Tayyip Erdoğan: TOKİ konutlarını mahkemeye götürecekler!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan muhalefetin TOKİ konutlarını dahi mahkemeye götüreceğini söyledi
Başbakan Erdoğan, muhalefetin Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuruları alaycı bir üslupla eleştirdi. Erdoğan, "İmkânları olsa 11 bin 400 km bölünmüş yolu rulo yapacaklar. Koltuklarının altına alıp Anayasa Mahkemesi'ne götürecekler. Eğer imkânları olsa 430 bin TOKİ konutunun altına teker takıp onu da Anayasa Mahkemesi'ne taşıyacaklar" dedi.
Başbakan Tayyip Erdoğan muhalefete memleketi Rize'den yüklendi. CHP Lideri Kıhçdaroğlu'nun yanı sıra MHP Lideri Bahçeli ve Rize Bağımsız Milletvekili, eski Başbakan Mesut Yılmaz'ı da hedef alan Erdoğan'ın mesajları özetle şöyle:
KONUTLARA TEKER TAKACAKLAR:
Muhalefet, Türkiye'nin kalkınmasına karşı çıkıyor, imkânları olsa 11 bin 400 km bölünmüş yolu rulo yapacaklar. Koltuklarının altına alıp Anayasa Mahkemesi'ne götürecekler. Eğer imkânları olsa 430 bin TOKİ konutunun altına teker takıp onu da Anayasa Mahkemesi'ne taşıyacak. Eğer mümkün olsa karar çıkartıp 143 bin dersliğin 70 yeni üniversitenin kapısına da kilit vuracaklar.
YALAN DOLAN:
(Kıhçdaroğlu'na) Güya bunlar politika yapıyor. Biraz Gazze, biraz Bağdat. Biraz yoksul, biraz işçi emeklisi. Biraz din, biraz iman. Üzerine bolca popülizm, üzerime bolca yalan, bolca iftira. Siyaset icat ettik, muhalefet icat ettik diye ortalıkta dolaşıyorlar. Geçmişte bu acı yemeği çok yedirdiniz. Milletin artık, popülizmle soslanmış yalan dolana, bu eski oyuna karnı tok.
DİYANET'E BAŞVURUN: (Bahçeliye) Şehit cenazelerini istismar ederek oy toplama gayreti içinde olanlar var. Şehitler musalla taşında sadece dua bekler; sloganlar değil. Cenaze namazları slogan atma yeri değildir, önce bunu liderlerine hatırlatıyorum. Diyanet İşleri Başkanı'na gidip sorsunlar. Bayrağımızı da şehitlerimizi de istismar ediyorlar.
ELİNE DİZİNE DURSUN: (Mesut Yılmaz'a) Çıkmış biri Rize'de yerel TV'de konuşuyor 'Ne yaptılar ki' diyor. Eline dizine dursun. 15 yılda bitiremediğiniz Sahil Yolu'nu biz bitirdik. Rizesporumuzu tesisleriyle farklı bir noktaya getirdik. Farklı yerlerde, kapalı kapıların arkasında hep karanlık ilişkilerin içinde oldular. AK Parti iktidarıyla oynayacaklar. Geç oyunları geç. Nerede olduğunun farkında olacaksın, önce Rize'ye ne verdin onu konuş.
ÇAY KANUNU HAZIRLAMADIK: Çayla ilgili yeni bir kanun çalışması gündemimizde yok. Eğer böyle bir adım atacak olsak Rize'mizin ve tüm çay üreticilerimizin lehine olacaksa tüm sektörle beraber atarız.
TERÖR NİYE ARTTI: Milli birlik ve kardeşlik projesinden sonra terör eylemleri sıklaştı. Türkiye, tam uluslararası alanda öne çıkarken geçmişte başardı hükümetlere yönelik çirkin senaryolar tekrar uygulanmaya başlandı. Bir kez daha anti-demokratik yollardan siyaseti yeniden düzenlemek istiyorlar.
TABAN 'EVET DİYECEK: Erdoğan, Trabzon'un Akçaabat İlçesi'nde Kültür Park'taki açılış töreninde, Anayasa değişikliği sürecinde kendilerinin bir tarafta, diğer partililerin bir tarafta olduklarını belirtti. Başbakan Erdoğan, "Fakat ilginç olan şuydu. Karşımızda CHP, MHP, BDP vardı, terör örgütü vardı, İmralı vardı. Hepsi aynı safta. Karşıda biz varız" dedi. Erdoğan, "Hangi partiden olursa olsun inanıyorum ki, halk tabanında bu referandumda 'evet' diyecektir" dedi.
Erdoğan'ın eksen kaymasına yanıtı:
ERDOĞAN Rize'de partisinin il danışma meclisinde yaptığı konuşmada da özetle şu mesajları verdi:
"Türkiye'nin Ortadoğu'da, Filistin'de ne işi var" diyorlar. Bu ülkenin tarihinden nasibini almayanlar, adama sormazlar mı "ABD'nin Irak'ta ne işi var? Filistin'de ne işi var?" Sormazlar mı? "Afganistan'da ne işi var' diye. İngiltere'nin, Fransa'nın Hollanda'nın şunun bunun orada burada ne işi var?" diye sormazlar mı?
Artık dünyada ulusal bazlı bir siyaset yok, uluslararası siyaset var. Adama sormazlar mı, "NATO'nun içinde ne işin var?" "Demek ki, bir şeyler yapmamız lazım. BM Güvenlik Konseyi'ne niye girdik?
Dedelerimiz 500 yıl önce nasıl ispanya'dan kovulan Musevilere sahip çıktıysa bugün de biz Filistinli kardeşlerimize sahip çıkıyoruz. Batılıların Musevileri kovduğu zaman da bizim ecdadımız sahip çıktı. Şimdi onların torunları, bize, 'ikide bir bize, bunu çaktırmayın' diyorlar. Biz size tarih dersi veriyoruz. Dün nasıl Gürcistan için, Irak için, Darfur için nasıl sesimizi yükselttiysek Haiti'de yaralan sarmak için seferber olduysak bugün
Başbakan Erdoğan, 'Türkiye'nin Ortadoğu'da ne işi var" eleştirilerine büyük ülkelerin uluslararası politikalarını örnek göstererek yanıtladı: Artık dünyada ulusal bazlı bir siyaset yoktur. ABD'nin Irak'ta ne işi var? Filistin'de ne işi var?' Sormazlar mı? 'Afganistan'da ne işi var" diye de Gazze için seferber oluyoruz.
1566'da İstanbul'da binlerce kilometre uzaktan Açe'den Sultan Selahaddin, Osmanlı Sultanı'na, "Yardım etmezseniz mahvoluruz', diyor. 'Açe sizin köylerinizden biri. Ben de sizin hizmetkârınızın!.' Sultan 2. Selim filoyu Açe'ye gönderiyor. Bugün de o mantıkla hareket ediyor yeryüzünde sadece ve sadece barışı istiyoruz.
Herkes gibi Ortadoğu'da katliamlarına sessiz kalırsak o zaman ben Rize'ye gelemem. Biz onlar gibi kusura bakmasınlar rahat değiliz. Onlar bir gece bir yerde bir gece farklı bir yerde o biçim hayatlarını sürdürsünler ondan sonra gelsinler dünyayı konuşsunlar. Biz dertliyiz.
Çıldırasım geliyor
TELEVİZYON izliyorum. İnsanın çıldırası geliyor. Bir tanesi çıkıyor, "Sayın Başbakan olayın ardından grupta güzel bir konuşma yaptı ama ondan sonra bu konuya değinmesine gerek yoktu" diyor. Yahu el insaf. Dünyanın çenesi duruyor mu? Haklı olduğumuz konuda haksızlığa mahkûm edilmeye çalışıyoruz. Monşerler adeta bize diplomasi dersi vermeye çalışıyor, siz onlara bir şey diyemiyorsunuz; bize 'susun' diyorsunuz.
HER ŞEY EKMEKLE İLGİLİ
AKILLARINCA: Eksen kayıyormuş. Türkiye yön degiştiriyormuş. Akıllarınca bizi tehdit ediyorlar. Bizi hakkı savunmaktan vazgeçireceklerini sanıyorlar.
TAŞERONLARA: İsrail destekli uluslararası basına ve onların yurtiçindeki taşeronlarına da sesleniyorum. AK Parti, başka iktidarlara benzemez. Neyle tehdit ederseniz edin dik duracağız dikleşmeyeceğiz.
SOFRAMIZDAKİ EKMEKLE İLGİLİ: Dış politika, demokratikleşme, anayasa değişikliği ekonomiyle soframızdaki ekmekle doğrudan ilgilidir. Bu ilgiyi kuramayanlar, bu denklemi çözemeyenler Türkiye'yi yoksulluğa mahkûm etmek istiyorlar.
Hasan ÖYMEZ/Habetürk