Mortgage krizi nedir? Nasıl oluştu?
Türkiye emlak sektöründe bazı sorunlar olduğu artık birçok kesim tarafından dile getiriliyor. Ancak bu sorunlar dile getirilirken "mortgage" kelimeside, gerçekte ne olduğu bilinmeden sorumsuzca kullanılıyor. İşte Dr. Murat Eren'in yazısı...
Artık en iyimser insanların bile konut piyasasında bazı sorunlar olduğunu dile getirmeye başlamasıyla beraber maalesef, “mortgage krizi” kelimesi de bilinçsizce kullanılıyor. Böyle söyleyince siyasi bir söylem gibi gelebilir ancak, mortgage krizi Türkiye de çok sert olarak yaşanmadı ve Mortgage krizi denilince insanların aklında çok olumsuz bir resim belirmiyor. Ancak 2008 mortgage krizinde sadece Amerika'da 8 milyon kişi işini, 6 milyon kişi evini kaybetti ve piyasalardan 5 trilyon dolar buharlaştı. Sağlam denilen fonlar, batmaz denilen kurumlar battı ve finansal piyasalara güven çöktü. Bugün halen daha bu büyük krizin etkileri görülmektedir. Bu büyük finansal yıkımı yaşayan insanlar halen hayattadır. Bu nedenle mortgage krizi kelimesi yabancılar üzerinde çok olumsuz etkiler yaratmaktadır ve bilinçsizce kullanılmamalıdır.
Türkiye'de mortgage krizi çıkar mı?
Türkiye'de mortgage krizi çıkar mı? Aslında çok uzun ve detaylı bir şekilde açıklanabilir ancak en net anlatımla; HAYIR. Çünkü Türkiye'de böyle bir finansal enstrüman yok, böyle bir finansal sistem yok. Dikkat edilirse 2008 krizi literatürde kredi krizi, mortgage krizi, subprime mortgage krizi gibi isimler ile anılıyor. Finansal enstrümanların baz alındığı piyasa emlak piyasası olsa da, krizi bu şekilde küresel bir yıkıma dönüştüren şey finansal enstrümanlar olmuştur.
Amerika'da kriz nasıl oluştu?
2001 yılında Amerikan Merkez Bankası'nın faizleri indirmesi ile kredi faizleri düştü ve birçok insan ev almaya yöneldi. Faizlerin düşmesi ile yatırımcılarda daha karlı tahviller aramaya başladılar ve yeni oluşturulan mortgage tahvillerin yoğun şekilde yatırım yapmaya başladılar. Bir süre sonra da, piyasa doydu ve aslında kredi kullanabilecek herkese kredi verilmişti. Ancak yatırımcılar bu karlı enstrümandan vazgeçmek istemeyince bu sefer, hiçbir geliri olmayan kişilere de mortgage kredisi verildi ve sistem burada zehirlenmeye başladı. Ayrıca bu yatırımlarda yüksek kaldıraçlar kullanılarak, çok daha karlı ve elbette çok daha riskli getirilmişti. 2007 yılında ayarlanabilir faiz oranlarının devreye girmesiyle de, ödenemeyen kredilerde artışlar başladı. 2008 yılına gelindiğinde de, kriz bütün finansal piyasaları vurdu.
Dr. Murat Eren