İstanbul'da orman var, park yok!
İstanbul kişi başına düşen yeşil alan bakımından adeta bir çöl... İstanbul yüzde 48’lik orman arazisiyle Türkiye’nin orman alanı açısından zengin şehirleri arasında yer alıyor
Halkın kullanabileceği “aktif yeşil alanlar” yani şehrin içindeki parklar ise Avrupa şehirleriyle kıyaslanmayacak derecede az. Uzmanlara göre var olan parklar nicelik olarak yetersiz, kullanım açısından elverişsiz, peyzaj açısından yanlış.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın mevzuatında 1999 depreminden sonra yapılan değişiklikle, kişi başına düşmesi gereken yeşil alan miktarı 7 m2’den 10 m2’ye çıkarıldı. Yapılan değişiklik aslında deprem sonrası halkın toplanma alanlarını arttırmaya yönelik. Halkın dinlenme ihtiyacı taşıması bakımından da çok önemli olan bu aktif yeşil alanlar İstanbul’un birçok lçesinde mevzuatla kıyaslanmayacak kadar az.
Bağcılar’ı sormayın bile
Konuyla ilgili olarak Taraf’a konuşan Kent Plancısı Yrd. Doç. Dr. Erbatur Çavuşoğlu mevzuata göre kişi başına 10 m2 yeşil alan olması gereken bu rakamın İstanbul’da üç m2 bile olmadığını söyleyerek, “İstanbul’da böyle bir yeşil alan yok. Yapılaşmanın yoğun olduğu Bağcılar gibi semtlerde kişi başına düşen yeşil alan bir metrekareyi bile bulmaz. Kent merkezleri bu açıdan çok sıkıntılı. Avrupa şehirlerine baktığınız zaman kişi başına 30-40 m2 yeşil alan düşer. Almanya kentleri, İsviçre kentleri, Fransa kentleri bunun örnekleridir. İstanbul’da en büyük kent parkı neresidir diye baksanız, hep kentin 30-40 kilometre dışında olan yerlerdir.
Artıkları park yapıyorlar
Şehir Planlamacıları Odası eski başkanı Erhan Demirdizen ise İstanbul’da son 100 yılda ihtiyacı karşılayan bir park yapılmadığını belirterek, “Nicelik olarak şehrin içerisindeki yeşil alanlar yetersiz. Var olanlar da verimli kullanılamıyor. Son 100 yıldır iklimimize uygun, kullanılabilir, ihtiyacı karşılayan bir park yapılmadı. Daha çok mahalle aralarında genellikle yapı yapmaya müsait olmayan, bazı yapı artığı parselleri, alanlar yeşil alan olarak kullanılıyor.”
Tasarım sınırlarımızı Kuzey Avrupa ülkelerinin belirlemiş durumda olduğunu da belirten Demirdizen sözlerini şöyle sürdürdü, “Oysa bu ülkelerde güneş çok azdır. İnsanlar açık çim alanlarda güneşlenirler. Bizim öyle bir ihtiyacımız yoktur. Tam tersine biz güneşten kaçarız. Saray bahçesi olarak, bize intikal edilen Yıldız Parkı, Gülhane Parkı gibi örneklerin dışında ihtiyacımızı karşılayan park yoktur. Avrupa’daki kentlerde yeşil alanlar sistemli bir şekilde planlanır. Kentin merkezinin dışında kalan yeşil alanlar ile kent içindeki aktif yeşil alanlarla bir koridor oluşturacak şekilde planlanmıştır.
Bizde ise sistemli bir planlama, yeşil alanlar sürekliliği yok. Rasgele bir belediye başkanının şansı yaver giderse, imar uygulamasındaki fırsatları iyi değerlendirebilirse, düşük maliyetlerle, iki tane bank koyuyor, biraz çim ekiyor,
Çin işi plastikten oyuncak yerleştiriyor, bunlar yeterince ağaçlandırılıp peyzajla desteklenmediği için, rasgele yapıldığı için ortaya kullanıma elverişsiz alanlar çıkıyor. İnsanlar kel, ağaçsız alanlarda güneşin altında dinlenmek istemiyor. Bizim yeşil alanlar kendi yakın çevreleriyle doğru ilişkilendirilmiş değil. Bunun içerisinde tesadüfen başarılı olmuş örnekler var. Bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir. Bizim parklarımızın durumu da bozuk saatlere benziyor.
Dünya Sağlık örgütü: En az 9 m2 olmalı
İstanbul’da her geçen gün yeşil alanlar azalırken, Avrupa ve Amerika’da trend tam tersi yönde. Dünya Sağlık Örgütü, kentte kişi başına düşen yeşil alanın en az 9 m2 olması gerektiğini, 10 ila 15 m2 olmasının ise daha uygun olduğunu belirtiyor. Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen yeşil alan ortalama 20 m2 civarında seyrediyor.
Örneğin Britanya’nın başkenti Londra’da kişi başına 20 m2 yeşil alan düşüyor. Hyde Park, St. James ve Regent’s parkları dünyaca ünlü. Gökdelenleriyle meşhur New York’ta ise kişi başına düşen yeşil alan 23 m2, yani İstanbul’un nerdeyse sekiz kati. Manhattan adasındaki beton yoğunluğunu, ortasında bir vaha işlevi gören 3.5 km2 yüzölçümüne sahip başlı başına bir semt olan Central Park dengeliyor. Madalyonun öbür yüzünde ise İstanbul gibi sakinlerine yalnızca 3 m2 yeşil alan sunan Japonya’nın başkenti Tokyo var.
Dünyanın en yeşil kenti Brezilya'nın güneyindeki Curitiba’da kişi başına düşen yeşil alan miktan ise tam 52 m2. Curitiba, bu unvanı almayı, kentin Parana bölgesinin idari başkenti haline geldiği 1853’ten bu yana, yani daha ilk günden planlamayı çok sıkı tutarak başardı. Şehri markalaştiran, kentin en önemli simgesi Botanik Parkı. Sadece bu parkta bulunan bitki türleri için dünyanın dört bir yanından uzmanlar Curitiba’ya akın ediyor. Şehrin diğer parklannı gezmek ise adeta ufak çaplı bir devri alem... İşte isimleri: Alman ormanları, İtalyan ormanları, Japon Parkı, Portekiz ormanı, Tangua Parkı.
TARAF