Konutta rekabet çok acımasız olacak
Hem alışveriş merkezleri hem de konut projeleri için danışmanlık yapan reklamcı Ertan Özyiğit, değerini ortaya koyamayan firmalara ve projelere yoğun rekabette şans tanımıyor.
Amaç ortaya iyi bir ürün koyup onu satmaksa, doğru strateji belirlemeden istenen başarıyı elde etmek günümüzün tüketim ortamında imkansız. Bunun farkına varan inşaat sektörü de kendisine yeni bir 'akıl', farklı bir 'bakış' arıyor. Her projenin kendine özgü stratejisini belirlemek ve farklılığı yansıtabilmek ise işin pirine kalıyor. Reklam ajansı WBR'ın sahibi Ertan Özyiğit de işte o kişilerden biri. Özyiğit'in inşaat sektörüne emeği çok. Tepe İnşaat'ın ünlü üçgen logosu, Uphill Court projesinin 'Gözümüz Yükseklerde' sloganı, Metroport'la hayatımıza giren 'busidence' kavramı onun yaratıcılığının yansımasına örnekler. Bakın, bu 'dahi reklamcı' yıllardır proje geliştirdiği inşaat sektörü için nasıl tavsiyelerde bulunuyor...
* Reklamcısınız. Nasıl oldu inşaat sektörü ve konut projeleri ile buluşmanız?
Boyacısından pencerecisine bu sektörle çok çalıştık. Tabii know how'ımız (yöntem bilgisi) birikti. Sonra insanlar 'şu konuda da yardım eder misiniz' diyor. Yardım etmeye başlayınca da know how daha çok birikiyor. Türkiye'de konut kavramı da değişti. Eskiden başını sokacak bir yer satılırdı. Şimdi yaşam tarzı satılıyor. Her şey bir havuzla başladı. Şimdi onun yerini jimnastik salonları ve spa'lar almaya başladı özellik olarak. Yarın başka bir şey gelecek. Biz de projedeki kendine özgülüğü satışta temel strateji olarak doğru hedef kitle belirleyip sunmayı sağlıyoruz.
'Yenilik getirmeden olmaz'
* Peki nedir bu firmaların size gelme sebebi? Ne katıyorsunuz projeye?
İşin nasıl yapılması gerektiği ve süreçlerini anlatıyoruz. Çok eski inşaatçılara da bile... Eskiden rekabet yoktu. Korkun, bundan sonra daha acımasız olacak piyasa diyoruz. Bugün hepsi rakipler. Kendilerini yeniledikleri kadar var olacaklar. Bize geldiklerinde iki prblem vardır: Ya projenin başında gelirler ya da çözümsüz olduğu zaman. Biz strateji belirleriz. Mesela, Bahçelievler'deki Metroport, hem eve hem ofise satılıyordu. Tüketilmiş bir şeydi bu. 'Busidence' kavramını attık ortaya. Altını da iyi doldurduğunuz zaman çalışması lazım. Böyle kavramlar oluşturuyoruz. En önemli değer nedir? Ona ön plana çıkarıyoruz. Her projenin stratejik bir değeri vardır. O değeri iyi çıkarırsanız satış sıkıntısı olmaz.
'Projenin pozisyonu iyi olsun istiyorsan yabancı isim bulmalısın'
* Satılabilirlik nedir artık?
Bu bir üçgen. Marka değeriniz olmalı, fiyatlarınız iyi olmalı, vaadleriniz iyi olmalı. Mesela bugün hangi fiyat aralıkları satıyor? Alt gelir grubu için zaten özel sektör pek iş yapamıyor. Üst gelir grubunun ürün alırken değeri kendi beklentisi ile odaklı. Satılabilirliğin hedef kitle olarak yoğun olduğu yer orta gelir grubu. Bugün bin 100 dolarla bin 800 dolar dışında metrekare fiyatı olan ev satılamaz. Yarın bir şey olur değişir. Ama 8 aylık bir değer bu. Marka değeri oluştururken de önce iş tek sefer mi, yoksa devam edecek mi diye bakmak lazım. Zaten tek projeyse mahalle arasında yayılıyor. Ama devam edecek bir iş varsa kitle iletişim araçları kullanılmalı. Önce isim bulunmalı. Yabancı mı olsun, Türk mü, karışık mı? Firmaya göre değişiyor. Ama Türkiye'de iyi pozisyon yabancı isimlerdir. Herkese bunu söylüyorum! İyi strateji geleceği okuyabilendir. Globalleşmeyi seven bir ülkeyiz. Ama elit kitleye proje yapacaksanız, diyelim ki Arnavutköy'de, Arnavutköy Paşa Konakları dersin, o paşa işi bitirir. O strateji farklı olur. Bunun arkasında bir akıl olmalı.
Nurol ve Tepe gibi firmalarla çalıştı
* Bugüne kadar kimlerle çalıştınız?
Nurol, Özdemir İnşaat, Mesa, Tepe Grubu... Tepe'nin Bilkent projesinde beraberdik mesela. İstanbul'da ise Varyap ve Teknik Yapı'nın ortak projesi Uphill Court, Emay-İpek konsorsiyumunun projesi Kentplus ve Mutlu İnşaat'ın bütün projeleri var. Ne zaman konut sektörü topluma indi diye bakmak daha doğru. Bu da 2000'den sonra oldu.
Konut satışları yavaşladı. Eski hızı yakalamak için ne önerirsiniz?
Aslında talep çok. Talebi nasıl yaratacağım diye düşünmek gerek. Herkes ev istiyor. Konut açığı var. Mortgage gibi finansal çözümler ve farklılaşmanın yollarını bulunca satmamak diye bir şey olmaz. Evi olan neden değiştirmeli? Olmayan neden almalı? Ne söylemeliyim ki gelip benden ev alsın? Bunları düşünmek gerek. Her tüketicinin kafasında yeni bir yer vardır. Bunları çözmek inşaatçının ve pazarlamacının işi.
* Ev satmakla elma satmak aynı kefede mi yani?
Aynen öyle. Ama tabii ki elma da satılmayabilir. O zaman da elma şekeri yapıyorum işte ben. Olay burada.
MENEKŞE ATASELİM