteye başlıyoruz. Yine Kılıçaslan Mahallesinde Nisan- Mayıs aylarında başlayacağımız 2 tane daha projemiz var. Parkvadi 1-2-3 şeklinde devam edeceğimiz projeler olacak. Bunları yaparken de en önemli husus şehre kaliteyi getirmek ve güzellikleri şehrimizin içerisine taşıyabilmek. Bir yabancının Konya’ya geldiği zaman hakikaten Konya çok farklı olmuş dedirtebilmemiz lazım.
İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN SIKINTILARI
Sektöre inşaat ile alakalı olmayan kişiler de giriyorlar. Bu tarz kişiler inşaatta çok para var düşüncesiyle bu işlere giriyor, ancak girdiklerinde de bocalıyorlar. Bocalıyorlar çünkü sektörü tanımıyor, işi bilmiyorlar. Bir malın nereden alınacağını bilmiyor. Arsayı işi bilmediği için pahalıya mal ediyor. Bunlarda maliyeti arttırıyor. Bırakın inşaatı yapmayı, bırakıp kaçanları da piyasada gördük. Bu şekilde sektörü de kötü bir duruma düşürmüş oluyorlar.
Vadi İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Abdülhalim Öncü, inşaat sektörüne ilişkin deneyimlerini paylaşarak, “İnşaat sektörü ekonominin lokomotifidir” dedi
İnşaat sektörü ekonominin lokomotifidir
İnşaat sektörü konum olarak sizce nerede duruyor? Sektörün ekonomiye katkısı nedir?
Oturup hesap yapmadık ancak inşaat 700-800 birimin içinde barındığı bir sektör. Yani burada baktığımız zaman hem sanayiyi hem tarımı hem de birçok sektörü içinde barındırıyor. Bu anlamda da ekonominin lokomotifi olma rolünü üstleniyor. Örnek vermek gerekirse; inşaatın temeline bir nakliye ve ağır iş makinalarının sektörüyle başlıyorsun. Beton, kum, çimento ve demir gibi maddeleri bu araçlar ile temin ediyorsun. Dolayısıyla inşaat sektörü bu alanları da etkiliyor. İnşaat sektörü aksadığı zaman birçok sektörde bundan etkilenir. Devletin bu yönde inşaat sektörüne desteği şehirde de kaliteyi arttırıyor. Daha çok arz ve talep olunca bu arzın içerisinde kendi kaliteni de yükseltmen gerekiyor. Bundan 10 yıl önce bir elin parmak sayısı kadar müteahhit varken şuanda yalnızca bir caddede, sokakta onlarca müteahhit var.
Size göre inşaat sektörünün sosyal alandaki etkileri nelerdir?
Bizim toplumumuz kırsal kesimden şehrin içerisine doğru girmeye başladı. Şuandaki en önemli taleplerden birisi de güvenlikli siteler. Mal, can güvenliği ve çocukların güvenli bir ortamda oynamaları için güvenlik önemli bir husus. Bir diğer sosyal sıkıntı ise komşuluk ilişkilerinin zayıflaması. Site görevlilerimiz, idarecilerimiz siteleri belli bir seviyeye getirmesi lazım. Sosyal dokuyu kuracak, insanları kaynaştıracak programlar yapması lazım. Çocuklarda bizim çocukluğumuzdaki gibi değil. Bir bilgisayar başına geçip saatlerce onunla birlikte zaman geçiriyorlar. Kendilerini teknolojiyi kaptırıp annesini, babasını bile tanımaz oluyorlar. Bunun için sitelerin içerisinde sosyal aktivite ve faaliyetleri gerçekleştirmek lazım. Bunun yanında mahalli idarelerimiz olan, Belediye, Valilik hatta Milli Eğitim Müdürlükleri de okullar işbirliği ile biraz daha sitelerin içerisine girip bu çocukları topluma nasıl kazandırabiliriz düşüncesi ile çözüm üretmeliler. Bunun dışında imar yönetmeliği ile alakalı tespit ettiğim ve üzüldüğüm noktalardan bir tanesi şehirlerin mümbit topraklara yayılması. Artık şehirleri dağlara çıkarıp, burada imar alanları açarak ve cazibe merkezleri oluşturmalı ve tarım arazilerimizi yok etmemeliyiz. İnsan için çok önemli 3 tane unsur var. İnsanın giyinmesi lazım. Bu tekstil ve konfeksiyon sektörünü ilgilendiriyor. Bu insan olduğu müddetçe olacak olun bir sektör. İkinci olarak gıda sektörü asla bitmeyecek bir sektör. Son olarak insanların barınması için konut ve inşaat sektörü. İnsan için son derece önem arz eden bu sektörleri devletin fikri, ekonomik ve sosyal yönden desteklemesi lazım.
İnşaat sektörünün resmi kurumlar ile ilişkisi hakkında neler düşünüyorsunuz?
Önemli konulardan birisi de resmi kurumlar ile kurulan diyalog. Bu manada sahipleri ölmüş ya da sadece ismi olan arsa sahipleri var. Bunların özellikle resmi kurum yerlerine denk getirilip vatandaşların önüne engel olmaması gerekiyor. 1-2 sene sahibin adı soyadı olmadığı, kaydı bulanamadığı için inşaata başlayamayan müteahhit arkadaşlar var. Mahkemeye gidiliyor, mahkeme 2-3 sene sonuçlanamıyor. Ayrıca şehrimiz Konya bir Selçuklu şehri. Öyleyse Konya’da da büyükşehir belediyemiz yeni imar alanları açtığı yerleri belirlemesi lazım. Demesi lazım ki burası Selçuklu mimarisi ile yapılacak. Burayı da müteahhitlere bırakmayacak. Avrupa’ya, yurtdışına gittiğiniz zaman şehirlerin bir dokusu olduğunu görüyorsunuz. Her yerde kendine has bir doku mevcut. Peki, bizim Konya’da ne var? Hiçbir şey yok. Zaten Konya’nın eski şehri Mevlana civarındaymış. Ecdadımız her yeri kerpiç evlerden yapmış. Bugün onların hepsi yok oldu gitti. Bu anlamda Selçuklu mimarisi ile şehrin dokusu yeniden inşa edilmeli diye düşünüyorum.
Vadi İnşaat’ın sektörde öne çıkan özellikleri nelerdir? Yaptığınız projelerde nelere dikkat ediyorsunuz?
Vadi inşaat olarak her şeyden önce plan, projede kullanım ve kaliteye çok önem veriyoruz. Çünkü binalar kısa sürede değiştirilecek yapılar değillerdir. En az 50-100 yıl gidecek yatırımlardır. Aynı zamanda pahalı yatırımlardır. Bugün bundan 20-30 sene önce yapılan binaları yıkıp yenilemeye kalkıyorlar. Bunlar korkunç bir zafiyet ve boşa giden milli servettir. Biz ise yaptığımız işin, işçiliğin, malzemenin kalitesine çok dikkat ederek inşatlar yapıyoruz. Vadi İnşaat’ı bir marka yapmaya gayret ediyoruz. 2011 yılında yaptığımız park vadi evleri prestijli bir yapı oldu. İnşallah bundan sonrada yaptığımız binaları bir bir üstüne koyarak çıtamızı daha da yükselterek yapmayı hedefliyoruz.
KOMÜT’ün kurucu üyelerindensiniz. KOMÜT’ü (Konya Müteahhitler Birliği) kurma amacınız nelerdi? Bunlardan bahseder misiniz?
KOMÜT’ü kurmaktaki maksadımız bugün Konya’daki bütün sanatkârların ve müteşebbis kuruluşların hepsinin odaları ve birlikleri var. Fakat inşaatçı ve müteahhitlerin hiçbir birlikteliği yok. Paranın ve sermayenin en yoğun kullanıldığı yer fakat birliği yok. Ayrıca birçok müteahhit arkadaşlarımız birbirlerini tanımıyor. KOMÜT vesilesi ile müteahhit arkadaşlar birbirlerini tanımış oldu. Her sektörde olduğu gibi inşaat sektörünün de içinde çürükler var. Bizim bunları tespit edip temizlememiz lazım. Aynı zamanda vatandaşların bize şu firma nasıl güvenilir mi gibisinden soruları oluyor. Bizde eğer KOMÜT üyesi ise tanıdığımızı ve güvenilir olduğunu söylüyoruz. Çünkü KOMÜT’e üye olacak firmanın en az 3 başka firma tarafından referansı olması gerekiyor. Bakanlıklar ile de temaslarımız ve ilişkilerimiz sürüyor. İnşallah KOMÜT vasıtası ile sektörü daha iyi yerlere getireceğiz.
Emre EROĞLU/Konya Yenigün