İzmir depremi neler gösterdi?
İzmir'de yaşanan deprem felaketinin ardından, çürük raporu olmasına rağmen oturulmasına izin verilen binalar, işini doğru yapmayan müteahhitler gündeme geldi.
Milliyet Gazetesi köşe yazarı Sezin Sivri, bugünkü köşesinde İzmir depremini kaleme aldı.
İşte Sezin Sivri'nin 'Bu deprem bize neler gösterdi' başlıklı yazısı...
Deprem öldürmez, bina öldürür, mühendislik hatası öldürür dedik.
İşini doğru yapmayan müteahhide, binaya onay verenlere kızdık.
2012 ve 2018 yıllarına dair ‘çürük’ raporu olduğu halde evlerinde oturmaya devam edenleri, hatta durum böyleyken evini baştan aşağı döşeyenleri şuursuz bulduk.
Madem ‘çürük’ raporu vardı, nasıl oturmalarına müsaade edersin diye belediyeye, devlete yüklendik.
Depremzedelere yardım etmeyenlere, depremi umursamayanlara kızdık.
Acının dışında bir şey paylaşanlara öfke kustuk, ayıpladık.
Sosyal medyada sevinçle, umutla ya da farkındalığı artırmak, yardım çağrısı yapmak için paylaşılan fotoğraflara kızdık.
Gece gündüz deprem bölgesinde kalıp, canla başla çalışanı ve bunu paylaşanı gösteriş yapıyor diye ayıpladık.
Duyarlı görünmek, ön plana çıkmak hatta takipçi kazanmak için doğruluğundan emin olmadığı bilgileri, yardımları, ihtiyaçları habire sosyal medyada paylaşanları alkışladık.
Sosyal medyada paylaşım yapmayanları duyarsız bulduk, aşağıladık.
Yaptığı yardımı, koyduğu katkıyı paylaşanı reklam yapmakla suçladık.
Bir elin verdiğini diğer el görmez, göstere göstere yardım yapılmaz dedik.
Depremde duyar kasmayanları ise bazen üstü kapalı bazen aleni ifşa ettik.
Benim yaptığımı diğeri niye yapmıyor diyerek iyilik yapmayı iyilik sandık.
Çok yardım yapana demek ki vicdanı hiç rahat değil, böyle vicdan temizliyor dedik.
Ne yapılsa az bulduk. Ne yapılsa reklam, gösteriş dedik.
Deprem gerçeğiyle yüzleşene ayrı, yüzleşmeyene ayrı kızdık.
Onca acının içinde neşeyi, gülmeyi, hatta bir keyif kahvesi içmeyi insanoğluna yasak kıldık, duyarsızlık ve aptallıkla idam ettik.
Ulusal yas ilan edilmeyişine öfkelendik. Konu, İzmir olunca uygulama hep böyle oluyor işte dedik.
Örnek olduk, bir olduk, kenetlendik; gözyaşlarımız içimize akarak, isyan etmeden, ajitasyon yapmadan kendi yaralarımızı kendimiz sarmaya koyulduk.
İzmir’de yaşanan birlik beraberlik ruhunu ülke geneline yaymak, bir olmak yerine, “Gördünüz mü, İzmirli böyledir işte” dedik. Göz yaparken kaş çıkardık. Ötekileştirmelere kızıyorken biz kendimizi ötekileştirdik!
Şimdi merak ediyorum, yazımın başında saydığım onca gösterge varken, artık daha fazla kanamadan ve kanatmadan bu simülasyondan ne zaman uyanacağız, fırtınanın esprisinin idrakine varmak için daha neyi bekliyoruz/bekliyorum?
Deprem mağduru İzmirli vergi ve prim borçluları için mücbir sebep talebi!
İzmir'deki binaların yüzde 12’sinin ağır hasar alacağı açıklanmıştı!