Mimarlıkta özgürlük büyük önem taşıyor!
Milliyet Gazetesi köşe yazarlarından Sinan Genim bugünkü köşe yazısında mimari çalışmalarda özgürlüğün önemini kaleme aldı.
Milliyet Gazetesi köşe yazarlarından Sinan Genim, "Yeni bir mimari çaba özgürlük gerektirir" başlıklı yazısında mimarlıkta özgürlüğün önemini kaleme aldı. Le Corbusier, “Sen taşla toprakla bir şeyler yaparsın o bir yapıdır. Birden bir şey yüreğime dokunur ah ne güzel derim. İşte o mimaridir” der. Yeni bir mimari yaratma çabası, araştırma, uygulama ve teşvikin yanı sıra, estetik özgürlük ve ciddi bir denetim sistemi gerektirir" diyerek yazısına başlayan Genim devamında şunları kaleme aldı...
“Sizce bir mimar ne kadar özgür olabilir?
Fiziksel kanunlar, istatistikler, mühendislik sınırlamaları…
Bazı kişiler benim ufak oyun alanımı daha da daraltmaya çalışıyor.
Bunu kabullenemiyorum.”
Frank Owen Gehry
Yalnızca kurallar koyarak, genelde yeni bir sanat, özelde ise mimari yaratılamaz. Tartışmasız kurallar koyarak mimari yaratma çabalarının son örneği Almanya’da Nasyonal Sosyalist iktidar döneminde görülür. Tüm Almanya’da güçlü Nazi Partisi’nin iktidarı süresince, devletin bütün güçleri kullanılarak yaratılmaya çalışılan mimarinin günümüzde hiçbir iz bırakmadan yok olması ibret vericidir.
İmar Planı komedisi
Ülkemizde yapılan İmar Planları yeterli ciddiyette ve çözüm odaklı olmadığı, eski dokuyu ve mimariyi yok ettiği için buna alternatif olarak bir de Koruma Amaçlı İmar Planı icat edilmiştir. Bir yerleşim birimi için iki imar planı anlayışı olamaz, bu planlardan en az biri yanlıştır. Hatta her ikisi de Koruma Amaçlı İmar Planı yerleşim biriminin gelişimini göz önüne almadığından, İmar Planı ise geleneksel dokuyu görmezden geldiğinden yanlıştır. O halde her iki planın entegrasyonunu sağlayacak bir üçüncü plana da ihtiyaç vardır ki pek yakın bir gelecekte bu plan da gündeme gelecektir. Bu bir çözüm müdür? Hayır, çünkü yapılmakta olan her tür imar planı gerçekleri yansıtmaktan ve çözüm üretmekten çok, yazılı kurallara uygun, biraz da spekülatif amaçlarla hazırlanmaktadır.
Mevcut İmar Planları, koruma anlayışı ile yeniden ele alınmalı ve revize edilmelidir. İmar Planları, teşekkül etmiş veya önceki İmar Planları ile eski yerleşim bölgelerinde hiçbir şekilde yeni yoğunluk artışı veya yükseklik artışı getirmemelidir. Hatta önemli kentsel sit alanları içinde restorasyon dışında (özel nitelikli topluma açık yapılar hariç) yapı yasağı getirilmelidir. İmar Planlarının tasdikini takip eden on yıl içinde hiçbir nedenle yeni yapılaşmaya veya yoğunluk artışına imkân veren İmar Planı tadilatı yapılmamalıdır.
Proje çizmek mi, yapı yapmak mı?
Günümüzde önemli olan ve istenen çağımızın mimarisini yansıtan, araştırılmış, etüt edilmiş projeler sonucu çağdaş bir yapı yapmak değil, nasıl olursa olsun, bir an evvel ve çoğunlukla mevcut yapılanma hakkından fazla yapı alanı içeren bir yapı yapmaktır. Mal sahipleri -özel ve tüzel kişiler, kamu kurum ve kuruluşları- mimar değil, iş takipçisi ve iş bitirici eleman aramaktadırlar. Çünkü, özellikle büyük şehirlerimizde proje tasdik süreleri, proje yapım sürelerinin beş/altı katı zaman almakta, çoğu zaman proje onay süreleri yapının yapımından daha fazla bir zamana mal olmaktadır.
İmar ve iskânla ilgili birbiri ile çelişen çok sayıda plan, yönetmelik, genelge ve şahsi hüküm olduğu sürece ülkemizde mimarinin gelişmesinin, öncü ve örnek yapı yapmanın nerede ise mümkün olmadığını düşünmekteyim. Toplumun büyük bir kesimince arzulanan, estetik özellikleri olan bir yapı yapmak değil, ne olursa olsun verilen haktan daha büyük bir bina yapmaktır.
Proje tasdik sürelerinin uzunluğu ve uygulamada ortaya çıkan yetersiz denetim, buna paralel olarak mal sahiplerinin isteklerinin çarpıklığı, kötü bir proje takip ve tasdik grubunun yapı sektörüne egemen olmasına yol açmıştır. Bu durum proje yapanları bıktırdığından (kötü para, iyi parayı kovar) araştırma yapan özgün eser vermeye çalışan mimarların hemen hemen tümü değişik mesleklere kaymış ve bu boşluk kalitesiz ve yetersiz bir grup tarafından doldurulmuştur. Hiçbir detay projesi olmaksızın, statik, mekanik, elektrik projeleri arasında koordinasyon sağlanmaksızın, çoğunlukla 1/50 uygulama projesi ile hatta zaman zaman avan proje ile önemli yapılar yapılmaya çalışılmaktadır. Proje aşamasında gereken özen gösterilmediği için de çok kalitesiz ve istenen fonksiyonlara cevap veremez nitelikte olan bu yapılar kısa sürede eskimekte ve çoğunlukla tamir edilme yerine yıkılmaktadırlar. Sık sık değişen İmar Planları’ndan kaynaklanan çarpıklıklar ve kalitesiz yapı yapma alışkanlığımızdan dolayı şehirlerimiz devamlı olarak yıkılıp yapılmakta, sürekli olarak gereksiz bir inşaat faaliyeti sürmekte ve sermaye ziyanına sebep olunmaktadır.
Yeni mimari
Yeni bir mimari yaratma çabası, yoğun eğitim, araştırma, uygulama ve teşvikin yanı sıra, sonsuz bir düşünce ve estetik özgürlük, çok otoriter ve ciddi bir denetim sistemi gerektirir. Denetim gerçekte yapı müellifi tarafından yapılmalıdır, bunun için de etkili bir ücret sistemi gerekir. Yapı denetim bürolarının kalitesizliği ve denetim konusundaki yetersizliği mesleğine saygılı her müellifin şikâyet ettiği bir husustur. Bürokrasi de bu konudaki bozuklukları görüp kendince sık sık düzenlemeler yapmaya çalışsa da bu yolun yanlışlığının bürokratik kararlar ile düzeltilmesi mümkün değildir. Hemen her şeyde olduğu gibi bir toplu yaşama ilkesi olarak, herkes eşitlik ilkesi gözetilerek verilecek hakkına razı olmalıdır ki, estetik değerler rağbet görsün.
“Sen taşla toprakla bir şeyler yaparsın o bir yapıdır.
Birden bir şey yüreğime dokunur ah ne güzel derim.
İşte o mimaridir.”
Le Corbusier