25 / 05 / 2024

Kriz dönemi önerileri

Kriz dönemi önerileri

Konut sektöründe, net kullanım alanı 150 metrekareden küçük konutlarda KDV, zaten yüzde 1 oranındadır



Kriz paketi kapsamında uygulamaya konulan önlem, sınırlı sayıda ve genelde üst gelir grubuna yönelik olarak üretilen, KDV'si %18 olan, net kullanım alanı 150 m²'den büyük olan konutları, o da geçici 3 aylık bir süre için kapsamıştır. Bu uygulama konut üreticilerinin ve alıcılarının büyük bir kısmına olumlu bir katkı sağlamaktan uzak görünmektedir...





Yerel seçimler yapıldı. Artık, yeni döneme daha gerçekçi bir şekilde bakma ve nasıl gelişeceği henüz kestirilemeyen kriz olgusuna daha ciddi çözüm geliştirme zamanıdır.





Öteden beri belirtildiği gibi, ülkemizde konut sektöründeki tıkanma, 2005 sonlarından itibaren ortaya çıkmaya başlamış, özellikle, 2006'nın Mart ayından itibaren de, kredi faiz oranlarının artmasıyla birlikte, belirgin bir şekilde kendini göstermiştir. 2007 sonlarında açığa çıkan küresel kriz, konut sektöründeki tıkanma sürecini daha da hızlandırmıştır.





Çok uzun bir süredir, konut satışlarında kullanılan yöntemler, konut üreticilerinin ne denli sıkıntıda olduğunun belirtilerini vermektedir: Peşinatsız, sıfır faizli ya da düşük faizli satışlar, şimdi al - sonra öde kampanyaları,...





Bütün bunlar, konut üreticilerinin satış yapabilmek, piyasanın önünü açabilmek için ne denli çaba harcadığının somut göstergeleridir.





Konut piyasalarında ortaya çıkan tıkanmayı, konut üreticilerin ya da konut alıcılarının tek başlarına çözme ve şimdiye dek sürdürdükleri bu çabalarını sürekli olarak sürdürebilme olanakları bulunmamaktadır.





Konut sektörü, kriz dönemlerinden çıkmada birinci öncelikle ele alınması gereken bir sektördür. Bu sektör, tüketicisinden üreticisine kadar bütün oyuncuları ile desteklenmeden ülkelerin krizden çıkma olanağı bulunmamaktadır.  Çünkü konut sektörü, istihdamın motor gücüdür ve vakit geçirilmeden harekete geçirilmelidir.





Bugüne kadar krizden çıkmak için alınan önlemler, bazı sektörlerde doğrudan o sektöre yönelik olarak olumlu etkisini göstermeye devam etmektedir. 





Ancak, konut sektörüne yönelik önlemler, sektörsel düzeyde de olsa, yeterli etkiyi gösteremeyecek gibi görünmektedir. Çünkü geniş kitlelerin alım gücüne hitap eden net kullanım alanı 150 m²'den küçük konutların KDV oranları zaten %1'dir. Uygulamaya konulan önlem, konut sektöründe genelde sınırlı sayıda olan ve üst gelir grubuna yönelik olarak üretilen, KDV'si %18 olan, net kullanım alanı 150 m²'den büyük olan konutları kapsamış ve bu gruptaki konutların KDV oranları %8'e indirilmiştir. Ayrıca, bu uygulamanın üç aylık dönem içinde inşaatı tamamlanacak ya da teslim edilecek konutlara uygulanıyor olması, uygulamanın kapsamını ciddi olarak daraltmakta ve bu nedenle tüm konut alıcılarını ya da tüm konut üreticilerini kapsamadığı için de, sınırlı bir kesime yönelik bir uygulama olmaktadır. Bu durum da, alınan önlemin etkinliğini ve yaygınlığını ciddi olarak azaltmaktadır.





Konut dışındaki, otomotiv, mobilya sektörü gibi sektörlere yönelik olarak getirilen önlemler, sektörsel düzeyde olumlu etkisini kısa zamanda göstermiş, stokların tükenmesine katkıda bulunmuştur.





Benzer şekilde, taşınmazların alım ve satımında uygulanmakta olan %1,5 + %1,5 oranlarındaki vergi oranlarının, %0,5 + %0,5 oranlarına düşürülmesi önemli adımlardır. Ancak bu uygulamanın da sınırlı bir süre için uygulanıyor olması, etkinliğinin sınırlı kalmasına yol açacaktır.





Genelde, şimdiye dek krizin etkilerini azaltmaya yönelik olarak alınan önlemler, mutlaka yararlı etkilerini göstermiştir ve gösterecektir de. Ancak, kısa süreli, sınırlı oluşları, bunların ülke genelinde üretim ve istihdam dinamizmini ateşlemeye yeterli katkıyı sağlayamayacağını düşündürmektedir.





Küresel boyutta ortaya çıkan bu kriz, ülkelerin kendini kurtarma derdine düştüğü bir ortamda, büyük bir olasılıkla, ülkemize yönelik dış kaynak girişini ve ihracatı ciddi olarak olumsuz yönde etkileyecek görünmektedir. 





Dış kaynak girişinin ve ihracatın olumsuz yönde etkilenmesinin yaratacağı boşluğu, ülke kaynaklarını harekete geçirerek ve talep yaratarak doldurmak, bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.





Tüm sektörlerde iç talebi yaratmanın en temel unsuru, istihdamı büyük boyutlu olarak arttıracak, işsizliğe çözüm geliştirecek kitlesel ve uzun vadeli önlemleri almaktır. Bu önlemlerden bazılarını şöyle sıralamak olasıdır:






1.   Krizden çıkmak, öncelikle bir güven sorunudur. Güveni yaratacak en önemli unsur, üretimi ve istihdamı arttıracak önlemleri almaktan geçmektedir. 






2. Üretimin ve istihdamın artmadığı, tersine işsizliğin arttığı bir ortamda, insanlar gelecek kaygısına düşer ve piyasalar daha da daralır. 






3.   Ülke genelinde üretimi ve istihdamı arttıracak en önemli ve etkin silah konut sektörüdür. Bu nedenle, krizden çıkmak için alınacak önlemlerde konut sektörü birinci sıraya oturtulmalıdır.






4.   Tek tek sektörleri desteklemek yerine öncelikle, 250'den fazla sektörün motor gücü olan konut sektörü, planlı ve uzun erimli olarak desteklenmelidir. 






5.   Konut sektörünü ayağa kaldıracak önlemler, tekstilden cama, otomotivden mobilyaya, boyadan çimentoya kadar tüm sektörleri ciddi boyutta harekete geçirecektir.





6.   Konut sektörünün diğer sektörlerde yaratacağı istihdam ve üretim artışı, doğal olarak tüm sektörleri tetikleyerek talep artışını da yaratacaktır.





7.   Konut alan bireylerin işlerine daha istekli bağlandıkları, tasarrufa önem verdikleri, verimli oldukları gerçeği göz önünde bulundurulmalı ve bu hususun yaratacağı toplumsal sinerjiden yararlanılmalıdır.





8.   Geniş kitleleri konut alımlarına yöneltebilmek için, bugünlerde bazı A.B. ülkelerinde uygulandığı gibi, kredi maliyetleri desteklemeli, konut alıcılarına vergi muafiyeti getirilmelidir.





9.   Konut sektöründe KDV dışında, maliyetlerin %20'lerini bulan harçlar, vergiler ele alınarak üretim maliyetinin düşürülmesi sağlanmalıdır.





10.    TOKİ  ve belediyeler arsa geliştirmeyi temel görev olarak üstlenmeli ve arsa maliyetlerini düşürerek, geniş kitlelerin gereksinimi olan ucuz ve nitelikli konut üretimine temel hazırlamalı, bu konuda konu üreticilerine destek vermelidirler.  





Sonuç olarak, 





Konut sektörü birçok ülkede olduğu gibi, ülkemiz için de kriz dönemlerinin bir panzehiridir. 





Krizden çıkışın yolu,  konut sektörünü uzun erimli ve ciddi boyutta desteklemek, buna bağlı olarak istihdamı arttırmak ve tüm sektörlerde talebi canlandırmaktan geçmektedir.





Esenlikler dilerim.






[email protected]


Geri Dön