Kanal İstanbul projesi patlatma ile mi kazılacak?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul'un yakında ihale edileceğini açıkladı. Yerli ve küresel taleplerin arttığını projenin “mimari” boyutunun hazır olduğunu belirtti. Sürekli gündeme gelen çılgın proje bu kez, inşaat aşamasında yapılacak patlatma kazı ile gündemde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul'un yakında ihale edileceğini açıkladı. Yerli ve küresel taleplerin arttığını projenin “mimari” boyutunun hazır olduğunu belirtti. Sürekli gündeme gelen çılgın proje bu kez, inşaat aşamasında yapılacak patlatma kazı ile gündemde.
Sözcü Gazetesi köşe yazarı Çiğdem Toker, bugünkü köşesinde Kanal İstanbul'u kaleme aldı.
İşte Çiğdem Toker'in 'Kanal İstanbul’da “patlatma” kabusu' başlıklı yazısı...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul'un yakında ihale edileceğini açıkladı. Yerli ve küresel taleplerin arttığını projenin “mimari” boyutunun hazır olduğunu söyledi. (Kanal İstanbul için Rönesans grubunda resmen açıklanmayan bir çalışma yapıldığını daha önce bu köşede duyurmuştuk.) Erdoğan aynı konuşmasında ihale için Ulaştırma Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın birlikte çalıştığını ifade etti.
“Ya Kanal Ya İstanbul” dediği için İBB Başkanı İmamoğlu hakkında soruşturma başlatılan bu projenin, İstanbul halkına rağmen ihale edilmesi halinde kenti öncelikle kabus gibi bir hafriyat süreci bekliyor. Kilometrelerce uzanan bir kazı.
Madencilikte kullanılan iş makinelerinin sahaya çıkacağı hafriyatta içinden su geçecek kanalı yapabilmek için toprak patlatılacak. Bir gün, iki gün, üç hafta, bir ay değil. Yıllar sürecek bir toprak patlatma ve kazı işinden söz ediyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın yaptırdığı, Çınar Mühendislik imzalı ÇED raporu bu yılın başında gündeme gelip tartışılmıştı.
SÜRE DE TUTARSIZ MİKTAR DA
TMMOB Maden Mühendisleri Odası, bu raporda kazı, hafriyat ve patlatmaya dair bilgi ve tespitler üzerinde çalışarak hazırladığı raporu, iki gün önce kamuoyuna açıkladı. “Kanal İstanbul Kazı-Patlatma-Nakliye Teknik Değerlendirme Raporu”, iktidarın hazırlattığı ÇED raporundaki tutarsızlıkları somut verilerle ortaya koyarak uyarılarda bulunuyor. Tutarsızlığa örnek: ÇED raporunun bir yerinde patlatma ile yapılacak kazı süresi ile ilgili “yılda 5 milyon 928 bin metreküp kayacın 7 yıl içinde patlatma ile kazılacağı” belirtiliyor. Bir başka yerinde “yılda 8 milyon 299 bin metreküp kayacın 5 yılda patlatma ile kazılacağı” yazıyor. MMO şu tespiti yapıyor:
“Patlatmalı kazı süresinin değişmesi, patlatma için kullanılacak patlayıcı madde miktarının ve aynı zamanda çevresel etkilerin de değişmesine neden olacaktır. (…) Patlatma planları ve hesapları birbiri ile uyuşmamaktadır ve alelacele hazırlanmış olan bu rapor bilimsellikten uzaktır.”
HAVALİMANI SINIRI
ÇED raporunda tüm kanal hattı sanki aynı formasyondaymış gibi tek tip patlatma tasarımının öngörüldüğünü belirten MMO, kritik bir konuya dikkat çekiyor. Kanal güzergahındaki toprak yapısının tek tip olmadığı belirtilen MMO raporunda; hattın kireçtaşı, kumtaşı, kiltaşı, alüvyon gibi farklı özellikler taşıyan formasyonlar içerdiğini belirtiyor. Peki bu ne demek? Toprak formu sürekli değiştiğinde orada yapılacak patlatmanın çevresel etkileri de farklı sonuçlar doğuracak demek.
Rapordan iki özet bölüm:
YAKIT DEPOLAMA TANKLARI
-ÇED Raporu'nda belirtilen patlatma yapılacak güzergâhın yakınlarında bulunan ve yapılacak olan atımlardan etkilenmesi muhtemel unsurlar (mesken, mühendislik yapıları, okul, hastane, sarsıntıya duyarlı hassas yapılar vb.) detaylı olarak belirlenmemiş, ÇED Raporu'nda belirtilmemiştir.
-ÇED Raporu'nda belirtilen, Kanal İstanbul Projesi Patlatma Alanı–İstanbul Havalimanı Etkileşim Haritası'nda da görüldüğü gibi, (…) patlatma alanı sınırı İstanbul Havalimanı'na ortalama 500 metre mesafede bulunmaktadır ve bu noktada İstanbul Havalimanı Yakıt Depolama Tankları yer almaktadır.
Raporda bu noktalarda herhangi bir patlatma yapılırsa sonuçları ve çevresel etkilerine dair herhangi bir analiz bulunmamaktadır. Bu nedenle kazı bölgeleri ve formasyonlarına özgü patlatma kaynaklı oluşabilecek çevresel etkiler değerlendirilerek raporda belirtilmelidir. Ancak raporda böyle bir değerlendirme söz konusu değildir.