Meclis'te rezerv alan tartışması: 81 milyona, tapularına el konmayacağı sözü verilmeli!
Yeni kentsel dönüşüm yasası ile gündeme gelen rezerv alan detayı Meclis'te de tartışma konusu oldu. İşte ayrıntılar...
Yeni kentsel dönüşüm yasası ile gündeme gelen rezerv alan uygulaması kapsamında tartışmalar sürüyor, açıklamalar da peş peşe geliyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40’ıncı Birleşiminde, yeni kentsel dönüşüm yasası ile rezerv alan detayı da gündeme geldi.
CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, Meclis'te yaptığı açıklamasında Türkiye’nin deprem ülkesi olduğuna, Prof. Dr. Naci Görür'ün riskli şehirleri tek tek açıkladığını belirtti.
Aygun, "Depreme hazırlık için ne yaptığınızı merak ediyorum. Afet yasası çıkardınız, mülkiyet tartışması doğdu. Riskli alanları tamamen rezerv alan ilan ettiğiniz de planlama yetkisini siz aldığınız da insanların mülkiyet hakkını gasbetmeyeceğiniz konusunda sizden burada söz istiyoruz" açıklamasında bulundu ve 81 milyona güvence verilmesini beklediklerini söyledi.
İlhami Özcan Aygun, herkesin endişeli olduğuna, deprem ve afetle mücadele eden kentlerin kıymetli yerlerine göz dikildiği endişesinin gündemde olduğuna dikkat çekti.
CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur da Kentsel Dönüşüm Başkanlığının, 7 Kasımda Mecliste kabul edilen kanunla kurulmuş yeni bir Başkanlık olduğunun latını çizdi ve "Bu yasayla, Başkanlığa meskûn alanlarda rezerv yapı alanı ilan etme yetkisi verildi. Böylece, âdeta bir deney tahtası gibi Türkiye'de ilk defa Antakya’da ve Defne’deki yerleşim alanları rezerv yapı alanı olarak ilan edildi, daha sonra buna Samandağ’daki bazı mahalleler de dahil edildi" ifadelerini kullandı.
Ailesini, sevdiğini, komşusunu, arkadaşını, mahallesini, işini, iş yerini depremde kaybetmiş insanlar bir sabah uyanıyor ve telefonlarına gelen bir mesajla malının Hazineye devredildiğini gördüğünü belirten Mehmet Güzelmansur, mesajda “Adınıza kayıtlı taşınmaz üzerinde Samandağ Tapu Müdürlüğünde şu sıra numarasıyla 6306 sayılı Kanun’un 6/a maddesi uyarınca hazineye devir işlemi yapılmaktadır.” denildiğini belirtti.
Burada malın, mülkün artık Hazineye ait olduğunun endişesinin olduğunu ve depremzedelerin “Mülklerim elimden gidecek” diye korku içinde olduğunu aktaran Güzelmansur, "Sayın Bakan da Sayın Başkan da buradayken depremzede hemşehrilerimin tüm bu endişelerinin giderilmesini
istiyorum" diyerek endişeleri bir bir açıkladı.
İşte CHP Milletvekili Güzelmansur'un o açıklaması:
"Bir: Bir zemin etütlerini, imar planlarını dahi yapmadan önce rezerv yapı ilan etmenizin sebebi nedir? Bu hatayı Antakya’da Atatürk Caddesi’nde yaptınız, önce dediniz ki: “Asi Nehri’ne 100 metre mesafeye kadar konut olmayacak. O alanı da millî park ilan edeceğiz” Sonra, iki ay önce Asi Nehri’ne 5-10 metre mesafede alana temel attınız, sonra sıvılaşma gerçeğiyle karşılaştınız, şimdi doğru bir şekilde fore kazıkla temel yapıyorsunuz ama parasızlığınız bize zaman kaybına mal oldu. Sayın Bakan, empati kurun lütfen, on aydır sokakta, çadırda yaşayan, konteynerde yaşayan depremzede insanımızın bu karda kışta kaybedecek bir dakikası bile var mı? Bunun farkında mı değilsiniz yoksa bunu umursamıyor musunuz?
İki: Antakya’nın etrafı kaya zemin. Dağ bandındaki mahalleler depreme dayanıklılık açısından sağlam bina yapmak için o kadar müsait ki. Hazinenin burada arazileri var. Rezerv alanının kamusal alanda olması gerekmez mi? Zaten yerleşim yeri olan yerlerin neden rezerv yapı alanı ilan edildiğini açıklar mısınız?
Üç: Rezerv yapı alanı ilan edilen yerde ev yapıp verdiğinizde “Yüzde 50’sini ben vatandaştan istiyorum.” diyorsunuz. 3+1 konut için 3 milyon 150 bin TL talep ediyorsunuz. 1 milyon 575 bin lirayı iş yerini, işini, her şeyini kaybetmiş bir insan nasıl ödeyecek Sayın Bakan? “Ödeyemezse otursun ama tapusunu vermem” diyorsunuz. Diyelim ki vatandaş hasta, tedavi için başka bir ile göç etmesi gerekiyor, bu evi satamıyor, kiraya veremiyor, miras bırakamıyor anlamında, mülkiyet o zaman devlete geçiyor. Bu, mülksüzleştirme değil mi?
Dört: Rezerv alanı ilan edilen yerlerde bazı mahalleler tamamen yerle bir olmuş ama bazı mahalleler var ki sağlam binalar var, bu binalarda yaşayan insanlarımız var. Şimdi bu insanlarımız “Benim evimde mi elimden alınacak?” diyor haklı olarak. Bakan Yardımcısı samimi bir şekilde sağlam yapılara dokunmayacaklarının sözünü veriyor. Ben buna inanıyorum ama bunun bir düzenlemeyle teminat altına alınmasını istiyoruz. Söz veren Bakan Yardımcısı gittiğinde yerine gelenin “Ben böyle bir söz vermedim.” demesinin önüne geçmiş olmak istiyoruz.
Beş: Rezerv alanı ilan ettiğiniz yerlerde belediyenin yetkilileri size geçiyor, bir bakıyoruz ki Antakya’da rezerv yapı ilan ettiğiniz yerler çarşıların olduğu, gelir getiren bölgeler. Afet riski gerekçe gösterilerek yerel yönetimleri baypas etmek mi istiyorsunuz?"
CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur, Anayasa ile güvence altına alınan bir hak olan mülkiyet hakkının ihlalinin Anayasa ihlali olup olmadığını sordu ve vatandaşların, ödemesi gereken meblağda -yerinde dönüşümde olduğu gibi- bir kısmı hibe, bir kısmı uygun koşullu kredi formülü beklentisi olduğunun altını çizdi.
CHP Hatay milletvekili Servet Mullaoğlu ise konuya ilişkin açıklamasında Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'un muğlak ve ucu açık bir kanun olduğunu vurguladı. "Kanunda, rezerv alanlarındaki az ve orta hasarlı binaların ne olacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Yapılacak yönetmelikte mutlaka bu hususun net bir şekilde ifade edilmesi gerekiyor. Yine, kanunun hiçbir yerinde orta ve dar gelirli vatandaşların devlet tarafından nasıl korunacağına ilişkin bir ifade yer almıyor" diye konuşan Servet Mullaoğlu, hükümetin hangi vatandaşın dar gelirli, orta gelirli ya da yüksek gelirli olduğunu bilebilecek mekanizmalara sahip olduğunu aktardı.
Servet Mullaoğlu kanun kapsamında, şu an dar gelirli olan vatandaşlar için devletin onun adına yaptığını, tapuda ortak olduğunu, onu ölünceye katar oturttuğunu fakat parsası olmadığında da dairenin mülkünü aldığını dile getirdi.
Mullaoğlu, "Yani, burada Hükûmet şunu diyor: “Ya canın, ya tapun.” İki şey arasına sıkıştırılması kesinlikle doğru değil. Mutlaka, en azından, tüpçü Demirörenlere göstermiş olduğunuz kredi imkânını, hoşgörüyü dar gelirli vatandaşlarımıza, depremzedelere göstermiş olmanız gerekiyor" açıklamasında bulundu.
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin de İstanbul'un depreme hazırlık konusunun ihmal edildiğine dikkat çekerek, "Bu konuda, konunun bütün paydaşlarının bir arada olacağı bir İstanbul masası oluşturulmalıdır, İstanbul’a özel bir yasa çıkarılmalıdır. İstanbul’u parsel parsel rezerv alanlarıyla dönüştüremeyiz; bunun da altını özellikle çizmek istiyorum" şeklinde konuştu.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, "Bazı arkadaşlar çıkan yasayla ilgili olumsuz sözler söyleseler de müsaade olursa -inşallah zamanım kalır- o yasadaki söylenen konuları da izah etmek istiyorum burada. O, çok önemli bir yasaydı. Bu yasadan dolayı kentsel dönüşümün İstanbul’da önü açılmış olacak ve çok hızlanacak, bundan hiç kimse endişe etmesin" diye konuştu.
Bakan Özhaseki, konuya ilişkin açıklamasında, rezerv alan belirlediklerine, bunların birçoğunun kamu alanı olduğuna dikkat çekti ve "Çünkü rezerv alanda siz binlerce konut yapacağım diye ortaya çıktığınızda gidip bir de mülkiyet sorunlarıyla, istimlak sorunlarıyla uğraşamazsınız. O kamu alanlarının nereler olduğu bizde şimdi tespitli, onları mutlaka biz burada netleştireceğiz, yüce Meclisin takdirine getireceğiz" bilgilerini verdi.
Özhaseki, "İstanbul'da bizim yapmak istediğimiz alanlar buralar, buralarda sadece ve sadece kentsel dönüşümde kullanılmak üzere konut yapıp hak sahiplerine, en riskli yerde oturanlara, evi yıkılmak üzere olanlara, sosyal donatı alanları üzerinde kalanlara bunları öncelikle vermek üzere diye getirip sizlerin takdirine burada sunacağız" dedi ve bunun şeffaflıkla yapılması halinde ciddi bir adım atılacağını söyledi.
"Kentsel Dönüşüm Başkanlığımızla ilgili olumsuz şeyler söylendi ama öyle tahmin ediyorum ki bu olumsuz şeyleri söyleyen arkadaşlar hiç yasayı okumadılar" şeklinde konuşan Bakan Özhaseki, 3 tane Genel Müdürlük olduğunu belirtti ve "Biri sadece Marmara Bölgesi’yle ilgilenecek, İstanbul tarafıyla ilgilenecek, bütün dikkatini oraya verecek. İkincisi Anadolu’yla ilgilenecek, üçüncüsü de kaynak üretecek; elimizde bulunan hazine arazilerini tarayacak, değerlendirecek bir kaynak oluşturacak ve buradan gelir de kanunen mecburen kentsel dönüşüme harcanacak. Kentsel Dönüşüm Başkanlığının bütün işi bu" bilgilerini verdi.
Rezerv alan ile ilgili de açıklamalarda bulunan Özhaseki, "Çok soruldu, çok söylendi ama arkadaşlarımızın gerçekten okumadığı kanaati bende oluştuğu için iyi niyetle izah etmek istiyorum. Değerli arkadaşlar, 2012 yılında çıkan “rezerv alan” ve “riskli alan” gibi iki tane tabir ve buradaki tanım hiç değişmedi. Sadece ve sadece son yasada “yeni yerleşim alanı” diye bir tabir vardı, “yeni yerleşim alanı” çıktı. Bunu niye çıkardık? Mahkemeler “yeni yerleşim alanı” denince şehirlerin uzağında boş bir araziyi anladıkları için yürütmeyi durdurma ve oradaki işi tıkama yoluna gidiyorlardı" açıklamasında bulundu.
"İstanbul Büyükşehir Belediyemiz “rezerv alan” diyor, ilan ediyor; bakın, tamamının içi dolu. Biz de “Haklısın.” dedik, verdik; kötü bir şey değil ki, vatandaşın evini yıkmak için istemiyor ki, tapularını alıp gasbetmek için istemiyor ki, burayı dönüştürmek amacıyla istiyor" diyen Özhaseki, bu tabir konulduğunda her türlü yardımı alabileceğini; kira yardımı da alacağını, rezerv alandan da istifade edeceğini, taşınma yardımı da alacak ve orada işleme başlayabileceğini vurguladı.
Özhaseki konuya ilişkin açıklamasını şu şekilde tamamladı:
"Yasada değişen hiçbir şey yok; sadece ve sadece “yeni yerleşim alanı” gibi bir tabir oradan çıkarılmış oldu, onun dışında değişen bir şey yok. 11 sene içerisinde tapusu elinde alınıp da sokağa atılan bir adam gördünüz mü? Efendim, Kadıköy’den alınıp da Sultanbeyli’den verileni gördünüz mü? Veyahut da Samandağ’ına varıp da vatandaşın tapusunu alıp biz ne yapacağız arkadaşlar yani ne lazım bize tapusu? Ama orada rezerv alan ilan etmezsek işleme başlayamıyoruz. Rezerv alan ilan ettiğimiz yerlerde resen işlem yapıp, o güzel konutlarını yapıp yine kendisine teslim ediyoruz; orada oturana teslim ediyoruz, başkasına vermiyoruz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) İki gün önce Vedat Bey gitti, bütün sivil toplum örgütlerini Samandağ’da da Defne’de de topladı, tek tek anlattı ve onlara en sonunda dedi ki: “Arkadaşlar, yaptığımız bu. Eğer diyorsanız ki ‘Evet, iyi bir şeymiş. Hadi gelin, bizim evlerimizi yapın.’ yerinde yapıp kendilerine teslim edeceğiz, şeref sözü, daha baştan söyleyelim. Değilse, razı değilseniz, e, ne yapılım, peki, bırakıp gidiyoruz, Allah’a ısmarladık.” Zorla insanın evi alınır mı? Öyle bir şey olabilir mi? Ve gerçekten de bu niyetle de devam ediyoruz."
Prof. Dr. Naci Görür o ilçeyi işaret etti! Kurtulma şansı yok, muhakkak taşınmalı!
Tunç Soyer: 'Kentin rantını yemeye çalışan hiç kimseye izin vermedik'
SGK Uzmanı Özgür Erdursun en düşük emekli maaşını duyurdu: 11 bin TL'nin üstüne çıkar!