İstanbul'un isimleri tarih kokuyor!
İstanbul'da semt isimlerini incelediğimizde derin tarih bilgilerine sahip oluyoruz. Her bir ismin kendine özel derin anlamlarının olduğu İstanbul'a Tarihin Başkenti diyebiliriz. İşte semt isimleri ve isimlerin anlamları!
Aksaray: Fatih’in sadrazamı İshak Paşa, İç Anadolu Bölgesi’ndeki Aksaray’ı ele geçirdikten sonra orada yaşayan bölge insanlarını bugünkü Aksaray semtinin bulunduğu yere gönderir. Aksaraylılar da semte adlarını verirler.
Ahırkapı: Marmara Denizi’nin kıyısındaki yedi ahır kapısından biri olan bu semte, padişah atlarının bulunduğı has ahırın yanında yer aldığı için Ahırkapı ismi verildi.
Asiyan: Günümüzdeki ismini şair Tevfik Fikret’in, Farsça’da kuş yuvası anlamına gelen Aşiyan isimli evinden alıyor.
Bağlarbaşı: Semt, en ünlü bağ ve bahçelerin bir dönem burada yer almasından dolayı bu adla anılıyor.
Bebek: Semtin isminin nereden geldiği konusunda iki rivayet bulunuyor. Bunlardan ilki, Fatih Sultan Mehmet’in bölgeyi koruması için gönderdiği bölükbaşınm Bebek lakap olması. Diğeri ise padişahın semtteki bahçesinde gezerken yılan görüp korkan şehzadesine bebek demesi ve bundan sonra bahçesinin bebek bahçesi olarak anılması.
Beşiktaş: İlk görüş, semtin ismini Barbaros Hayrettin Paşa’mn gemilerini bağlamak için diktirdiği beş taştan aldıj yönünde. Diğeri ise bir papazın burada yaptığı kiliseye Kudüs’ten getirdiği beşik taşım koyduğu ve ismin buradan geldiği yönünde.
Beyazıt: Sultan 2’nd Beyazıt’ın buraya kendi ismiyle anılacak bir külliye yaptırmasından soma semt, Beyazıt olarak anılmaya başladı.
Beyoğlu: Rivayetlere göre semt ismini İslamiyet’i kabul edip burada oturmaya başlayan Pontus Prensinden alıyor. ‘Bey Oğlu’ diye anılan Venedik Prensinin burada oturması ve yine burada oturan Venedik elçisine, yazışmalarda “Beyoğlu” diye hitap edilmesi de semtin adıyla ilgili diğer söylentiler.
Bakırköy: BizanslIların ‘Makri Hori’ dedikleri semt, 14. yüzyılda Osmanlıların eline geçince ‘Makriköy’ adını aldı. 1925’te ulusal sınırlar içindeki yabancı kökenli adların değiştirilmesi sırasında Atatürk’ün isteğiyle semt Bakırköy adım aldı.
Bostancı: Semt, adım eskiden her türlü meyve ve sebzenin yetiştirildiği bostanlardan biri olmasından alıyor.
Çatladıkapı: Bizans zamanında yapılan surlarm Sidera adı bir verilen kapısı, 1532 tarihinde meydana gelen depremde çatlayınca, hem semt hem de kapı Çatladıkapı olarak anılmaya başladı.
Çemberlitaş: Bizans’ın en önemli meydanlarından Constantinus Forumu’nun bulunduğu yerdeki büyük sütunlardan birisi olan Çemberlitaş semte adım verdi.
Çıksalın: Güzel manzaralı, geniş bir çevreye hakim olan bölgeye, halk arasında “çık, salın” denilmeye başlandı.
Eminönü: Osmanlı döneminde çarşıdaki esnafı denetleme yetkisi ‘Eminlere aitti. Semt, adını burada bulunan ‘Gümrük Eminliği’nden alıyor.
Feriköy: Semt adını Sultan Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde yaşayan Madam Feri’den alıyor. Bölgede bulunan geniş topraklar padişah tarafından Madam Feri’nin eşine bağışlanmıştı. Ama eşi ölünce semt onun ismiyle anılmaya başlandı.
Galata: Gala, Rumca da “süt” anlamına geliyor. Bir rivayete göre Galata’nın adı semtteki süthanelere gönderme yapılarak türetildi. Başka bir görüşe göre ise İtalyanca ‘denize inen yol’ anlamına gelen ‘galata’ kelimesi düşünülerek bu isim verildi.
Horhor: Rivayete göre Fatih Sultan Mehmet bölge civarında yürürken yerin altından su sesleri duyar ve “Buraya bir çeşme yapm baksanıza ‘hor hor’ su sesleri geliyor” der ve buraya bir çeşme yapılır. Çeşme de, semt de Horhor ismiyle anılmaya başlar.
Okmeydanı: Fetih Ordusu kuşatmanın bir kısmını burada kurulan karargâhta geçirmiş. Semtin ismi de böylelikle Okmeydanı olarak kalmış.
Şaşkınbakkal: Henüz yerleşimin olmadığı dönemlerde yaz günjeri denizden yararlanmak için bölgeye gelenler, burada açılan bakkal dükkanının iş yapmayacağım düşünerek bakkala “şaşkın bakkal” yakıştırması yaptılar. Bundan sonra da semt Şaşkmbakkal olarak anılmaya başladı.
sütlüce: Bugün Sütlüce semtinin olduğu yerde Süt Menbat isimli bir Rum köyü vardı. Köyün bir köşesindeki bakır bir kadın heykelinin memelerinden su akar; bu suyun, kadınların sütünü çoğalttığına inanılırdı. Bundan dolayı semt, Sütlüce olarak anılır oldu.
Tahtakale: Sözlük anlamı ‘kale altı’ olan Taht-el-kale’nin bozulmasıyla Tahtakale’ye dönüşen semtin, Mercan ya da Beyazıt dolaylarındaki eski sur benzeri yapının aşağı kotunda yer aldığı için bu ismi aldığı tahmin ediliyor.
Taksan: Osmanlı zamanında suculann; suyu, halka taksim ettikleri yer, Taksim olarak anılmaya başlandı.
Teşvikiye: Sultan Abdülmecit’in bir mahalle kurulması için teşvikte bulunduğu semtin adı Teşvikiye olarak kaldı. Bu durumu, Harbiye Karakolu ile Rumeli ve Valikonağı Caddelerinin kesiştiği kavşakta bulunan iki taş belgeliyor.
Unkapanı: Bazı satış yerlerinde Arapça'da 'Kabban' adını taşıyan büyük teraziler bulunduğundan, buraları Kapan adını taşırdı.