Koronavirüs Türk çimento sektörünü nasıl etkiledi?
Deloitte Türkiye işbirliğinde “Yeni Koronavirüsün Türk Çimento Sektörüne Etkileri Raporu” hazırlandı. Rapor göre, sektörle ilgili yol haritası hazırlanacak. Sektör temsilcileri, ''2020 yılı bizim için asla kayıp bir yıl olmayacak'' diyor.
Dünya Gazetesi köşe yazarı Didem Eryar Ünlü, bugünkü köşesinde ''Sürdürülebilir çimento üretiminde 3 temel alan'' konulu yazısını kaleme aldı. İşte o yazı...
“Çimento, yaşadığımız dünyada neredeyse tüm yapılı çevreyi kuran ana malzeme. Yunan site devletlerinden bugüne, medeniyet inşasının en ayrılmaz yapı taşlarından biri. Bu nedenle, güncel beklentiler ve taleplere karşılık vermek amacıyla medeniyetler ve yaşam tarzlarıyla birlikte değişiyor ve dönüşüyor” diyor Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS) Yönetim Kurulu Başkanı Suat Çalbıyık.
ÇEİS’in, sektörü ve çalışanları "geleceğe hazırlama" misyonu ile katma değer üretecek projeleri hayata geçirdiğini ifade eden Çalbıyık, sektöre yönelik şöyle bir değerlendirme yapıyor: “Sektörümüz, 2018 ve 2019 yıllarında iç pazarda yaşanan daralmalardan sonra, ihracat yönelimli politikalarıyla 2020 yılına iyimser başladı. 2020 yılının şubat ayında, geçen yılın aynı ayına göre, ihracatta yüzde 56’lık artış yaşandı, gelirimiz ise yüzde 36,2’lik artışla 174 milyon dolar seviyesine ulaştı. Salgın döneminde çok hızlı aksiyon alarak, ÇEİS olarak, Deloitte Türkiye işbirliğinde “Yeni Koronavirüsün Türk Çimento Sektörüne Etkileri Raporu”nu hazırladık. Raporumuzun çıktılarını sektörümüzle paylaşarak bu zorlu sürece yönelik önemli bir yol haritası sunduk. 2020 yılı bizim için asla kayıp bir yıl olmayacak.”
Suat Çalbıyık’ın sürdürülebilir çimento üretimi adına dikkat çektiği üç temel alan ise, atık ısıdan enerji üretimi; poroz beton ve ışık yayan beton gibi çevreci ürünler ve ek yakıt kullanımı olarak sıralanıyor. Çalbıyık’ın bu üç alana yönelik verdiği bilgiler sektörün geleceği adına önemli. Şöyle diyor Çalbıyık:
Enerji tasarrufu için atık ısı geri kazanımı
“Çimento endüstrisi, sanayi sektörleri içinde ikinci en büyük enerji tüketimini yapan sektör. Gider kalemlerimizin yüzde 70’i enerji tüketiminden kaynaklanıyor. Atık ısı geri kazanım tesisleri sayesinde bir çimento fabrikasının kullandığı toplam elektriğin yaklaşık yüzde 25’ini karşılayabiliyoruz. Bu hem maddi anlamda hem de enerji üretiminde fosil yakıt kullanılmadığı için kaynakları koruma anlamında büyük fayda sağlıyor. Öngörülen toplam 270 MW kapasite devreye alındığında (şu ana kadar yüzde 48 oranında gerçekleşti) yeni bir santral ihtiyacı olmaksızın yıllık yaklaşık 1 milyon MWh ilave enerji üretebileceğiz. Bu sayede yaklaşık 1,1 milyon hanenin günlük elektrik tüketimine karşılık gelen enerji tasarruf edilmiş olacak.”
Çevreci ürünler: Poroz Beton ve Işık Yayan Beton
“Poroz Beton, aynı zamanda geçirimli beton olarak da biliniyor. Geleneksel betona göre daha çok hava ve su geçirimliliği sağlanıyor. Yer altı suyunun yenilenmesi, yüzey kirleticilerinin kontrolü, daha fazla ağaçlı alana imkân verme gibi çeşitli avantajları bulunuyor. Işık Yayan Beton ise gün ışığında enerji depolayan ve bunu ışık olarak yansıtabilen yapay taşlara sahip olma özelliği taşıyor. Bu sayede, özellikle gece aydınlatma olarak kullanılabiliyor ve enerji giderlerinden önemli ölçüde tasarruf edilmesini sağlıyor”.
Atıktan ek yakıt üretimi
“Avrupa Birliği’nde, atıkların çimento sektöründe ek yakıt olarak kullanım miktarı, toplam yakıt tüketimi içinde yüzde 40’ı aşmışken, ülkemizde bu oran yüzde 6 seviyesinde. 2019 yılı itibariyle Türkiye’deki çimento fabrikaları, ek yakıt kullanım miktarını 919 bin ton seviyesine çıkarmayı başardı, ancak önümüzde kat edilmesi gereken uzunca bir yol var. Bugün belediyelerimizin yılda ortalama 32 milyon ton katı atık ürettiği biliniyor. Bu atıkların en az 7 milyon ton ek yakıt üretim potansiyeli bulunuyor. Ek yakıtların çimento sektöründe kullanımı ile 3 milyon tona yakın kömürün ithalini önleyerek hem fosil yakıt kullanımını azaltabilir hem de döviz tasarrufu sağlayabiliriz. Türkiye’de yer alan 55 çimento fabrikasının 35’i atıkları alternatif yakıt olarak kullanma konusunda yeterli teknik donanıma sahip. Eğer belediyelerimiz ile koordineli bir şekilde bu süreci yönetebilirsek hem ekonomimize hem de doğamıza ciddi fayda sağlayabiliriz.”
Yeni teknoloji ile çalışan tesis oranı yüzde 18
“Çimento sektöründe teknoloji kullanımının en temel göstergesi, çimentonun daha az kCal/kg. değeriyle üretilmesi. Çimento sektörü genel itibariyle otomasyonun yoğun kullanıldığı bir sektör olsa da, şirketlerin üretim teknolojisi gelişmişlik seviyeleri farklılık gösteriyor. Verilerin ulaşılabilir olduğu 2018 yıl sonu itibariyle 51 entegre tesiste yeni teknoloji ile çalışan tesis oranı yüzde 18, eski teknoloji ile çalışan tesislerin oranı ise yüzde 82. Özellikle bu hususta, devletimizin ve ilgili bakanlıkların teşvik ve desteklerine ihtiyaç duyulduğunu önemle belirtmek istiyorum.”
Globalde yerel üreticilere ihtiyacımız var
“Türk Çimento Sektörü 2019 yılı verilerine göre Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise 9. büyük üreticisi konumunda. 2020 yılı itibariyle de dünyanın en büyük ihracatçısı olmaya adayız. Dünya pazarında bu denli önemli bir rol oynayan sektörümüzün, yurt dışı pazarda güçlü ve yerel kaynakları verimli kullanan globalde yerel üreticilere gereksinim duyduğunu söyleyebilirim. Bu konuda devletimizin teşvik ve destekleri sürdürülebilir geleceğimizin en büyük teminatı olacak.”