30 / 04 / 2024

Nereden nereye gidiyoruz?

Nereden nereye gidiyoruz?

Son 2 haftadır dünyada ve ülkemizde inanılmaz olaylar oluyor.



Siyasi olayların yanı sıra depremler, doğal afetler ve terör dalgası, bölgede halen süren operasyonlar ve olayların üzerine birde ABD de yaşanan mortgage krizi neredeyse tüm yer küreyi ciddi anlamda etkileyecek gibi gözüküyor.

Yakın tarihimizde bu kadar hengame ve hızla gelişen olaylar toplumları bir yerde düşünme ve idrak konusunda abandone ediyor.

Biri bitmeden diğeri başlıyor.

Toplumlar ve insanlar karar verememe veya karar alamama gibi farklı sendromlara giriyorlar.

Adam ev satın alacak önünde ki olayın durup çözümünü beklerken diğer bir olay veya kriz patlak veriyor veya siyasi bir karar beklentisi devreye giriyor.

Dünya da veya bölgede ki bir gelişme satın alma yönünde verilen kararın tekrar gözden geçirilmesini tetikliyor ve karar verme durumu uzuyor.

Her şey hep beklenirken bu sefer de kararsızlık sendromu gibi bir durum gelişiyor ve kişide bekleme, bakalım ne olacak gibi genel beklenti havası gelişiyor.


Böyle krizler yakın tarihimizde özellikle 1929 yılında yaşanan büyük buhranla ortaya çıktı.

Böyle büyük buhranlar insanlar ve toplumlar açısından savaş, açlık, sefalet ve hastalık demektir.

Şimdi bu tür krizlerde ortaya çıkan veya çıkacak olan tablolar ve sonuçlar zamanla görüldükçe insan ister istemez krizin buhrana dönüşmemesi için dua etmekten başka ne yapabilir ki?

Bakın 1929 yılında ABD de yaşanan büyük ekonomik buhran ülkemize olan yansımaları ve etkileri özellikle gayrimenkul sektöründe nasıl etkilendiği konusunda bir araştırma yaptım.

Gayrimenkul sektörü 1939 yılına kadar neredeyse 10 yıl ülkemizde ki ev fiyatları hiç artmadığı gibi milletin açlık ve sefaletle boğuştuğu yıllar olarak tarihe geçmiş.

Bu kriz yeni başladı ve hem ülkemiz açısından hem bölge açısından yansımaları mutlaka piyasalarda görülecektir.


Günümüze dönecek olursak ülkemizde ise inşaat sektörü malum Mayıs.2006 dan beri bir durgunluk yaşıyor.

Mayıs ayı içerisinde USD nin 1.75 seviyelerini görmesi ve USD nin 1.15 seviyelerine kadar gerilemesi inşaat ve emlak sektörünü toparlayamadı.

Velev ki 2007 yılı içerisinde ABD de başlayan kriz belirtileri ile son 12 aydır ülkemizde ki inşaat ve emlak sektörü de naif ve kırılgan bir yapıda olduğundan etkilendi ve fiyatlar da aşağı bir seyir izledi.

Burada takdire şayan bir durumda var aslında.

Ülkemizde ki reel piyasaların güçlü yapısıyla bu dalgalardan etkilenmemesi, özellikle son 6 yılda atılan adımlar ve yapısal değişikliklerin ne kadar önemli olduğunu da göstermektedir.


Aslında bu yaşanan krizle, son 8 senedir ABD nin Dünya'ya kabul ettirdiği globalizm ve savaş ekonomisi resmen iflas etmiş ve çökmüştür.

Haliyle finans sektörlerinde faaliyet gösteren ve bu politikaların eseri olarak bu kaos ve kriz ortamının baş aktörleri olan şirketler sırayla iflas ediyor, veya devlet tarafından kurtarılmayı bekliyor.

Bu krizin faturası iyimser tahminle 1.2 trilyon dolar, kötümser tahminle de 2.2 trilyon dolar olacağı açıklandı.

Eğer kasım ayında ki ABD seçimlerinde demokratlar başkanlık seçimini alırsa Dünya da ki dengeler yeniden kurulacaktır. 


Bakın ABD de son 10 yılda ev fiyatları düzenli olarak her yıl USD bazında % 15 ile % 30 arasında artış gösteriyordu.

Özellikle 2001 yılından sonra büyüyen ve gelişen sektör mortgage, fonlar ve diğer yatırım araçları piyasası hacmen de o kadar büyüdü ki bunu karşılamaları ve yaralarını sarmaları zaman alacaktır.

Bakın bir dönem ülkemizde ki gazetelerde bile ABD de alınan bir gayrimenkulün finansmanını bankadan kullanarak satın alıp, kiraya verdiğinizde bankaya geri ödemesinin kira geliri ile ödenmesi ve yıllık artışlarla kaç para kazanılacağı vs. gibi konularda hesaplar yapılarak insanlara çok para kazanabileceği konusunda yönlendirmeler yapıldığını hatırlıyorum.

Çok değil bundan 3-4 sene evvel hatta yakın zamana kadar bunlar yapılıyor ve insanlar yönlendiriliyordu.

Bizim basında bu işi allayıp pullayıp pazarlanmasına faydası dokunuyordu.

Şimdi gelinen nokta ise inanılmaz.

Bundan 4 sene önce ABD, Los Angelos kentinde yaşayan bir hanım müşterimiz Sunflower projesine ev almaya geldiğinde Amerika da satın aldığı mülklerin daha çok kazandırdığını söyleyerek yatırımlarını Türkiye de değerlendirmeyeceğini söyleyerek benden ev almadı.

Tabi yazışmalarımız hep sürdü ve ben inşa ettiğimiz projelerle ilgili bilgilendirme yaptım.

Ama ben ona hiç ev satma konusunda teklifte bulunmadım.

Geçenlerde e-mail atmış ve aldığı mülklerden çok ciddi zararlar ettiğini ve benden ev almadığı için çok pişman olduğunu, evlerinin satabilirse benden ev satın alacağını yazmıştı, çünkü kaçırdığı balık gerçekten çok büyüktü.

Geçtiğimiz yıldan itibaren bu krizin işaretleri görüldüğü için temkinli ve tedbirli olmak gerektiği konusunda bu sütunlarda hep uyarılarda bulunduk.

Hatta bir öngörüde bulunarak 2009 yılı 3. Çeyreğine kadar devam edeceğini söyledik.

İhtimal dahilinde olması mukadder olan ve şişirilerek pompalanan politikaların ne kadar manipüle edilirse edilsin iflası gerekiyordu ve oldu da.

Bunun böyle olacağını ben değil veriler ve parametreler söylüyor.

Tabi ki savaş ekonomisi üzerine kurulan bir çatının çökmesi mukadderdir.

1945 sonrasında ABD de yaşanan ekonomik büyüme Irak savaşında da hesap edildi ama evde ki hesap çarşıya uymadı.

İşin enterasan tarafı Lehman Brothers ve Merryl Lynch gibi büyük finans kurumları tarafından petrolün varilinin 200 $ US çıkacağı yönünde piyasalara pompalanan verilerin spekülatif olduğu da basında yer aldı.

İşin enterasan piyasa aktörleri de ciddi ciddi bu kurumlara güvenerek yorum yapıyor, iş tam bir balon çıktı.

Her şey para ve güce endekslenince kurumsal ve ticari değerlerin bile ne kadar afaki ve boş olduğu ortaya çıktı.

Umarım ve dilerim ki ülkemiz ve milletimiz bundan etkilenmez.

Şimdiden iyi bayramlar diliyorum.
 


[email protected]


Geri Dön