İNTES: Yapı kooperatifleri artık gözden düştü!
25-30 yıl öncesine kadar özellikle orta gelirli insanların ev sahibi olmak için tercih ettiği kooperatifler, evlerin teslimat sürelerinin uzaması, kooperatif yönetimleri ile müteahhitler arasında yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle vatandaşların ilgisini kay
Bir dönem orta gelirlilerin ev sahibi olması için en uygun yöntem olarak görülen yapı kooperatiflerine olan ilgi, yerini özel sektörün cazip koşullarla sunduğu konut projelerine bıraktı.
25-30 yıl öncesine kadar vatandaşların kolay ev sahibi olma yolu olarak benimsediği yapı kooperatifçiliği, evlerin teslimat sürelerinin uzaması, kooperatif yönetimleri ile müteahhitler arasında yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle gözden düştü.
TÜİKin bu yılın 3. dönemine ilişkin yapı istatistiklerine göre, yapı kooperatiflerinin sahip olduğu toplam bina sayısı bu yılın 9 ayında 2009 yılının aynı dönemine göre yüzde 74,1 oranında azalarak bin 181e geriledi. Söz konusu binaların toplam değeri ise 2009 (Ocak-Eylül)-2011 (Ocak-Eylül) arası dönemde yüzde 50,5 azalarak 1,4 milyar liraya düştü.
Aynı dönemde özel sektörün sahip olduğu toplam bina sayısı yüzde 1,6 oranında artarak, 61 bin 442ye ulaştı. Bina sayısındaki düşük oranlı artışa karşın, binaların toplam değeri yüzde 42,4 yükselerek Eylül ayı sonu itibariyle 43,6 milyar lira olarak gerçekleşti.
"KOOPERATİFE İHTİYAÇ AZALIYOR"
TÜİKin son açıkladığı verileri AA muhabirine değerlendiren, Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Koçoğlu, inşaat sektöründe son yıllarda yaşanan ve ülke sınırlarını aşan hızlı gelişim ve büyümenin sektörel yapı ve kavramların yeniden dizaynını da gerekli kıldığını söyledi.
Bir dönem, Türkiyede insanların konut edinmesinde "çoğu olumsuz anılarla" önemli bir yer işgal etmiş olan yapı kooperatiflerinin de bu
değişimden payını aldığını dile getiren Koçoğlu, "Günümüzde inşaat sanayicileri ve TOKİ aracılığıyla insanların her türlü talep ve ihtiyacına yanıt verecek konut üretimi gerçekleştirildiği için, yapı kooperatiflerine olan ihtiyaç geçmişe kıyasla azalıyor" dedi.
Kooperatiflerin ürettiği konut sayısında görülen gerilemede, binaların tesliminde görülen gecikmeler ve bu alanda yaşanan bazı aksaklıkların Türk insanı üzerinde yarattığı olumsuz etkisinin de payının bulunduğunu ifade eden Koçoğlu, "Yapı kooperatifi uygulaması aslında doğru bir sistemdir. Ancak, yanlış ellerde olduğunda çok kalitesiz, şehircilik ve çevrecilik anlayışından uzak sonuçlar da doğabiliyor. Türkiyede de bu şekilde oluşan kötü örnekler bulunuyor. Yapı kooperatifi uygulamasında kötü örneklerin sayısının fazla olması, ister istemez insanların bu sisteme ihtiyatlı yaklaşmasına neden oluyor" diye konuştu.
Koçoğlu, konut kredilerinin uzun vadeli ve düşük faizli olmasının da konut edinmede insanları özel sektöre yönlendirdiğini dile getirdi.
"NİTELİKLİ KANUT TALEBİ FİYATLARI ARTIRDI"
Bu yılın 9 ayında özel sektörün sahip olduğu bina sayısındaki düşük orandaki artışa karşın, bina değerlerindeki artışın yüksek olmasını nasıl değerlendirdiği sorusu üzerine Koçoğlu, anılan dönemde, bina sayılarındaki düşük düzeyli artışa karşın, binaların toplam değerlerinin önemli ölçüde yükselmesinde arz ve talep dengesinin yanı sıra inşaatların temel girdi maddelerinde ve dolayısıyla inşaat maliyetlerinde görülen artışların etkili olduğunu söyledi.
Bina değerlerinin artışındaki bir diğer nedenin de lüks konut üretimindeki artış olduğuna dikkati çeken Koçoğlu, "Özellikle üst gelir grubunun daha nitelikli, farklı bir yaşam alanını sunan sitelerde yaşama isteği, akıllı binalar olarak adlandırılan tüketiciye farklı hizmetler sunan binalara olan talep, son dönemde yapılarda fiyatların artmasına da neden olmuştur" değerlendirmesinde bulundu.
"UZAYAN SÜREÇLER KOOPERATİFE İLGİYİ AZALTTI
Günümüzde birçok inşaat firmasının bankalarla işbirliği içinde sağladığı uygun ödeme koşullarının tüketicilerin konut sahibi olmasına imkan tanıdığını belirten Koçoğlu, bankaların konut kredisi faizlerini yüzde 1ler ve daha aşağı düzeye çekmesi, kredilerdeki vadenin gelişmiş ülkelerdeki gibi uzun yıllara yayılması ve "kira öder gibi ev kredisi ödemesi" gibi olanakların tüketicileri, güvendiği inşaat firmalarının konutlarına yönlendirdiğini söyledi.
Bu gelişmede, bazı yapı kooperatiflerinin 20-30 yıl aidat toplayıp hiçbir sonuç alamamalarının da rolü olduğuna inandığını dile getiren Koçoğlu, "Süreçteki bu uzamanın yapı kooperatiflerine olan ilgi ve güvenin özel sektöre kaymasında etkili olduğunu düşünüyorum. Bir dönem halkın hayallerini süsleyerek moda olan yapı kooperatifleri, bu hayalleri hayal kırıklığına dönüştürmüş ve modası sona ermiştir" dedi.
"KONUT ARTIK YATIRIM ARACI
TÜİKin verilerini "önümüzdeki dönemde yapı kooperatifçiliği yöntemiyle ev sahibi olma yönteminin ortadan kalkarak, bunun yerine özel sektör yatırımlarını satın alarak ev sahibi olma yönteminin yerleşeceği" şeklinde yorumlamanın mümkün olup olmadığının sorulması üzerine Koçoğlu, "Evet mümkündür. Özel sektör yatırımları bunu göstermektedir. Günümüzdeki gelişmeler, birçok yerde özel sektör yatırımlarının, yapı kooperatifçiliğin yerini aldığını gösteriyor. Bu noktaya gelinmesinde yapı kooperatiflerindeki teslim sürelerinin uzunluğu kadar geçmişte yapı kooperatifleriyle ilgili yaşanan ve hafızalarda yer eden olumsuzlukların da payı var" ifadesini kullandı.
Türk insanının "başını sokacağı güvenilir bir yuvaya sahip olma" düşüncesini aşarak, konutu bir yatırım aracı olarak gördüğünü kaydeden Koçoğlu, özel sektörün daha kaliteli, güven duygusunu ön planda tutan ve konutu daha kısa sürede teslim etme düşüncesiyle hizmet sunduğunu söyledi.
Türkiyedeki ekonomik istikrar ve vatandaşların peşin alım gücüne sahip olmasıyla beraber, yatırımcıların ve müteahhitlerin de refah seviyesinde bir artış gerçekleştiğini belirten Koçoğlu, "Dolayısıyla hükümete duydukları güven sayesinde, ortaklığa ihtiyaç duymadan, güçlerini birleştirmeden yapılarını inşa etme kolaylığı doğmuştur. Böylece yatırımcılar, kooperatif yapıları yerine özel yatırımlar yapmayı tercih etmişlerdir" dedi.
AA