24 / 12 / 2024

İzmir Üçkuyular Pazaryeri nereye taşınacak?

İzmir Üçkuyular Pazaryeri nereye taşınacak?

İzmir Haber Ekspres Gazetesi'nin yazarlarından Gülseren E. Yeniçay bugünkü yazısında Üçkuyular Pazaryeri'nin taşınmasını ele aldı. İşte Gülseren Yeniçay'ın o yazısı...



Şubat ayında en fazla gündeme getirdiğim ve ilgilendiğim ilçelerimizden biri Torbalı oldu.

Torbalı sanayileşme yolunda büyük adımlar atıyor.

İzmir'in ilk sanayi bölgesi Bornova idi.

İlk büyük fabrikalar ve sanayi siteleri de Bornova'da kuruldu.

Hatta zaman zaman Selçuk Yaşar başta olmak üzere birçok önemli sanayici ve işadamı için, 'Bornova sayesinde para kazanıyor, güçleniyor ama yaşamını Karşıyaka'da sürdürüyorsun!' demiştim.

Bornova Belediye başkanları ise hiçbir zaman sanayicilerden gerekli desteği almadılar.

İstemediler.

Bu yüzden hayırları ve destekleri hiçbir zaman Bornova halkı ve yerlisi için kullanılmadı.

İzmir'in ilk sanayicilerinden ve Belediye başkanlarından Etem Pekin'i düşünüyorum:

Bussing marka iki kamyonu Ziya krasör ile anlaşarak otobüse çevirtmiş, Bornovalı trenden ve at arabası ile faytondan sonra motorlu ulaşıma kavuşmuş.

Bence Etem Pekin'in heykellerinin hem Bornova'ya hem de İzmir'in önemli yerlerine yaptırılıp konulması gerekiyor.

Çünkü onun da İstiklal Savaşı sırasında çok önemli görevleri olduğunu, yalnız Türkler değil Ermeni çetecilerin katliamından Rum, Musevi, İtalyan, İngiliz ve Fransız ailelerini kurtardığını biliyoruz.

Bu arada anımsadım:

Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcısı ve Vekili Dr. Sırrı Aydoğan, Bornova Belediye Başkanlığı zamanında, hiçbir istek ve dilekte bulunmadan yatırım yapanların önlerini açmıştı.

Bu konuyu şimdilik bir cümle ile bırakıyorum.

Konuyu Torbalı'dan açtım Bornova'ya geldim.


Tehlikeli yollar


Sanayi ile birlikte Torbalı'nın sorunlarının da büyüdüğünü anlatmak istedim.

Örneğin Torbalı'nın en gelişmiş mahalleleri arasında yer alan Ayrancılar'da inşaatların büyük sıkıntı yarattığı ve ana caddeleri 'tehlikeli yol' haline getirdiği belirtiliyor.

'Tehlikeli yol' sadece Torbalı'da değil, İzmir'in neredeyse her köşesinde var.

Pazartesi günü ekip olarak Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu  İzmir  Güney Sekreterliğine bağlı, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde bir ziyarete gittik.

Günde 10 bin kişiyi aşkın insanımıza poliklinik hizmeti verilen Hatay'daki Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gitmişken Başhekim, yeni sıfatıyla Hastane Yöneticisi Prof. Dr. Enver Altaş'ı da ziyaret etmek istedik.

Yoğun bir çalışma içinde olduğu için 'Merhaba, kolay gelsin!' diyemedik.

Ancak dünya iyisi bir hekimle tanıştık...

Biliyorsunuz biz herkese 'hekim' demeyiz.

Doktor ile 'hekim' arasında dağlar kadar fark olduğuna inananlardanız.

Örneğin aynı gün İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne ait Eşrefpaşa Hastanesi'nde de biriyle yüz yüze geldik.

O doktordu...

İleri yaştaki bir doktor...

'Dünyayı ben yarattım!' diyen, hasta yakını ile iletişimi bilmeyen biriyle...

'Yolunu yapamıyorsan gönlünü yap!' gibi en basit bir kuralı bile bilmeyen, anladığımıza göre, ne başhekim ne de yardımcılarını bile 'Nasılsa bana dokunamazlar, diplomamı elimden alacak değiller ya!' diye önemsemeyen, emekliliği geçmiş bir doktor...

Belediyenin bu Eşrefpaşa Hastanesi ile ilgili daha çok söyleyeceklerimiz var ama şimdilik bu kadar...

Emekliliği gelmiş, özel sekreteri ile makamında oturan o doktordan sonra, Atatürk Devlet Hastanesi'nde tanıştığımız Başhekim Yardımcısı Uzman Doktor Utku Eser arasında, eskilerin deyimiyle 'dağlar', bizim görüşümüzle 'yaşları kadar' fark vardı.

Bir gün bu önemli üniversite hastanemizden daha fazla söz ederiz.

Ama şu kadarını söyleyeyim; Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nden sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne ait Eşrefpaşa Hastanesi'nin üstünü de çizdim.

Favorim her zaman Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi ile Hatay'daki Atatürk Devlet Hastanesi...

Bu arada Şifa Hastaneleri ile polikliniklerinin kapatılması çabalarını anlamakta da güçlük çekiyorum.

Gerekçeleri belli, Fethullah Gülen'in hastaneleri...

Yani cemaatin...

Kontrol altında tutarsın, eksiklerini tamamlatırsın, bazen bizim de tanık olduğumuz ve yazdığımız gibi sorunlu olanların kulaklarından tutulup kapı önüne bırakılmalarını sağlarsın olur biter...

Onlarca, yüzlerce kişinin bugünkü şartlarda işsiz kalmalarının önüne geçildiği gibi, halkın memnuniyetini kazanmış hastane ve sağlık kuruluşlarının çoğalmasına yardımcı olursun...


Telefon çalınca


Yeşilyurt otobüsü ile Atatürk Devlet Hastanesi'ne giderken, Üçyol'da şoförün telefonu çaldı. 

Anladığım kadarıyla, öndeki aracın sürücüsü, 'Yollar tıkalı ne yapacağım?' diye soruyordu.

O da, 'Bir şey olmaz, ara yollardan sıyrıl!' dedi.

Ara yollara belediye otobüsü sığmaz...

Herhalde, güzergâh harici, kestirme yol varsa orayı tercih et, demek istedi.

Bunu İstanbul'da çok gördüm ve yaşadım.

Şoförler birbirleriyle telefon bağlantısı kuruyor ve güzergâhlarını rahatça değiştiriyorlardı.

Ama bu arada yolcuya da danışıyorlar, 'Şu cadde üzerinden gideceğim!' diyorlar.

Yeşilyurt caddelerinden 10 dakikalık yolu yarım saatte aşabildik.

Bu arada ön sırada oturduğumuz için kart okutulan ekrana sürekli gözüm takılıyordu.

Yine abartısız söylüyorum, bir iki yolcu hariç, her binen kartını gösterince, ekranda 'ücretsiz' yazısı beliriyordu.

ESHOT'un zararı belliydi.

Başkan Aziz Kocaoğlu'nun da dediği gibi, başta İçişleri Bakanlığı olmak üzere, zararı diğer bakanlıkların üzerine alması şart.

Örneğin Ulaştırma Bakanlığı'nın...

Nasıl özel uçaklara akaryakıt indirimi yapıyorlarsa, belediyelere de indirimli akaryakıt verilmeli.

Ve de örneğin muhabirlerin kent içi ulaşımları Başbakanlık fonundan karşılanmalı.

Polislerin İçişleri Bakanlığı'ndan...

Emeklilerin Aile Bakanlığı'ndan...


İyi ki anlayışlıyız


Anlamakta zorluk çekiyorum...

İzmir'in sorunlarını Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım çözüyormuş!

Öyle diyor yandaşları...

Örnek olarak da Narlıdere'deki otoyol gişelerinin kaldırılmasını gösteriyorlar.

Bu gişeler ne zamandan beri kalkacak, hatırlatayım...

Güzelbahçe Belediye Başkanı Ertan Avkıran'dan bu yana...

Rahmetli Turgut Özal, Çeşme Otoyolu'nun temelini atarken davetliler arasında bulunuyordum.

Daha o zaman, İzmir Aydın Otoyolu'nun (Kutlutaş) Başmühendisi Erdem Kılıç, Bayındır inşaatın yetkililerine 'Biz Karşıyaka'yı kentin içinde kabul ediyoruz, siz de Narlıdere ve Güzelbahçe'yi öyle düşünün, ileride sorun çıkar' uyarısını yapmıştı.

Gerçekten çok kez gündeme geldi.

Son olarak 1 Kasım Genel Seçimleri'nden önce bu iş gerçekleşecekti. Söz verdiler ama sözlerinin üzerinden önceki güne kadar kaç zaman geçti, bu arada kaç kez 'Açıyoruz, yapıyoruz!' diye yazı çıkarıldı.

Ohh be artık, bu haksız rekabet gibi, AKP reklamından da kurtulmuş olduk...

Bundan sonraki çok yıllar hesaba katılmış ve '7 milyon cepte kalmış!' diye bir de halkla gırgır geçer gibi bir açıklama yapılmış...

Kimin parası kime veriliyor?

Ya da bu yol, İzmirlinin ödediği vergilerle yapılmadı mı?

İzmirlinin devlete ödediği İzmir'e harcansa beş yıl içinde Türkiye değil, dünyanın en gelişmiş, en müreffeh kenti olur...

İran'da şimdi 'Mutluluk Bakanlığı' kuruldu ya, bizde 'Mutluluklar Şehri İzmir'de sorunsuz yaşarız.


Görmezden gelmek diye buna denir


Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Üçkuyular Pazaryeri'nin 'viyadük altına' alınması emrini vermiş.

Herkes mutlu.

Burada iki noktaya değineyim:

Birincisi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş ve Balçova Belediye Başkanı M. Ali Çalkaya, bir süre önce çevrede ortak bir çalışma ve araştırma yaptıktan sonra bunu öneri olarak Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'a sundular.

Aslında bir alternatif daha vardı...

Ve de 'Açıklamayı sen yap!' dediler...

Yani kendisine paye verdiler.

İsteselerdi 'Bakın yer var ama AKP Hükümeti yanaşmıyor, İzmir halkına eziyet ediyor, bize zorluk çıkarıyor' diye kara propaganda ve bana göre de 'çirkin politika' uygulayabilirlerdi.

Pazaryeri şu anki yerinden kalkacak...

Çünkü sahipli yer...

Bir de madalyonun başka yüzü var...

Tüm viyadükler yapımcısı Karayolları Bölge Müdürlüğü'nün sorumluluğunda.

Ve de Karayolları Yasasına göre buralarda güvenlik nedeniyle hiçbir şey yapamazsınız.

Örneğin Bornova Şifa Hastanesi'nin yanındaki viyadüğün altına Bornova Belediyesi otopark yapmak istedi.

'Olmaz' dediler. Viyadüğün Kazımdirik Mahallesi tarafında (Karşıyaka istikametinde) olan kısmının altı da taşlarla çevrildi.

Herhalde bundan böyle buraları Bornova Belediyesi'nin hizmetine verilir. Otopark sorunu da bir parça olsa, kısmen çözülür.

Doğrusu bu...

Yanlışı ise yasa dışı...

Bakan Binali Yıldırım yasa dışı, keyfi, siyasi bir 'emir' vermiş oluyor.

Uygulayıcılar suç işliyor...

Ama hepimiz, pazarcı esnafının ve halkın menfaatine diyerek görmezden geliyoruz, susuyoruz.

Elin taşın, viyadükün altına konulmasına ses çıkarmıyoruz.


***


Buca'da günde 485 ton çöp toplanıyor


Buca Belediyesi ilçede yürüttüğü temizlik çalışmaları ile cadde ve sokakları pırıl pırıl yapıyor. Belediye, daha temiz bir Buca yaratma ilkesiyle düzenli olarak yürüttüğü çalışmalar ile ilçede girilmedik mahalle, temizlenmedik sokak bırakmıyor.

Temizlik İşleri ekipleri tarafından 49 mıntıkada yapılan çalışmalar ile 8000 çöp konteyneri ve 600 varilden günde 485 ton çöp toplanırken, kentin tüm noktalarında yer alan çöp konteynerleri düzenli olarak dezenfekte edilip yıkanıyor.

Buca Belediyesi, yaşanabilir bir Buca hedefi için çalışmalarını büyük bir titizlikle sürdürüyor. Teknik ekipmanlarını güçlendiren belediye, geride kalan yaklaşık 2 yıllık süreçte ilçede yoğun bir temizlik mesaisi yaptı.

Yıl içinde 47 mahalle, 43 cadde, 4 meydan, 2 bulvar, 3330 sokak, 20 pazaryeri, balık ve sebze hallerinin yanında stadyumlar, üniversite yerleşkeleri ve sanayi sitelerine de temizlik hizmeti sunan Temizlik Hizmetleri Müdürlüğü ekipleri, 470.000 nüfuslu Buca ilçesine hizmet götürüyor. Ekiplerin 49 mıntıkada 50 adet araç ile yürüttüğü çalışmalar ile günde yaklaşık 485 ton çöp toplanıyor.


Haber Ekspres (İzmir)/ Gülseren E. Yeniçay


Geri Dön