23 / 12 / 2024

İyi mimarlığın püf noktaları neler?

İyi mimarlığın püf noktaları neler?

Günümüzün popüler mesleklerinden biri olan mimarlık tarih boyunca sürekli şekilleniyor. Peki iyi bir mimarlığın püf noktaları neler? İyi bir mimarda hangi özellikler olması gerekir?



Afetler, göçler, savaşlar, iklim krizleri ve pandemilerle sarsılan çağımızda  “iyi mimarlık” kavramına örnek gösterilecek yapıların pek de öyle afilli, suya-sabuna dokunmayan, kendi pırıltısının bencilliğinde kaybolmuş, gösterişli yapılar olmayacağı şüphesiz...

1979 yılından itibaren topluma ve mimarlığa anlamlı katkılar sağlayan mimarlara takdim edilen ve mimarlık dünyasının en prestijli ödülü olarak bilinen Pritzker Mimarlık Ödülü de son yıllarda daha demokratik, ekonomik ve ekolojik yaklaşımlarla proje üreten mimarlık ofislerini onore etmeye başladı. Milliyet'te yer alan habere göre; Pritzker’in 2021 yılı sahipleri Fransız mimarlar Anne Lacaton ve Jean-Philippe Vassal oldu. “İyi mimarlık içinde güzel şeyler yaşadığınız ve sadece orada bulunduğunuz için gülümsemek istediğiniz bir mekandır” diyen iki ortak, mimarlığın gösterişten uzak, içindeki yaşam döngüsünü sessizce destekleme becerisine sahip, hayata açık ve özgürlükleri artıran nitelikte olması gerektiğine inanıyor.

 İyi mimarlığın püf noktaları neler?

30 yıldan fazla meslek yaşamlarını “Asla yıkma!” felsefesinin üzerine kurgulayan Lacaton & Vassal, kentsel dönüşüm adı altında eski konut yapılarının yıkılıp yerine “karbon oburu” parlak gayrimenkul yatırımlarının yükseltildiği günümüzde, mevcut yapı stoğunu bir cerrah hassasiyetiyle ameliyat etmeyi, soylulaştırmadan yenilemeyi tercih etti. 

Küçük dokunuşlarla iyileştirmenin yolları 

Bazen cevap hiçbir şey yapmamaktır... Bir röportajlarında bu yaklaşımlarını “Gittiğiniz doktor kimi zaman size aslında iyi olduğunuzu ve ilaca ihtiyacınızın olmadığını söyler. Mimarlık da böyle bir şey olmalı. Bir yapıyı çok iyi inceler ve onun ihtiyaçlarını iyi gözlemlerseniz, bazen aradığınız cevabın hiçbir şey yapmamak olduğunu görürsünüz” diye açıklayan Jean-Philippe Vassal ve Anne Lacaton bu sözlerle aslında popüler kültürün trend mekan anlayışı olan minimalizme övgüler düzmüyor; sorumlu bir mimar olarak afetler, göçler, salgın hastalıklar, iklim krizi ve ekonomik krizler çağında yıkıp yeniden yapma müsrifliği ve hoyratlığı yerine mevcut olanı tüm yaşanmışlıkları ve toplumsal bellekteki bağlamına saygı duyarak, küçük dokunuşlarla iyileştirmenin yollarını aramaktan söz ediyor...

Anne Locaton ve Jean-Philippe Vassal, mimarlık eğitimlerini École Nationale Supérieure d’Architecture et de Paysage de Bordeaux’da tamamlamış. Ardından Anne Lacaton Bordeaux Montaigne Üniversitesi’nde Kentsel Planlama Yüksek Lisansı’na devam ederken, Vassal bir kentsel planlama projesi için Batı Afrika ülkesi Nijer’e taşınmış. Lacaton da sık sık Vassal’ı ziyaret etmeye başlamış. Bu süreçte her ikisi de Nijer halkının alçakgönüllülüğüne ve kendi kaynaklarını koruma becerilerine hayran kalmış. Nijer onlar için adeta ikinci bir mimarlık okulu olmuş. İklime ve kaynaklara özen göstermek, ekonominin önemi ve mimarinin neden uygun maliyetli olması gerektiği konularında orada edindikleri deneyimler bugünkü sosyal adalet duygusu yüksek mimari anlayışlarının temelini oluşturmuş.

Modernist umutları canlandırmak... 

1987 yılında kendi mimari stüdyoları Lacaton & Vassal’ı kuran iki mimar “asla yıkma” ilkesine bağlı kalarak basit, ekonomik ve sürdürülebilir eklemelerle mevcut yapı stoğunu iyileştirmeye yönelik bir mimari yaklaşımı benimsedi ve bu çizgiden hiç sapmayan pek çok sosyal konuta, kültür ve eğitim yapısına, kamusal alan ve kentsel tasarım projelerine imza attı.

Sadece modernizmin mirasını yenileyen bir mimari yaklaşım tanımlamakla kalmayan, aynı zamanda mimarlık mesleğine yeni bir tanım da öneren Lacaton ve Vassal’ın, günümüzün aciliyet taşıyan iklimsel ve ekolojik konularını öncelikli tutan; özellikle kentsel konut alanında hızlı sosyal ve ekonomik yanıtlar veren çalışmaları birçok kişinin yaşamını iyileştirerek modernist umutları ve hayalleri yeniden canlandıran ve bunu, biçimi kadar inancı da güçlü, estetiğinde olduğu kadar etiğinde de şeffaflık sunan güçlü bir mekan ve malzeme duygusuyla başaran mimari yaklaşımları büyük saygı uyandırıyor.

Anne Lacaton ve Jean-Philippe Vassal’ın, ülkemizde yıllardır benimsenmiş olan, tarihsel belleği, doğal kaynakları, kültürel bağlamı ve ekonomik imkansızlıkları hiçe sayarak yıkıp yeniden yapmaya yönelen yaygın şehircilik ve yapılaşma anlayışına örnek olmaları dileğiyle...

İnsanlık için mimarlık projeleri önem kazanıyor!


Geri Dön