Kanal İstanbul hangi ülke için ne ifade ediyor?
İstanbul Boğazı’nın batısına ‘yeni ve yapay bir boğaz’ inşa edilmesini öngören Kanal İstanbul projesi yeniden gündemde. Peki Kanal İstanbul kimler için ne ifade ediyor? İşte ülkelerin ve önemli isimlerin Kanal İstanbul yorumları...
İstanbul Boğazı’nın batısına ‘yeni ve yapay bir boğaz’ inşa edilmesini öngören Kanal İstanbul projesi yeniden gündemde.
Cumhuriyet Gazetesi'nden Mustafa Birol Güger'in haberine göre; hükümet, proje hayata geçirildiği durumda İstanbul Boğazı’nın trafik yükünün azalacağına, Boğaz’ın daha güvenli hale geleceğine dikkat çekiyor. Muhalefet ise 8,300 hektar alanın ranta açılacağını; 134 milyon metrekare tarım alanının, barajların ve göllerin yok olacağını ileri sürüyor; eko sistemin büyük zarar göreceğine vurgu yapıyor.
Peki, sık sık Türk Boğazlarından geçişi Montrö engeline takılan NATO üyesi ABD, dört eski müttefikini NATO’ya kaptıran, bugün Karadeniz’deki varlığını korumaya çalışan Rusya ve içinde bulunduğumuz ‘Asya Yüzyılı’nın en kapsamlı projesi ‘Bir Kuşak Bir Yol’un sahibi Çin gibi ülkeler proje ilgili neler düşünüyor, ne gibi adımlar atıyor? İşte Kanal İstanbul kimler için ne ifade ediyor?
ABD İÇİN KANAL İSTANBUL: MONTRÖ’YÜ DELMEK İÇİN BİR FIRSAT
Türkiye’nin, 'Türk Boğazları' üzerindeki egemenliğini düzenleyen 1936 tarihli Montrö Sözleşmesi'nin bir konusu olan Kanal İstanbul, en büyük rakiplerinden biri olan Rusya’ya karşı Karadeniz'deki varlığını artırmaya çalışan ABD'nin yakından ilgilendiği projelerden.
Kamuoyunun gündemine oturan ‘Amiraller Bildirisi’nin imzacılarından Emekli Koramiral Atilla Kıyat 2019’da Sputnik’e demecinde, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey’in, bundan 10 yıl önce kendisine Montrö'yü delme teklif ettiğini dile getirmişti.
Aynı Büyükelçilik, Temmuz 2020’de Karadeniz’de yapılan ‘Sea Breeze’ tatbikatının ardından sosyal medyadan paylaştığı bir iletiyi, “Karadeniz'in dünyanın tüm milletlerine açık ve serbest olması umuduyla…” diyerek tamamlamıştı. ABD’nin serbestliğini kısıtlayan tek engel Büyükelçi Jeffrey’in, “Biz (Türkiye ve ABD) istedikten sonra kimse bir şey yapamaz” dediği ise Montrö Sözleşmesi'ydi.
ABD Donanması 2008'de, Rusya ile Gürcistan arasında Güney Osetya ihtilafından kaynaklanan savaşa müdahale etmek için Türkiye’den Karadeniz’e giriş izni talep etmişti. Fakat Türkiye Montrö sözleşmesini ileri sürerek ABD’ye istediği izni vermedi. Sözleşmeye göre, Türk Boğazlarından bir gün içinde geçecek askeri gemilerin kıyıdaş olsun ya da olmasın toplam tonajının 15 bin tonu aşmaması gerekli ve her ne nedenle olursa olsun Karadeniz'e kıyıdaş olmayan ülkelere ait savaş gemileri bu denizde 21 günden fazla duramıyor.
Karadeniz’deki varlığını artırmak için her türlü fırsatı değerlendirmeye alan ABD, Kanal İstanbul'la yakından ilgileniyor.
RUSYA İÇİN KANAL İSTANBUL: MİLLİ GÜVENLİK TEHDİDİ
Nisan başında Rossiya 24’e konuşan Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov, konuyla ilgili açıklamasında, "Bu her şeyden önce Türk hükümetinin meselesi. Burada Türkiye topraklarında ve Türkiye'nin imkanlarıyla gerçekleştirilecek bir ekonomi projesi söz konusu" dedi ve ekledi, “Kanal İstanbuL, Montrö Sözleşmesi'nin yükümlülüklerini ortadan kaldırmaz; kıyıdaş olmayan ülkelerin, Karadeniz'de bulunan savaş gemilerinin toplam tonajına ilişkin kısıtlamaları hiçbir şekilde değiştirmez … Montrö Sözleşmesi'nin değiştirilmesi söz konusu değil. Bu, Karadeniz'de bölgesel güvenliğin sağlanması açısından önemli ve mihenk taşıdır. Rusya, bu sözleşmeyi böyle görüyor" diye konuştu.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova ise Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin alternatifi olmadığına dikkat çekerek, "İlgili tüm devletlerin buna sorumluluk bilinciyle yaklaşacağını umuyoruz. Elbette bu konuda Türkiye, özel bir role sahip" dedi.
Kremlin’den yapılan açıklamada ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin hükümleri uyarınca belirlenen Boğazlar rejiminin korunmasının önemine dikkat çektiği kaydedildi.
Moskova’nın etkili Stratejik Kültür Vakfı için düzenli yazılar kaleme alan Aleksey Baliyev’e göre Kanal Istanbul, Karadeniz’e kıyısı olan devletleri Moskova'dan uzaklaşmaya teşvik edecek ve Rusya'nın ulusal güvenliği için tehdit oluşturacak. Rus yetkililer ve yorumcular bu endişeleri uzun süredir dile getiriyorlar, fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son açıklamaları ile açıkça paniğe kapıldılar. Baliyev konuya ilişkin, “Kanal İstanbul, Türkler aksini söylese de Kuzey Atlantik İttifakı’nın Karadeniz’deki rolünü genişletmekten başka bir şeyle ilgili değil…” dedi.
Fehim Taştekin, Al Monitör’deki yazısında, Nezavisimaya Gazeta’da yer alan şu çarpıcı anektoda dikkat çekiyor:
“Kanal İstanbul’la birlikte Boğazlarda 1913’lerdeki duruma dönülecek. O vakit Osmanlı İmparatorluğu kendi takdirine bağlı olarak yabancı gemilerin Karadeniz'e girmesine izin verebilir veya vermeyebilirdi. Bu durum çok sayıda Rus-Türk savaşının nedenlerinden biriydi…”
ÇİN İÇİN KANAL İSTANBUL: İŞTAH KABARTAN YATIRIMLAR
Cumhuriyet’ten Jale Özgentürk ise, Kanal İstanbul’un inşası için bugün dört teklif gündemde bulunuyor ve bu firmaların hepsi Çinli. Türkiye’nin, Çin’e ait ‘Bir Kuşak Bir Yol’ projesinin önemli bir ayağını oluşturduğuna dikkat çeken Özgentürk, “Üçüncü köprüye yatırım yapan Çin’in orada kalmayacağı belliydi.” dedi. İstanbul Havalimanı ve diğer mega projelerle ilgilenen Çin’in tüm gücüyle Türkiye’ye tam gücüyle yerleşmeye başladığına dikkat çeken Özgentürk’e görei Çin bizzat Kanal İstanbul’un inşasını üstlenmeyi istiyor.
Sözcü’den Serpil Yılmaz’a göre ise finansman konusunda Çin bankası ICBC Turkey ve Hong Kong merkezli HSBC’nin ismi bulunuyor. Yılmaz, HSBC Türkiye Genel Müdürü Selim Kervancı'nın, “Kanal İstanbul’un, Rusya'yı Kuşak ve Yol Projesi'ne dâhil etmede önemli bir rol oynaması bekleniyor” dediğini dile getiriyor.
Fehim Taştekin is konuyu şu şekilde değerlendiriyor:
“Ankara, Kanal İstanbul’u Montrö’yü delecek bir proje olarak konumlandırıp bununla ABD’ye yaklaşmayı hedefliyor. Fakat bunu yaparken Washington’ın en büyük tehdit sayıp ihata etmeye çalıştığı Çin’e Avrupa ve Asya kıtalarının buluşma noktasında jeostratejik avantajlar sunmuş oluyor…”
NATO İÇİN KANAL İSTANBUL…
NATO Vakfı internet sitesinde, Siyaset Bilimci Nuray Atmaca imzası ile çıkan bir makaleye göre, Montrö Sözleşmesi, 21. yüzyıl Türkiye'sini denizlerdeki ulusal egemenlik haklarından hâlâ mahrum ediyor. Dolayısıyla, Türkiye’nin küresel güçler arasında yer arayan bölgesel bir güç olma arzusuyla bağdaşmamakta (...) Kanal'ın inşası ile birlikte bu önemli nokta üzerinde münhasır bir yetkiye sahip olacak olan Türkiye'nin jeopolitik gücü artacak.
Atmaca'ya göre ise durum şu şekilde:
"Ankara, Montrö'ye ilişkin yeni bir müzakere zemini hazırlayacak ulusal ve uluslararası güce sahip olmadığından, Kanal İstanbul'un inşası ile uluslararası toplumu bir oldu bitti ile karşı karşıya getirerek bu tartışmayı atlamayı hedefliyor."
Bütün bu ayrıntılar arasında, Rusya’nın Karadeniz’deki önemli rakibi Ukrayna ile karlı savunma anlaşmaları yapan, bu sebeple Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov tarafından sert bir dille eleştirilen Türkiye’nin, NATO’nun Rusya’ya karşı oluşturduğu, Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Kuvveti’nin (VJTF) komutasını üslenmiş olduğunu da belirtmekte yarar bulunuyor.
Rus şirketleri Kanal İstanbul Projesi'ni bekliyor!
Kanal İstanbul'un gayrimenkul gelirleri 15 milyar dolara ulaşabilir!