30 / 04 / 2024

Osmanlı Tulumbacısı 1 milyon dolara yeni fabrika kuracak!

Osmanlı Tulumbacısı 1 milyon dolara yeni fabrika kuracak!

İzmitli Özcan Durmaz, 8 ayrı çeşitte ürettiği Osmanlı tulumbalarının formülünü sır gibi saklıyor. Günde 40 bin adet tulumba üreten Durmaz, bir yandan 1 milyon dolar yatırımla yeni bir fabrika kurmanın hazırlığını da yapıyor...



Geleneksel Türk tatlısı ‘tulumba’yı markalaştırarak Türkiye’ye yayan İzmitli Özcan Durmaz, 8 ayrı çeşitte ürettiği Osmanlı tulumbalarının formülünü sır gibi saklıyor. Günde 40 bin adet tulumba üreten Durmaz, bir yandan 1 milyon dolar yatırımla yeni bir fabrika kurmanın hazırlığını da yapıyor.

İzmitli Osmanlı Tulumbacısı’nın genç patronu Özcan Durmaz, babasından devraldığı tatlıcılık işini bölgesinde gayet sakin ama başarılı yürütüyordu. Sabah çok erken saatlerde hamur üretimi başlıyor, akşama kadar müşterilerine tulumbalarını satıyor, saat 17.00’yi gösterince de paydos ediyordu. Bu sakin hayat Almanya’da market işleten Orhan Durmaz’ın Türkiye ziyaretiyle beraber değişti. Akşamları da çalışmaya başlayan kardeşler, günde sattıkları tulumba miktarının en az


3-4 katını birkaç saatte satıyorlardı. Bundan sonra bu geleneksel Türk tatlısı, önce çikolatalı ardından da 6 ayrı çeşitte daha üretilmeye başlandı. Tulumbayı sekiz ayrı çeşitte üreterek ünlenen İzmitli Özcan ve Orhan Durmaz kardeşler, ‘Osmanlı Tulumbacısı’ markasıyla 50 şubeye ulaştı. Gölcük’teki üretim merkezinde günlük 2 ton tulumba tatlısı üretir hale gelen kardeşler, bu rakamı 100’e çıkarmayı hedefliyor. Artan kapasite ve talebi karşılamak için yeni fabrika yatırımına hazırlanan kardeşlerin hedefinde ise Ortadoğu var.


- Geleneksel tulumba tatlısını önce marka haline getirdiniz, ardından çikolatalı, frambuazlı, tarçınlı gibi bir çok çeşidini yaptınız. Nasıl başladı bu tatlı sevdası?


Babam Alaattin Bey, müteahhitti ama aynı zamanda tatlıcılık da yapıyordu. Bana ve kardeşime inşaatı öğretmek için çok çabaladı. Kendisi çok disiplinliydi ve bizi de kardeşimle inşaatta çalıştırdı. Ama ikimiz de bir türlü inşaat işini sevemedik. Gıda daha cazip geliyordu. Kardeşim Almanya’ya gitti orada market işine girdi, ben de tulumbayı nasıl geliştiririm nasıl fark yaratabilirim diye bakıyordum.


- Bugün neredesiniz? Bundan sonra hedeflerinizde neler var?


Şu anda 50 noktadayız ama her ilde bir dükkan açmayı planlıyoruz. Önümüzdeki yıl bu rakamı 100’e çıkarmış olmayı planlıyoruz. Günlük 2 ton üretiyoruz, bu da 40 bin adede tekabül ediyor. Yeni ürünler de yapacağız, bu tatlıya yakışır özellikli ürünler... Dibek kahvesi gibi, şu anda dibek kahvesi çok tuttu. Müşteriler burada içebildikleri gibi evlerine de alabiliyor. Ürün çeşidine kendi üretimimiz dondurma ve çikolataları eklemeyi planlıyoruz. Osmanlı’da tüketilen bir çok içecek, şerbet vardı onları yine doğal olarak üretmeyi planlıyoruz.


- Sizi farklı yapan nedir?


Babamdan öğrendim işi ama bazı farklılıklar yaptık. Babam margarin kullanırdı ben margarin yerine tereyağı kullanmaya başladım. Formülde değişiklikler yaptık. Günümüz malzemelerini geçmişe uyarladık. Madem Osmanlı tulumbası yapacaktık o zaman o döneme uygun olmalıydı. Formül çok tuttu. Glikoz kullanmıyoruz, koruyucu madde yok, özel bir formülle geleneksel bir tat üretiyoruz. Tulumbanın hamurunu hep kendimiz yapıyorduk, hâlâ öyle. Koruyucu madde değil, şoklama yöntemiyle tazeliği sağlıyoruz. 2007 yılından beri kullandığımız malzemeleri hiç değiştirmiyoruz. Malzemelere zam geldiğinde  kaliteti düşürmek yerine, ürünü standart tutup maliyeti ürüne yansıtıyoruz. Müşterilerimiz bunu istiyor zaten.


- Tarçınlı, frambuazlı, çikolatalı tulumba fikri nereden çıktı?


Bir gün devamlı müşterilerimizden biri geldi ve ‘Sade tulumba yemekten bıktık, şunun çikolatalısını filan yapsana” dedi. Bu iyi bir fikirdi ve denedim o kadar çok yaptım ki, iki gün süre sonra bozuldu. Sonra kıvamı tutturdum, çok uğraştık. Almanya’da market işleten kardeşim yanıma gelmişti. Dükkanı akşam üzeri kapattığımı görünce ‘ben de yardım edeyim akşam da çalışalım iyi para kazanırsın” dedi. Denedik gerçekten gün içinde sattığımın 3-4 katını birkaç saatte sattık. Sonra iş ciddi boyutlara ulaştı. Bir şube daha açtık. Sonra da başka çeşitler geldi. Yerel gazetelere çıktık. Vali, Kartepe Belediye Başkanı geldi. Ondan sonra ünümüz daha da arttı. Şimdi sadenin yanında, tarçınlı, frambuazlı, çikolatalı, kahveli, karamelli, fıstıklı ve portakallı olmak üzere 8 çeşidimiz var.


- İhracat...


Fuarlara gidiyoruz, Araplar’dan çok talep geliyor. Bizden formülü istiyorlar, buna sıcak bakmıyoruz. İyi bir ortakla bu yıl yurt dışına açılmayı düşünüyoruz. Tadımlık olarak yurt dışında az miktarda gönderdiğimiz oldu ama ihracat yeni başlayacak. Ortadoğu ise ilk hedefimiz.


- Bu kadar işi yapmak için yeni yatırımlar gerekmeyecek mi? Yeni ürünler var diyorsunuz, mevcut kapasite yeterli mi?


Bir fabrika kurmak üzere çalışıyoruz. Bu fabrikada üretmeyi planladığımız tüm ürünleri toplayacağız. Büyük bir yatırım olsun istiyoruz. Üretim hattımızı geriden takip edelim istiyoruz. Bu yatırımla ürütim adetlerimizi ciddi artıracağız. Kafamızdaki tesisin maliyeti 4-5 milyon doları bulur. Ancak babam müteahhit olduğundan biz bu durumu avantaja çevirerek yatırımı bir milyon dolara malederiz diye düşünüyoruz. İzmit ve yakın çevresinde birkaç yere bakıyoruz. 2014 yılında başlamayı planlıyoruz.


Tatil özlemiyle şoklanmış ürün formülünü bulduk


Kardeşimle beraber tatil yapamıyorduk. Dalış yapıyoruz zıpkınla, balıkçılık merakımız var. Ama  hiç bir zaman bir araya gelip de bunu beraber yapamıyorduk çünkü mutlaka işin başında birimizin kalması gerekiyordu. Baktık bu böyle gitmiyor. Çare ararken şoklama işini formüle ettik. Artık birlikte tatil yapabiliyoruz, bu şekilde istediğimiz kadar üretip dondurabiliyoruz.


Tulumba yemeye gelen müşteri bayilik istiyor


Bazı müşteriler bizim tulumbayı yiyor, ardından bayilik istiyordu. Biz de franchising sistemini kurduk. Ama çok seçiciyiz, tanıdıklara, güven duyduklarımıza sadece bayilik veriyoruz. Çünkü yakın çevremizden bayilerle ciddi sıkıntı yaşayanların olduğunu görüyoruz. Osmanlı Tulumbacısı açmak isteyenlerin en az 40 metrekare bir dükkana ihtiyacı var. Bunun isim hakkı dahil 50 bin liralık bir maliyeti var. Dükkan büyüdükçe, dekorasyon ya da tadilata göre bu maliyet artabilir. Ayrıca ilk açıldığında dükkana malı da biz hediye ediyoruz ve ayrıca bayinin sattığından yüzde almıyoruz. Bize büyük zincir marketlerden ve restoranlardan talepler geliyor ama bizim amacımız markalaşmak olduğundan bu taleplere sıcak bakmıyoruz.


Fulya Erdem/Star Gazetesi


Geri Dön