22 / 11 / 2024
fuzul

Reddi miras iptal edilebilir mi?

Reddi miras iptal edilebilir mi?

Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılıyor.Sulh hâkimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit ediyor. Peki, reddi miras iptal edilebilir mi? İşte Yargıtay Karar örneği..




Reddi miras iptal edilebilir mi?

Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılıyor. Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekiyor.


Sulh hâkimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit ediyor. Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir.


Tutanağın ve kütüğün nasıl tutulacağı tüzükle düzenlenir. Peki, reddi miras iptal edilebilir mi? Reddi miras kararı nasıl iptal edilir?


YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2006/2-464

K. 2006/471

T. 28.6.2006


• MİRASIN REDDİ ( Malvarlığı Borçlarını Karşılamaya Yetmeyen Mirasçı - Alacaklılarına Zarar Vermek Amacıyla Reddederse Alacaklıların Red Tarihinden İtibaren Altı Aylık Süre İçinde Reddin İptali İçin Dava Açabilecekleri )


• MİRASIN REDDİNİN İPTALİ DAVASI ( Alacaklıların Red Tarihinden İtibaren Altı Aylık Süre İçinde Dava Açabilecekleri - Malvarlığı Borçlarını Karşılamaya Yetmeyen Mirasçının Alacaklılarına Zarar Vermek Amacıyla Reddi )


• REDDİ MİRASIN İPTALİ DAVASI AÇABİLMENİN KOŞULLARI ( Malvarlığı Borçlarını Karşılamaya Yetmeyen Mirasçının Alacaklılarına Zarar Vermek Amacıyla Reddi - Alacaklılara Yeterli Güvence Verilmemesi )


• SÜRE ( Mirasın Reddinin İptali Davası - Alacaklıların Red Tarihinden İtibaren Altı Aylık Süre İçinde Dava Açabilecekleri )

4721/m. 609, 617

743/m. 557


ÖZET : Davacı, ilama dayalı alacağının tahsili için davalı aleyhine icra takibine geçmiş, borçluya annesinden intikal edecek olan taşınmaza haciz koydurmuş, borçlunun mirası reddetmesi üzerine reddin iptali talebinde bulunmuştur. Malvarlığı borçlarını karşılamaya yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklılar kendilerine yeterli güvence verilmediği takdirde, red tarihinden itibaren altı aylık süre içinde reddin iptali için dava açabilirler. Eldeki davada, red beyanı ile davanın açıldığı tarih arasında altı aylık hak düşürücü süre geçmiştir. Bu durumda davanın reddi gerekir. 


DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;  İzmir  8. Aliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 07.04.2005 gün ve 2004/461 - 2005/157 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2 Hukuk Dairesi'nin 12.09.2005 gün ve 2005/9178-11843 sayılı ilamı ile, ( ...Türk Medeni Kanunu'nun 609. maddesi "mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh hukuk mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır. Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Sulh hakimi sözlü veya yazılı red beyanını bir tutanakla tespit eder" hükmünü içermektedir. Red beyanı mahkemeye 24.03.2004 günü yapılmıştır. Bu tarihten itibaren davanın açıldığı 27.09.2004 tarihine kadar Türk Medeni Kanunu'nun 617/1. maddesindeki altı aylık hak düşürücü süre geçmiştir. Hak düşürücü süre mahkemece re'sen nazara alınır. Davanın hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır... ) 


Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 


KARAR : Davacı vekili, ilama dayalı alacağının tahsili için davalı aleyhine icra takibinde bulunmuş, davalı borçlunun annesinden intikal edecek taşınmazı üzerine haciz koydurmuş; davalının mirası Türk Medeni Kanunu'nun 617. maddesi uyarınca reddetmesi üzerine reddin iptalini talep etmiştir. 


Davalı, amacının mal kaçırmak olmadığını, davanın reddi gerektiğini cevaben bildirmiş; mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak kurulan hüküm özel dairece, yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur. 


Yerel mahkeme ile özel daire arasındaki uyuşmazlık, Türk Medeni Kanunu'nun 617. maddesindeki altı aylık hak düşürücü sürenin, mirasçının mirası red beyanında bulunduğu tarihte mi, yoksa mahkemece reddin tesciline karar verildiği tarihte mi işlemeye başlayacağı noktasında toplanmaktadır. 


Türk Medeni Kanunu'nun 609. maddesi hükmü "...mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı bir beyanla yapılır. 


Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir. 


Sulh hakimi, sözlü veya yazılı red beyanını bir tutanakla tespit eder..." biçiminde düzenlenmiştir. 


Türk Medeni Kanunu'nun 617. maddesi ise "malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, red tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali için dava açabilirler..." hükmünü içermektedir. 


Eski kanunun mirasın reddini düzenleyen 557. maddesinde, mirasın reddine karşı reddeden mirasçının alacaklılarının üç ay içinde itiraz hakları olduğu kabul edilmişti. Yeni kanunun bunu karşılayan 617. maddesi, bu süreyi altı aya çıkarmıştır. 


Bu madde ile getirilen ikinci önemli yenilik, redde itiraz süresinin hangi tarihten itibaren işlemeye başlayacağının hükme bağlanmış olmasıdır. Maddeye göre altı aylık redde itiraz davasını açma süresi "red tarihinden itibaren" başlayacaktır. İsviçre Medeni Kanunu'nun bu maddeyi karşılayan 578. maddesinde böyle bir değişiklik yapılmamıştır. 


Yeni kanun bu eksikliği gidererek itiraz süresinin "red tarihinden itibaren" işlemeye başlayacağını kabul etmiştir ( Prof. Dr. Ahmet Kılıçoğlu, Miras Hukuku, 2006 baskı, s. 256 ). 


Dosyadaki bilgi ve belgelere göre somut olayda davalı, İzmir Abkamı Şahsiye 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'ne 24.03.2004 günü red beyanında bulunmuştur. Anılan mahkemece bu beyanın 29.03.2004 günü tesciline karar verilmiş; görülmekte olan dava, 27.09.2004 günü açılmıştır. 


Türk Medeni Kanunu'nun 617. maddesinin açık hükmü karşısında red beyanı ile davanın açıldığı gün arasında altı aylık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. 


O halde, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi, usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. 


SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan ve özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 28.06.2006 gününde oybirliği ile karar verildi. 



Mirasın reddi davası ne zaman açılır?




Işıl Seren KESKİN/Emlakkulisi.com





Geri Dön