Serkan Özkaya'nın Davut Heykeli New York'ta büyük ilgi gördü!
Sergilemek üzere ABD'ye götürdüğü Davut heykeli New York sokaklarında büyük ilgi gören sanatçı Serkan Özkaya: Galiba New York'a uygun bir şey yapmışım
Serkan Özkaya’nın Michelangelo’nun meşhur Davut heykelinden ilham alarak yaptığı heykeli ilk olarak 2005 yılında girer hayatımıza. Özkaya’nın 9’uncu İstanbul Bienali için yaptığı, aslının yaklaşık iki katı olan Davut replikası Şişhane Meydanı’ndaki kaidesine yerleştirilirken düşer ve sergilenemeyecek hale gelir. Sonrasında Eskişehir’e götürülerek yeniden yapılan heykelin macerası burada son bulmaz. Özkaya’nın Altın renkli Davut’u için macera asıl o zaman başlar. Heykel Eskişehir’den İstanbul’a oradan da sergilenmek üzere gideceği New York’a ve son durağı olan Kentucky’ye doğru yola çıkar. Bu yolculuk Gabriel Wrye tarafından belgesel filmi yapılmak üzere kaydedilir. Neredeyse aslı kadar ünlenen Davut’un yolculuğu New York’luların meraklı ve şaşkın bakışlarıyla geçtğimiz günlerde son buldu. Özkaya bu yolculuğu “Benim esas görüşüm Batı kültür tarihinin başyapıtının aslından daha heybetli bir kopyasının kendini ait hissetmeyeceği yerlerde boy göstermesi idi. Bunun için İstanbul Şişhane Meydanı biçilmiş kaftan. Arkada cami silüetleri ile durduğu vakit daha büyük bir tezat düşünemiyorum. Neyse, öylesi kısmet değilmiş. Aynısını New York için hayal ettiğimde ayakta durmasının değil, sürekli geçiş halinde ve sokakta, yere yakın bir şekilde dolaşmasının sözünü ettiğim tezatı ortaya koyacağını hayal ettim” sözleriyle anlatıyor. New York Times gazetesinin blogunda “Türkiye’den gelen Turist Davut” diye bahsettiği heykeli yaratıcısından dinledik. * Davut heykelinin yolculuğu ne zaman başladı Bu son yolculuk iki yıl kadar önce başladı. Ama genel olarak bakarsak benim İstanbul’da yaptığım heykelin macerası biraz da yıkılması ile başladı diyebilirim. Önce Eskişehir’e gitti, Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile birlikte onarıldı. Sonra 21c Müzesi için tekrar İstanbul’a, oradan gemiyle Malta’ya gitti. Orada bir ay kadar mahsur kaldı. Tüm yolculuğu konteyner üzerinde çırılçıplak gerçekleştirdiği için kaptan zarar göreceğini düşünüp gemiye almakta tereddüt etti. Sonra Newark’a, orada birkaç ay bekledikten sonra da geçen hafta George Washington Köprüsü ile Manhattan’a geldi. Sonra da hızla Kentucky’ye gitti. * İlk olarak nerede sergilendi Bu heykel bence ilk olarak İstanbul Bienali’nde sergilenmek üzere inşa edilirken basında yer almaya başlaması ile sergilendi. Ben nesnenin kendisinde değilim, bağlamı ve izleyiciye ya da okura ulaştığı hali önemli. Bu nedenle gazete sayfasındaki görüntüsü ya da tır üzerindeki hali hatta böyle bir heykelin ve yolculuğunun hikaye edilmesi dahi benim için yapıtı oluşturan unsurlar. * Rotasını nasıl sürdürecek En son yaptığımız plan Louisville şehrinde, 21c Müzesi’nin önünde kaide üzerine dikilmesi idi ancak şimdi bu sokakta gezinme biçiminin yarattığı tartışma müzenin de ilgisini çekti, belki yol üzerinde Cincinnati gibi başka birkaç şehirden daha geçirmeyi düşünüyoruz. * Nelerle karşılaştınız bu yolculuk sırasında En son karşılaştığım şey şuydu: Heykel Manhattan adasına getirileceği gün, New York Times yazarı ile birlikte tır kabininde yolculuk yaptık. Bizim dışımızda kabindeki Kentucky’li iki şöför hayatlarında ilk kez bu şehre gelmişler ve daimi bir panik halindeler. Gördükleri her polis ter boşalmasına, her yol tabelası panikle birbirlerine bakmalarına ve bağırışmalarına yol açıyor. Aslında o esnada ilk kez kendimi ülkemde hissettim! Şehirde bu paniklerinin neredeyse bir krize dönüştüğü, Times Meydanı’nda trafikte sıkıştığımız anda yanımıza bir polis geldi ve bizi durdurdu. Şoförler o esnada bir yandan birbirlerine bağırıyorlar, bir yandan “Allahım ne yapacağız şimdi, yardım et bize” diye dua ediyorlar. Ruhlarını teslim etmek üzereyken yanımıza gelen polis şöyle dedi: “Birazcık daha durabilirseniz fotoğrafınızı çekebilir miyiz acaba” * İlginç tepkiler aldınız mı Tahmin edersiniz, Davut’un penisi üzerine büyük bir geyik muhabbeti var. ‘Herkes heykelin fotoğrafını çekti’ * İnsanların ilgisi nasıl 15 senedir her yıl New York’a gelip gidiyorum. Son iki yıldır da neredeyse daimi buradaydım. Bugüne kadar, içlerinde “el yapımı gazete”, galerinin camındaki dialar, üzerlerine basılan sünger proleterler gibi genelde ilgi çeken, bir nevi tartışma platformu oluşturan yapıtlarımı bu şehirde de sergiledim. Hiçbirinde umduğum sosyal yapıyı kuramadım. İlk kez bu sefer şehri biraz kavramışım ve şehrin dinamiğine uygun bir şey yapmışım hissine kabil oldum. Sokaktaki herkes heykelin fotoğrafını çekmekle, bütün gazeteler TV’ler bunu haber yapmakla kalmadı, önünde biriken insanlar kendi aralarında konuşmaya başladılar. Bu benim için önemli bir gösterge. Künye Boy: 9.1 metre Ağırlık: 2.5 ton Malzeme: Strafor Renk: Altın Milliyet/AYDİL DURGUN