Kentsel dönüşümde ada bazında çözümler üretilmeli!
Mimar Fatma Kılıç, mimarlık mesleği ve konut sektörüne ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıç, "Bir bölgenin altyapı sorununu çözmeden imara açmak yanlıştır. Bu yapılırsa yatay mimari diye söz edilen kısıma geçilmiş olacak. Mevcut konutlarımıza da ada bazında çözümler üretilmesi lazım" diye konuştu.
Mimar Fatma Kılıç, mimarlık mesleği ve konut sektörüne ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıç, "Bir bölgenin altyapı sorununu çözmeden imara açmak yanlıştır. Bu yapılırsa yatay mimari diye söz edilen kısıma geçilmiş olacak. Mevcut konutlarımıza da ada bazında çözümler üretilmesi lazım" diye konuştu.
Gazete Damga'dan Barış Kış'ın haberine göre; pandemi sonrası konut sektörüne de değinen Kılıç, "Yeni nesil yine teknolojinin içerisinde ve gökdelenler de olmayı tercih ediyor. Bizim aslında kentsel olarak tasarımlara yön vermemiz gerekiyor" dedi.
Mimarlığınızın ilk yıllarıyla günümüz arasında bir değerlendirme yaptığınızda, ana eksende ne gibi değişiklikler gözlemliyorsunuz?
Bizim zamanımızda mimarlık aslında çok daha değer görüyordu diyebilirim. Son yıllarda özel okulların artmasıyla beraber, belki de öğrencilerin tam anlamıyla donanım sahibi olmadan mezun olduklarından söz edebilirm. Birçok alanda olduğu gibi, mimarlık alanında da eski değerin yitirildiğini görüyoruz. Günümüzde teknoloji gelişse de eğitim anlamında çok ilerlemediğimizi, bu yüzden de eskiye oranla şimdilerde mezun olanların pek donanım sahibi olmadan, parlak fikirleri olmadan okul bitirip iş dünyasına karıştığını, hatta karışamadığını söyleyebilirim. Bu dediğim gibi her meslekte var, dolayısıyla mimarlık eski yıllarda çok daha değer görürken, şimdi o kadar gördüğünü düşünmüyorum.
Mesleğinizin en büyük sorunu ne size göre? Bildiğimiz gibi eskiden imza yetkisi sorunu vardı, şimdi yok...
İmza yetkimiz, telif hakkımız var. Hatta 70 yıl o projede mimarın izni olmadan en ufak değişikliğe bile gidilmiyor. Her sektörde olduğu gibi mimarlıkta da sorunlarımız var. Özellikle bizler bir şekilde, orta kuşak olarak niteliyorum kendimi; bizden sonraki kuşak çok zor durumda olacak. Mimarlığa verilen değeri görmedikleri gibi kazancı da elde edemiyorlar. Baktığımızda dört bir yanda inşaatlar görüyoruz ama, bu inşaatlar ne yazık ki belli bir kesimin elinde ve kalıp isimlerle gidilyor. Yeni nesile fırsatlar sunulduğunu görmüyorum. Yeni mezunlarımıza baktığımızda, hemen hemen hepsi yurt dışına yerleşme hayali içerisindeler. Bu nedenle de beyin göçü çok yaşıyoruz. Özellikle mimarlık ve mühendislik alanlarında... Bir şekilde bunun durdurulması lazım ve ülkemize kazandırılması lazım. Bu ülkede güvende olduklarını hissettirmek lazım. Çalışmadıklarında da ayaklarının üzerinde durduklarını hissettirecek bir sistemin olması gerekiyor. Ne yazık ki birçok alanda olmadığı gibi, mimarlık alanında da yok.
Pandemi süreciyle beraber insanlar artık daha çok Tiny Hose dediğimiz, doğanın içerisinde yer alan, müstakil evlere yöneldi. Böyle olması mimarlara nasıl etki eder, size yine iş düşer mi?
Mimarlık bitmez, sürekli vardır. Bir şekilde insanlar öyle yerleri tercih ediyor. Birçoğu da şehir hayatından bıkmış, kaçış noktası olarak gören insanlar. Yeni nesil yine teknolojinin içerisinde ve gökdelenler de olmayı tercih ediyor. Bizim aslında kentsel olarak tasarımlara yön vermemiz gerekiyor.
Kentsel dönüşüm projesine girelim biraz, neler söylemek istersiniz?
Kentsel dönüşümde mevcut binayı yıkıp herhangi bir alt yapısını düşünmeden, ada bazında düşünmeden oralara daha çok yüksek katlı veya konutlu yapılar üretiyoruz. Yani oradaki alanın yükünü artıyoruz ama altyapı sorununu çözmüyoruz. Bu anlamda Ekrem İmamoğlu ve Çalık Başkan'ın düşüncelerini çok doğru buluyorum. Çözüme yönelik fikirler sunduklarını söylemek istiyorum. Çok önceden yapılması gerekenler yapılmadı. Bir bölgenin altyapı sorununu çözmeden imara açmak yanlıştır. Biz bugüne kadar bunu yapmadık. Bu yapılırsa, o zaman bu ülkenin yatay mimari diye söz edilen kısıma geçilmiş olacak. Mevcut konutlarımıza da ada bazında çözümler üretilmesi lazım. Bir mahalleyi alıp belki 5'e böleceksiniz, belki tek tip projeler olacak ve altyapısı sorunları çözülmüş bir proje olacak. Kaldırımlar, bisiklet yolları... Bu şekilde gidersek İstanbul'u güzelleştirmiş olacağız. Uzun vadede bunu düşünmek gerekiyor.