Starcity AVM Gençoğlu Ailesi'ne satıldı!
Starcity ise 2014’ten beri satılmayı bekliyordu. 140’a yakın kiracısı 47 bin 300 metrekare kiralanabilir alanı olan Starcity’nin satışı için nihayet dün imzalar atıldı.
Murat Ülker, son yıllarda yaptığı yatırımlar, satın almalarla en sürprizli işadamlarından biri.
Önce dünya çikolata devi Gopa’yı satın aldı, ardından bisküvi devi United Biscuits’i...
Bugün dünyanın üçüncü büyük bisküvi üreticisi. Henüz sonuçlanmadığı için adını açıklamıyor ama yakında büyük bir satın alma daha gündemde. Ülker’in gıda dışında denediği sektörlerden biri gayrimenkul ve alışveriş merkezi yatırımıydı.
Bunun için Boyner Grubu ile İstanbul Yenibosna’daki Starcity Alışveriş Merkezi, Dinçkök Grubu ile birlikte de Kadıköy’de Akasya Alışveriş Merkezi yatırımlarına girmişti.Ancak bu sektör Ülker’i pek açmadı.
Önce Akasya’daki hisselerini Raif Dinçkök’e sattı. Starcity ise 2014’ten beri satılmayı bekliyordu. 140’a yakın kiracısı 47 bin 300 metrekare kiralanabilir alanı olan Starcity’nin satışı için nihayet dün imzalar atıldı.
80 milyon Euro’ya satıldığı belirtilen AVM’nin yeni sahibi Paladium AVM’ye Tahincioğlu Grubu ile ortak olan Gençoğlu Ailesi oldu.
POLİNAS’A KIYAMADIK
Önceki akşam Sabri Ülker Vakfı’nın Harvard’la düzenlediği toplantı için İstanbul’a gelen Nobel ödüllü Prof. Brian Kobila onuruna yapılan yat gezisinde Murat Ülker’le sohbet ettik.
Ülker’e göre Starcity’nin satışı “küçük bir satış”. “AVM sakin iş, bana göre değil” diyor. Bu arada satmayıp halka açmaya karar verdiği Polinas konusunda verdiği bilgiler de, şirket alıp satmaya nasıl baktığının ipuçlarını veriyor:
“Bir şirketin alımı satımı sadece karın faydanın hesaplandığı bir iş değildir. Bir şirket rakamlardan fazlasıdır. Son yıllarda ana işlerimize odaklanma stratejimiz gereği, kendi ellerimizle büyüttüğümüz bazı şirketlerimizi sattık. Bunu yaparken de bir baba kızını gelin ediyormuşçasına ince eleyip sık dokuduk. 1982’de kurulan Polinas’ın ayrı bir kıymeti var. Tüm şirketler için Türkiye’de bir dönüm noktasıdır. Ana konumuz dışındakileri satıyoruz onu da satmamız gerekirdi ama kıyamadık. Hisseleri topladık halka açıyoruz. Gelen parayı da şirkete yatıracağız.”
Murat Ülker, her yıl 1000 adet açtığı Şok mağazalarının raflarından, yenilikçi inşaat malzemesi manyezitin müteahhitlere satışı için tek tek mektup yazmaya kadar 12.5 milyar dolarlık grubunun her şeyiyle ilgileniyor.
Tabii profesyonellerle birlikte. Murat Ülker, 73 ülke pasaportuna sahip 47 bin çalışanlı şirketiyle, yerele ilgisini hiç yitirmeyen, gerçek bir küresel patron.
Hürriyet/Jale Özgentürk
Haber Habertürk Gazetesi'nde şöyle yer aldı
"Son yıllarda stratejimiz gereği, kendi ellerimizle büyüttüğümüz bazı şirketlerimizi sattık. Bunu yaparken de bir baba kızını gelin ediyormuşçasına ince eleyip sık dokuduk"
Harvard Üniversitesi Toplum Sağlığı Fakültesi’nde araştırmalarını sürdüren Sabri Ülker Merkezi bilim camiasından ünlü isimler birkaç gündür İstanbul’daydı. Sabri Ülker Vakfı, 6 Mayıs’ta “Metabolizma ve Yaşam Sempozyumu”nda bir araya getirdiği konukları, aynı günün akşamında İstanbul Boğazı’nda bir teknede ağırladı. Bu davette Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker ile sohbet ettik. Biliyorsunuz holding bir süredir ana işlerine odaklanarak bunun dışındaki işlerden çıkmak gibi bir strateji izliyor. Bu strateji, satın almalar yanında, elden çıkarmaları da kapsıyor. Murat Ülker’e sorduk: “Bu stratejiyi ilan etmişken, ambalaj şirketiniz Polinas’ı niçin satmayıp halka arz etme yolunu seçtiniz?” Hatırlanacaktır, Polinas, 18 Nisan 2016 tarihinde halka arz için SPK’ya buşvuruda bulunmuştu. Murat Ülker, bu kararı, “tamamen duygusal” diye özetleyebileceğimiz bir gerekçeyle açıkladı, “Kıyamadık” dedi. Ki bu da onu biraz tanıyanlar için anlaşılması hiç zor bir yanıt değildi. Ülker, sonrasında şöyle devam etti:
“Bir şirketin alımı, satımı sadece kârın, faydanın hesaplandığı bir iş değildir. Dışarıdan sanki hiç duygu olmayan mekanik bir iş gibi görülebilir. Oysa bir şirket rakamlardan fazlasıdır. Tecrübesi, emek veren insanları, aşılan zorlukları ile başlı başına hayat gibidir. Böyle olunca da satması kolay değildir. Son yıllarda stratejimiz gereği, kendi ellerimizle büyüttüğümüz bazı şirketlerimizi sattık. Bunu yaparken de bir baba kızını gelin ediyormuşçasına ince eleyip sık dokuduk. Bizim ana işimiz her zaman bisküvi ve çikolataydı. Fakat 1970’lerin, 80’lerin gelişen Türkiye’sinde çeşitlerimizi çoğaltmak ve kalitemizi artırmak için gerekli hammadde ve servise ulaşamıyorduk. Oysa işimizi geliştirmek için kullandığımız hammadde ve hizmetlerin kalitesini ve sürekliliğini garantilememiz lazımdı. Mecbur kaldık, unumuzdan yağımıza, sütümüzden, ambalajımıza kadar ana işimize hizmet eden girdi alanlarında yatırım yaptık. Yani dikey entegrasyona mecbur kaldık. İşte bu noktada 1982 yılında kurulan Polinas’ın ayrı bir kıymeti vardır. Çünkü Polinas sayesinde sadece biz değil, Türkiye gıda sanayi tekamül (evrim) etmiştir.”
Murat Ülker, Polinas’ın verdiği imkânlar sayesinde ürün çeşidini artırabildiklerini söylerken, şirketin ürettiği ve halkın jelatin diye bildiği Türkiye’nin ilk BOPP (Çift Yönde Gerdirilmiş Polipropilen) filmlerini kastetti
'STARCITY'Yİ SATTIK AMA AVM İŞİ BANA GÖRE DEĞİL'
Yıldız Holding’in, ana işler dışında kalan kategorileri elden çıkarma stratejisinin bir başka yeni gelişmesi de İstanbul Yenibosna’daki alışveriş merkezi Starcity’nin satışı. Yenibosna’da Boyner’e ait Altınyıldız fabrikasının arazisinde inşa edilen ve 2010’da açılan Starcity’nin satışı 2 yıldır gündemdeydi. Starcity yüzde 60 Ülker, yüzde 40 Boyner ortaklığı ile kurulan başarılı bir alış- veriş merkezi. Ancak Murat Ülker, bir süre önce Akasya AVM’deki hisselerini de elden çıkmıştı. Önceki akşamki sohbette Murat Bey, 7 Mayıs Cumartesi (dün) bir potansiyel alıcı ile görüşeceklerini söyledi. Hafta sonlarını genellikle marketleri gezip ürünlerin raf düzenlenemelerini kontrol ederek geçiren Murat Ülker, bu konuyu görüşmek için “Cumartesi ofisteyim, gelin konuşalım” demiş. Ana iş kolu olmaması bir yana Murat Bey AVM işini heyecansız buluyor. “Bana göre değil, çok sakin bir iş. Kiralayıp oturuyorsun. Yeni ürün geliştirme yok, bir hareket yok” diyor. Dünkü görüşmenin anlaşmayla sonuçlandığını öğrendik. Murat Bey ile görüşen isim de Gençoğlu Grup’tan Nail Gençoğlu.
'POLİNAS'IN MÜŞTERİSİYİZ AMA ZORUNLULUK YOK'
5 kıtada 65’ten fazla ülkeye ihracat yapan ve Türkiye’de de pazar lideri olan Polinas’ın toplam satışının yüzde 8-9’u Yıldız Holding’e yapılıyor. Bu da Yıldız Holding’in ihtiyacının yarısından fazlası. Ülker, “5 bin tonla kurduğumuz zaman kendi ihtiyacımızı gözetmiştik. Ama biz dikey entegrasyondaki hiçbir şirketimizi tümüyle kendi ihtiyacımıza göre dizayn etmedik. Zaten öyle bir kalite tuttururdular ki bizim dışımızda da talep gördüler” dedi. Bu arada Ülker, ekledi: “Hâlâ hiçbir şirketimizin alımını Polinas’tan yapma mecburiyeti yok. İyi kalite ve iyi fiyat olduğu sürece almaya devam ederiz. Şu anda Polinas’tan çok memnunuz. O ayrı.”
Polinas’ın kuruluş hikâyesi de çok ilginç. Murat Ülker, sık sık babası Sabri Ülker’i anarak şöyle anlattı:
“Polinas, Türkiye’de sermayenin, paranın kıt olduğu bir zamanda inşa edildi. Rahmetli babam, Polinas’ın sadece bizim değil Türkiye’nin ihtiyacına karşılık vereceğini görmüş. Ancak ilk kuruluş için yapılan fizibilitelerde görülmüş ki 10 milyon dolara ihtiyaç var. O gün için büyük para. Dünya Bankası’na gitmişler. Banka projeye inanmamış. Krediyi vermemiş. Ama babam bu, tabii ki vazgeçmemiş. Anadolu Holding’den Kamil Yazıcı Bey’le ve yabancı ortaklarla konuşmuşlar. Sonunda denkleştirmişler. Böylece Polinas’ın temellerini attık. Aradan yıllar geçti. Bir gün uçaktayken, yanıma bir adam geldi. ‘Siz Sabri Bey’in oğlu musunuz?’ dedi. ‘Evet’ deyince, ‘Babanız bizden Polinas için kredi istemişti ve biz vermemiştik. ‘5 bin ton satamazsınız’ demiştik, şimdi görüyoruz ki, 50 bin ton üretim var. Yanlış yaptık’ demişti. Sonra da babama selamlarını gönderdi.”
Peki şirketin başarısının sırrı ne? Murat Ülker, onu da şöyle anlattı:
“Eskimeyen teknoloj ik ürünü olan BOPP. Bu, hâlâ dünyada tek ve biricik malzeme. Daha önceleri selefan vardı. Ama 40 yıl önce BOPP keşfedilince selefan demode oldu. Hâlâ kullanım yerleri var ama miadını doldurdu. Oysa 40 yıl önce devreye giren BOPP adını verdiğimiz teknolojinin, malzemenin yerine daha iyisi keşfedilmedi. Belki polyesterden yenilik olarak söz edebiliriz ama BOPP’un yeri dolmaz. Zaten biz de polyester tesisimizi kurduk. Bu teknolojilerin uzun süreler yerini dolduracak bir alternatif geleceğini düşünmüyorum. Dünyada BOPP teknolojisi 1976’larda filan uygulanıyor. Sabri Bey Polinas’ı 1982’de kuruyor. Yani 6 yıl sonra bu müthiş teknoloji Türkiye’ye geliyor. Müthiş bir iş.”