Sandra's İstanbul, Ortaköy'de İspanyol lezzetleri sunuyor!
En Güzel İspanyol lezzetlerini sadece İspanya'da yiyebileceğiniz düşüncesini bir kenara bırakmanın zamanı geldi. Fotoğrafçı ve gazeteci olan Sandra, Madrid'ten kalkarak İstanbul'a gelerek Ortaköy'de kendi adını taşıyan Sandra's İstanbul'u açtı
En Güzel İspanyol lezzetlerini sadece İspanya'da yiyebileceğiniz düşüncesini bir kenara bırakmanın zamanı geldi. Fotoğrafçı ve gazeteci olan Sandra (soyadını söylemek istemiyor çünkü adıyla tanınmak istiyor) Madrid'ten kalkarak yemek pişirme tutkusuyla beraber İstanbul'a gelerek Ortaköy'de kendi adını taşıyan Sandra's İstanbul'u açtı. İşte, bu sayede tüm İspanyol lezzetleri artık birkaç adım uzağımızda.
Sandra's İstanbul, Ortaköy un dokusuna ayak uydurmuş, üç katlı eski bir binaya konumlandırılmış, sevimli bir mekan. Altı sene önce Türkiye'ye gelen Sandra, İstanbul'a ve yaşam tarzına hayran olunca, yurtdışında da kısa bir süreliğine yaptığı mesleğine Türkiye'de devam etmeye karar vererek araştırmalarına başlamış. Yollan Medtur Gıda ve Turizm şirketinin Genel Müdürü Tayfun Kökçü ile kesişmiş ve şirketin 200 bin dolar yatırımıyla mekanı yaklaşık üç ay önce açmışlar. Restoranın Ortaköy'de açılma nedenini Sandra, "Türkler ve yabancıların buluşma noktası olması" diyerek açıklıyor. İstanbul'a gelen turistlerin mutlak uğrak yerlerinden biri Ortaköy olduğu için, yazın mekanın müşterilerinden çoğunu yabancılar oluşturuyor. Mekan daha yeni olduğu için ağırladıkları kişi sayısı günlük maksimum 100 kişi. Ancak restoranın mali işleriyle ilgilenen Kökçü, bu sayının kış aylarında, civardaki şirketlerin çalışan-larıyla beraber artacağını düşünüyor çünkü mekanın ikinci katında, iş adamlarının toplantıları ve iş yemekleri için ayrılmış geniş bir "toplantı odası" var.
Mekanın duvarlarında Sandra'nın çektiği fotoğraflar asılı. Ne kadar artık bir restoran sahibi olsa da, fotoğrafçı kimliğini de unutmayan Sandra, halen fotoğraf çekmeye devam ediyor. Beşi mutfakta olmak üzere toplam 10 kişinin çalıştığı restoranda Sandra ne kadar mekan sahibi olsa da, mutfaktan kopamıyor. Çat pat Türkçesiyle "Yemek pişirmek benim için büyük bir zevk" diyen Sandra, bir donem Fransa'da yaşamış annesi sayesinde Fransız yemeklerini de öğrendiği için neredeyse Akdeniz mutfağının tümüne hakim. İşletmeyi İspanyol yemekleri sunan diğer yerlerden ayıran en önemli özellik ise, lezzetleri Türk damak tadına benzeterek vermemesi. Sandra, daha fazla müşteri çekmek için yapıldığını düşündüğü bu uygulamadan oldukça rahatsız: "Biri paella'nın üzerine ketçap sıkmaya kalktığında çıldırıyorum" diyor.
İnsanlara pişirdiği lezzetleri sevdireceğine inanan Sandra, bunu başarmış görünüyor çünkü mekana ilk defa gelen müşterilerin görüşleri oldukça olumlu. Ankara'da yaşayan Ayşe Durmuş, Sandra's İstanbul'a hafta sonu gezisi esnasında uğrayıp hayran olanlardan. Durmuş, "Beklentilerimin çok çok üzerinde bir hizmet ve menü ile karşılaştım. Herkese tavsiye ederim" diyor ve personelin güler yüzlü olduğunun da altını çiziyor. Bir başka müşteri Şenay Yerlikaya da Durmuş gibi personel tavrının önemini vurgulayarak Sandra'nın mutfağım beğenenlerden biri.
Menüde en çok talep gören lezzetler arasında "paella", "tapas" ve İspanyolların meşhur punch'ı "sangria" bulunuyor. Sandra'nın yemekleri pişirirken aldığı zevki, onları nasıl yaptığını anlatırken hissedebilmek mümkün: "Sizde nasıl insanlar toplanıp mangal yapmaya gidiyorsa biz de aile ve dostlar bir araya gelerek beraberce 'paella' pişiriyoruz. Denizcilerden gelen bir lezzet ve adını piştiği kaptan alıyor. Ana malzemesi safran ve pirinç olan bir çeşit İspanyol pilavı aslında." Kökeni Valencia olan paella'nın içine bölgesine göre balık, deniz ürünleri ve tavuk gibi çeşitli etler ya da farklı sebzeler konuyor. Menüde; "Valencia usulü paella" ve "deniz mahsullü paella" olmak üzere iki çeşit mevcut. Tadına baktığım "Valencia usulü paella", oldukça lezzetli ve doyurucu. İki kişilik bir kapta gelen yemeğin fiyatı 35 TL.
Aynı zamanda bir "tapas bar" olan mekanda birçok çeşit "tapa" mevcut. Sandra, "tapa"mn küçük tabaklar içinde sunulan bir çeşit meze olduğunu söylüyor. Eskiden İspanya'da şarap mahzenleri kadehle şarap satarlarmış ve servis esnasında da tozdan korumak için kadehin üzerini bir tabakla kapatırlarmış. Bu tabak da boş kalmasın diye şarapla birlikte iyi giden bir yiyecek koyarlarmış. Tapas, İspanya'da bazı barlarda bedava olarak verilen bir yiyecek. Türk yemeklerinde en çok patlıcanlı olanları beğendiğini söyleyen Sandra, menüdeki toplam 13 çeşit tapas'a bir de patlıcanlı olanı eklemeyi de ihmal etmemiş. Tapas'ın yanında bir çeşit İspanyol şarap punch'ı olarak adlandırabileceğimiz "sangria'.'nın da tadına bakmak gerek çünkü Sandra'ya göre onu içmeden "İspanyol lezzetlerini tattım" diyebilmek mümkün değil. Tam bir yaz kokteyli olan sangria; şarap, votka, tarçın, bal ve doğranmış mevsim meyvelerinden oluşuyor.
Menünün dikkat çeken bir diğer özelliği ise, aralarda ye alan Türk ve Osmanlı lezzetleri: "Geleneksel Tatar böreği", Osmanlı usulü peynirli mantı olan "piruhi" ve güveçte pişirilmiş badem, kayısı, razakı üzümü, bal, tarçın ve limon suyu ile tatlandırılmış köy pilici "mahmudiye". Farklı yabancı kültürlerden yemeklerle beraber Osmanlı mutfağından da lezzetleri barındırmalarının nedenini Ortaköy'e gelen turistlerin çeşitliliği olarak tanımlıyor Sandra. Ana yemekler arasında olan bu lezzetlerin fiyatları ise 25 - 35 TL arasında değişiyor.
Tatlılar arasında en dikkat çekeni Roma'da 1900lü yıllardan itibaren faaliyet gösteren İtalyan dondurmacı Giolitti'nin nefis dondurmaları. Aralarında "creme brulee", sufle, sorbe ve yine Türk lezzetlerinden kabak tatlısı ve irmik helvasının da bulunduğu tatlıların fiyatları ise 12 -15 TL arasında değişiyor.
Kökçü, şube açmayı düşünmediklerini, butik olarak devam etmek istediklerini söylüyor. Sandra'nın ise hayali büyük: "Sandra's Madrid" ya da "Sandra's Londra" gibi mekanlara sahip olmak.