Kanal İstanbul, Marmara depremini tetikleyecek mi?
Kanal İstanbul konusundaki bu bilgi kirliliğine Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Şehir Yönetimi Uzmanı Prof. Recep Bozdoğan açıklık...
Türkiye, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın da adının karıştığı bir rüşvet skandalı iddiasını konuşurken, CHP yönetimi bir anda Kanal İstanbul tartışmasını başlattı. Bu tartışmaya İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı. Bu tartışmalar yapılırken Liberya bandıralı bir kargo gemisi İstanbul boğazı’nın en güzel bölgesi Rumeli Hisarı’nda karaya oturdu. Kanal İstanbul projesi hakkında büyük bir bilgi kirliliği yaşanıyor. Onaylanan ÇED raporunda bütün iddialara cevap verilirken, kara propagandanın önüne geçilemedi. Sabah'tan İsa Tatlıcan, Kanal İstanbul konusundaki bu bilgi kirliliğini Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Şehir Yönetimi Uzmanı Prof. Recep Bozdoğan’a sordu.
-Kanal İstanbul ile ilgili hazırlanan ÇED raporunu okuma imkanınız oldu mu?
ÇED raporunu okudum ve beğendim. Ekleri hariç 1595 sayfa. Objektif tespitler ve çözüm önerileri var. Bunlara dikkat edilirse, projenin başarılı bir şekilde uygulanacağını düşünmekteyim.
BOĞAZIMIZ BENZERLERİNDEN DAHA TEHLİKELİ
-En tartışılan konu ile başlamak istiyorum. Benzerleri ile kıyaslandığında İstanbul boğazı tehlikeli bir su yolu mu?
İstanbul Boğazı dünyanın en riskli suyolu. Boğaz'da 12 kez rota değişikliği yapılması gerekmekte. Ayrıca, Boğaz'da 4 farklı akıntı var. Yüzey akıntısı, dip akıntısı, girdaplar ve orkoz adı verilen tersine akıntı. Bunun yanı sıra, uluslararası ölçekte dünyanın en dar suyolu. Son derece yoğun, fakat tehlikelerle dolu bir güzergâh. Dünyada bu kadar tehlikeli başka bir suyolu yok. Ne Macellan Boğazı ne de Büyük Belt Boğazı bu kadar tehlikeli değil.
KANAL İSTANBUL HIZLI GEÇİŞ YOLU OLACAK
-İstanbul Boğazı yine korkutucu bir gemi kazası ile gündeme geldi. Kanal İstanbul projesi bu kazaları önleyecek mi?
İstanbul Boğazı dünyanın en riskli suyolu. Bunu son gemi kazasında gördük. Gemi, Boğaz'ın doğal yapısına uygun olarak son manevrayı yapmış, fakat mekanik sistemlerinde arıza ortaya çıktığı için kuvvetli akıntı dolayısıyla sürüklenerek Aşiyan önlerinde karaya oturmuş. Eğer, o arıza son manevradan önce ortaya çıkmış olsaydı, bu defa da dosdoğru gidip Kandilli'ye çarpacaktı. Yani, İstanbul Boğazı geçilmesi zor ve kaptanlar açısından yüksek beceri ve tecrübe isteyen bir suyolu. Dolayısıyla, İstanbul Boğazının bu tür tehlikelerden korunması için ikinci bir suyolunun açılması bugüne kadar gündeme alınmalıydı.
DÜNYANIN CAZİBE MERKEZİ OLACAK
-'İstanbul Boğazı var, Kanal İstanbul'a ihtiyacımız yok' diyenlere katılıyor musunuz?
Kanalistanbul tek boyutlu bir proje değil. Hem İstanbul Boğazında trafik yoğunluğunun azaltılarak daha güvenli hale getirilmesi hedeflenmekte, hem de İstanbul'a dünya çapında bir rekreasyon alanı ve cazibe merkezi kazandırılarak İstanbul ve dolayısıyla Türkiye ekonomisine büyük bir katkı sağlanması hedeflenmekte. İstanbul Boğazı, Boğaziçi Kanunu ile koruma altında ve yapılaşma yasağı var. Oysa Kanalistanbul'un yakın çevresinde iki yeni şehir, kültür ve kongre merkezleri, spor kompleksleri, sağlık merkezleri, eğitim ve bilim merkezleri vb. oluşturulacak ve burası hayatın 24 saat canlı bir şekilde yaşandığı dünya çapında bir çekim merkezine dönüşecek.
100 MİLYAR DOLAR GELİR ELDE EDİLEBİLİR
-Maliyeti konusunda çok çeşitli rakamlar var.
Toplam maliyeti 15 milyar dolar olarak belirlendi. Bana bir siyasetçi "Sizce devlet Kanal İstanbul'a yatırımı kâra geçirebilir mi" diye sordu. Ben de "Yılda kaç gemi geçer bilmiyorum, ama ben bu konuda yetkili bir merci olsam oradan devlete 100 milyar dolar kazandırırım" dedim. Dubai, Hong Kong, Los Angeles, Singapur nasıl kazanıyorsa İstanbul da öyle kazanır. Kanalistanbul'u ve çevresini dünyanın en önemli cazibe merkezlerinden biri haline getirebiliriz.
O BÖLGEDE FAY HATTI YOK
-Kanal İstanbul beklenen Marmara depremini tetikleyecek bir proje mi?
Kanal İstanbul projesinin hafriyatının yapılacağı bölgede aktif bir fay hattı yok. Aktif bir fay hattının olmadığı bir yerde depremi tetikleyemezsiniz. İkincisi, depremi tetiklemesi için sizin oraya aşırı yüklenmeniz gerekir. Orada olmayan bir ağırlığı oraya getirmeniz gerekir. Hafriyat ile siz zaten o bölgeyi hafifletiyorsunuz. Hafriyattan sonra kanala su vereceksiniz. Örnek vermek gerekirse, 100 birimlik toprağı başka yere taşıyıp 80 birimlik suyu getirmiş olacaksınız. Yani Kanalistanbul güzergâhına ek yük getirmeyip, oradaki mevcut ağırlığı azalmış olacaksınız.
TERKOS GÖLÜ ZARAR GÖRMEYECEK
-Sadece depremi değil susuzluğu da tetikleyeceği iddia ediliyor. Proje İstanbul'u susuz bırakır mı?
İstanbul'un o bölgede iki ana su kaynağı var. Birisi Terkos, diğeri Sazlıdere. Terkos'un yıllık verimi 142 milyon metreküp. Sazlıdere Barajının yıllık verimi ise 55 milyon metreküp. İstanbul'un toplam su rezervi 1 milyar 650 milyon metreküp. Projenin Terkos'a etkisi yüzde 0.9 düzeyinde olacak. Yani yok denecek kadar az. Sazlıdere Barajının doğusundaki Şamlar bendinin kuzeyine bir bent daha inşa edilerek Sazlıdere Barajının %40'ı oranında su rezervi kurtarılabiliyor. Barajın geriye kalan %60'lık hacmi, Kanalistanbul projesi ile birlikte devre dışı kalacak. Ancak, bu telafi edilebilir bir oran. Çünkü, İstanbul'un toplam su rezervi içindeki payı %2,7 civarında.
-Bu projeden göller nasıl etkilenecek? Mesela Küçükçekmece Gölü ile vedalaşacak mı?
Küçükçekmece Gölü ile zaten yıllar önce vedalaşılmıştı. 1960-70'li yıllardaki kontrolsüz sanayileşme ve kentleşme neticesinde bu göl kirlendi. Temizlenmesi ise ekonomik değil. Ayrıca Marmara Denizi ile Küçükçekmece Gölü arasında su geçişkenliği var. Bu göl uzun süredir su kaynağı olarak da kullanılmıyor.
ÇEVREYE ZARAR VERMEYECEK
-Çevre konusunda bir tehlike olacağını düşünüyor musunuz?
Kanalistanbul güzergahında doğal anlamda yerine konulamaz, yani endemik veya nadir bir tabii varlık yok. İğneada'daki longos, Sarıkamış'taki sarı çam ormanları gibi yerine konulamaz bir doğal varlık yok. Bazı endemik bitkiler içeren Terkos kumulları ise projeden olumsuz etkilenmemekte. ÇED raporlarında zaten hayvan ve bitki çeşitliliği konusunda yaşanacak sorunlar ve bunları telafi edici çözüm önerileri tek tek sıralanmış. Küçükçekmece Gölünü üreme, beslenme ve dinlenme amaçlı kullanan kuş sürüleri için, gölün batı tarafındaki sulak alan ile tarım arazilerinin muhafaza edilmesi düşünülmekte.
MARMARA İÇİN KORKULACAK SENARYO YOK
-Kanal İstanbul Marmara Denizi'ni kirletir mi?
Kanalistanbul üzerinden Marmara Denizine giriş yapacak olan su miktarı, İstanbul Boğazından girmekte olan suyun ortalama yüzde 18'i kadar olacak. Marmara Denizi coğrafî anlamda kapalı bir havza olmadığı için, hem Marmara ile Karadeniz hem de Marmara ile Ege arasındaki su alışverişi artacak. Marmara'nın oksijen açısından zengin olan sularının Karadeniz'in besin açısından zengin olan suyu dolayısıyla zaman içinde oksijen zenginliğini önemli ölçüde kaybedeceğine dair uzmanların uyarıları var. Sürece bu uzmanların da dâhil edilmesinin faydalı olacağını düşünüyorum.
NÜFUS HAREKETLİLİĞİNDE BİLGİ KİRLİLİĞİ VAR
-Kanal İstanbul projesinin bir anda İstanbul'un nüfusunu patlatacağı da söyleniyor. Katılıyor musunuz?
Türkiye'de iç göç büyük ölçüde durmuş vaziyette. Örneğin, ülkemizin en büyük şehri olan İstanbul'da bile nüfus artışının %85'i İstanbul'daki doğumlardan kaynaklanmakta, %15'i şehrin aldığı göçten kaynaklanmakta ve son on yılda İstanbul'un aldığı göç yıllık ortalama 30 bin kişi civarında. Kanalistanbulun etrafından kurulacak yeni şehirlere nüfus büyük ölçüde İstanbul'un diğer semtlerinden gelecek. Bu şehirler, İstanbul'da kentsel dönüşüm çalışmalarını destekleyici tarzda değerlendirilirse, kentsel dönüşüm projelerinin başarıya ulaşmasına büyük katkı sağlayacaktır. Yani özetle, Kanalistanbul'un nüfus patlamasına neden olacağı iddialarını gerçekçi bulmuyorum.
YEŞİL ALAN ARTACAK
-Buradan çıkan hafriyat ile Marmara'da bir ada oluşturulacaktı ancak bundan vazgeçildi. Bu harfiyat nerede değerlendirilecek?
Ada'nın yapılması ekonomik bulunmadı. Hafriyat şantiye içi yollarla Karadeniz'de oluşturulacak dolgu alanına dökülecek. Dolayısıyla, hafriyat kamyonları şehir içi yollara giremeyecek. Hafriyat toprağı ile Karadeniz sahilinde 39 milyon metrekare yeşil alan oluşturulacak. Yani İstanbul'a 943 tane Gezi Parkı büyüklüğünde yeşil alan ilave edilmiş olacak ve İstanbul'da kişi başına düşen yeşil alan miktarı 8 metrekareden 11 metrekareye çıkacak. Bu da İstanbul tarihinin en büyük yeşil alan yatırımı olacak.
MONTRÖ İLE PROJENİN İLGİSİ YOK
-Montrö konusunda bir kafa karışıklığı var.
Montrö sözleşmesinde Boğazlar; Çanakkale Boğazı-Marmara Denizi-Karadeniz (İstanbul) Boğazı olarak tanımlanmış. Dolayısıyla, Kanalistanbul'un yapılması Montröyü delmez. Çünkü Montrö'yü delebilmesi için Çanakkale Boğazı ile Marmara Denizinin de by-pass edilmesi gerekir. Kanalistanbul, Boğaz önlerinde bazen günlerce beklemek zorunda kalan gemilerin hiç beklemeksizin geçişini sağlayacağı için daha cazip olacak. Ayrıca, Türk limanlarına uğrayarak geçiş yapan gemilerin Boğazlardan geçen gemilere oranı %38 dolayında. Türkiye, bu gemilerin, Kanalistanbul'u kullanmasını zorunlu tutabilir. Montrö buna imkân vermekte.
ELEŞTİRİLER PROJEYİ OLGUNLAŞTIRIR
-Muhalefetin Kanal İstanbul konusundaki tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Muhalefet muhalefetlik görevini yapıyor. Yani projeyi eleştiriyor. Bu da karar alma mevkiinde bulunanlara aslında yardımcı oluyor. Muhalefetin görüşlerinin de dinlenmesi ve projeye katkı sağlayacak uyarıların değerlendirmeye alınması faydalı olacaktır.
Kanal İstanbul, Boğaz'ın özgürlük projesi!