23 / 11 / 2024
fuzul

Su yalıtımsız binanın depremde hiç şansı yok!

Su yalıtımsız binanın depremde hiç şansı yok!

Canpa Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özcan: “Su yalıtımı yapılmış olsaydı, Marmara depreminde yıkılan binaların yüzde 64’ü ayakta kalacak; ölümler ve yaralanmalar da aynı oranda azalacaktı” dedi.




Büyük Marmara depreminin üzerinden tam 16 yıl geçti. Resmi verilere göre 7,4 büyüklüğündeki depremde 285 bin 211 ev, 42 bin 902 işyeri hasar gördü; yıkılan binaların enkazı altında 17 bin 480 insan can verdi, 505 kişi sakat kaldı. Resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50 bin kişinin öldüğü, 100 bine yakın insanın ağır-hafif yaralandığı, 133 bin 683 binanın çöktüğü deprem, yaklaşık 600 bin  kişiyi evsiz bıraktı.

Büyük depremin ardından yıllarca çok şey konuşuldu, çok şey vaat edildi. Ancak her an beklenen büyük İstanbul depremine rağmen verilen sözlerin çoğu havada kaldı. Depremlerde ölümleri üç katına çıkaran “su yalıtımsız binalar” gerçeğinin varlığı, büyük depremden ders çıkarılmadığını gösteriyor.

Canpa Şirketler Grubu’nun Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özcan, 1999 Marmara depreminde yıkılan binaların yüzde 64’ünün, yetersiz su yalıtımı nedeniyle taşıyıcı betonun içindeki demirin paslanıp çürümesine bağlı olarak çöktüğünün araştırmalarla saptandığına dikkati çekti. Yalıtımsız binanın 10 yılda taşıma kapasitesini kaybettiğini vurgulayan Özcan, binalarda su yalıtımı yapılarak, depremde can kayıplarının önemli oranda önlenebileceği bildirildi. Deprem riski bulunan gelişmiş ülkelerde, su yalıtımı yasal olarak zorunlu tutulurken, yüzölçümünün yüzde 92’si deprem kuşağında olan Türkiye’de böyle bir zorunluluğun bulunmamasının afetlerde yıkım riskini artırdığını ifade eden Özcan, depremden korkmadan evlerinde konforlu yaşamak isteyenlerin, öncelikle binalarında su yalıtımı olup olmadığına bakmalarını istedi.

-Temeli çürüyen binalar yerle bir oluyor…

Su yalıtımsız binaların; paslanıp çürümüş temel demirleri nedeniyle depremde kolayca yerle bir olacağını vurgulayan Özcan, şunları söyledi:

“Depremin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından incelenen 55 bin 651 konut ve işyerinin yüzde 79’u hasarlı bulundu. Bu binaların yüzde 64’ünde hasar nedeni nemin yol açtığı korozyondu. Sadece bu depremde, resmi rakamlara göre 20 bine yakın kişi öldü, binlerce kişi yaralandı veya sakat kaldı. 130 binden fazla bina çöktü, 600 bin kişi evinden oldu. 16 milyon kişi şu ya da bu şekilde depremden etkilendi. Eğer bu binalarda su yalıtımı yapılmış olsaydı, bu ölçekteki bir afetten çok daha az yara alarak çıkabilirdik. Araştırmalar açıkça ortaya koyuyor ki, su yalıtımı yapılmış olsaydı, yıkılan bu binaların yüzde 64’ü ayakta kalacaktı. Yani, ölümler de yaralanmalar da aynı oranda azalacaktı.”

Özcan, su yalıtımsız binaların temeline sızan yağmur ve yeraltı sularının taşıyıcı betonlardaki demire ulaşarak korozyona neden olduğunu belirterek, “Korozyona uğrayan, paslanan demir de en ufak bir sarsıntıda adeta toz haline geliyor. Yaşadığımız depremlerde binaların çoğu böyle yerle bir oldu. Yani, yıkılma temelden başlıyor” dedi. Türkiye’de temelinde su yalıtımı olmayan apartmanlarda yaşayan milyonlarca insan bulunduğuna işaret eden Özcan, “Su yalıtımsız binalarda yaşamak özellikle depremlerde ciddi risk... Önlem almak yerine sadece bekliyoruz, ne zaman deprem olacak diye” şeklinde konuştu.

-Kentsel dönüşümün önemi…

Murat Özcan, eskimiş, yıpranmış, temelleri çürümüş konut stokunun yenilenmesi için kentsel dönüşümün çok önemli olduğuna işaret ederken, devletin bu konuda attığı adımların güvenli ve konforlu kentler hedefine ulaşıncaya kadar devam etmesi gerektiğini ifade etti. Özcan, “Kentsel dönüşümün önemli amaçlarından biri de su yalıtımı olmayan binaları yenilemek ve ölümleri engellemek” dedi.

-Yalıtımın püf noktası: “doğru malzeme-doğru uygulama”…

Özcan, yalıtım işinde kullanılan malzemenin yanında uygulama tekniğinin de büyük önem taşıdığını ifade ederek, şu bilgileri verdi:

“Canpa olarak, depremden korkmayan ve evlerinde konforlu yaşayan medeni toplumlar seviyesinde bir ülke yaratmak için çalışıyoruz. Bu amaçla, Canpa Akademi’yi kurduk. Canpa’lı olmanın da okulu var diyoruz. Biz işimizi sanatımız olarak görüyoruz. Sunduğumuz hizmetlerin güvenilirlik sorumluluğunu taşımaktan gurur duyuyoruz. Pazardaki lider konumumuzu korumak için ‘her şeyi bilen değil, her gün öğrenen bir ekip’ olmaya gayret ediyoruz. Canpa Akademi’de tüm ekibimize yılda en az 8 kez eğitim vererek, bilgilerinin güncel kalmasını hedefliyoruz. Bu eğitimlerin bazıları düzenli verilirken, yıldan yıla değişen eğitimlerimiz de var. En önemlisi, depreme karşı su yalıtımı eğitimimiz var. Talep edildiğinde bu eğitimi ücretsiz veriyoruz. Bu yıl üniversitelerle işbirliği yapacağız. Ekibimiz gidip, depreme karşı su yalıtımının nasıl yapıldığını anlatacak.”



Geri Dön