İstikrar, seçimler, tebrik ve taziye...

Kainatı da bir düzen içinde kendini yenileyen, devam ettiren ve yaşamın hiç bölünmeden sürekliliği ile mükemmel bir şekilde dizayn etmiş. Dikkat edin her şey bir nizam, intizam ve mütemadiyen kendini sürekli yenileyen bir tarz da insanoğlunu için özel olarak hazırlamış. Kainatta ki bu mütemadiyet bizlere bir istikrar olduğunu göstermiyor mu, kesinlikle. Peki tabiattaki bu istikrarı göremeyen ve okuyamayan insanoğlu kendi toplumsal ve yaşamsal istikrarını niye sağlayamıyor? İşte konumuz bu. Referans Gazetesinden bir alıntı ile devam edelim;
İstikrar ''düzende süreklilik" demektir. Tabi ki İstikrar devamlı olarak aynı şeyleri yapmak olmadığı gibi değişen amaçlara ve büyüyen hedeflere ulaşmak için gerekli çaba ve gayretlerin tekrarlanması demektir. Büyük hedeflere varmak için düşünce ve davranışlarda "istikrar" olması gerekir. İstikrar amacı belirsiz aktivitelerde düzeni devam ettirerek patinaj yapmak değildir. Bilinen ve bulunanları yeniden keşfetmek için enerji harcamak hiç değildir. Ortada uzun vadeli amaçlar ve büyüyerek değişen hedefler olmalıdır. İşte bunlara ulaşmak için gidilecek yolda istikrar önemli bir öğedir. Bizde istikrar sözcüğü, çoğunlukla "ekonomi" sözcüğü ile birlikte kullanılır... "Bir ülkede ekonomik istikrar yoksa, yatırım yoktur. Büyüme yoktur ve kaosa davetiye vardır" denilir. Bu doğrudur. Gerek Osmanlı'nın son döneminde, gerekse yakın geçmişimizde yaşadığımız "ekonomik bunalımlar" ekonomide istikrar olmayışından kaynaklanmıştır''.
Son küresel kriz ve etkilerini düşünecek olursak insanoğlu, ister istemez ekonomik bunalımların siyasi erk le ilintisini ve yönetme anlayışını sorguluyor. Bu kriz kapitalist sistemin açgözlülüğü, ticari zihniyet bozukluğu, haris düşünce yapısının ve hırsların eseri olduğu için sorun bizden kaynaklanmıyor. Tabi bu son süreci 2001 krizi ile mukayese etmemek lazım. Çünkü o krizin müsebbibi zamanın hükümeti olduğu için bu küresel krizin faturasını bugün ki mevcut hükümete çıkarmak haksızlık olur. Tabi siyasi erkin tek başına iktidar olması aslında istikrarla ne kadar ilintili ise siyaset kurumunun da uzlaşı ve hükümet etme anlayışı ile de bir o kadar ilgilidir. İstikrar hedef olmadan süreklilik arz etmiyorsa balon gibi bir zaman sonra sönmeye başlıyor. Eğer hedefler istikametinde topluma inanç ve güven verilirse huzur ve sükun sağlanıyor. Toplumsal payda olmadan da istikrar kalıcı olamıyor. Bundan dolayı toplumsal güven de istikrar açısından çok büyük önem kazanıyor. Bu durumu çarpıcı örnekle açıklayacak olursak, son tedbir paketi ile insanların araba almaya hücum etmesi indirimden mi yoksa güvenden mi kaynaklanıyor dersiniz? Sizce hangisi? Tabi ki insanların güven duygusunun ağır basmasından kaynaklanıyor. Bu gelecekten endişe etmemek ve inanmakla ilgilidir. Buna piyasalar istikrara güven nazarıyla bakıyor. Son 5 yıldır ülkemize gelen küresel sermayenin istikrara duyduğu güven değil midir? Ancak bunu mevcut yapının devamı ile sağlamaktan başka bir alternatif olmadığı da meydanda.

***
Biliyorsunuz geçtiğimiz Pazar günü mahalli seçimler yapıldı. Türk demokrasisi adil ve hakkaniyetli bir sınav verdi. Demokrasilerde milletin sağduyusuna her zaman inanmak ve güvenmek lazım. Çünkü bu millet tüm seçimlerde doğruyu yapmış ve herkesin hakkını teslim etmiştir. Sonuçta milletin iradesi ile layık olan seçiliyor.  Seçimin sonucunda da tüm siyasi partilerimiz milletin sandıkta verdiği mesajları da iyi okumalıdır. Bu seçimde de hükümet partisi millet tarafından genel seçimlere kadar toparlanması için bir uyarı ve ikaz almıştır. İnanıyorum ki Tayyip beyde bu uyarıyı dikkate alacaktır. Siyasetin genel kuralları işliyor ve tarih tekerrür ediyor. Zamanla iktidarda ki partiler törpüleniyor. Ben şahsen bu uyarının tamamen aday seçimleri ile alakalı olduğuna inanıyorum. Hatta bununla ilgili duyduğum bir anekdotu anlatmak istiyorum. Bir ilçenin belediye başkanına halini arz etmek isteyen bir roman vatandaş başkanın kendini devamlı yok dedirtmesi üzerine yanındakilere dert yanmış ; bu başkanda şefkat kalmamış demiş ve bir daha da kapısını çalmamış. Sonuç olarak bu başkan tekrar aday olmasına rağmen farklı bir şekilde seçimi kaybederek göreve tekrar seçilemedi. Böyle mevki ve makamlara gelen/seçilen insanlar bir zaman sonra toplumdan kopuk ve tecrit edilmiş bir şekilde yönetme ve idare etme anlayışında olduğunda ilk seçimde milletimiz faturayı kesiyor. Lider ne kadar da partisini sırtlarsa sırtlasın şeyh uçmaz, mürit uçurur derler. Çünkü siyaset insanla, insana karşı yapılıyor. Saygılı, adil, hakkaniyetli, paylaşımcı, şefkatli ve güleryüzlü davranmak siyasette ki başarının olmazsa olmazıdır. Dikkat edin lütfen A veya B partisinden biri girdiği seçimden %50 nin üzerinde oy alıyorsa işte burada ciddi şekilde düşünmek lazım. Siyasetin doğru adamlarla yapılmasının önemi işte burada ortaya çıkıyor. AKP nin kaybettiği belediyelerin çoğunluğunda aday sorunu olduğu meydanda. Yoksa bu işlerin yatırımla falan alakası olmadığı bilinmelidir.

***
Geçen hafta bizim emlakkulisinde ki bir habere göre Amerika'da emlak satışlarının arttığını yazıyordu. Bu gelecek için iyiye işaret. Bizde de hükümet inşaat sektörünü canlandırarak kriz ve etkilerini atlatacak, özellikle denize sahili olan pilot bölgelerde gayrimenkul projelerinin geliştirilmesi yönünde bazı adımlar atabilir. Bu tür projelerin Dünya pazarlarına sunulması ve şimdiden çalışma yapılması için özellikle Marmara ve Akdeniz bölgesi ile ilgili hükümete çağrıda bulunuyorum. Dünya da birçok örneği olan sahillerde ki bu tür yatırımların farklı pazarlara hitap edeceği için hem ülkemiz açısından hem de sektör açısından büyük kazançlar sağlayacağını düşünüyorum. Geçen gün Akademi emlak gazetesinde bir yazar krizden çıkışın inşaat sektörü ile sağlanabileceği üzerine bir yazı kaleme almıştı. Kesinlikle haklıdır. 300 sektör ve 4000 kalem emtianın kullanıldığı inşaat sektörü işsizliğin önlenmesinde ve krizden çıkışta ülkenin amiral gemisi olduğu bilinmelidir.

***
29.Mart.2009 da yapılan mahalli seçimlerde görevlerine seçilen tüm belediye başkanlarımızı ve meclis üyelerini tebrik ediyorum. Bu yüce millete hizmet etme yolunda başarılar diliyorum.

***
Sonsuzluğun yüce sahibine uğurladığımız Sayın Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarına Allah tan rahmet diliyorum. Milletimizin, ailelerinin ve basının başı sağ olsun.

İyi haftalar.

[email protected]